TİCARET AMBARGOSU “AKDENİZ DE SULAR ISINIYOR”

DÜNYA 14.05.2019 - 10:48, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 4025+ kez okundu.
 

TİCARET AMBARGOSU “AKDENİZ DE SULAR ISINIYOR”

Akdeniz’den Basra Körfezi’ne doğru giderken, Amerikan uçak gemisi USS Abraham Lincoln Perşembe günü Mısır’dan Kızıldeniz’e devam edebilmek için, Süveyş Kanalı’ndan geçti.
ABD’nin İran’a Yaptırımları Hangi Etkilere Neden Olabilir? • İran Devlet Başkanı Hassan Ruhani ABD’nin yaptırımlarına Avrupalılara ültimatomla cevap verdikten sonra ABD Hükümeti yeni yaptırımlar ilan ediyor.  Amerikalılar, yaptırımlarını zaten başarılı görmekteler. Örneğin İran, Şii militanlarına desteğini kesti.  Gerçekten de, İran’ın müttefiklerine desteği de azalttığına dair belirtiler var. Çok geçmeden İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ülkesini petrol ve bankacılık sektörüne karşı Amerikan yaptırımlarından korumak amacıyla, ABD Hükümeti yeni cezai önlemler açıklamasına rağmen, Avrupalılara 60 günlük bir ültimatom vermişti. ABD Hükümeti, İran’daki Metal Endüstrisi’ne karşı yönelmiştir. Üçüncü ülke şirketleri, Başkan Donald Trump’ın düzenlemesiyle, Perşembe gecesi’nden itibaren İslâm Cumhuriyeti’nden demir, çelik, alüminyum ya da bakır satın almaları halinde, ciddi cezalarla karşı karşıya kalacaklardır. Washington bu bağlamda, kapsamlı bir ticari ambargoya doğru bir adım daha atmaktadır. Sanayi metalleri, ihracatın dörtte üçünden fazlasını oluşturan petrol ve petrokimyasallardan sonra İran’ın en önemli ikinci ihracat ürününün yaklaşık yüzde 7’sini oluşturmaktadır. Perşembe günü Trump, Tahran’ın Nükleer Programı hakkında da görüşmelerde bulundu. Beyaz Saray’a kısa bir basın toplantısı düzenledi ve İran Yönetimi’nin bir toplantı düzenlemek için onu çağırması gerektiğini söyledi. ABD ve İran adaletli bir anlaşmaya varabilirdi. Trump, İran’ın nükleer silahlara sahip olmasını istemedi. ABD, İran’ın ekonomik olarak iyileşmesine yardımcı olabileceği hususundaki görüşmelere açık olduğunu belirtti. Askeri bir eylem, ancak iki ülke arasındaki gerginlik nedeniyle gözardı edilmemektedir. Ancak ABD’de Trump’ın “Maksimum Baskı” kampanyası, zaten sonuçlarını göstermektedir. ABD’nin İran Özel Elçisi Brian Hook, “İran’ın dış politikasını ekonomik olarak yasaklayıcı hale getirme yolunda en doğru rotadayız” açıklamasını yaptı. İran, örneğin Suriye’deki Şii milislerine desteği kısıtlamaktadır. Tahran, 2017/2018 Bütçesi için Askeri Harcamaları’nı yüzde 10 azaltmıştır. 2019/2020 de de yüzde 28 oranında azaltmayı öngörmektedir. Bu bağlamda İran Devrim Muhafızları, Mart sonunda başlayan İran yeni yılının sonunda yüzde 17 daha az gelire sahiplerdi. Hizbullah Lideri Lübnan’da Şimdiden Bağış Çağrısında Bulundu Hook, Mart ayında İran’ın petrol yaptırımlarıyla şimdiden on milyar dolar kaybettiğini belirtti. Çünkü İran günde 1 milyon varil petrol ihraç etti. Bu da Tahran’ın önceki yıl zirve olarak bildirdiği 2,8 milyon varilin sadece üçte birinden fazlasını ifade etmektedir. Trump şimdi bunu, sıfırlamak istemektedir. Uluslararası Para Fonu (IMF), ekonomik üretimde ise yüzde altı düşüş olacağını öngörmektedir. İran’ın müttefikleri için destek sağladığına ve Şii milislerini finanse ettiğine dair bazı kanıtlar var: Mart ayında Lübnan’da Hizbullah’ın başı olan Hasan Nasrallah, 1982’de Bekaa Vadisi’ndeki İran Devrim Muhafızları’nın oluşturduğu milislere televizyonda destekçilerine çağrıda bulundu. ABD’ye göre İran, Hizbullah’ı finanse ederek 700 milyon Dolar – grubun toplam gelirinin yüzde 70-80’ini finanse ederek Lübnan’da parlamentoda ve hükümette bir parti olarak oturmakta ve askeri olarak hükmetmektedir. Bu bağlamda Hizbullah, Beşar Esad tarafındaki en