Isparta ve Burdurlu Müslümanların yanı sıra Ramazan Bayramı’nı Isparta, Burdur Gayrimüslimleri de kutlarlardı. Ispartalı Gayrimüslim Rum ve (Acem) Ermeni ailelerin en büyüğü sabah namazına katılır. Müslümanlar gibi dua ederler. Cami çıkışında da diğer cemaatlerle birlikte bayramlaşmak için sıraya girerler.
Aynı Rum ve Acem büyükleri Müslümanların Ramazan bayramının kutlanacağı ilk Pazar günkü kilise ayinlerinde Isparta, Burdurlu Gayrimüslimlerin Ramazan bayramlarını sağlık ve mutluluk içinde geçirebilmelerine yardımcı olmak üzere her türlü desteği esirgememeleri konusunda sohbetler yapılır.
Özellikle sokak satıcısı Gayrimüslimlerin sattıkları şeker türü maddeleri satarlarken hiçbir Müslim çocuğun kalbinin kırılmaması, akçesi olmayan çocuklar şayet satış tezgâhına yaklaşırlarsa; onlara satılan eşyalardan verilmesi, verilen eşyanın akçe tutarı Kilise cemaati fonundan verilmesi konusunda duyurular yapılır.
Aynı şekilde seyyar döner salıncak (dönme dolap) aygıtını çalıştıran Isparta Rum’u Yeğya (Yahya) ağa akçesi olmayan çocuklar salıncak bölgesinden uzaklaştırılmayacaklar. Kaç çocuk bu şekilde Döner Dolap’a binmişlerse, parası Kilise vakfından alınacaktır.
(Isparta Mevlevi dergâhı Şeyhi (Ahi Kasap Dergâhı) Yahya Efendi’nin kaleme aldığı Dergâh Kiler defteri notlarından.1983 Mevlevi dedesi Ali Dede efendi torunu Ali Mete Tanrıöver’in şaksıma verdiği el yazması kopya notlardan) Bundan dolayı Isparta da dini cemaatler 1890’dan itibaren günlük tutup tutmadıklarını bilemiyoruz. Isparta Mevlevi dergâhı ise Kiler Defteri (Dergâh alışveriş defteri) adı altında bir şekilde medrese hocalarının kurallarını bu şekilde arkadan dolanarak çiğnediklerini görüyoruz.
Osmanlı’nın son duraklama döneminde Isparta ve Burdur medreselerindeki müderris (Prof.) hocaların vaazlarında: Hiçbir Müslüman hatıra defteri tutamayacağı çünkü bu işi yapanların
Gayrimüslimler olduğunu, kiliseler ise Vakayiname adında günlük tuttuğunu, Müslimler de bunu yaparsa dinen günah işlemiş sayılacağı anlatılırdı.
“-Müslimlerin bayramı bizimde bayramımız. Müslimler bizim yoldaşımız. (Evin büyüğüne nasıl seslenme ile hitap ediliyorsa) Ramazan bayramınız mübarek ola!” der.
1912 Osmanlı İmparatorluğu'ndaki en büyük kolera salgını 1912-1913 Balkan Savaşları sırasında görülür. Salgının tüccarlar gibi Isparta’ya gelenlerden, Balkan savaşında yaralanan gaziler tarafından bulaşır endişesi vardır.
Isparta Temel (Turan) mahallesi Şeker Sokak (Sokak halen günümüzde bu isimle tanımlanır.) Koko hanımların evidir burası. Müfit Ağa Bayram namazı Cami çıkışında evine gelen Gayrimüslim Rum ve Ermeni aile büyüğüdür. Evin sofasında (ilk salon) ailenin diğer üyeleri en temiz giysileriyle camiden gelen evlerinin büyüğünü ayakta karşılarlar.
Evin en küçüğü elindeki gül lokumu konmuş tabağı evin en büyüğüne tutar. Camiden dönen ağrına aldığı gül lokumunu ağzına atar. Evin (varsa) kızı bir cam bardakta gül şerbetini evin büyüğü ağaya uzatır.
Aynı kural Isparta ve Burdur Gayrimüslim Ortodoks Rum cemaatince de uygulanırdı.
