AKP'DEN MÜKELLEFE 28 BİN TL'LİK FAZLA YÜK

SİYASET 22.04.2021 - 10:03, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 4344+ kez okundu.
 

AKP'DEN MÜKELLEFE 28 BİN TL'LİK FAZLA YÜK

CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, geçtiğimiz hafta TBMM’de AKP ve MHP oylarıyla kabul edilen kanun teklifi hakkında bir dün TBMM’de bir basın toplantısı düzenledi
Başta kurumlar vergisinin artırılması olmak üzere çiftçilerin ve esnafın yaşadığı sıkıntıları aktaran Karabat, bazı düzenlemelerin herkesi eşit şekilde kapsaması gerektiğine dikkat çekti. CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat'ın basın açıklamasından öne çıkan konu başlıkları şöyle: “KURUMLAR VERGİSİNDEKİ ARTIŞ HER MÜKELLEFE FAZLADAN 28 BİN TL FAZLA YÜK GETİRECEK” Kurumlar vergisi oranı 20'den 21 için 25'e 22 için 23'e çıkartıldı. Türkiye’de 939 bin kurumlar vergisi mükellefi var. Toplam vergi gelirlerimiz 833 milyar. Kurumlar vergisi gelirleri ise 105 milyar. Bir mükellef sadece 112 bin TL vergi ödüyor. Bu vergi artışıyla beraber mükellef başına 28 bin lira vergi yükü getirildi. Kurumlar vergisini en çok ödeyen ilk on firma toplam kurumlar vergisinin 40'ını ödüyor. Bu firmaların 7 tanesi banka! “AKP İÇİN 2002'DE GEREKLİ OLANLAR ŞİMDİ GEREKSİZ Mİ OLDU?” AKP iktidara geldiği yıllarda vergi yükünü azaltmakla övünüyordu. Özellikle seçim beyannamelerinin aksi yönünde adımlar attığını görüyoruz.  2002 AKP'nin seçim bildirgesinde vergi politikalarında nasıl yaklaşılması gerektiğine dair açıklamışlar. İktidara gelmeden önceki ilk vaatleri “Faiz dışı fazla hedef içinde kalmak şartıyla verimsiz harcamalar kısılarak üretken harcamaların artırılması ve ekonomik aktiviteyi canlandıracak vergi indirimlerinin değerlendirilmesi gibi önlemler alınacaktı.” şeklindeydi. Yani ekonomik aktivitenin artması için vergi indirimin önemli olduğunu düşünüyorlar. Ve seçim vaatlerinde kurumlar vergisini düşürmek var. Düşürdüler de, düşürdüklerinde nasıl propaganda yaptıklarını da biliyoruz. 2006 tarihli seçim beyannamesinde “Harcamalarda tasarruf verimi artırılmasıyla sağlanacak vergi oranlarının yükseltilmesi veya yeni vergi ihdasına gidilmeyecektir.” denilmiştir. Onların deyimiyle vergi oranlarının artırılması bir kolaycılıktır. Vergi artırmak bir, kayıt dışını teşvik etmektir. Yapılan düzenleme ile ne yazık ki hükümet kayıt dışını teşvik etmiştir. Vergi oranlarını ikide bir değiştirirsek o yabancı yatırımcı bu piyasayı güvenli liman olarak kabul eder mi? Etmez. Dakka başı vergi yasası değiştiriyorsun. Şimdi bu kurumlar vergisiyle beraber ülkeye yabancı sermayenin gelmesi zorlaşacak. Rezervlerin eksiye gitme durumu devam edecektir. Meclise gelen kanunun gerekçesi, çok utangaçlar belli ki kurumlar vergisi azaltılırken büyümeyi destekleyen, kaçak dışını azaltır, vergi tahsilatını artırır, vergi güvenliğini güçlendiren bir anlayışla ele alınmıştır diyorlar, 2006'da AKP'nin meclisten geçirdiği kanunun gerekçesi. Şimdi bu gerekçeler kayıp mı oldu? Neden vergi artırıyorsunuz? “YIL ORTASINDA VERGİ DEĞİŞTİREREK HANGİ YATIRIMCIYI ÇEKECEKSİNİZ?” Yıl ortasında vergi değiştirmek? Ülkenin ticaret bakanı çok tartışıldı, 9. aya kadar tüm siparişler verginin 20 olduğu duruma göre faaliyet yapmışlar ve sen sene ortasında 25 yapıyorsun. Ticaret bakanının temel görevi ticaret erbabının çıkarlarını da korumaktır. Vergi cennetlerinin kazançlarını sorgulamak en önemli görevlerinden bir tanesi. “ÇİFTÇİLERİMİZİN SADECE 21 BİN'İ BU DÜZENLEMEDEN YARARLANACAK” Parlamentoda çiftçi borçlarına bir yapılandırma getirildi, çiftçilerimizi rahatlatacak her türlü düzenlemeyi desteklediğimizi belirtmek isterim. Çiftçinin borçlarının yüzde 49.77'si kamu, yüzde 38.2’si özel bankalara kalanı tefeci, aracı vs. borcu var. Çiftçi borçlarının 194 milyar 192 milyon TL olduğu tahmin ediliyor. Çiftçilerin tarım kooperatiflerine borcu 9 milyar 300 milyon. Sadece yapılandırılan borç tarım kredi kooperatiflerine, bu da tamamını kapsamıyor. Sadece 900 milyonluk bir yapılandırma var, 9 milyar 300 milyonluk borcun sadece 900 milyonluk kısmı yapılandırılıyor. Çiftçi sayısı açısından baktığımız da 1 milyon 803 bin çiftçinin borcu var ve bu çiftçilerden sadece 21.186. Bu yapılandırmadan da tüm çiftçilerimiz yararlanamıyor. Bir yapılandırma var ama tarımın ve çiftçinin temel problemlerini çözemez. “SSK BORÇLARI İŞSİZLİK FONUNDAN ÖDENMEMELİ” Gıda ve restoran zincirleriyle ilgili nisan ve mayıs ayındaki SSK'nın işveren payının işsizlik fonundan sağlanacağını açıkladılar. İşsizlik fonundan karşılanması doğru değil! Bu destek müzisyenler, garsonlar, kantinciler, servis şoförleri, barlar, düğün salonları ve tiyatrocuları da kapsamalıydı. Ayrıca bu Nisan ve Mayıs ayıyla kısıtlanmamalı, görüyoruz ki pik noktası Nisan ve Mayıs ayından sonra da devam edecek. Bu sürecin devam edeceğini tüm dünya görüyor işte. Ondan sonra daha büyük krizlerle karşılaşacağız ve sonrasında hep birlikte “128 Milyar Dolar Nerede” diye sormaya başlayacağız.  
CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, geçtiğimiz hafta TBMM’de AKP ve MHP oylarıyla kabul edilen kanun teklifi hakkında bir dün TBMM’de bir basın toplantısı düzenledi