güçlü birimler arasında yer alan Suriye iç savaşında binlerce savaşçıyı temsil etmektedir. Ülkedeki binlerce İran Devrim Muhafızı, Suriye ordusuna ve İran’ın Afganlar ve Pakistanlılar arasında işe aldığı Şii milislerinin komuta yapısına da tavsiyede bulunmaktadır. Bu ekiplerin arasından, İran’ın ücretleri düşürdüğüne dair şikâyetler yükselmektedir. Fakat buna rağmen çözülmediler – ve artık iki yıl önce olduğu gibi kullanılmamaktadırlar. Bu arada Devrim Muhafızları, Suriye’deki askeri varlıklarını pekiştirmek için, üsler inşa etmektedirler. Yaklaşık 125000 askerden oluşan seçkin birimin bütçesinin, yaklaşık beş milyar Dolar olduğu tahmin edilmektedir. Muhafızlar ayrıca, Irak’ta da merkezi bir rol oynamaktadır. Halk Seferberlik Güçleri arasında, Şii milislerinin büyük çoğunluğunun çağrıldığı gibi, resmen Irak Hükümeti altında güçlü savaşçı oluşumlar bulunmaktadır ve onlar tarafından finanse edilmektedirler. Ancak fiilen Tahran’ın emirlerini dinlemektedirler. İran’dan bu tür gruplara ağır silah tedariğinin kanıtı, anlaşılan ABD’nin Irak’ta bulunan 5200 askerinin, ABD’de bulunan uçak gemisi USS Abraham Lincoln’ün bölgeye hareket etmesi tehdidinin geçmişinde görünmektedir. Gruplar arasında ABD’yi, Hizbullah’ı ve şimdi de Devrim Muhafızlarını bir terör örgütü olarak sınıflandıran Şii paramiliter bir grup olan Hacıbullah el-Nujaba Hareketi vardır. Qais Khazali başkanlığındaki milisçi Ashab-ül Ehlül Hak, ABD işgalinden sonra Irak’ta ABD güçlerine saldırmaktadır. Lider Hadi El-Ameri’nin İran’da yirmi yıl yaşadığı ve Bedir Örgütü dahil Tahran’la yakın ilişkiler kurmaktadır. Devrim Muhafızları, onun milislerini eğitmişlerdir. Ancak, en azından Amerikalıların dolaylı desteğiyle bu gruplar, İslâm Devleti (IS) milislerine karşı savaştı. Ayrıca Irak’taki siyasi sisteme de demirlediler. Amerika’nın Listesi, bir yıl önce yapılan genel seçimlerde en güçlü ikinci güç olarak 48 sandalye kazandı. Suudi Arabistan liderliğindeki bir askeri koalisyonun savaşa girdiği Yemen’deki Husi’lere daha az yakın. Ayrıca BM tarafından iyi bir şekilde belgelenen, İran silahlarının Husi’lere devredilmesidir. Ancak ülkeye nasıl ve kim tarafından getirildiklerini kanıtlamak imkânsızdır. İran’ın Etkisini Birçok Arap Ülkesi Tehdit ve Müdahale Olarak Görüyor Çoğu bağımsız uzman, Suud’un Husi’leri İran’ın yönlendirdiği bir güç olduğu görüşüne katılmamaktadır. Ancak, İran’dan siyasi ve muhtemelen de maddi destek alıyorlar. Hizbullah, hem askeri taktiklerde hem de propagandalarında Batı istihbaratına göre, Husi’lere danışmanlık yapmaktadır. İslâmi Devrim’in Bağdat, Beyrut ve Şam’daki üç Arap başkentine egemen olduğunu iddia eden Sanaa’nın dördüncü üyesi olduğunu iddia ederek, Dini Lider Ali Hamaney’e yakın muhafazakâr bir İranlı milletvekili, bölgedeki İran’ın etkisini haritaya yerleştirdi. Buna karşılık, birçok Arap ülkesi bu etkiyi Arap meselelerinde bir tehdit ve müdahale olarak görmektedir. ABD’nin en az bir kısmı Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’in müttefiki değil – özellikle Gazze Şeridi’nde İran’ın, İsrail’e yüzlerce roket fırlatmakta olan iki militan Filistinli örgütü Hamas ve İslâmi Cihad’ı desteklemesi gibi. İsrail ayrıca, Hizbullah ve İran’ın Suriye’deki askeri varlığını tehdit olarak görmektedir. Bu, ABD Hükümeti’nin İran’a askeri alan bırakmasını sağlıyor. Dolayısıyla, İsrail Hükümeti’nin dehşetine. Ancak Avrupalı Diplomatlar, azalan gelirlerin İran’ın Suriye ve Yemen’e yönelik faaliyetlerini azaltmasına neden olacağını şüpheyle yaklaşmaktadırlar.  
Akdeniz’den Basra Körfezi’ne doğru giderken, Amerikan uçak gemisi USS Abraham Lincoln Perşembe günü Mısır’dan Kızıldeniz’e devam edebilmek için, Süveyş Kanalı’ndan geçti.

