ÇİN DİPLOMASİSİNİN ÖZÜ: DÜNYA TÜM HALKLARA AİTTİR

DÜNYA 08.03.2019 - 16:59, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 3858+ kez okundu.
 

ÇİN DİPLOMASİSİNİN ÖZÜ: DÜNYA TÜM HALKLARA AİTTİR

Çin Ulusal Halk Meclisi'nin Beijing'de devam eden yıllık toplantısı kapsamında Çin diplomasisi konulu bir basın toplantısı düzenlendi.
Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi, iki saat içinde 21 yerli ve yabancı medya kuruluşundan muhabirlerin sorularını yanıtladı. Bunlar arasında büyük devletlerarası ilişkiler, bölgesel çatışmalar, Kore Yarımadası'ndaki nükleer sorun ve Afrika kıtasının kalkınması gibi dünya gündeminin sıcak konularıyla ilgili sorular yer aldı. Bakan Wang Yi'nin yanıtları, Çin'in dünyanın geleceğine ilişkin derin düşüncelerini yansıttı, Çin'in küresel yönetişimde daha büyük rol oynama yönündeki beklentisini ortaya koydu, bir başka deyişle Çin diplomasisinin "dünya tüm halklara aittir" özünü iletti. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping dünyanın son bir asırdır rastlanmayan büyük bir değişimle karşı karşıya bulunduğunu birçok kez ifade etti. Xi'ye göre, yoksul veya gelişmemiş ülkeler kalkınma yoluna girmeli, uluslararası toplum da bu ülkelere daha fazla destek sağlamalıdır. Buna karşın, bazı gelişmiş ülkeler arasında dengesiz çıkar dağılımı nedeniyle uzun süredir var olan çelişkiler şiddetlenmekte, hatta bu ülkeler gelişmekte olan ülkeleri "günah keçisi" ilan ederek küreselleşmeye karşı çıkmaktalar. Bu yüzden İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan küresel düzen, daha önce görülmemiş ciddi meydan okumalarla sınanmakta. Bir dizi karmaşık ve değişken unsurla şekillenmiş küresel şartlar altında Çin halkı, Çin Komünist Partisi liderliğinde dayanışma içinde hiç yorulmadan mücadele ederek 70 yılda gözle görülür ilerleme kaydetti. Özellikle reform ve dışa açılma politikasının uygulandığı son 40 yılda yaklaşık 800 milyon kişi yoksulluktan kurtuldu. Çin'in gelişme modelleri gün geçtikçe daha fazla gelişmekte olan ülkenin takdirini kazanıyor ve bu ülkeler tarafından örnek alınıyor. Gana Cumhuriyeti'nden bir muhabir, Çin'in kalkınma modellerinin Afrika ülkelerince diğer ülkelere kıyasla daha çok takdir edildiğine işaret ederek, Kuşak ve Yol inşasına da daha aktif katılanların yine Afrika ülkeleri olduğunu vurguladı. Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 2013 yılında küresel ortak kalkınmayı ilerletmek amacıyla "Kuşak ve Yol" inisiyatifini ortaya koydu. Şu ana kadar dünyanın 123 ülkesi ve 29 uluslararası kuruluşu Çin ile Kuşak ve Yol işbirliği anlaşmalarını imzalayarak adı geçen inisiyatife destek verdiğini ve güven duyduğunu gösterdi. İstişare, ortak inşa ve paylaşım ilkelerine dayanan Kuşak ve Yol işbirliği aracılığıyla bazı ülkeler altyapı tesislerinde ve imalat sektöründe şeytanın bacağını kırdı. Örneğin, Kenya'da "Yüzyılın Projesi" olarak ünlenen Mombasa-Nairobi tren hattı yerel ekonomik büyümeye yüzde 1,5 oranında katkı sağladı. Ayrıca, G7 ülkelerinden İtalya da Kuşak ve Yol inisiyatifine katılma isteğini beyan etti. Bu yılın nisan ayında Çin'de düzenlenecek "Kuşak ve Yol Uluslararası İşbirliği Forumu"na daha fazla yabancı liderlerin katılımı bekleniyor. Dışişleri