DAYANIŞMA HER İKİ TARAFIN DA BİRBİRİNE İLHAM VERMESİDİR

GÜNDEM 05.07.2021 - 15:09, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 3333+ kez okundu.
 

DAYANIŞMA HER İKİ TARAFIN DA BİRBİRİNE İLHAM VERMESİDİR

“Başkanımın hem ev sahipliğine hem gösterdiği hassasiyete teşekkür ediyorum. Öncelikle bu dayanışma tespitiyle ilgili ben de aynı fikirde olduğumu söylemek isterim.
 Dayanışma, bir tarafın diğer tarafa bir lütuf yapması veya bir tarafın diğer tarafa tadi kalması manasında bir şey değil. Dayanışma her iki tarafında birbirine ilham vermesi, birbirinden bir şeyler öğrenmesi, birbirlerine katkı vermesi anlamına geliyor. Biz Burdur ve İzmir belediye başkanları olarak tam da dayanışmaya bu gözle bakıyoruz. Birbirimize güç verecek, birbirimize ilham verecek neler yapabiliriz bunun peşindeyiz. Öncelikle bu tespitine katıldığımı söylemek istiyorum. İkincisi hakikaten dün Burdur’da  başkanımızla iftihar ettiğimi söylemeliyim. Özellikle atık bertaraf tesisi ve atık su arıtma tesisi her ikisi de son derece kıymetli çalışmalar. Bir şehrin en temel altyapı problemleriyle ilgili çözüm getiren çalışmalar ve çöpü bir hammadde bir enerji kaynağı olarak değerlendirmek sonucunu doğuracak çalışmalar. Bütün bunlar nedeniyle ve diğer gördüğüm çalışmalar nedeniyle hem tebrik etmek istiyorum hem çok gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum. Bugün burada bulunmamızın temel sebebi bir yandan bunları görmek bur yandan bütün bunlar konusunda değerlendirmeler yapmak idi. Ama bir yandan da kuraklık ve tarım meselesi. Hakikaten bu cennet parçasında yeryüzünde ve memleketimizde içimiz açılıyor. Yeşilin envai türü, arkada olağanüstü güzel bir göl. Ama bir yandan da içimiz parçalanıyor. Çünkü giderek yok olduğunu görüyoruz. Yani Burdur Gölü can çekişiyor, ölüyor, yok oluyor ve bu kapalı bir havza gölü olduğu içinde eğer tedbir alınmazsa bunu durduracak bir şeyde yok. Yani Burdur Gölü, bir süre olmayacak, yok olacak. Tablo bu. O yüzden aslında ciddi bir çığlığı var bu gölün ve tabi ki başkanımızın. Bunu duymak lazım. Neden bu noktaya geldi? Neden bu göl kuruyor? Önce bunu anlak lazım ki buna uygun çare üretmek gerekiyor. Çok basit popülist politikalar, son derece bilimsellik uzak sözde çözümler bu noktaya getirmiş vaziyette.  Yılda kullanılabilir seviyenin 50 milyon metreküp daha fazlasını çekerseniz bu gölden, bir yandan da onu besleyen o kapalı havzadaki tüm nehirlerin önüne eğer gölet yapmaya kalkarsanız ve burayı besleyecek hiçbir kaynak bırakmazsanız ortada bu ölüm hızlanır. Bu kadar net. O popülist politikalar nedeniyle yaptığımız politikalarla yaptığımız göletlerin hiçbiri de su tutamaz hale geliyor. Kısacası bu yanlış politikalarla gelinen bu nokta eğer hızla çözüm üretilmezse maalesef bir yok oluş süreciyle bitecek. Peki ne yapmak lazım? Biz ne yapabiliriz? Başkanımızla dünden beri dertlenerek konuştuğumuz kafa kafaya verip başka ne yapabiliriz diye kafa yorduğumuz meselede burada. Bugün hepsini sizinle paylaşacak noktada değiliz. Hepsi henüz olgunlaşmış çözümler değil ama bazı ilkelerden bahsedebilirim. Birincisi kooperatiflerimiz arasında iyi bir işbirliği kuracağız. Bir kooperatif envanteri sunacak bize başkanım. O kooperatifler üzerinden biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak ne tür alımlar yapabiliriz ne tür destekler çıkabiliriz. Bunları bir göreceğiz. Çünkü bizim bildiğimiz ve bilimsel veriler ışığında öngördüğümüz talbo doğayla uyumlu bu kentin coğrafyanın, kentin koşullarıyla uyumlu hayvancılık ve dikim yapılması lazım. Hangi hayvancılığı yapacağınız ve nasıl bir hayvancılık yapacağınız, hangi ürün