ÇİN BÜYÜKELÇİSİ; AÇIK EKONOMİYİ BERABER GELİŞTİRELİM, PARLAK GELECEĞİ BİRLİKTE YARATALIM

DÜNYA 17.08.2018 - 00:27, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 3974+ kez okundu.
 

ÇİN BÜYÜKELÇİSİ; AÇIK EKONOMİYİ BERABER GELİŞTİRELİM, PARLAK GELECEĞİ BİRLİKTE YARATALIM

Çin Büyükelçisi; Dünyada gelişme eğilimlerini gözden geçirirsek, ekonomik küreselleşmenin çağın geri çevrilemeyecek trendi olduğunu görürüz.
Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) merkezde olduğu çok taraflı ticaret sistemi açıklık, şeffaflık, kapsayıcılık ve fark gözetmeme gibi temel ilkeler doğrultusunda ticari korumacılığı sürekli olarak azaltmakta, ticari anlaşmazlıkları etkili bir şekilde kontrol altına almaktadır. Bu sistem uluslararası ticaretin temel taşı, küresel ticaretin sağlıklı ve düzenli gelişiminin dayanağı haline gelmiştir. Çin’in DTÖ’ye üyeliğinin başladığı 2001 yılı Çin’in ekonomik küreselleşmeye derinlemesine katılmasının dönüm noktasıdır. Bunun üzerinden 17 yıl geçmiştir. Son günlerde Çin Hükümeti ‘Çin ve Dünya Ticaret Örgütü’ başlıklı beyaz kitabını yayınlayarak DTÖ’ye üye olduktan sonra kaydettiği gelişme yolu için öz değerlendirme yapmıştır. Geride bıraktığımız 17 yıl içerisinde Çin dünya ekonomisine hızla entegre olmuş, reform ve dışa açılma politikası yeni aşamaya ve ekonomik gelişmesi hızlanma sürecine girmiştir. Çin, dışa açılma ile reform ve gelişmeyi desteklemekte, daha derin ve daha geniş kapsamda uluslararası ekonomik işbirliğine ve rekabete katılmakta, piyasasını canlandırmakta ve ekonomisini kalkındırmaktadır. Çin sosyalist piyasa ekonomisi sistemini etkin biçimde iyileştirmiştir. DTÖ’ye katılırken verdiğimiz mal ve hizmet sektörünü ticarete açma sözünü tam anlamıyla yerine getirdik, dış sermayenin pazara giriş engellerini sürekli bir şekilde azalttık, fikri mülkiyete verdiğimiz önemi mütemadiyen arttırdık, çok yönlü ve çok boyutlu bir dışa açılma düzeni oluşturduk. Uluslararası rekabet gücünün artırılmasına yoğunlaştık, her alan ve her sektördeki baskı itici güce, sınamalar fırsatlara dönüştürüldü, endüstriyel yapıdaki düzenlemeler büyük çabalarla hızlandırıldı, küresel değerler zinciri içerisinde etkin bir biçimde yer alındı, dünya ekonomisindeki dalgalanmalarla mücadele edilerek sahip olunan rekabet gücü ve yenilikçi güç durmaksızın yükseltildi. 17 yıllık zaman zarfında Çin sadece kendisini geliştirmemiş, aynı zamanda dünyanın gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Çin faktörleri dünya ekonomisine itici güç sağlamıştır. Çin, küresel açık işbirliğini kapsamlı bir şekilde derinleştirmekte, “Bir Kuşak Bir Yol”un inşasını derinlemesine hızlandırmakta, ticaret ve yatırım hacmini hızla büyütmekte ve dünya ekonomisinin gelişmesinin önemli motor gücünü sağlamaktadır. Çin faktörleri küresel gelişmeyi daha kapsayıcı hale getirmektedir. Çin, farklı ülkeler, farklı sınıflar ve farklı kesimlerin, ekonomik küreselleşmenin kendilerine yansıyan sonuçlarını paylaşmalarını sağlamaya çalışmaktadır. Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nı düzenleyeceğini ilan etmesi ile inisiyatif alarak dünyaya piyasasını açmakta ve dünya ülkelerinin Çin’in gelişmesinin nimetlerinden faydalanması için yeni bir platform kurmaktadır. Çin faktörleri küresel ekonomik yönetişim sistemini tamamlamaktadır. Çin eşit müzakere ve işbirliğinde ısrar etmekte, dışa açık dünya ekonomisini inşa etmeyi savunmakta, DTÖ, G20 ve BRICS gibi çok taraflı ve bölgesel mekanizmaların daha önemli rol oynamasını ve gelişmekte olan ülkelerin uluslararası ekonomik ve ticari konulardaki temsiliyetinin ve söz sahipliğinin artırılmasını desteklemekte, küresel ekonomik yönetişim sisteminin daha adil ve makul bir yöne doğru gelişmesine zihin gücünü ve emeğini katmaktadır. Aradan geçen 17 yıl, Çin ve Türkiye arasındaki ikili ekonomik ve ticari işbirliği ilişkilerinin sürekli olarak geliştiği ve çok taraflı ticaret sistemi ile ekonomik küreselleşmenin sonuçlarının paylaşıldığı bir süreç olmuştur. İkili ticaretimiz hızla gelişmiştir. Çin tarafının verilerine göre 2001-2017 yılları arasında Çin ve Türkiye’nin ikili ticaret hacmi 1 milyardan daha düşük bir seviyede iken 21 kat artarak 21.9 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Şu an Çin, Türkiye’nin ikinci büyük ticaret ortağı haline gelmiştir. Çin’in elektro-mekanik ürünleri, yüksek teknolojili ürünleri ve günlük tüketim malları Türkiye’deki tüketicilerin beğenisini kazanırken Türkiye’nin madencilik ürünleri, petrokimya ürünleri ve gıda ürünleri de Çin’de büyük rağbet görmektedir. Proje işbirliklerimiz hızlanarak gelişmektedir. 