PEYGAMBER EFENDİMİZİN HADİSLERİYDİ.

“Ona nasip olmadı.”

“Olmadı. O başka bir dertle uğraşmak için kuşatmayı kaldırdı. Moğol Hakanı Timurlenk’le savaşı vardı. Ne yazık ki bu savaşta esir düştü. Bu rüya bu istek bundan tam altmış yıl sonra benim kıymetli eşim ve onun cengâverleri tarafından alındı.”

“Fatih Sultan Mehmet Han tarafından…”

“Ona Fatih ‘mi denildi?”

“Evet sultanım. Ayasofya’ya yaptıklarını zaten biliyorsunuz. İçini bezemekle kalmadı, etrafına çeşitli yatırımlar yaptı. İmarethane, medrese yaptırttı.”

“Maşallah.”

“Medresenin rektörlüğüne de önemli bilim adamı Ali Kuşçu’yu getirtti.”

“Yakışır.”

“Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya ile ilmin buluşmasını sağladı. Ayrıca İstanbul’un fethini müjdeleyen Hadis-i şerifi de mermer bir levhaya yazdırarak kapının girişine koydurttu.”

“O burayı kendi parası ile aldı. Tapusu ona aittir. Sonra da vakıf kurdurttu.”

“Öyleymiş sultanım.”

“”Benim muhterem eşimin, manevi yönü o kadar kuvvetliydi ki! Allah’a irtibatı çok yüksekti. Nasıl olmazınki? Düşünsene onu yetiştiren hocaları? Ak Şemseddin, Molla Gürani, Molla Hüsrev, Ahmet Paşa, Molla Ayas. Bunlarla da kalmıyor. Aklıma gelenler daha var. İbnu Temcid, Çelebizade Abdülkadir, Molla Hasan Samsuni, Sinanüddin Yusuf, Ali Tusi hazretleri.”

“Bunların birçoğunu bilmiyordum.”

“Allah affetsin belki de benimde bilmediğim daha nice hocaları vardı. Onlar yetiştirmişler benim eşimi ve onun içindir ki keşif ve keramet sahibiydi. Yalnız şunu da unutmamak gerekli! Benim padişahımın en önemli motive edici gücü Peygamber Efendimizin hadisleriydi.”

“Öyle sultanım hatta ben bir kaçını biliyorum.

‘O şehir feth edilmeden kıyamet kopmayacaktır.’

‘Konstantiniyye bir gün fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır, onu fetheden asker ne güzel askerdir.’

‘Üç tarafı denizle çevrili şehir bir gün Müslümanların eline geçecektir.’

 

 

NAZAN ŞARA ŞATANA