Bakanı Wang Yi, tüm bu gerçeklerin, Kuşak ve Yol inisiyatifinin "borç tuzağı" olmadığını, hatta "jeopolitik araç" hiç olmadığını, aksine ortak kalkınma fırsatı sunduğunu tasdik ettiğini söyledi. Maalesef, insanlığın önündeki ırmakta ters akıntılar da mevcut. Kimileri Çin'in kalkınmasına düşmanca yaklaşıyor, Çin ile bağlantıyı kesmek gerektiğini ileri sürüyor, Çin'i karalamaya çalışıyor, Çin'in barışçı kalkınmasını engellemek için diğer ülkelerle ilişkilerini bozmakla uğraşıyor. Buna karşılık Bakan Wang Yi, Çin ile bağlantıyı kesmenin fırsatlarla ve gelecekle bağlantıyı kesmek anlamına geldiğini ifade etti. Bu görüş, üzerinde düşünülmeye değer cinsten. Bazı ülkelerin baskısıyla ilgili olarak Wang Yi'nin ifadeleriyle konuşursak, "Çinli şirketler ve kişiler hukuki yollarla haklarını korumalı ve 'uysal bir kuzu' gibi süreci izlememeli. Bu sadece bir şirketin değil, bir ülkenin ve halkın meşru kalkınma hakkını müdafaa etmektir, dünyada kendi teknolojisini geliştirmek isteyen tüm ülkelerin hakkını korumaktır." Bakan Wang, dünyada 5 bin yıl süren ve hiç kesilmeyen tek eski medeniyet olan Çin'in her zaman farklı medeniyetlerle karşılıklı saygı, eşit şartlarda tüm ülkelerle iyi geçinme, uluslararası toplumla işbirliği ve kazan-kazan fikrini ve hedefini kararlılıkla yerine getirdiğini söyledi. Çin'in kararlılıkla kendi haklarını koruyacağını ifade eden Wang Yi, ancak asla hegemonya peşinde koşmayacaklarını kaydetti. Aslında, Çin'in barışçı kalkınması, uluslararası toplumun daha fazla güvenini kazanıyor. Almanya ve ABD'deki bazı araştırma kurumlarının yakın zamanda yaptığı anketin sonuçlarına göre, Avrupa ve Amerika halkları Çin'in daha güvenilir bir ülke olduğunu düşünüyor. Kısa süre önce Münih'te düzenlenen Güvenlik Konferansı sırasında Avrupa ülkeleri ve ABD'den gelen birçok siyaset uzmanı, Trans-Atlantik dostluk gemisinin alabora olmanın eşiğine geldiğini, küresel yönetişimde Avrupa ülkelerinin Çin'le işbirliğini güçlendirmesinin artık daha büyük önem taşıdığını ifade etti. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Çin'le ilişkilerin bozulması durumunda, ülkesinin sadece kendi gücüne dayanarak dünyanın ilk sıralarında yer alamayacağını söyledi. Alman Handelsblatt gazetesinin Beijing'deki temsilcisi Frank Sieren, dünya düzeninde büyük değişikliğin meydana geldiğini, bazı alanlarda Çin'le diyaloğun ABD ile diyalogdan daha etkili olduğunu belirtti. "Başarılı olmadığında kendine iyi bak, başarılı olduğunda başkalarına yardım et." Bu, Çin medeniyetinin her zaman "dünya tüm halklara aittir" ilkesini izlediğini gösteriyor. Kâğıt, matbaa, pusula ve barut olmak üzere insanlığa dört icadı kazandıran Çin, yeni dönemde dünyanın barışçı kalkınmasına yeni modellerle katkıda bulunuyor, yeni öneriler sunuyor. Barışçı kalkınma yolunda ısrar eden, işbirliği ve kazan-kazan kavramlarını uygulayan, mevcut uluslararası sistemi koruyan ve uluslararası arenada daha fazla sorumluluk üstlenen Çin'in, dünya barışını korumaya ve insanoğlunun ilerlemesini desteklemeye daha büyük katkı sağlayacağına inanılıyor.
Çin Ulusal Halk Meclisi'nin Beijing'de devam eden yıllık toplantısı kapsamında Çin diplomasisi konulu bir basın toplantısı düzenlendi.

Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi, iki saat içinde 21 yerli ve yabancı medya kuruluşundan muhabirlerin sorularını yanıtladı. Bunlar arasında büyük devletlerarası ilişkiler, bölgesel çatışmalar, Kore Yarımadası'ndaki nükleer sorun ve Afrika kıtasının kalkınması gibi dünya gündeminin sıcak konularıyla ilgili sorular yer aldı. Bakan Wang Yi'nin yanıtları, Çin'in dünyanın geleceğine ilişkin derin düşüncelerini yansıttı, Çin'in küresel yönetişimde daha büyük rol oynama yönündeki beklentisini ortaya koydu, bir başka deyişle Çin diplomasisinin "dünya tüm halklara aittir" özünü iletti.
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping dünyanın son bir asırdır rastlanmayan büyük bir değişimle karşı karşıya bulunduğunu birçok kez ifade etti. Xi'ye göre, yoksul veya gelişmemiş ülkeler kalkınma yoluna girmeli, uluslararası toplum da bu ülkelere daha fazla destek sağlamalıdır. Buna karşın, bazı gelişmiş ülkeler arasında dengesiz çıkar dağılımı nedeniyle uzun süredir var olan çelişkiler şiddetlenmekte, hatta bu ülkeler gelişmekte olan ülkeleri "günah keçisi" ilan ederek küreselleşmeye karşı çıkmaktalar. Bu yüzden İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan küresel düzen, daha önce görülmemiş ciddi meydan okumalarla sınanmakta.

Bir dizi karmaşık ve değişken unsurla şekillenmiş küresel şartlar altında Çin halkı, Çin Komünist Partisi liderliğinde dayanışma içinde hiç yorulmadan mücadele ederek 70 yılda gözle görülür ilerleme kaydetti. Özellikle reform ve dışa açılma politikasının uygulandığı son 40 yılda yaklaşık 800 milyon kişi yoksulluktan kurtuldu. Çin'in gelişme modelleri gün geçtikçe daha fazla gelişmekte olan ülkenin takdirini kazanıyor ve bu ülkeler tarafından örnek alınıyor. Gana Cumhuriyeti'nden bir muhabir, Çin'in kalkınma modellerinin Afrika ülkelerince diğer ülkelere kıyasla daha çok takdir edildiğine işaret ederek, Kuşak ve Yol inşasına da daha aktif katılanların yine Afrika ülkeleri olduğunu vurguladı.

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 2013 yılında küresel ortak kalkınmayı ilerletmek amacıyla "Kuşak ve Yol" inisiyatifini ortaya koydu. Şu ana kadar dünyanın 123 ülkesi ve 29 uluslararası kuruluşu Çin ile Kuşak ve Yol işbirliği anlaşmalarını imzalayarak adı geçen inisiyatife destek verdiğini ve güven duyduğunu gösterdi. İstişare, ortak inşa ve paylaşım ilkelerine dayanan Kuşak ve Yol işbirliği aracılığıyla bazı ülkeler altyapı tesislerinde ve imalat sektöründe şeytanın bacağını kırdı. Örneğin, Kenya'da "Yüzyılın Projesi" olarak ünlenen Mombasa-Nairobi tren hattı yerel ekonomik büyümeye yüzde 1,5 oranında katkı sağladı. Ayrıca, G7 ülkelerinden İtalya da Kuşak ve Yol inisiyatifine katılma isteğini beyan etti. Bu yılın nisan ayında Çin'de düzenlenecek "Kuşak ve Yol Uluslararası İşbirliği Forumu"na daha fazla yabancı liderlerin katılımı bekleniyor. Dışişleri Bakanı Wang Yi, tüm bu gerçeklerin, Kuşak ve Yol inisiyatifinin "borç tuzağı" olmadığını, hatta "jeopolitik araç" hiç olmadığını, aksine ortak kalkınma fırsatı sunduğunu tasdik ettiğini söyledi.