2001 yılından itibaren Çinli firmaların Türkiye’de üstlenmiş oldukları projelerin sözleşmelerinin toplam değeri 18.8 milyar doları bulmuş, toplam cirosu ise 13.8 milyar doları aşmıştır. Çinli firmaların ana yüklenici ve Türk firmalarının alt yüklenici olduğu Ankara-İstanbul Hızlı Tren projesi 2.etabı, Aksaray’daki Tuz Gölü Yeraltı Depolama Tesisi ve Kazan’daki Doğal Soda Külü ve Kojenerasyon Tesisleri gibi birçok mega proje Türkiye’deki sektörlerde örnek teşkil etmiş ve bu projeler Türkiye toplumuna geniş ölçüde yarar sağlamıştır. Çift yönlü yatırımlar parlak başarılarla doludur. Son yıllarda Türk firmaları, Çin’e yaptıkları yatırımları istikrarlı bir şekilde artırarak Burger King ve Godiva gibi ünlü restoran zincirlerinin şubelerini açmışlardır. Çinli firmaların Türkiye’deki yatırımlarında da önemli bir çıkış kaydedilmiştir. Örneğin, ICBC 2014 yılında 316 milyon dolarla Tekstilbank’ı satın alarak Türkiye’nin finans piyasasında büyük hamle yapmıştır. Cosco Pacific, CMHI ve CIC Capital’dan oluşan ortak girişim grubu 2015 yılında 916 milyon dolara Türkiye’nin en büyük 3. koteyner limanı olan Kumport Limanı’nı satın almıştır. Bank of China 2016 yılında 300 milyon dolarlık yatırım yaparak Türkiye’de şubesini açmış ve Haziran 2018’de resmen faaliyete başlatmıştır. ZTE 2017 yılında 101.3 milyon dolara sistem entegrasyonu servisleri sunan Türk şirketi Netaş’ın yüzde 48.04’lük hissesini satın almıştır. SPIC ve AVIC International’ın 1.7 milyar dolarlık ortak yatırım yaptıkları Emba Hunutlu Termik Santrali’nin inşaat çalışmaları yakında başlatılacaktır. Farklı Çinli firmaların yatırım yaptıkları Türkiye’deki bazı mega projeler hala planlama ve hazırlık aşamasındadır. Ayrıca, çok sayıda Çinli firma Türkiye’de bağlı şirket, şube veya temsilcilik ofisleri açmıştır. Bunlardan 16’sı dünyanın en büyük 500 şirketi arasında bulunmaktadır. Çinli firmaların Türkiye’ye yaptıkları yatırımlar Türkiye’ye yeni teknolojiler getirmiş, vergi gelirleri kazandırmış ve istihdam yaratmıştır. Dünya büyük gelişmelerin, büyük reformların ve büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemin içinde bulunmaktadır. Dünya ekonomisinin yeniden düzelme yolu dönemeçli ve kıvrımlı, ekonomik küreselleşme dalgalıdır, tek taraflılık ve korumacılık da boy göstermiştir. Çin ve Türkiye birçok ortak sınamayla karşı karşıya bulunmaktadır. ABD’nin tek taraflı olarak başlattığı ticari ihtilaf ve savaşların galibi olmayacak, tam tersine sadece küresel endüstri zinciri ve değerler zincirindeki şirketlerin çıkarlarına zarar verecek, piyasalarda çalkantılara yol açacak ve dünya ekonomisinin düzelme sürecini olumsuz yönde etkileyecektir. Bu da Türkiye’nin istikrarlı gelişmesinin gerektirdiği uluslararası ortamı bozacak, kurda ve petrol gibi toplu malların fiyatlarında dalgalanmalara neden olacak ve 2023 Vizyonu’nun gerçekleşmesine engel teşkil edecektir. Yeni koşullarda Çin, Reform ve Dışa açılma politikasını kararlılıkla izleyecek, Kuşak Yol çerçevesindeki uluslararası işbirliğini olumlu çabalarla ilerletecek, her zaman açık, yenilikçi, kapsayıcı ve karşılıklı yarar getiren gelişme vizyonunun peşinde koşacaktır. Çok taraflı ticaret sisteminin etkin katılımcısı, kararlı savunucusu olmakta ve sisteme önemli katkılarda bulunmakta ısrar edecektir. DTÖ’nün kurallarını koruyacak, korumacılığın her çeşidine karşı çıkacak, piyasasını etkin biçimde dışa açacak, dışa açılma derecesini yükseltirken tüm ülkeler ile fırsat ve çıkar paylaşımında bulunacak, daha geniş, daha güçlü ve daha yüksek düzeyli dışa açılması ile küresel ortak kalkınmayı destekleyecek, farklı ülkelerle çıkarlarının yüksek derecede uyumlulaştığı, karşılıklı olarak birbirlerine bağlandığı kader birliğini kuracaktır. Çin, Türkiye ile el ele vererek güçlerini birleştirip çok taraflı ticaret sisteminin daha açık, daha kapsayıcı, daha paylaşımcı, daha dengeli ve ortak kazanca dayalı bir doğrultuda gelişmesini sağlamayı, uluslararası ekonomik düzenin daha adil ve makul bir şekilde ilerlemesini hızlandırmayı, iki ülkenin ortak gelişmesi için uygun uluslararası bir ortamı yaratmayı ve iki ülkenin ortak çıkarlarını korumayı beklemektedir.  
Çin Büyükelçisi; Dünyada gelişme eğilimlerini gözden geçirirsek, ekonomik küreselleşmenin çağın geri çevrilemeyecek trendi olduğunu görürüz.

Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) merkezde olduğu çok taraflı ticaret sistemi açıklık, şeffaflık, kapsayıcılık ve fark gözetmeme gibi temel ilkeler doğrultusunda ticari korumacılığı sürekli olarak azaltmakta, ticari anlaşmazlıkları etkili bir şekilde kontrol altına almaktadır. Bu sistem uluslararası ticaretin temel taşı, küresel ticaretin sağlıklı ve düzenli gelişiminin dayanağı haline gelmiştir.


Çin’in DTÖ’ye üyeliğinin başladığı 2001 yılı Çin’in ekonomik küreselleşmeye derinlemesine katılmasının dönüm noktasıdır. Bunun üzerinden 17 yıl geçmiştir. Son günlerde Çin Hükümeti ‘Çin ve Dünya Ticaret Örgütü’ başlıklı beyaz kitabını yayınlayarak DTÖ’ye üye olduktan sonra kaydettiği gelişme yolu için öz değerlendirme yapmıştır.

Geride bıraktığımız 17 yıl içerisinde Çin dünya ekonomisine hızla entegre olmuş, reform ve dışa açılma politikası yeni aşamaya ve ekonomik gelişmesi hızlanma sürecine girmiştir. Çin, dışa açılma ile reform ve gelişmeyi desteklemekte, daha derin ve daha geniş kapsamda uluslararası ekonomik işbirliğine ve rekabete katılmakta, piyasasını canlandırmakta ve ekonomisini kalkındırmaktadır. Çin sosyalist piyasa ekonomisi sistemini etkin biçimde iyileştirmiştir. DTÖ’ye katılırken verdiğimiz mal ve hizmet sektörünü ticarete açma sözünü tam anlamıyla yerine getirdik, dış sermayenin pazara giriş engellerini sürekli bir şekilde azalttık, fikri mülkiyete verdiğimiz önemi mütemadiyen arttırdık, çok yönlü ve çok boyutlu bir dışa açılma düzeni oluşturduk. Uluslararası rekabet gücünün artırılmasına yoğunlaştık, her alan ve her sektördeki baskı itici güce, sınamalar fırsatlara dönüştürüldü, endüstriyel yapıdaki düzenlemeler büyük çabalarla hızlandırıldı, küresel değerler zinciri içerisinde etkin bir biçimde yer alındı, dünya ekonomisindeki dalgalanmalarla mücadele edilerek sahip olunan rekabet gücü ve yenilikçi güç durmaksızın yükseltildi.

