ÇOCUKLARIMIZ ÜZERİNDE KARABASAN YARATMAYINIZ

EĞİTİM 29.05.2019 - 16:13, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 3661+ kez okundu.
 

ÇOCUKLARIMIZ ÜZERİNDE KARABASAN YARATMAYINIZ

Hayat sınavlardan ibaret… Önümüzdeki hafta sonu gerçekleşecek olan Liselere Giriş Sınavı (LGS) de bunlardan bir tanesi. Aileler ve gençler bu sınavın heyecanı içerisindeler.
Sınav nasıl geçecek? İstediğim puanı alabilecek miyim? ‘’Hangi liseye gideceğim? Beni nasıl bir gelecek bekliyor? Ya yapamazsam?‘’ soruları zihinleri meşgul ediyor.  Peki sınav başarısı gerçekten hayat başarısı demek midir? Gençlerin kaderi bu iki buçuk saatlik zaman dilimine mi bağlıdır? Başarıyı etkileyen pek çok faktör vardır. Kişinin doğuştan getirdiği zihinsel kapasitesi, öğrenme deneyimleri, fiziksel ve akademik koşulları, dikkat süreçleri, çocuğun kaygı düzeyi ve ruhsal durumu bu faktörlerden birkaçını oluşturmaktadır. Dolayısıyla sınavlardan beklenen performans bu süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak başarı kelimesinden kast edilen nedir? Ailelerin başarı olarak adlandırdıkları aslında kimin arzusudur? Sınav sonucundan beklenen ya da hedeflenen dışında gösterilen performans başarı olarak sayılmaz mı? Bunlar tartışılması gereken konulardır. Çünkü hedeflenen ve ulaşılmak istenen bazen çocuğun arzularını yansıtsa da çoğunlukla ailenin kendi çocuğu üzerinde kurduğu hayallerden, belki de kendisi için arzuladıklarını çocuklarının başarmasını istemelerinden doğmaktadır. Ancak bu beklenti çoğu gençte performans kaygısı yaratmaktadır. Aileyi hayal kırıklığına uğratma korkusu gösterebileceği gerçek performansı da olumsuz etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığında başarı her zaman en iyi olmak ya da beklentileri karşılamak değil, bireyin mutlu olacağı yere ulaşması demektir. Çocuk ruh sağlığı çalışanları olarak sınav dönemlerinde sınav başarısını yükseltmek amacıyla çok sayıda poliklinik başvurusu ile karşılaşmaktayız. Bu başvurularda bireyleri ‘’Biyopsikososyal model’’ ile değerlendirmekteyiz. Bu modelin alt başlıklarını ayrı ayrı ele almak gerekirse öncelikle kişinin biyolojik faktörlerini değerlendirerek öğrenme süreçlerini etkileyecek herhangi bir tıbbi nedenin varlığını araştırırız. Diğer bir alt başlıkta gencin psikolojik süreçlerini detaylı olarak değerlendiririz. Az önce de bahsettiğim kişinin kaygılı yapısı, depresif duygudurumu, uyku sorunları, dikkat problemleri performansı etkileyen en önemli faktörlerden olup, sınav öncesi tedavi edilmesi gereken tablolardır. Son alt başlıkta ise anneler, babalar, sosyal çevre, arkadaşları da içerisinde barındıran sosyal etkenleri gözden geçiririz. Bu yaklaşımla sadece başarıya odaklanmak yerine bireyi bütüncül olarak değerlendirmeyi ve olası problemleri ele alarak kişinin genel iyilik halinin sağlanmasını hedefleriz. Peki sınava az zaman kalmışken aileler ve çocuklar için önemli olabilecek hususlar nelerdir? Öncelikle aileler mümkün olduğunca bu süreçte çocuklarını anlamaya çalışmalı, destekleyici bir tutum sergilemeli, kıyaslamalardan kaçınmalı ve sonuç her ne olursa olsun çocuklarının yanında olmalı, sert tepkilerden ya da abartılı ödüllerden kaçınmalıdırlar. Çocukların sevilebilmesinin kıstasının başarıdan geçmediği onlara hissettirilmelidir. Sınava girecek olan gençler ise sınav öncesi uyku hijyenine dikkat etmeli, beynimizin sınavla ilgili olumsuz senaryolarını bir kenara bırakarak kara gözlükleri çıkarmalı, stres kaynaklı karın ağrısı, baş ağrısı, çarpıntı, ellerde titreme gibi belirtiler gösteriyorlarsa mutlaka sınav öncesi çocuk ruh sağlığı profesyonellerinden destek almalı, dikkatleri zaman zaman dağılsa bile kendilerine acımasızca davranmadan dikkatlerini nazikçe ‘O an’ a yeniden davet etmeli ve sonuç her ne olursa olsun mutlu olacakları seçenekleri göz önünde bulundurmalıdırlar. Unutmayalım ki başarı bir yolculuktur, bir varış noktası değil. Cumartesi günü sınava girecek olan tüm gençlerimizin yolu açık olsu   Hayat sınavlardan ibaret… Önümüzdeki hafta sonu gerçekleşecek olan Liselere Giriş Sınavı (LGS) de bunlardan bir tanesi. Aileler ve gençler bu sınavın heyecanı içerisindeler.        