desenini seçeceğiniz, hangi sulama teknikleriyle o ürünleri sulayacağınız meselesi aslında bilimsel olarak ortada. Ama bunun tedrici bir biçimde üreticiyi ikna ederek onunla birlikte planlama yaparak uygulamaya geçilmesi gerekiyor. Kısa, orta, uzun vadede atacağımız adımlar var. Bunlar üzerinde konuşuyoruz, çalışıyoruz ve daha çok çalışacağız ama dediğimi gibi ilkeler konusunda söyleyebileceklerim birincisi kooperatifler üzerinden yapacağımız çalışmalar var. İkincisi o ürün deseniyle ilgili orta, uzun vadede ne tür ürün deseninin yerleştirilmesiyle ilgili yapacağımız çalışmalar var. Tabi ki küçük üreticiyi toprağına bağlayarak üretimden vazgeçmemesini sağlayacak yani bir yandan da onun yoksulluğuyla mücadele edecek çözümler üretmesi gerekiyor. Bütün bunlarla ilgili aklımızda şekillenen pratik adımlar var. Kısa süre içinde bunların hayata geçtiğini sizlerde göreceksiniz.” İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer kendisine Burdur ile İzmir arasındaki ticari bağların ve yurt dışına ihracat konusundaki bağların çok eskiye dayandığının hatırlatılması üzerine şunları söyledi. Gerek tarım ürünlerinin gerekse küçük el sanatları ürünlerinin üretilmesi kadar ihracat ürünü olarak çok önemli bu nedenle tarımsal ürünü veya bölgenin özelliklerine göre de  hayvansal bir ürünü ürütmek her şey değildir. Bir de bunu güçlü bir ticari organizasyon ile satmak gerekmektedir. Bizler de burada güç birliği yaparak bir kooperatifçilik anlayışı ile ihracata yönelik çalışmalar yapacağız dedi               BAŞKAN ERCENGİZ; BAŞKAN İLE BURDUR’A NE YAPILABİLİRLERİ KONUŞTUK.                                      “Burdur turumuz bu basın toplantısının ardından son buluyor. Kıymetli Başkanımız Tunç Soyer, deneyimli bir belediye başkanı. Deneyimli belediye başkanımızın Burdur’a ziyareti bizi fazlasıyla memnun etti. Bir kere her şeyden önce bir dostumuz, abimiz olarak kendisini misafir etmek istiyorduk. Daha da fazlası belediyecilikteki tecrübeleri ve öngörüleriyle ilgili Burdur nasıl bir yarar sağlayabilir, bunları duymak istedik. Bunlarla ilgili dün iyi bir çalışma yaptık. Burdur turunda, Burdur’a ne yapılabilirleri konuştuk. Eskiden belediyecilikte şöyle bir anlayış vardı, büyükşehirlerden bizim ölçeğimizdeki şehirlere, ilçelere, beldelere hep iş makinesi talep edilir ve bu iş makineleri geldiği zamanda şehrin en güzel yerinde bunlar sergilenir. Büyükşehirden böyle bir malzeme aldık diye biz de kendimizce övünürdük. Ama şimdi biz artık farklı belediyecilik anlayışıyla, tecrübe paylaşımını ve büyükşehirlerimizin bilgi birimini, potansiyelinin ve oradaki mevcut insan kaynaklarının kendi ölçeğimize nasıl ayarlayıp, buradan nasıl yurttaşımıza kaynak yaratabiliriz bunları tasarlıyoruz. Bunların peşindeyiz. Başkanımızın geçtiğimiz aylarda Türkiye’deki kuraklığa dikkat çeken su zirvesinde 22 belediye başkanının altına imza attığı, bu imzalardan birinin bizim de imzamız olduğu o sonuç bildirgesinde Burdur ve Salda Gölü’nün de kuraklıkla ilgili sorunlarının ele alındığı o çalıştayın ardından başkanımızı ben Burdur’a bir kere daha davet etmiştim. Kendileri bizi kırmadılar. 2 gündür Burdur için sadece kuraklık anlamında değil, başka bir tarım modelini, tarıma bağlı zenginleşmeyi ya da uygulanan yanlış politikalar neticesinde tarıma bağlı yoksullaşmayı nasıl önleyebiliriz birlikte konuştuk, değerlendirdik ve çok değerli ekibiyle de bunları bundan sonraki süreçte masaya yatıracağız. “ dedi.
“Başkanımın hem ev sahipliğine hem gösterdiği hassasiyete teşekkür ediyorum. Öncelikle bu dayanışma tespitiyle ilgili ben de aynı fikirde olduğumu söylemek isterim.