Başta kurumlar vergisinin artırılması olmak üzere çiftçilerin ve esnafın yaşadığı sıkıntıları aktaran Karabat, bazı düzenlemelerin herkesi eşit şekilde kapsaması gerektiğine dikkat çekti.

CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat'ın basın açıklamasından öne çıkan konu başlıkları şöyle:

“KURUMLAR VERGİSİNDEKİ ARTIŞ HER MÜKELLEFE FAZLADAN 28 BİN TL FAZLA YÜK GETİRECEK”

Kurumlar vergisi oranı 20'den 21 için 25'e 22 için 23'e çıkartıldı.

Türkiye’de 939 bin kurumlar vergisi mükellefi var. Toplam vergi gelirlerimiz 833 milyar. Kurumlar vergisi gelirleri ise 105 milyar. Bir mükellef sadece 112 bin TL vergi ödüyor. Bu vergi artışıyla beraber mükellef başına 28 bin lira vergi yükü getirildi. Kurumlar vergisini en çok ödeyen ilk on firma toplam kurumlar vergisinin 40'ını ödüyor. Bu firmaların 7 tanesi banka!

“AKP İÇİN 2002'DE GEREKLİ OLANLAR ŞİMDİ GEREKSİZ Mİ OLDU?”

AKP iktidara geldiği yıllarda vergi yükünü azaltmakla övünüyordu. Özellikle seçim beyannamelerinin aksi yönünde adımlar attığını görüyoruz.

 2002 AKP'nin seçim bildirgesinde vergi politikalarında nasıl yaklaşılması gerektiğine dair açıklamışlar. İktidara gelmeden önceki ilk vaatleri “Faiz dışı fazla hedef içinde kalmak şartıyla verimsiz harcamalar kısılarak üretken harcamaların artırılması ve ekonomik aktiviteyi canlandıracak vergi indirimlerinin değerlendirilmesi gibi önlemler alınacaktı.” şeklindeydi.