Sınav nasıl geçecek? İstediğim puanı alabilecek miyim? ‘’Hangi liseye gideceğim? Beni nasıl bir gelecek bekliyor? Ya yapamazsam?‘’ soruları zihinleri meşgul ediyor. Peki sınav başarısı gerçekten hayat başarısı demek midir? Gençlerin kaderi bu iki buçuk saatlik zaman dilimine mi bağlıdır? Başarıyı etkileyen pek çok faktör vardır. Kişinin doğuştan getirdiği zihinsel kapasitesi, öğrenme deneyimleri, fiziksel ve akademik koşulları, dikkat süreçleri, çocuğun kaygı düzeyi ve ruhsal durumu bu faktörlerden birkaçını oluşturmaktadır. Dolayısıyla sınavlardan beklenen performans bu süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak başarı kelimesinden kast edilen nedir? Ailelerin başarı olarak adlandırdıkları aslında kimin arzusudur? Sınav sonucundan beklenen ya da hedeflenen dışında gösterilen performans başarı olarak sayılmaz mı? Bunlar tartışılması gereken konulardır. Çünkü hedeflenen ve ulaşılmak istenen bazen çocuğun arzularını yansıtsa da çoğunlukla ailenin kendi çocuğu üzerinde kurduğu hayallerden, belki de kendisi için arzuladıklarını çocuklarının başarmasını istemelerinden doğmaktadır. Ancak bu beklenti çoğu gençte performans kaygısı yaratmaktadır. Aileyi hayal kırıklığına uğratma korkusu gösterebileceği gerçek performansı da olumsuz etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığında başarı her zaman en iyi olmak ya da beklentileri karşılamak değil, bireyin mutlu olacağı yere ulaşması demektir. Çocuk ruh sağlığı çalışanları olarak sınav dönemlerinde sınav başarısını yükseltmek amacıyla çok sayıda poliklinik başvurusu ile karşılaşmaktayız. Bu başvurularda bireyleri ‘’Biyopsikososyal model’’ ile değerlendirmekteyiz. Bu modelin alt başlıklarını ayrı ayrı ele almak gerekirse öncelikle kişinin biyolojik faktörlerini değerlendirerek öğrenme süreçlerini etkileyecek herhangi bir tıbbi nedenin varlığını araştırırız. Diğer bir alt başlıkta gencin psikolojik süreçlerini detaylı olarak değerlendiririz. Az önce de bahsettiğim kişinin kaygılı yapısı, depresif duygu durumu, uyku sorunları, dikkat problemleri performansı etkileyen en önemli faktörlerden olup, sınav öncesi tedavi edilmesi gereken tablolardır. Son alt başlıkta ise anneler, babalar, sosyal çevre, arkadaşları da içerisinde barındıran sosyal etkenleri gözden geçiririz. Bu yaklaşımla sadece başarıya odaklanmak yerine bireyi bütüncül olarak değerlendirmeyi ve olası problemleri ele alarak kişinin genel iyilik halinin sağlanmasını hedefleriz. Peki sınava az zaman kalmışken aileler ve çocuklar için önemli olabilecek hususlar nelerdir? Öncelikle aileler mümkün olduğunca bu süreçte çocuklarını anlamaya çalışmalı, destekleyici bir tutum sergilemeli, kıyaslamalardan kaçınmalı ve sonuç her ne olursa olsun çocuklarının yanında olmalı, sert tepkilerden ya da abartılı ödüllerden kaçınmalıdırlar. Çocukların sevilebilmesinin kıstasının başarıdan geçmediği onlara hissettirilmelidir. Sınava girecek olan gençler ise sınav öncesi uyku hijyenine dikkat etmeli, beynimizin sınavla ilgili olumsuz senaryolarını bir kenara bırakarak kara gözlükleri çıkarmalı, stres kaynaklı karın ağrısı, baş ağrısı, çarpıntı, ellerde titreme gibi belirtiler gösteriyorlarsa mutlaka sınav öncesi çocuk ruh sağlığı profesyonellerinden destek almalı, dikkatleri zaman zaman dağılsa bile kendilerine acımasızca davranmadan dikkatlerini nazikçe ‘O an’ a yeniden davet etmeli ve sonuç her ne olursa olsun mutlu olacakları seçenekleri göz önünde bulundurmalıdırlar. Unutmayalım ki başarı bir yolculuktur, bir varış noktası değil. Cumartesi günü sınava girecek olan tüm gençlerimizin yolu açık olsun  
Hayat sınavlardan ibaret… Önümüzdeki hafta sonu gerçekleşecek olan Liselere Giriş Sınavı (LGS) de bunlardan bir tanesi. Aileler ve gençler bu sınavın heyecanı içerisindeler.

