LİSİNİA 60 KATILIMCI İLE DOĞA PROJESİNİ BAŞLATIYOR

GÜNDEM 15.05.2016 - 19:35, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 4433+ kez okundu.
 

LİSİNİA 60 KATILIMCI İLE DOĞA PROJESİNİ BAŞLATIYOR

LİSİNİA, Süleyman Demirel Üniversitesi ile Toplum Gönüllüleri Topluluğu ve 30 ayrı Üniversiteden 60 katılımcı ile “Keçi Projesi’ni” Başlatıyor
    LİSİNİA, Yöneticisi Veteriner Hekim Öztürk Sarıca, “ LİSİNİA uygulama alanı içinde keçi sürelerinin bulunduğu alanda yaptığı açıklamada; Keçi Anadolu da eski geleneklerimizde bir yaşam modeli ve doğanın ayrılmaz bir parçası olarak günümüz koşullarına kadar gelmiştir. Günümüzde 20 yıl kadar önce ormanları tahrip ettiğinin ileri sürülmesi ile Keçi sürülerinin ormanlık alanlara sokulması yasaklanmıştı. Ülke ekonomisinin et ve süt kaynağı potansiyeli olan keçilerin büyük bir bölümü kıyıma uğrayarak kasaplık olarak yok edildi. Üreticiler hayvanlarına otlatabilecek alan bulamadıkları için sürülerinin bir kısmını kesmek zorunda kaldılar. Otaya çıkan et ve süt ihtiyacını ülkemiz son yıllarda yurt dışından ithalatla karşılamak zorunda kaldı. Yurt dışından ithalat yoluyla gelen et’in içinde Kanguru ve hatta Domuz eti bulunduğu gerekçesi ile sorunu çözme adına ise canlı hayvan ithalatına başladık. Bu nedenle hem bazı hastalıklar ülkemize girdi hem de sulu tarıma dayalı hayvancılığı tercih etmek zorunda kaldık.   Gerek Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gerekse üreticinin kurmuş olduğu birlik ve sivil toplum kuruluşları aslında bir su fakiri olan ülkemizde Holstain inekleri ahır şartlarında beslemek için sulu tarımla Mısır ve Yonca gibi hayvan yemi olabilecek bitkileri yetiştirmeye başladık. Her geçen yıl göletlerin ve sondajların sayılarına ise artırdık. Bölgemiz de ve ülkemiz de mevcut sulak alanların bir kısmı kururken önem sıralamasında bir kısmının ise mevcut su rezervlerinde azalmalar oldu.   LİSİNİA. Proje olarak bir yandan yapılan çalışmalar ile sulak alanların kısa ömürlü olanları uzatmak, kuruyan sulak alanları gölleri tekrar dolmasını sağlamak için proje kapsamında yaptığımız çalışmalar tamamıyla büyükbaş hayvancılığa alternatif olan çalışmalardır. Gül, Lavanta, Adaçayı, Kekik, Şakayık, Limon, Melisa, üretimi ise şu ana kadar gerçekleşmiş olan çalışmalarımızdır. Lavanta deresi projesi en önemli olan çalışmalarımız arasındadır. Yeni bir üretim modeli olarak da yöre halkının daha çok kazanacağına inandığımız ve ülkemiz toplumunun doğal tüketimlerine uygun olacak “Keçi Projesi’ni” başlatıyoruz.   Keçiler vejetasyonunu tamamlamış ormanlık alanlarda ağaçların alt dallarını budama yaparak beslenirler ve ortamdaki yeşil otları tükettikleri için alanda kuruyarak orman yangınlarının çıkmasına da engel olmaktadırlar. Anadolu coğrafyasında doğal şartlar da yapılacak süt ve et hayvancılığında tek çıkış noktamız küçükbaş hayvancılıkta ise Keçi olduğu bilinmektedir. Ayrıca Keçi Batı Torosların zirvesinde Yörük halkının da ayrılmaz bir parçası olarak bilinmektedir.      Her geçen gün nüfusu artan dünyamızda ise gelişmekte olan ülkemizde değeri olan ürünleri mutlaka üreterek satmak zorundayız. Bunların başında ise günümüzde Ülke kaynakları olan madenlerimiz gelmektedir. Tüm alanlarımızı ise maden sahası olarak görmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Gerçekten doğal olmayan maden cevherleri yüksek, yaban hayatı, insan ve canlı sağlığı ve sulara zarar vermeyen alanlarda tabiî ki madencilik yapılabilir. Ama ülkemizde doğa ekonomisine geçmek zorundadır. Bu noktada Aromatik bitkiler, Keçi doğa ekonomisinin ayrılmaz parçasıdır. Uzun vade -de doğayı yıpratmadan daha büyük geliri olacaktır.
LİSİNİA, Süleyman Demirel Üniversitesi ile Toplum Gönüllüleri Topluluğu ve 30 ayrı Üniversiteden 60 katılımcı ile “Keçi Projesi’ni” Başlatıyor