Yani ekonomik aktivitenin artması için vergi indirimin önemli olduğunu düşünüyorlar. Ve seçim vaatlerinde kurumlar vergisini düşürmek var. Düşürdüler de, düşürdüklerinde nasıl propaganda yaptıklarını da biliyoruz.

2006 tarihli seçim beyannamesinde “Harcamalarda tasarruf verimi artırılmasıyla sağlanacak vergi oranlarının yükseltilmesi veya yeni vergi ihdasına gidilmeyecektir.” denilmiştir.

Onların deyimiyle vergi oranlarının artırılması bir kolaycılıktır. Vergi artırmak bir, kayıt dışını teşvik etmektir. Yapılan düzenleme ile ne yazık ki hükümet kayıt dışını teşvik etmiştir. Vergi oranlarını ikide bir değiştirirsek o yabancı yatırımcı bu piyasayı güvenli liman olarak kabul eder mi? Etmez. Dakka başı vergi yasası değiştiriyorsun.

Şimdi bu kurumlar vergisiyle beraber ülkeye yabancı sermayenin gelmesi zorlaşacak. Rezervlerin eksiye gitme durumu devam edecektir. Meclise gelen kanunun gerekçesi, çok utangaçlar belli ki kurumlar vergisi azaltılırken büyümeyi destekleyen, kaçak dışını azaltır, vergi tahsilatını artırır, vergi güvenliğini güçlendiren bir anlayışla ele alınmıştır diyorlar, 2006'da AKP'nin meclisten geçirdiği kanunun gerekçesi. Şimdi bu gerekçeler kayıp mı oldu? Neden vergi artırıyorsunuz?

“YIL ORTASINDA VERGİ DEĞİŞTİREREK HANGİ YATIRIMCIYI ÇEKECEKSİNİZ?”

Yıl ortasında vergi değiştirmek? Ülkenin ticaret bakanı çok tartışıldı, 9. aya kadar tüm siparişler verginin 20 olduğu duruma göre faaliyet yapmışlar ve sen sene ortasında 25 yapıyorsun. Ticaret bakanının temel görevi ticaret erbabının çıkarlarını da korumaktır. Vergi cennetlerinin kazançlarını sorgulamak en önemli görevlerinden bir tanesi.

“ÇİFTÇİLERİMİZİN SADECE 21 BİN'İ BU DÜZENLEMEDEN YARARLANACAK”

Parlamentoda çiftçi borçlarına bir yapılandırma getirildi, çiftçilerimizi rahatlatacak her türlü düzenlemeyi desteklediğimizi belirtmek isterim.

Çiftçinin borçlarının yüzde 49.77'si kamu, yüzde 38.2’si özel bankalara kalanı tefeci, aracı vs. borcu var. Çiftçi borçlarının 194 milyar 192 milyon TL olduğu tahmin ediliyor. Çiftçilerin tarım kooperatiflerine borcu 9 milyar 300 milyon. Sadece yapılandırılan borç tarım kredi kooperatiflerine, bu da tamamını kapsamıyor. Sadece 900 milyonluk bir yapılandırma var, 9 milyar 300 milyonluk borcun sadece 900 milyonluk kısmı yapılandırılıyor. Çiftçi sayısı açısından baktığımız da 1 milyon 803 bin çiftçinin borcu var ve bu çiftçilerden sadece 21.186. Bu yapılandırmadan da tüm çiftçilerimiz yararlanamıyor. Bir yapılandırma var ama tarımın ve çiftçinin temel problemlerini çözemez.

“SSK BORÇLARI İŞSİZLİK FONUNDAN ÖDENMEMELİ”

Gıda ve restoran zincirleriyle ilgili nisan ve mayıs ayındaki SSK'nın işveren payının işsizlik fonundan sağlanacağını açıkladılar. İşsizlik fonundan karşılanması doğru değil! Bu destek müzisyenler, garsonlar, kantinciler, servis şoförleri, barlar, düğün salonları ve tiyatrocuları da kapsamalıydı. Ayrıca bu Nisan ve Mayıs ayıyla kısıtlanmamalı, görüyoruz ki pik noktası Nisan ve Mayıs ayından sonra da devam edecek. Bu sürecin devam edeceğini tüm dünya görüyor işte. Ondan sonra daha büyük krizlerle karşılaşacağız ve sonrasında hep birlikte “128 Milyar Dolar Nerede” diye sormaya başlayacağız.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.