Maalesef, insanlığın önündeki ırmakta ters akıntılar da mevcut. Kimileri Çin'in kalkınmasına düşmanca yaklaşıyor, Çin ile bağlantıyı kesmek gerektiğini ileri sürüyor, Çin'i karalamaya çalışıyor, Çin'in barışçı kalkınmasını engellemek için diğer ülkelerle ilişkilerini bozmakla uğraşıyor. Buna karşılık Bakan Wang Yi, Çin ile bağlantıyı kesmenin fırsatlarla ve gelecekle bağlantıyı kesmek anlamına geldiğini ifade etti. Bu görüş, üzerinde düşünülmeye değer cinsten.

Bazı ülkelerin baskısıyla ilgili olarak Wang Yi'nin ifadeleriyle konuşursak, "Çinli şirketler ve kişiler hukuki yollarla haklarını korumalı ve 'uysal bir kuzu' gibi süreci izlememeli. Bu sadece bir şirketin değil, bir ülkenin ve halkın meşru kalkınma hakkını müdafaa etmektir, dünyada kendi teknolojisini geliştirmek isteyen tüm ülkelerin hakkını korumaktır."

Bakan Wang, dünyada 5 bin yıl süren ve hiç kesilmeyen tek eski medeniyet olan Çin'in her zaman farklı medeniyetlerle karşılıklı saygı, eşit şartlarda tüm ülkelerle iyi geçinme, uluslararası toplumla işbirliği ve kazan-kazan fikrini ve hedefini kararlılıkla yerine getirdiğini söyledi. Çin'in kararlılıkla kendi haklarını koruyacağını ifade eden Wang Yi, ancak asla hegemonya peşinde koşmayacaklarını kaydetti.

Aslında, Çin'in barışçı kalkınması, uluslararası toplumun daha fazla güvenini kazanıyor. Almanya ve ABD'deki bazı araştırma kurumlarının yakın zamanda yaptığı anketin sonuçlarına göre, Avrupa ve Amerika halkları Çin'in daha güvenilir bir ülke olduğunu düşünüyor. Kısa süre önce Münih'te düzenlenen Güvenlik Konferansı sırasında Avrupa ülkeleri ve ABD'den gelen birçok siyaset uzmanı, Trans-Atlantik dostluk gemisinin alabora olmanın eşiğine geldiğini, küresel yönetişimde Avrupa ülkelerinin Çin'le işbirliğini güçlendirmesinin artık daha büyük önem taşıdığını ifade etti.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Çin'le ilişkilerin bozulması durumunda, ülkesinin sadece kendi gücüne dayanarak dünyanın ilk sıralarında yer alamayacağını söyledi. Alman Handelsblatt gazetesinin Beijing'deki temsilcisi Frank Sieren, dünya düzeninde büyük değişikliğin meydana geldiğini, bazı alanlarda Çin'le diyaloğun ABD ile diyalogdan daha etkili olduğunu belirtti.

"Başarılı olmadığında kendine iyi bak, başarılı olduğunda başkalarına yardım et." Bu, Çin medeniyetinin her zaman "dünya tüm halklara aittir" ilkesini izlediğini gösteriyor. Kâğıt, matbaa, pusula ve barut olmak üzere insanlığa dört icadı kazandıran Çin, yeni dönemde dünyanın barışçı kalkınmasına yeni modellerle katkıda bulunuyor, yeni öneriler sunuyor. Barışçı kalkınma yolunda ısrar eden, işbirliği ve kazan-kazan kavramlarını uygulayan, mevcut uluslararası sistemi koruyan ve uluslararası arenada daha fazla sorumluluk üstlenen Çin'in, dünya barışını korumaya ve insanoğlunun ilerlemesini desteklemeye daha büyük katkı sağlayacağına inanılıyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.