SANATÇI AYLA AY’DAN “SESSİZ ÇIĞLIK” SERGİSİ

SANAT 18.09.2019 - 17:19, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 4048+ kez okundu.
 

SANATÇI AYLA AY’DAN “SESSİZ ÇIĞLIK” SERGİSİ

Sanatçı Ayla Ay’ın 16. İstanbul Bienali’ne paralel enstalasyon çalışmalarının yer aldığı “Sessiz Çığlık-Ürpertikler” sergisi açılışını gerçekleştirdi.
Burgazada’da açık havada gerçekleştirilen enstalasyon serginin açılışına sanatseverlerden yoğun katılım oldu. Doğma büyüme Burgazada sakini olan sanatçı Ayla Ay, 3 yıldır Adalar’ın doğasından topladığı eşsiz parçaları bir araya getirdiği ve “ürpertik” olarak adlandırdığı çalışmalarını “Sessiz Çığlık-Silent Cry” sergisinde görücüye çıkardı. 16.İstanbul Bienali paralel etkinlikler çerçevesinde gerçekleşen sergide sanatçı Ay, kadim uygarlıkların inanç ritüellerindeki negatif enerjileri uzak tutma ile ruhsal iyileşme olarak doğadan esinlenmenin yansıması olarak düşünebileceğimiz bir çalışma ortaya koyuyor. Görsel anlamda Anadolu’ya özgü üzerlik süsü ile Kızılderili ve benzer kültürlerin kötülüklerden korunma amacı ile ürettiği dream catcher esinlenmesinden yola çıktığını görebiliriz. “Sanat en iyi doğadan öğrenilir” Doğanın kıyısına vuran parçaları bir araya getiren sanatçı; sanatın en iyi doğadan öğrenilebileceğini, doğaya ait hiçbir parçanın çöp olmadığı ve her bir parçanın paha biçilemeyecek değerde olduğunu ifade ederken, geçmiş uygarlıkların izini sürerek kendi varoluşunu ortaya koyuyor. Parçaları belli bir sistematik içinde bir araya getirdiğimizde kaosun, yerini sonsuz uyuma bırakacağına işaret ederken, evrenin sonsuzluğuna ve makro ölçekteki varoluşu, mikro ölçekteki doğanın her parçasında görebileceğimize dikkat çekiyor. Üç yıl süren çalışmada, hızlıca kurgulanmış sistemsel bir tasarımdan çok, ciddi anlamda yürünmüş bir yolun izlerini bulabilirsiniz. “Her bir parçanın ayrı bir hikayesi var” Anadolu uygarlıkları ve Sümerlere de değinen sanatçı; doğal ip ile sadece bağlayarak bir araya getirdiği çalışma hakkında; “Akıl almaz bir hızla kirletmeye ve kaybetmeye devam ettiğimiz doğanın her bir parçasını geleceğe taşımak için topluyor ve doğaya saygı ritüeli olarak bir araya getiriyorum. Doğa kaybı konusunda toprağında doğup büyüdüğüm ada başta olmak üzere, globalde ciddi bir alarm durumu söz konusu. Adada yürürken denk geldiğim parçaların her birinin ayrı bir hikayesi var ve benim için bir hazine niteliğinde. Ada, doğanın tam ortasında yaşadığınızda sizi tamamen kendisinin bir parçası haline getiriyor. Kendinizi ağaç, çakıl taşı veya onun herhangi bir parçası gibi hissetmek olağanüstü. İlk önceleri kendim için üretip, bahçede ağaç altına asarak izlerdim. Sonraları, zaten var olduğum günden bu yana her parçasına sonsuz sevgi duyduğum doğanın, gün geçtikçe artan ekolojik kirlenme ile yok oluşuna dikkat çekerek farkındalık yaratabilme telaşı yaşamaya başlayınca harekete geçmem gerektiğini hissettim. Issız bir adada kurtarılmayı bekleyen dilsiz bir yaşanmışlığa gönderme yapan, geçmiş ile gelecek arasındaki bağlantıda şimdiyi öne çıkaran ve bir benzerinin daha bulunmadığı sayısız parçalar. Rüzgarlı havalarda adeta geçmişteki uygarlıklardan kopup büyüleyici bir esinti ile gelen, tılsımlı bir melodi duymak mümkün” diyor    
Sanatçı Ayla Ay’ın 16. İstanbul Bienali’ne paralel enstalasyon çalışmalarının yer aldığı “Sessiz Çığlık-Ürpertikler” sergisi açılışını gerçekleştirdi.