Sınav nasıl geçecek? İstediğim puanı alabilecek miyim? ‘’Hangi liseye gideceğim? Beni nasıl bir gelecek bekliyor? Ya yapamazsam?‘’ soruları zihinleri meşgul ediyor.  Peki sınav başarısı gerçekten hayat başarısı demek midir? Gençlerin kaderi bu iki buçuk saatlik zaman dilimine mi bağlıdır?

Başarıyı etkileyen pek çok faktör vardır. Kişinin doğuştan getirdiği zihinsel kapasitesi, öğrenme deneyimleri, fiziksel ve akademik koşulları, dikkat süreçleri, çocuğun kaygı düzeyi ve ruhsal durumu bu faktörlerden birkaçını oluşturmaktadır. Dolayısıyla sınavlardan beklenen performans bu süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak başarı kelimesinden kast edilen nedir? Ailelerin başarı olarak adlandırdıkları aslında kimin arzusudur? Sınav sonucundan beklenen ya da hedeflenen dışında gösterilen performans başarı olarak sayılmaz mı? Bunlar tartışılması gereken konulardır. Çünkü hedeflenen ve ulaşılmak istenen bazen çocuğun arzularını yansıtsa da çoğunlukla ailenin kendi çocuğu üzerinde kurduğu hayallerden, belki de kendisi için arzuladıklarını çocuklarının başarmasını istemelerinden doğmaktadır. Ancak bu beklenti çoğu gençte performans kaygısı yaratmaktadır. Aileyi hayal kırıklığına uğratma korkusu gösterebileceği gerçek performansı da olumsuz etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığında başarı her zaman en iyi olmak ya da beklentileri karşılamak değil, bireyin mutlu olacağı yere ulaşması demektir.

Çocuk ruh sağlığı çalışanları olarak sınav dönemlerinde sınav başarısını yükseltmek amacıyla çok sayıda poliklinik başvurusu ile karşılaşmaktayız. Bu başvurularda bireyleri ‘’Biyopsikososyal model’’ ile değerlendirmekteyiz. Bu modelin alt başlıklarını ayrı ayrı ele almak gerekirse öncelikle kişinin biyolojik faktörlerini değerlendirerek öğrenme süreçlerini etkileyecek herhangi bir tıbbi nedenin varlığını araştırırız. Diğer bir alt başlıkta gencin psikolojik süreçlerini detaylı olarak değerlendiririz. Az önce de bahsettiğim kişinin kaygılı yapısı, depresif duygudurumu, uyku sorunları, dikkat problemleri performansı etkileyen en önemli faktörlerden olup, sınav öncesi tedavi edilmesi gereken tablolardır. Son alt başlıkta ise anneler, babalar, sosyal çevre, arkadaşları da içerisinde barındıran sosyal etkenleri gözden geçiririz. Bu yaklaşımla sadece başarıya odaklanmak yerine bireyi bütüncül olarak değerlendirmeyi ve olası problemleri ele alarak kişinin genel iyilik halinin sağlanmasını hedefleriz.

Peki sınava az zaman kalmışken aileler ve çocuklar için önemli olabilecek hususlar nelerdir?

Öncelikle aileler mümkün olduğunca bu süreçte çocuklarını anlamaya çalışmalı, destekleyici bir tutum sergilemeli, kıyaslamalardan kaçınmalı ve sonuç her ne olursa olsun çocuklarının yanında

olmalı, sert tepkilerden ya da abartılı ödüllerden kaçınmalıdırlar. Çocukların sevilebilmesinin kıstasının başarıdan geçmediği onlara hissettirilmelidir.

Sınava girecek olan gençler ise sınav öncesi uyku hijyenine dikkat etmeli, beynimizin sınavla ilgili olumsuz senaryolarını bir kenara bırakarak kara gözlükleri çıkarmalı, stres kaynaklı karın ağrısı, baş ağrısı, çarpıntı, ellerde titreme gibi belirtiler gösteriyorlarsa mutlaka sınav öncesi çocuk ruh sağlığı profesyonellerinden destek almalı, dikkatleri zaman zaman dağılsa bile kendilerine acımasızca davranmadan dikkatlerini nazikçe ‘O an’ a yeniden davet etmeli ve sonuç her ne olursa olsun mutlu olacakları seçenekleri göz önünde bulundurmalıdırlar.

Unutmayalım ki başarı bir yolculuktur, bir varış noktası değil.