 Dayanışma, bir tarafın diğer tarafa bir lütuf yapması veya bir tarafın diğer tarafa tadi kalması manasında bir şey değil. Dayanışma her iki tarafında birbirine ilham vermesi, birbirinden bir şeyler öğrenmesi, birbirlerine katkı vermesi anlamına geliyor. Biz Burdur ve İzmir belediye başkanları olarak tam da dayanışmaya bu gözle bakıyoruz. Birbirimize güç verecek, birbirimize ilham verecek neler yapabiliriz bunun peşindeyiz. Öncelikle bu tespitine katıldığımı söylemek istiyorum. İkincisi hakikaten dün Burdur’da  başkanımızla iftihar ettiğimi söylemeliyim. Özellikle atık bertaraf tesisi ve atık su arıtma tesisi her ikisi de son derece kıymetli çalışmalar. Bir şehrin en temel altyapı problemleriyle ilgili çözüm getiren çalışmalar ve çöpü bir hammadde bir enerji kaynağı olarak değerlendirmek sonucunu doğuracak çalışmalar. Bütün bunlar nedeniyle ve diğer gördüğüm çalışmalar nedeniyle hem tebrik etmek istiyorum hem çok gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum. Bugün burada bulunmamızın temel sebebi bir yandan bunları görmek bur yandan bütün bunlar konusunda değerlendirmeler yapmak idi. Ama bir yandan da kuraklık ve tarım meselesi. Hakikaten bu cennet parçasında yeryüzünde ve memleketimizde içimiz açılıyor. Yeşilin envai türü, arkada olağanüstü güzel bir göl. Ama bir yandan da içimiz parçalanıyor. Çünkü giderek yok olduğunu görüyoruz. Yani Burdur Gölü can çekişiyor, ölüyor, yok oluyor ve bu kapalı bir havza gölü olduğu içinde eğer tedbir alınmazsa bunu durduracak bir şeyde yok. Yani Burdur Gölü, bir süre olmayacak, yok olacak. Tablo bu. O yüzden aslında ciddi bir çığlığı var bu gölün ve tabi ki başkanımızın. Bunu duymak lazım. Neden bu noktaya geldi? Neden bu göl kuruyor? Önce bunu anlak lazım ki buna uygun çare üretmek gerekiyor. Çok basit popülist politikalar, son derece bilimsellik uzak sözde çözümler bu noktaya getirmiş vaziyette.  Yılda kullanılabilir seviyenin 50 milyon metreküp daha fazlasını çekerseniz bu gölden, bir yandan da onu besleyen o kapalı havzadaki tüm nehirlerin önüne eğer gölet yapmaya kalkarsanız ve burayı besleyecek hiçbir kaynak bırakmazsanız ortada bu ölüm hızlanır. Bu kadar net. O popülist politikalar nedeniyle yaptığımız politikalarla yaptığımız göletlerin hiçbiri de su tutamaz hale geliyor. Kısacası bu yanlış politikalarla gelinen bu nokta eğer hızla çözüm üretilmezse maalesef bir yok oluş süreciyle bitecek. Peki ne yapmak lazım? Biz ne yapabiliriz? Başkanımızla dünden beri dertlenerek konuştuğumuz kafa kafaya verip başka ne yapabiliriz diye kafa yorduğumuz meselede burada. Bugün hepsini sizinle paylaşacak noktada değiliz. Hepsi henüz olgunlaşmış çözümler değil ama bazı ilkelerden bahsedebilirim. Birincisi kooperatiflerimiz arasında iyi bir işbirliği kuracağız. Bir kooperatif envanteri sunacak bize başkanım. O kooperatifler üzerinden biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak ne tür alımlar yapabiliriz ne tür destekler çıkabiliriz. Bunları bir göreceğiz. Çünkü bizim bildiğimiz ve bilimsel veriler ışığında öngördüğümüz talbo doğayla uyumlu bu kentin coğrafyanın, kentin koşullarıyla uyumlu hayvancılık ve dikim yapılması lazım. Hangi hayvancılığı yapacağınız ve nasıl bir hayvancılık yapacağınız, hangi ürün desenini seçeceğiniz, hangi sulama teknikleriyle o ürünleri sulayacağınız meselesi aslında bilimsel olarak ortada. Ama bunun tedrici bir biçimde üreticiyi ikna ederek onunla birlikte planlama yaparak uygulamaya geçilmesi gerekiyor. Kısa, orta, uzun vadede atacağımız adımlar var. Bunlar üzerinde konuşuyoruz, çalışıyoruz ve daha çok çalışacağız ama dediğimi gibi ilkeler konusunda söyleyebileceklerim birincisi kooperatifler üzerinden yapacağımız çalışmalar var. İkincisi o ürün deseniyle ilgili orta, uzun vadede ne tür ürün deseninin yerleştirilmesiyle ilgili yapacağımız çalışmalar var. Tabi ki küçük üreticiyi toprağına bağlayarak üretimden vazgeçmemesini sağlayacak yani bir yandan da onun yoksulluğuyla mücadele edecek çözümler üretmesi gerekiyor. Bütün bunlarla ilgili aklımızda şekillenen pratik adımlar var. Kısa süre içinde bunların hayata geçtiğini sizlerde göreceksiniz.”

İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer kendisine Burdur ile İzmir arasındaki ticari bağların ve yurt dışına ihracat konusundaki bağların çok eskiye dayandığının hatırlatılması üzerine şunları söyledi. Gerek tarım ürünlerinin gerekse küçük el sanatları ürünlerinin üretilmesi kadar ihracat ürünü olarak çok önemli bu nedenle tarımsal ürünü veya bölgenin özelliklerine göre de  hayvansal bir ürünü ürütmek her şey değildir. Bir de bunu güçlü bir ticari organizasyon ile satmak gerekmektedir. Bizler de burada güç birliği yaparak bir kooperatifçilik anlayışı ile ihracata yönelik çalışmalar yapacağız dedi

              BAŞKAN ERCENGİZ; BAŞKAN İLE BURDUR’A NE YAPILABİLİRLERİ KONUŞTUK.                                     

“Burdur turumuz bu basın toplantısının ardından son buluyor. Kıymetli Başkanımız Tunç Soyer, deneyimli bir belediye başkanı. Deneyimli belediye başkanımızın Burdur’a ziyareti bizi fazlasıyla memnun etti. Bir kere her şeyden önce bir dostumuz, abimiz olarak kendisini misafir etmek istiyorduk. Daha da fazlası belediyecilikteki tecrübeleri ve öngörüleriyle ilgili Burdur nasıl bir yarar sağlayabilir, bunları duymak istedik. Bunlarla ilgili dün iyi bir çalışma yaptık. Burdur turunda, Burdur’a ne yapılabilirleri konuştuk. Eskiden belediyecilikte şöyle bir anlayış vardı, büyükşehirlerden bizim ölçeğimizdeki şehirlere, ilçelere, beldelere hep iş makinesi talep edilir ve bu iş makineleri geldiği zamanda şehrin en güzel yerinde bunlar sergilenir. Büyükşehirden böyle bir malzeme aldık diye biz de kendimizce övünürdük. Ama şimdi biz artık farklı belediyecilik anlayışıyla, tecrübe paylaşımını ve büyükşehirlerimizin bilgi birimini, potansiyelinin ve oradaki mevcut insan kaynaklarının kendi ölçeğimize nasıl ayarlayıp, buradan nasıl yurttaşımıza kaynak yaratabiliriz bunları tasarlıyoruz. Bunların peşindeyiz. Başkanımızın geçtiğimiz aylarda Türkiye’deki kuraklığa dikkat çeken su zirvesinde 22 belediye başkanının altına imza attığı, bu imzalardan birinin bizim de imzamız olduğu o sonuç bildirgesinde Burdur ve Salda Gölü’nün de kuraklıkla ilgili sorunlarının ele alındığı o çalıştayın ardından başkanımızı ben Burdur’a bir kere daha davet etmiştim. Kendileri bizi kırmadılar. 2 gündür Burdur için sadece kuraklık anlamında değil, başka bir tarım modelini, tarıma bağlı zenginleşmeyi ya da uygulanan yanlış politikalar neticesinde tarıma bağlı yoksullaşmayı nasıl önleyebiliriz birlikte konuştuk, değerlendirdik ve çok değerli ekibiyle de bunları bundan sonraki süreçte masaya yatıracağız. “ dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.