17 yıllık zaman zarfında Çin sadece kendisini geliştirmemiş, aynı zamanda dünyanın gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Çin faktörleri dünya ekonomisine itici güç sağlamıştır. Çin, küresel açık işbirliğini kapsamlı bir şekilde derinleştirmekte, “Bir Kuşak Bir Yol”un inşasını derinlemesine hızlandırmakta, ticaret ve yatırım hacmini hızla büyütmekte ve dünya ekonomisinin gelişmesinin önemli motor gücünü sağlamaktadır.

Çin faktörleri küresel gelişmeyi daha kapsayıcı hale getirmektedir. Çin, farklı ülkeler, farklı sınıflar ve farklı kesimlerin, ekonomik küreselleşmenin kendilerine yansıyan sonuçlarını paylaşmalarını sağlamaya çalışmaktadır. Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nı düzenleyeceğini ilan etmesi ile inisiyatif alarak dünyaya piyasasını açmakta ve dünya ülkelerinin Çin’in gelişmesinin nimetlerinden faydalanması için yeni bir platform kurmaktadır.

Çin faktörleri küresel ekonomik yönetişim sistemini tamamlamaktadır. Çin eşit müzakere ve işbirliğinde ısrar etmekte, dışa açık dünya ekonomisini inşa etmeyi savunmakta, DTÖ, G20 ve BRICS gibi çok taraflı ve bölgesel mekanizmaların daha önemli rol oynamasını ve gelişmekte olan ülkelerin uluslararası ekonomik ve ticari konulardaki temsiliyetinin ve söz sahipliğinin artırılmasını desteklemekte, küresel ekonomik yönetişim sisteminin daha adil ve makul bir yöne doğru gelişmesine zihin gücünü ve emeğini katmaktadır.

Aradan geçen 17 yıl, Çin ve Türkiye arasındaki ikili ekonomik ve ticari işbirliği ilişkilerinin sürekli olarak geliştiği ve çok taraflı ticaret sistemi ile ekonomik küreselleşmenin sonuçlarının paylaşıldığı bir süreç olmuştur. İkili ticaretimiz hızla gelişmiştir. Çin tarafının verilerine göre 2001-2017 yılları arasında Çin ve Türkiye’nin ikili ticaret hacmi 1 milyardan daha düşük bir seviyede iken 21 kat artarak 21.9 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Şu an Çin, Türkiye’nin ikinci büyük ticaret ortağı haline gelmiştir. Çin’in elektro-mekanik ürünleri, yüksek teknolojili ürünleri ve günlük tüketim malları Türkiye’deki tüketicilerin beğenisini kazanırken Türkiye’nin madencilik ürünleri, petrokimya ürünleri ve gıda ürünleri de Çin’de büyük rağbet görmektedir.

Proje işbirliklerimiz hızlanarak gelişmektedir. 2001 yılından itibaren Çinli firmaların Türkiye’de üstlenmiş oldukları projelerin sözleşmelerinin toplam değeri 18.8 milyar doları bulmuş, toplam cirosu ise 13.8 milyar doları aşmıştır. Çinli firmaların ana yüklenici ve Türk firmalarının alt yüklenici olduğu Ankara-İstanbul Hızlı Tren projesi 2.etabı, Aksaray’daki Tuz Gölü Yeraltı Depolama Tesisi ve Kazan’daki Doğal Soda Külü ve Kojenerasyon Tesisleri gibi birçok mega proje Türkiye’deki sektörlerde örnek teşkil etmiş ve bu projeler Türkiye toplumuna geniş ölçüde yarar sağlamıştır.