Cumartesi günü sınava girecek olan tüm gençlerimizin yolu açık olsu

 

Hayat sınavlardan ibaret… Önümüzdeki hafta sonu gerçekleşecek olan Liselere Giriş Sınavı (LGS) de bunlardan bir tanesi. Aileler ve gençler bu sınavın heyecanı içerisindeler.

       Sınav nasıl geçecek? İstediğim puanı alabilecek miyim? ‘’Hangi liseye gideceğim? Beni nasıl bir gelecek bekliyor? Ya yapamazsam?‘’ soruları zihinleri meşgul ediyor. Peki sınav başarısı gerçekten hayat başarısı demek midir? Gençlerin kaderi bu iki buçuk saatlik zaman dilimine mi bağlıdır?

Başarıyı etkileyen pek çok faktör vardır. Kişinin doğuştan getirdiği zihinsel kapasitesi, öğrenme deneyimleri, fiziksel ve akademik koşulları, dikkat süreçleri, çocuğun kaygı düzeyi ve ruhsal durumu bu faktörlerden birkaçını oluşturmaktadır. Dolayısıyla sınavlardan beklenen performans bu süreçlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak başarı kelimesinden kast edilen nedir? Ailelerin başarı olarak adlandırdıkları aslında kimin arzusudur? Sınav sonucundan beklenen ya da hedeflenen dışında gösterilen performans başarı olarak sayılmaz mı? Bunlar tartışılması gereken konulardır. Çünkü hedeflenen ve ulaşılmak istenen bazen çocuğun arzularını yansıtsa da çoğunlukla ailenin kendi çocuğu üzerinde kurduğu hayallerden, belki de kendisi için arzuladıklarını çocuklarının başarmasını istemelerinden doğmaktadır. Ancak bu beklenti çoğu gençte performans kaygısı yaratmaktadır. Aileyi hayal kırıklığına uğratma korkusu gösterebileceği gerçek performansı da olumsuz etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığında başarı her zaman en iyi olmak ya da beklentileri karşılamak değil, bireyin mutlu olacağı yere ulaşması demektir.

Çocuk ruh sağlığı çalışanları olarak sınav dönemlerinde sınav başarısını yükseltmek amacıyla çok sayıda poliklinik başvurusu ile karşılaşmaktayız. Bu başvurularda bireyleri ‘’Biyopsikososyal model’’ ile değerlendirmekteyiz. Bu modelin alt başlıklarını ayrı ayrı ele almak gerekirse öncelikle kişinin biyolojik faktörlerini değerlendirerek öğrenme süreçlerini etkileyecek herhangi bir tıbbi nedenin varlığını araştırırız. Diğer bir alt başlıkta gencin psikolojik süreçlerini detaylı olarak değerlendiririz. Az önce de bahsettiğim kişinin kaygılı yapısı, depresif duygu durumu, uyku sorunları, dikkat problemleri performansı etkileyen en önemli faktörlerden olup, sınav öncesi tedavi edilmesi gereken tablolardır. Son alt başlıkta ise anneler, babalar, sosyal çevre, arkadaşları da içerisinde barındıran sosyal etkenleri gözden geçiririz. Bu yaklaşımla sadece başarıya odaklanmak yerine bireyi bütüncül olarak değerlendirmeyi ve olası problemleri ele alarak kişinin genel iyilik halinin sağlanmasını hedefleriz.

Peki sınava az zaman kalmışken aileler ve çocuklar için önemli olabilecek hususlar nelerdir?

Öncelikle aileler mümkün olduğunca bu süreçte çocuklarını anlamaya çalışmalı, destekleyici bir tutum sergilemeli, kıyaslamalardan kaçınmalı ve sonuç her ne olursa olsun çocuklarının yanında

olmalı, sert tepkilerden ya da abartılı ödüllerden kaçınmalıdırlar. Çocukların sevilebilmesinin kıstasının başarıdan geçmediği onlara hissettirilmelidir.

Sınava girecek olan gençler ise sınav öncesi uyku hijyenine dikkat etmeli, beynimizin sınavla ilgili olumsuz senaryolarını bir kenara bırakarak kara gözlükleri çıkarmalı, stres kaynaklı karın ağrısı, baş ağrısı, çarpıntı, ellerde titreme gibi belirtiler gösteriyorlarsa mutlaka sınav öncesi çocuk ruh sağlığı profesyonellerinden destek almalı, dikkatleri zaman zaman dağılsa bile kendilerine acımasızca davranmadan dikkatlerini nazikçe ‘O an’ a yeniden davet etmeli ve sonuç her ne olursa olsun mutlu olacakları seçenekleri göz önünde bulundurmalıdırlar.

Unutmayalım ki başarı bir yolculuktur, bir varış noktası değil.

Cumartesi günü sınava girecek olan tüm gençlerimizin yolu açık olsun

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.