ABD’nin İran’a Yaptırımları Hangi Etkilere Neden Olabilir?

• İran Devlet Başkanı Hassan Ruhani ABD’nin yaptırımlarına Avrupalılara ültimatomla cevap verdikten sonra ABD Hükümeti yeni yaptırımlar ilan ediyor.  Amerikalılar, yaptırımlarını zaten başarılı görmekteler. Örneğin İran, Şii militanlarına desteğini kesti.  Gerçekten de, İran’ın müttefiklerine desteği de azalttığına dair belirtiler var.

Çok geçmeden İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ülkesini petrol ve bankacılık sektörüne karşı Amerikan yaptırımlarından korumak amacıyla, ABD Hükümeti yeni cezai önlemler açıklamasına rağmen, Avrupalılara 60 günlük bir ültimatom vermişti. ABD Hükümeti, İran’daki Metal Endüstrisi’ne karşı yönelmiştir. Üçüncü ülke şirketleri, Başkan Donald Trump’ın düzenlemesiyle, Perşembe gecesi’nden itibaren İslâm Cumhuriyeti’nden demir, çelik, alüminyum ya da bakır satın almaları halinde, ciddi cezalarla karşı karşıya kalacaklardır.

Washington bu bağlamda, kapsamlı bir ticari ambargoya doğru bir adım daha atmaktadır. Sanayi metalleri, ihracatın dörtte üçünden fazlasını oluşturan petrol ve petrokimyasallardan sonra İran’ın en önemli ikinci ihracat ürününün yaklaşık yüzde 7’sini oluşturmaktadır. Perşembe günü Trump, Tahran’ın Nükleer Programı hakkında da görüşmelerde bulundu. Beyaz Saray’a kısa bir basın toplantısı düzenledi ve İran Yönetimi’nin bir toplantı düzenlemek için onu çağırması gerektiğini söyledi. ABD ve İran adaletli bir anlaşmaya varabilirdi. Trump, İran’ın nükleer silahlara sahip olmasını istemedi. ABD, İran’ın ekonomik olarak iyileşmesine yardımcı olabileceği hususundaki görüşmelere açık olduğunu belirtti. Askeri bir eylem, ancak iki ülke arasındaki gerginlik nedeniyle gözardı edilmemektedir.

Ancak ABD’de Trump’ın “Maksimum Baskı” kampanyası, zaten sonuçlarını göstermektedir. ABD’nin İran Özel Elçisi Brian Hook, “İran’ın dış politikasını ekonomik olarak yasaklayıcı hale getirme yolunda en doğru rotadayız” açıklamasını yaptı. İran, örneğin Suriye’deki Şii milislerine desteği kısıtlamaktadır. Tahran, 2017/2018 Bütçesi için Askeri Harcamaları’nı yüzde 10 azaltmıştır. 2019/2020 de de yüzde 28 oranında azaltmayı öngörmektedir. Bu bağlamda İran Devrim Muhafızları, Mart sonunda başlayan İran yeni yılının sonunda yüzde 17 daha az gelire sahiplerdi.

Hizbullah Lideri Lübnan’da Şimdiden Bağış Çağrısında Bulundu

Hook, Mart ayında İran’ın petrol yaptırımlarıyla şimdiden on milyar dolar kaybettiğini belirtti. Çünkü İran günde 1 milyon varil petrol ihraç etti. Bu da Tahran’ın önceki yıl zirve olarak bildirdiği 2,8 milyon varilin sadece üçte birinden fazlasını ifade etmektedir. Trump şimdi bunu, sıfırlamak istemektedir. Uluslararası Para Fonu (IMF), ekonomik üretimde ise yüzde altı düşüş olacağını öngörmektedir.

