EĞİTİM DE OLUMSUZ BİR YIL YAŞADIK

EĞİTİM 14.06.2019 - 17:32, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 4698+ kez okundu.
 

EĞİTİM DE OLUMSUZ BİR YIL YAŞADIK

Türk Eğitim-Sen Burdur şube Başkanı Orhan AKIN 2018- 2019 Eğitim öğretim yılının sona ermesi nedeniyle okullarda yaşananlar ile eğitimcilerin sorunları hakkında açıklamalar yaptı.
Türk Eğitim-Sen Burdur şube Başkanı Orhan AKIN 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı ne yazık ki eğitim çalışanlarının yıllardır süre gelen sorunlarına çözümlerin  bulunması anlamında yeterli adımların atılmadığı bir dönem oldu. Derslik ve öğretmen açığından, yönetici atamalarına, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetten, okullara ayrılan ödenek yetersizliğine, öğretmenlerin ve öğrencilerin yetersiz ders materyallerinin azlığına, okullaşma oranlarının düşüklüğüne kadar birçok alanda yaşanan sorun eğitimimizin niteliğine olumsuz etki etmeye devam etti.                ÖĞRETMEN ATAMALARINDA YETERSİZ KADRO   Hükümet ne yazık ki 2019 yılında eğitimin ihtiyaçları doğrultusunda atama bekleyen öğretmenleri göz önünde bulundurmamış ve şu ana kadar sadece 20 bin atama yapmıştır. Bakanlık, önümüzdeki süreç için de toplamda ne kadar atama yapılacağını duyurmamıştır. Sendikamızın yaptığı araştırmaya göre ülkemizde ücretli öğretmen sayısı 74 ilde 83 bin 783’tür. Türkiye genelinde baz alındığında, ücretli öğretmen sayısının 100 bin civarında olduğu görülecektir. Ücretli öğretmenlik adeta asal istihdam modeli haline gelmiştir. Eğitim fakültesi ve diğer lisans mezunlarının dışında, iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları da ücretli öğretmen olarak derslere girebilmektedir. Bu noktada formasyona sahip olmayan insanların hangi bilgi ve donanımla derslere girdiği bir muammadır. Üstelik bu istihdam yönteminin hiçbir maddi kazancı yoktur, sadece modern köle gibi çalıştırma esası üzerine kurulmuştur, ücretli öğretmenler hiçbir özlük hakka sahip değildir. Dolayısıyla geleceği olmayan bu uygulamanın verim ve kalite açısından büyük arazlar doğurduğu artık görülmelidir.         İL İÇİ ÖZÜR GURUPLARININ DURUMU DÜZELMELİDİR Ayrıca il içi özür grubu tayini bekleyenler de mağduriyet yaşamaktadır. Bazı ilçeler arasındaki mesafenin iki il arasındaki mesafeden daha fazla olduğu göz önüne alındığında, bu öğretmenlerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi çok önemlidir. Düşünsenize; Gümüşhane’nin Kelkit ilçesi ile Kürtün ilçesi arası 117 kilometredir. Mersin’in Anamur ilçesi ile Tarsus ilçesi arası 251 kilometredir. Günü birlik bu mesafeler kat edilemeyeceğine göre, tıpkı sözleşmeli öğretmenler gibi il içi özür grubu mağdurları da çocuklarının büyümelerine tanıklık edememektedir, aileleri parçalanmaktadır.                        ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÇIKARILMALIDIR MEB tarafından hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu şu anda Maliye Bakanlığı’ndadır. Ne zaman kamuoyuyla paylaşılacağı ise net değildir. Talebimiz; Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun en kısa sürede paydaşların görüşlerine açılmasıdır. Kanun taslağını henüz görmemekle birlikte, kanunu desteklemek için çok önemli bir şartımız vardır: Kanunda 657 sayılı DMK’dan kaynaklanan haklarımıza dokunulmamalıdır! Burada en önemli hakkımız iş güvencemizdir. İş güvencesine dokunmak gibi bir hata yapılırsa, Türk Eğitim-Sen olarak meydanlara ineceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.         EĞİTİM ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDET ÇÖZÜLMELİ Bu kanunda olması gereken en önemli hususlardan birisi, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi için en kısa zamanda yasal tedbirler alınmasıdır. Hemen her gün öğretmene şiddet haberleriyle sarsılıyoruz. “Eti senin, kemiği benim” anlayışı çok eskide kaldı. Artık öğrenciler ve veliler öğretmenlere pervasızca saldırıyor, hakaret ediyor hatta öldürüyor. Eğitim çalışanlarımız can güvenliğinden yoksun şekilde okullara gidiyor. Okullar adeta Teksas’a döndü. Hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı, güvenliğin nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışıldığı okullarımıza öğrenciler kesici alet, hatta silah sokabiliyor. Bu noktada talebimiz; eğitim çalışanlarına şiddet uygulandığında bir şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılması ve en ağır cezai müeyyidelerin uygulanmasıdır. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması, önleyicilik açısından önemli bir adım olacaktır. Öte yandan her okula güvenlik görevlisi tahsis edilmeli, Sağlık Bakanlığındaki Beyaz Kod uygulaması acilen Milli Eğitim Bakanlığı’nda da başlatılmalı, silahsızlanma politikası desteklenmeli, silaha erişim zorlaştırılmalı, toplumda öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.          
Türk Eğitim-Sen Burdur şube Başkanı Orhan AKIN 2018- 2019 Eğitim öğretim yılının sona ermesi nedeniyle okullarda yaşananlar ile eğitimcilerin sorunları hakkında açıklamalar yaptı.

