Astsubaylar hakları için Ankara'da

17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan SAHİM-SEN Başkanı Özlem Akarken, özellikle sağlık astsubayları başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tüm mensuplarının haklarının verilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

ANKARA (İGFA) - Emekli ve görevinin başındaki astsubaylar, tazminat haklarındaki eşitsizlikler ve kurum içindeki yok sayılma durumuna karşı seslerini yükseltmek istiyor.

17 Ekim Dünya Astsubaylar Günü dolayısı ile subay, astsubay, uzman çavuş uzman erbaş ve askeri birliklerde görev yapan sivil memurlara haklarının verilmesi konusunda çözüm beklediklerini vurgulayan Sahim-Sen Genel Başkanı Özlem Akarken, astsubayların yıllardır çözüm bekleyen maddi ve sosyal hakları konusunda daha fazla gecikmeye tahammül olmadığını belirtti.

ASTSUBAYLARIN HAKLARI DERHAL VERİLMELİ!

Dünya Astsubaylar Günü vesilesiyle subaylar, astsubaylar, uzman çavuşlar, uzman erbaşlar ve sivil memurların haklarının teslim edilmesi gerektiğine dikkat çeken Özlem Akarken, astsubayların savaşta ve barışta büyük fedakarlıklarla hizmet ettiğini belirtti TSK birlikleri dışında da İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığında da görev yapan   Astsubayların geçmişte kıdemli başçavuş maaşlarının yarbay seviyesinde olduğunu, ancak bugün teğmen seviyesine gerilediğini söyleyen Akarken, "Emekli astsubaylar, görevdeyken aldıkları maaşın çok altında bir emekli maaşıyla yaşam mücadelesi veriyor. Görevdeyken alınan maaşın yüzde 55’i kadar emekli maaşı alan astsubaylar, bugün yüzde 40’ın altına düşmüş bir oranda emekli maaşı almaktadır. Subaylarda bu oran yüzde 80 iken astsubayların bu kadar geride kalması kabul edilemez! Sağlık Bakanlığı na devrolan astsubaylardan ek ödeme yönetmeliğinde geçen teşvik ödemelerini alamayanlar var.  Bu adaletsizlikler bir an önce giderilmelidir. Milli Savunma Bakanlığı İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın her kademesinde görev yapan personelin hak ettiği saygı ve değeri görmesi gerekiyor.’’ dedi.

BARIŞ ÇAĞRIMIZI YİNELEMEK ZORUNDAYIZ

Son günlerde dünya genelinde artan kadın cinayetlerinin sağlıkta şiddet olaylarının, savaş ve çatışmaların insanlık adına büyük bir utanç kaynağı olduğunu vurgulayan Akarken, “Kadın cinayetlerinin her geçen gün artması ve yaşadığımız her türlü şiddet olayları toplumsal olarak hepimizi çürütüyor. Sağlık çalışanlarına yönelik her türlü saldırı, topluma yapılan bir saldırıdır. Şiddet, yalnızca fiziksel bir eylem değil aynı zamanda bir zihniyetin yansımasıdır. Biz, bu zihniyeti değiştirmek için toplumsal bir dönüşüm yaratmalıyız. Kadın cinayetlerini ve uygulanan şiddeti kınamakla kalmamalı, aynı zamanda bu konuda aktif bir şekilde mücadele etmeliyiz. Eğitim, farkındalık ve hukuksal düzenlemelerle bu sorunu kökünden çözmeliyiz. Kadın cinayetlerine, sağlıkta şiddete ve savaşlara karşı sesimizi yükseltmek, terörsüz bir dünya görmek ve dünyaya barış çağrımızı yinelemek zorundayız.” dedi.