İran’ın müttefikleri için destek sağladığına ve Şii milislerini finanse ettiğine dair bazı kanıtlar var: Mart ayında Lübnan’da Hizbullah’ın başı olan Hasan Nasrallah, 1982’de Bekaa Vadisi’ndeki İran Devrim Muhafızları’nın oluşturduğu milislere televizyonda destekçilerine çağrıda bulundu. ABD’ye göre İran, Hizbullah’ı finanse ederek 700 milyon Dolar – grubun toplam gelirinin yüzde 70-80’ini finanse ederek Lübnan’da parlamentoda ve hükümette bir parti olarak oturmakta ve askeri olarak hükmetmektedir. Bu bağlamda Hizbullah, Beşar Esad tarafındaki en güçlü birimler arasında yer alan Suriye iç savaşında binlerce savaşçıyı temsil etmektedir. Ülkedeki binlerce İran Devrim Muhafızı, Suriye ordusuna ve İran’ın Afganlar ve Pakistanlılar arasında işe aldığı Şii milislerinin komuta yapısına da tavsiyede bulunmaktadır. Bu ekiplerin arasından, İran’ın ücretleri düşürdüğüne dair şikâyetler yükselmektedir. Fakat buna rağmen çözülmediler – ve artık iki yıl önce olduğu gibi kullanılmamaktadırlar. Bu arada Devrim Muhafızları, Suriye’deki askeri varlıklarını pekiştirmek için, üsler inşa etmektedirler. Yaklaşık 125000 askerden oluşan seçkin birimin bütçesinin, yaklaşık beş milyar Dolar olduğu tahmin edilmektedir. Muhafızlar ayrıca, Irak’ta da merkezi bir rol oynamaktadır. Halk Seferberlik Güçleri arasında, Şii milislerinin büyük çoğunluğunun çağrıldığı gibi, resmen Irak Hükümeti altında güçlü savaşçı oluşumlar bulunmaktadır ve onlar tarafından finanse edilmektedirler. Ancak fiilen Tahran’ın emirlerini dinlemektedirler. İran’dan bu tür gruplara ağır silah tedariğinin kanıtı, anlaşılan ABD’nin Irak’ta bulunan 5200 askerinin, ABD’de bulunan uçak gemisi USS Abraham Lincoln’ün bölgeye hareket etmesi tehdidinin geçmişinde görünmektedir. Gruplar arasında ABD’yi, Hizbullah’ı ve şimdi de Devrim Muhafızlarını bir terör örgütü olarak sınıflandıran Şii paramiliter bir grup olan Hacıbullah el-Nujaba Hareketi vardır. Qais Khazali başkanlığındaki milisçi Ashab-ül Ehlül Hak, ABD işgalinden sonra Irak’ta ABD güçlerine saldırmaktadır. Lider Hadi El-Ameri’nin İran’da yirmi yıl yaşadığı ve Bedir Örgütü dahil Tahran’la yakın ilişkiler kurmaktadır. Devrim Muhafızları, onun milislerini eğitmişlerdir. Ancak, en azından Amerikalıların dolaylı desteğiyle bu gruplar, İslâm Devleti (IS) milislerine karşı savaştı. Ayrıca Irak’taki siyasi sisteme de demirlediler. Amerika’nın Listesi, bir yıl önce yapılan genel seçimlerde en güçlü ikinci güç olarak 48 sandalye kazandı. Suudi Arabistan liderliğindeki bir askeri koalisyonun savaşa girdiği Yemen’deki Husi’lere daha az yakın. Ayrıca BM tarafından iyi bir şekilde belgelenen, İran silahlarının Husi’lere devredilmesidir. Ancak ülkeye nasıl ve kim tarafından getirildiklerini kanıtlamak imkânsızdır.

İran’ın Etkisini Birçok Arap Ülkesi Tehdit ve Müdahale Olarak Görüyor

Çoğu bağımsız uzman, Suud’un Husi’leri İran’ın yönlendirdiği bir güç olduğu görüşüne katılmamaktadır. Ancak, İran’dan siyasi ve muhtemelen de maddi destek alıyorlar. Hizbullah, hem askeri taktiklerde hem de propagandalarında Batı istihbaratına göre, Husi’lere danışmanlık yapmaktadır.

İslâmi Devrim’in Bağdat, Beyrut ve Şam’daki üç Arap başkentine egemen olduğunu iddia eden Sanaa’nın dördüncü üyesi olduğunu iddia ederek, Dini Lider Ali Hamaney’e yakın muhafazakâr bir İranlı milletvekili, bölgedeki İran’ın etkisini haritaya yerleştirdi.

Buna karşılık, birçok Arap ülkesi bu etkiyi Arap meselelerinde bir tehdit ve müdahale olarak görmektedir. ABD’nin en az bir kısmı Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’in müttefiki değil – özellikle Gazze Şeridi’nde İran’ın, İsrail’e yüzlerce roket fırlatmakta olan iki militan Filistinli örgütü Hamas ve İslâmi Cihad’ı desteklemesi gibi. İsrail ayrıca, Hizbullah ve İran’ın Suriye’deki askeri varlığını tehdit olarak görmektedir.

Bu, ABD Hükümeti’nin İran’a askeri alan bırakmasını sağlıyor. Dolayısıyla, İsrail Hükümeti’nin dehşetine. Ancak Avrupalı Diplomatlar, azalan gelirlerin İran’ın Suriye ve Yemen’e yönelik faaliyetlerini azaltmasına neden olacağını şüpheyle yaklaşmaktadırlar.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.