Burgazada’da açık havada gerçekleştirilen enstalasyon serginin açılışına sanatseverlerden yoğun katılım oldu. Doğma büyüme Burgazada sakini olan sanatçı Ayla Ay, 3 yıldır Adalar’ın doğasından topladığı eşsiz parçaları bir araya getirdiği ve “ürpertik” olarak adlandırdığı çalışmalarını “Sessiz Çığlık-Silent Cry” sergisinde görücüye çıkardı.

16.İstanbul Bienali paralel etkinlikler çerçevesinde gerçekleşen sergide sanatçı Ay, kadim uygarlıkların inanç ritüellerindeki negatif enerjileri uzak tutma ile ruhsal iyileşme olarak doğadan esinlenmenin yansıması olarak düşünebileceğimiz bir çalışma ortaya koyuyor. Görsel anlamda Anadolu’ya özgü üzerlik süsü ile Kızılderili ve benzer kültürlerin kötülüklerden korunma amacı ile ürettiği dream catcher esinlenmesinden yola çıktığını görebiliriz.

“Sanat en iyi doğadan öğrenilir”

Doğanın kıyısına vuran parçaları bir araya getiren sanatçı; sanatın en iyi doğadan öğrenilebileceğini, doğaya ait hiçbir parçanın çöp olmadığı ve her bir parçanın paha biçilemeyecek değerde olduğunu ifade ederken, geçmiş uygarlıkların izini sürerek kendi varoluşunu ortaya koyuyor. Parçaları belli bir sistematik içinde bir araya getirdiğimizde kaosun, yerini sonsuz uyuma bırakacağına işaret ederken, evrenin sonsuzluğuna ve makro ölçekteki varoluşu, mikro ölçekteki doğanın her parçasında görebileceğimize dikkat çekiyor. Üç yıl süren çalışmada, hızlıca kurgulanmış sistemsel bir tasarımdan çok, ciddi anlamda yürünmüş bir yolun izlerini bulabilirsiniz.

“Her bir parçanın ayrı bir hikayesi var”

Anadolu uygarlıkları ve Sümerlere de değinen sanatçı; doğal ip ile sadece bağlayarak bir araya getirdiği çalışma hakkında; “Akıl almaz bir hızla kirletmeye ve kaybetmeye devam ettiğimiz doğanın her bir parçasını geleceğe taşımak için topluyor ve doğaya saygı ritüeli olarak bir araya getiriyorum. Doğa kaybı konusunda toprağında doğup büyüdüğüm ada başta olmak üzere, globalde ciddi bir alarm durumu söz konusu. Adada yürürken denk geldiğim parçaların her birinin ayrı bir hikayesi var ve benim için bir hazine niteliğinde. Ada, doğanın tam ortasında yaşadığınızda sizi tamamen kendisinin bir parçası haline getiriyor. Kendinizi ağaç, çakıl taşı veya onun herhangi bir parçası gibi hissetmek olağanüstü. İlk önceleri kendim için üretip, bahçede ağaç altına asarak izlerdim. Sonraları, zaten var olduğum günden bu yana her parçasına sonsuz sevgi duyduğum doğanın, gün geçtikçe artan ekolojik kirlenme ile yok oluşuna dikkat çekerek farkındalık yaratabilme telaşı yaşamaya başlayınca harekete geçmem gerektiğini hissettim. Issız bir adada kurtarılmayı bekleyen dilsiz bir yaşanmışlığa gönderme yapan, geçmiş ile gelecek arasındaki bağlantıda şimdiyi öne çıkaran ve bir benzerinin daha bulunmadığı sayısız parçalar. Rüzgarlı havalarda adeta geçmişteki uygarlıklardan kopup büyüleyici bir esinti ile gelen, tılsımlı bir melodi duymak mümkün” diyor

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.