ANADOLU GAZETECİLİĞİ BASKI ALTINA MI ALINMAK İSTENİYOR

GÜNDEM 02.07.2021 - 17:18, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 4279+ kez okundu.
 

ANADOLU GAZETECİLİĞİ BASKI ALTINA MI ALINMAK İSTENİYOR

Söz konusu bu karar, zaten olağanüstü zor koşullarda görev yapan basın ve özellikle yerel basın çalışanları için adeta ölüm fermanı niteliğindedir.
Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanlığı tarafından kamuda tasarruf tedbirleri genelgesi yayımlanmıştır. Resmi Gazete'de yayımlanan genelgenin Basın Ve Yayın Giderleri bölümüne göre, “Kamu kurum ve kuruluşlarının basını izleme ile ilgili birimleri ve kütüphane dokümantasyon merkezleri hariç hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak, görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak. İdare faaliyetlerini tanıtmaya yönelik rapor, kitap, dergi, bülten ve benzeri yayınlar basılmayacak, bu dokümanların hazırlanması ve paylaşımı elektronik ortamda yapılacak. Kamu kurum ve kuruluşları tarafından bastırılması zorunlu görülen dokümanlar ihtiyaç sayısı kadar bastırılacak ve ekonomik malzeme kullanımı tercih edilecek” denilmiştir. Günümüzde ağırlıklı olarak bölgesel ve yerel perspektifte faaliyet gösteren yerel basın kuruluşları, yöre insanlarının adeta gözü ve kulağı haline gelmiş olup, yörede yaşanan olaylar hakkında insanların bilgilendirilmesi, bölgesel ve yerel sorunların ortaya konulması ve yörede yaşayan vatandaşların taleplerinin yetkili mercilere yansıtılarak çözüm sağlanmasında büyük rol üstlenmiştir. Diğer taraftan, yerel basının, bölgesel ve yerel dinamiklerin katılımcı bir ortamda tartışılacağı bir zemin oluşturması bakımından ülkedeki demokrasi kültürünün gelişmesine çok büyük katkılar sağladığı açıktır. Söz konusu bu karar, zaten olağanüstü zor koşullarda görev yapan basın ve özellikle yerel basın çalışanları için adeta ölüm fermanı niteliğindedir. Zaten ekonomik olarak büyük zorluklarla mücadele eden yerel basınımız bir de siyasi baskılar yüzünden görevini layıkıyla yerine getirememektedir. Ekonomik olarak yeterli güce sahip olmayan yerel basın için en önemli gelir kaynaklarından birisi resmi ilan ve reklamlar olmuştur. Basın İlan Kurumu 1961 yılında 195 Sayılı kanunla kurulmuş olup, resmi ilan ve reklamların yerel basın arasında tiraja göre adil bir şekilde dağıtılması hedeflenmiştir. Ancak resmi ilan ve reklamların dağıtımı da siyasi iktidarlara göre değişiklik göstermiş, siyasi iktidara yandaş olmayan yerel basın, resmi ilan ve reklam alamamıştır. Öte yandan, COVİD-19 salgını döneminde ortaya çıkan ekonomik koşullar nedeniyle çalışanların sigorta primleri, kira ve elektrik, su, internet giderleri başta olmak üzere artan pahalılık karşısında ayakta kalmaya çalışan yerel basın, kaderine terk edilmiş durumdadır. Bir ülkede basının gelişmesi ve güçlenmesi ile sağlıklı ve işleyen bir demokrasinin varlığı arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. Demokratik ülkelerde yasama, yürütme ve yargı erklerinin yanında dördüncü kuvvet olarak adlandırılan basının, gerçeklerin topluma doğru ve objektif bir biçimde yansıtılması, vatandaşların düşüncelerinin ve taleplerinin yönetenlere duyurulması, ülkenin sorunlarının tartışılması için uygun bir zeminin oluşturulması ve siyasi iktidarların kamuoyu adına denetlenmesi gibi önemli görevleri bulunmaktadır. Basın bu görevlerini yerine getirirken olayları objektif ve tarafsız bir biçimde yansıtmak, sahip olduğu basın gücünü kişisel çıkarları için kullanmamak gibi mesleki etik kuralları ile bağlı olmak zorundadır. Bu itibarla; Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığına ve TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği’ne sağlanan ayrıcalığın yerel basın kuruluşlarına da sağlanması gayet yerinde olacaktır.    
Söz konusu bu karar, zaten olağanüstü zor koşullarda görev yapan basın ve özellikle yerel basın çalışanları için adeta ölüm fermanı niteliğindedir.

Geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanlığı tarafından kamuda tasarruf tedbirleri genelgesi yayımlanmıştır. Resmi Gazete'de yayımlanan genelgenin Basın Ve Yayın Giderleri bölümüne göre, “Kamu kurum ve kuruluşlarının basını izleme ile ilgili birimleri ve kütüphane dokümantasyon merkezleri hariç hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak, görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak.

İdare faaliyetlerini tanıtmaya yönelik rapor, kitap, dergi, bülten ve benzeri yayınlar basılmayacak, bu dokümanların hazırlanması ve paylaşımı elektronik ortamda yapılacak.

Kamu kurum ve kuruluşları tarafından bastırılması zorunlu görülen dokümanlar ihtiyaç sayısı kadar bastırılacak ve ekonomik malzeme kullanımı tercih edilecek” denilmiştir.

Günümüzde ağırlıklı olarak bölgesel ve yerel perspektifte faaliyet gösteren yerel basın kuruluşları, yöre insanlarının adeta gözü ve kulağı haline gelmiş olup, yörede yaşanan olaylar hakkında insanların bilgilendirilmesi, bölgesel ve yerel sorunların ortaya konulması ve yörede yaşayan vatandaşların taleplerinin yetkili mercilere yansıtılarak çözüm sağlanmasında büyük rol üstlenmiştir.

Diğer taraftan, yerel basının, bölgesel ve yerel dinamiklerin katılımcı bir ortamda tartışılacağı bir zemin oluşturması bakımından ülkedeki demokrasi kültürünün gelişmesine çok büyük katkılar sağladığı açıktır.

Söz konusu bu karar, zaten olağanüstü zor koşullarda görev yapan basın ve özellikle yerel basın çalışanları için adeta ölüm fermanı niteliğindedir. Zaten ekonomik olarak büyük zorluklarla mücadele eden yerel basınımız bir de siyasi baskılar yüzünden görevini layıkıyla yerine getirememektedir.

Ekonomik olarak yeterli güce sahip olmayan yerel basın için en önemli gelir kaynaklarından birisi resmi ilan ve reklamlar olmuştur. Basın İlan Kurumu 1961 yılında 195 Sayılı kanunla kurulmuş olup, resmi ilan ve reklamların yerel basın arasında tiraja göre adil bir şekilde dağıtılması hedeflenmiştir. Ancak resmi ilan ve reklamların dağıtımı da siyasi iktidarlara göre değişiklik göstermiş, siyasi iktidara yandaş olmayan yerel basın, resmi ilan ve reklam alamamıştır.

Öte yandan, COVİD-19 salgını döneminde ortaya çıkan ekonomik koşullar nedeniyle çalışanların sigorta primleri, kira ve elektrik, su, internet giderleri başta olmak üzere artan pahalılık karşısında ayakta kalmaya çalışan yerel basın, kaderine terk edilmiş durumdadır.

Bir ülkede basının gelişmesi ve güçlenmesi ile sağlıklı ve işleyen bir demokrasinin varlığı arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. Demokratik ülkelerde yasama, yürütme ve yargı erklerinin yanında dördüncü kuvvet olarak adlandırılan basının, gerçeklerin topluma doğru ve objektif bir biçimde yansıtılması, vatandaşların düşüncelerinin ve taleplerinin yönetenlere duyurulması, ülkenin sorunlarının tartışılması için uygun bir zeminin oluşturulması ve siyasi iktidarların kamuoyu adına denetlenmesi gibi önemli görevleri bulunmaktadır. Basın bu görevlerini yerine getirirken olayları objektif ve tarafsız bir biçimde yansıtmak, sahip olduğu basın gücünü kişisel çıkarları için kullanmamak gibi mesleki etik kuralları ile bağlı olmak zorundadır.

Bu itibarla; Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığına ve TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği’ne sağlanan ayrıcalığın yerel basın kuruluşlarına da sağlanması gayet yerinde olacaktır.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.