    LİSİNİA, Yöneticisi Veteriner Hekim Öztürk Sarıca, “ LİSİNİA uygulama alanı içinde keçi sürelerinin bulunduğu alanda yaptığı açıklamada; Keçi Anadolu da eski geleneklerimizde bir yaşam modeli ve doğanın ayrılmaz bir parçası olarak günümüz koşullarına kadar gelmiştir. Günümüzde 20 yıl kadar önce ormanları tahrip ettiğinin ileri sürülmesi ile Keçi sürülerinin ormanlık alanlara sokulması yasaklanmıştı. Ülke ekonomisinin et ve süt kaynağı potansiyeli olan keçilerin büyük bir bölümü kıyıma uğrayarak kasaplık olarak yok edildi.

Üreticiler hayvanlarına otlatabilecek alan bulamadıkları için sürülerinin bir kısmını kesmek zorunda kaldılar. Otaya çıkan et ve süt ihtiyacını ülkemiz son yıllarda yurt dışından ithalatla karşılamak zorunda kaldı. Yurt dışından ithalat yoluyla gelen et’in içinde Kanguru ve hatta Domuz eti bulunduğu gerekçesi ile sorunu çözme adına ise canlı hayvan ithalatına başladık. Bu nedenle hem bazı hastalıklar ülkemize girdi hem de sulu tarıma dayalı hayvancılığı tercih etmek zorunda kaldık.

 

Gerek Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gerekse üreticinin kurmuş olduğu birlik ve sivil toplum kuruluşları aslında bir su fakiri olan ülkemizde Holstain inekleri ahır şartlarında beslemek için sulu tarımla Mısır ve Yonca gibi hayvan yemi olabilecek bitkileri yetiştirmeye başladık. Her geçen yıl göletlerin ve sondajların sayılarına ise artırdık. Bölgemiz de ve ülkemiz de mevcut sulak alanların bir kısmı kururken önem sıralamasında bir kısmının ise mevcut su rezervlerinde azalmalar oldu.

 

LİSİNİA. Proje olarak bir yandan yapılan çalışmalar ile sulak alanların kısa ömürlü olanları uzatmak, kuruyan sulak alanları gölleri tekrar dolmasını sağlamak için proje kapsamında yaptığımız çalışmalar tamamıyla büyükbaş hayvancılığa alternatif olan çalışmalardır. Gül, Lavanta, Adaçayı, Kekik, Şakayık, Limon, Melisa, üretimi ise şu ana kadar gerçekleşmiş olan çalışmalarımızdır. Lavanta deresi projesi en önemli olan çalışmalarımız arasındadır. Yeni bir üretim modeli olarak da yöre halkının daha çok kazanacağına inandığımız ve ülkemiz toplumunun doğal tüketimlerine uygun olacak “Keçi Projesi’ni” başlatıyoruz.

 

Keçiler vejetasyonunu tamamlamış ormanlık alanlarda ağaçların alt dallarını budama yaparak beslenirler ve ortamdaki yeşil otları tükettikleri için alanda kuruyarak orman yangınlarının çıkmasına da engel olmaktadırlar. Anadolu coğrafyasında doğal şartlar da yapılacak süt ve et hayvancılığında tek çıkış noktamız küçükbaş hayvancılıkta ise Keçi olduğu bilinmektedir. Ayrıca Keçi Batı Torosların zirvesinde Yörük halkının da ayrılmaz bir parçası olarak bilinmektedir.

 

   Her geçen gün nüfusu artan dünyamızda ise gelişmekte olan ülkemizde değeri olan ürünleri mutlaka üreterek satmak zorundayız. Bunların başında ise günümüzde Ülke kaynakları olan madenlerimiz gelmektedir. Tüm alanlarımızı ise maden sahası olarak görmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Gerçekten doğal olmayan maden cevherleri yüksek, yaban hayatı, insan ve canlı sağlığı ve sulara zarar vermeyen alanlarda tabiî ki madencilik yapılabilir. Ama ülkemizde doğa ekonomisine geçmek zorundadır. Bu noktada Aromatik bitkiler, Keçi doğa ekonomisinin ayrılmaz parçasıdır. Uzun vade -de doğayı yıpratmadan daha büyük geliri olacaktır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.