Türk Eğitim-Sen Burdur şube Başkanı Orhan AKIN 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı ne yazık ki eğitim çalışanlarının yıllardır süre gelen sorunlarına çözümlerin  bulunması anlamında yeterli adımların atılmadığı bir dönem oldu. Derslik ve öğretmen açığından, yönetici atamalarına, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetten, okullara ayrılan ödenek yetersizliğine, öğretmenlerin ve öğrencilerin yetersiz ders materyallerinin azlığına, okullaşma oranlarının düşüklüğüne kadar birçok alanda yaşanan sorun eğitimimizin niteliğine olumsuz etki etmeye devam etti.

               ÖĞRETMEN ATAMALARINDA YETERSİZ KADRO  

Hükümet ne yazık ki 2019 yılında eğitimin ihtiyaçları doğrultusunda atama bekleyen öğretmenleri göz önünde bulundurmamış ve şu ana kadar sadece 20 bin atama yapmıştır. Bakanlık, önümüzdeki süreç için de toplamda ne kadar atama yapılacağını duyurmamıştır. Sendikamızın yaptığı araştırmaya göre ülkemizde ücretli öğretmen sayısı 74 ilde 83 bin 783’tür. Türkiye genelinde baz alındığında, ücretli öğretmen sayısının 100 bin civarında olduğu görülecektir. Ücretli öğretmenlik adeta asal istihdam modeli haline gelmiştir. Eğitim fakültesi ve diğer lisans mezunlarının dışında, iki yıllık meslek yüksekokulu mezunları da ücretli öğretmen olarak derslere girebilmektedir. Bu noktada formasyona sahip olmayan insanların hangi bilgi ve donanımla derslere girdiği bir muammadır. Üstelik bu istihdam yönteminin hiçbir maddi kazancı yoktur, sadece modern köle gibi çalıştırma esası üzerine kurulmuştur, ücretli öğretmenler hiçbir özlük hakka sahip değildir. Dolayısıyla geleceği olmayan bu uygulamanın verim ve kalite açısından büyük arazlar doğurduğu artık görülmelidir.

        İL İÇİ ÖZÜR GURUPLARININ DURUMU DÜZELMELİDİR

Ayrıca il içi özür grubu tayini bekleyenler de mağduriyet yaşamaktadır. Bazı ilçeler arasındaki mesafenin iki il arasındaki mesafeden daha fazla olduğu göz önüne alındığında, bu öğretmenlerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi çok önemlidir. Düşünsenize; Gümüşhane’nin Kelkit ilçesi ile Kürtün ilçesi arası 117 kilometredir. Mersin’in Anamur ilçesi ile Tarsus ilçesi arası 251 kilometredir. Günü birlik bu mesafeler kat edilemeyeceğine göre, tıpkı sözleşmeli öğretmenler gibi il içi özür grubu mağdurları da çocuklarının büyümelerine tanıklık edememektedir, aileleri parçalanmaktadır.  

                     ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU ÇIKARILMALIDIR

MEB tarafından hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu şu anda Maliye Bakanlığı’ndadır. Ne zaman kamuoyuyla paylaşılacağı ise net değildir. Talebimiz; Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun en kısa sürede paydaşların görüşlerine açılmasıdır. Kanun taslağını henüz görmemekle birlikte, kanunu desteklemek için çok önemli bir şartımız vardır: Kanunda 657 sayılı DMK’dan kaynaklanan haklarımıza dokunulmamalıdır! Burada en önemli hakkımız iş güvencemizdir. İş güvencesine dokunmak gibi bir hata yapılırsa, Türk Eğitim-Sen olarak meydanlara ineceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.

        EĞİTİM ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDET ÇÖZÜLMELİ

Bu kanunda olması gereken en önemli hususlardan birisi, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi için en kısa zamanda yasal tedbirler alınmasıdır. Hemen her gün öğretmene şiddet haberleriyle sarsılıyoruz. “Eti senin, kemiği benim” anlayışı çok eskide kaldı. Artık öğrenciler ve veliler öğretmenlere pervasızca saldırıyor, hakaret ediyor hatta öldürüyor. Eğitim çalışanlarımız can güvenliğinden yoksun şekilde okullara gidiyor. Okullar adeta Teksas’a döndü. Hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı, güvenliğin nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışıldığı okullarımıza öğrenciler kesici alet, hatta silah sokabiliyor. Bu noktada talebimiz; eğitim çalışanlarına şiddet uygulandığında bir şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılması ve en ağır cezai müeyyidelerin uygulanmasıdır. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması, önleyicilik açısından önemli bir adım olacaktır. Öte yandan her okula güvenlik görevlisi tahsis edilmeli, Sağlık Bakanlığındaki Beyaz Kod uygulaması acilen Milli Eğitim Bakanlığı’nda da başlatılmalı, silahsızlanma politikası desteklenmeli, silaha erişim zorlaştırılmalı, toplumda öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artırmaya yönelik çalışmalar yapılmalıdır.

 

 

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.