Çift yönlü yatırımlar parlak başarılarla doludur. Son yıllarda Türk firmaları, Çin’e yaptıkları yatırımları istikrarlı bir şekilde artırarak Burger King ve Godiva gibi ünlü restoran zincirlerinin şubelerini açmışlardır. Çinli firmaların Türkiye’deki yatırımlarında da önemli bir çıkış kaydedilmiştir. Örneğin, ICBC 2014 yılında 316 milyon dolarla Tekstilbank’ı satın alarak Türkiye’nin finans piyasasında büyük hamle yapmıştır. Cosco Pacific, CMHI ve CIC Capital’dan oluşan ortak girişim grubu 2015 yılında 916 milyon dolara Türkiye’nin en büyük 3. koteyner limanı olan Kumport Limanı’nı satın almıştır. Bank of China 2016 yılında 300 milyon dolarlık yatırım yaparak Türkiye’de şubesini açmış ve Haziran 2018’de resmen faaliyete başlatmıştır. ZTE 2017 yılında 101.3 milyon dolara sistem entegrasyonu servisleri sunan Türk şirketi Netaş’ın yüzde 48.04’lük hissesini satın almıştır. SPIC ve AVIC International’ın 1.7 milyar dolarlık ortak yatırım yaptıkları Emba Hunutlu Termik Santrali’nin inşaat çalışmaları yakında başlatılacaktır. Farklı Çinli firmaların yatırım yaptıkları Türkiye’deki bazı mega projeler hala planlama ve hazırlık aşamasındadır. Ayrıca, çok sayıda Çinli firma Türkiye’de bağlı şirket, şube veya temsilcilik ofisleri açmıştır. Bunlardan 16’sı dünyanın en büyük 500 şirketi arasında bulunmaktadır. Çinli firmaların Türkiye’ye yaptıkları yatırımlar Türkiye’ye yeni teknolojiler getirmiş, vergi gelirleri kazandırmış ve istihdam yaratmıştır.

Dünya büyük gelişmelerin, büyük reformların ve büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemin içinde bulunmaktadır. Dünya ekonomisinin yeniden düzelme yolu dönemeçli ve kıvrımlı, ekonomik küreselleşme dalgalıdır, tek taraflılık ve korumacılık da boy göstermiştir. Çin ve Türkiye birçok ortak sınamayla karşı karşıya bulunmaktadır. ABD’nin tek taraflı olarak başlattığı ticari ihtilaf ve savaşların galibi olmayacak, tam tersine sadece küresel endüstri zinciri ve değerler zincirindeki şirketlerin çıkarlarına zarar verecek, piyasalarda çalkantılara yol açacak ve dünya ekonomisinin düzelme sürecini olumsuz yönde etkileyecektir. Bu da Türkiye’nin istikrarlı gelişmesinin gerektirdiği uluslararası ortamı bozacak, kurda ve petrol gibi toplu malların fiyatlarında dalgalanmalara neden olacak ve 2023 Vizyonu’nun gerçekleşmesine engel teşkil edecektir.

Yeni koşullarda Çin, Reform ve Dışa açılma politikasını kararlılıkla izleyecek, Kuşak Yol çerçevesindeki uluslararası işbirliğini olumlu çabalarla ilerletecek, her zaman açık, yenilikçi, kapsayıcı ve karşılıklı yarar getiren gelişme vizyonunun peşinde koşacaktır. Çok taraflı ticaret sisteminin etkin katılımcısı, kararlı savunucusu olmakta ve sisteme önemli katkılarda bulunmakta ısrar edecektir. DTÖ’nün kurallarını koruyacak, korumacılığın her çeşidine karşı çıkacak, piyasasını etkin biçimde dışa açacak, dışa açılma derecesini yükseltirken tüm ülkeler ile fırsat ve çıkar paylaşımında bulunacak, daha geniş, daha güçlü ve daha yüksek düzeyli dışa açılması ile küresel ortak kalkınmayı destekleyecek, farklı ülkelerle çıkarlarının yüksek derecede uyumlulaştığı, karşılıklı olarak birbirlerine bağlandığı kader birliğini kuracaktır. Çin, Türkiye ile el ele vererek güçlerini birleştirip çok taraflı ticaret sisteminin daha açık, daha kapsayıcı, daha paylaşımcı, daha dengeli ve ortak kazanca dayalı bir doğrultuda gelişmesini sağlamayı, uluslararası ekonomik düzenin daha adil ve makul bir şekilde ilerlemesini hızlandırmayı, iki ülkenin ortak gelişmesi için uygun uluslararası bir ortamı yaratmayı ve iki ülkenin ortak çıkarlarını korumayı beklemektedi
r.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.