1912’lerde Kolera salgınının kıtalar arasında salgınlar halinde dünyayı sarstığı, bu yüzyılda, kara ticaret yollarının kesişme noktasında bulunan Isparta, Burdur coğrafyası salgından etkilenir. 1912’ nin Ramazan bayramı sırasında da bilhassa yaşlı insanların yoğurt kesesinden bozma maske taktıkları görülür. Evin hanımı Koko Hanım yoğurt kesesinden bozma salgın maskesini takmış ama burnu açık. Acaba bu dönemde salgın olarak yaygın. Acaba Kolera salgını burundan hava yoluyla bulaşmıyor mu ki Koko Hanım ve kardeşi Papatya Hanım maskelerini burunlarına kadar takmadıklarını Kiler defterine de not düşülmüş.
Gayrimüslim acemlerinden deriden at koşum malzemesi ustası Müfit Ağa Ramazan bayramı sabahı camiden eve gelir. Ailecek ayaküstü ağayı karşılarlar. Müslümanların ramazan bayramı kutlamaları söz konusu Isparta Gayrimüslim evlerinde de yapılır. Tarihimizde bu ancak Isparta ve Burdur da görülür. Bundan da anlıyoruz ki: Isparta halkının Gayrimüslim Isparta halkına yaklaşımları, kadim komşuluk ilişkileri sarsılmaz bir sıcakkanlılık göstermelerinin neticesidir demek doğru olmaz mı? Müslümanlığın kurallarını daha doğrusu Hz. Muhammed’imizin komşuluk ilişkileri konusundaki buyrultularını Isparta halkının 1912’ li yıllarda tam anlamıyla uyum gösterdiğini anlıyoruz.
Ramazan bayramının ikinci günü Rum ve Acem (Ermeni) cemaati papazları, diğer esnaf ileri gelenleri Mevlevihane’ye gelirler. Mevlevihane dedelerinin diğer görevlilerin bayramları tebrik edilir. Misafirlere karanfil, gül kokulu şerbet ikramı, gül lokumu ve birer adet renkli mum verilir. Mumun anlamı: Müslüman cemaati Hz. İsa kullarının insani ve ticari yollarının ışıkla dolması dileği ve iyi niyeti anlatılmak istenir.
Isparta’nın Karakurt (Ulukurt) tepesinin eteğine, bölgedeki kaynak suyun çıktığı yere Mevlevîhane’nin demirbaş su fıçıları, katır sırtında yüklenmiş halde sabahın erken saatlerinde doluma gidilir, gelinir. Karakurt şifalı suyundan yapılmış de Ramazan bayramının ikinci günü Rum ve Acem (Ermeni) cemaati papazları ve diğer esnaf ileri gelenleri Mevlevihane’ye gelirler. Bayram ziyaretleri devam eder. Mevlevihane dedelerinin diğer görevlilerin bayramları tebrik edilir. Misafirlere karanfil, gül kokulu şerbet ikramı, gül lokumu ve birer adet renkli mum verilir. Müslüman cemaati Hz. İsa kullarının insani ve ticari yollarının ışıkla dolması dileği anlatılmak istenir. Sabahın erken saatlerinde Isparta Karakurt tepesindeki getirilmiş şifalı sudan yapılan
çorba (Dergâh çorbası) misafirlere ikram edilir. Hristiyanların bayramında da yapılan ziyarette Pisidia metropolitliği papazları Mevlevi ziyaretçi Mevlevi dedelerine ise Kilise Pilavı ikram edilirdi. 2020’de Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen (yeniden) Isparta merkezde bulunan tarihi Karpuz çeşmesine Karakurt bölgesinden gelen suyu buraya bağlar.
1912’nin Ramazan bayramında Isparta Mevlevi dergâhına ziyaret ederek Mevlevi dedelerinin ve çalışanların bayramını kutlayanlardan bazıları İse: Emre Rum ya da Gâvur hamamının ilk sahibi Rum Sofiya hanımın dedesi baba Kahyaoğlu, Isparta Ermeni’si Pamuklu dokuma patronu, sonradan Müslüman olan Sarıkadı lakaplı Isparta Sancağı Temyis Meclisi kâtibi bir grup ziyaretçilerdir. Afyon sakızı dış satımcısı ve Isparta Ticaret odası başkanı Tatyos ağanın dedesi Solak Haci Tatyos ağa ve grubu ziyaret ederler. Tüccar Uzun Dede Agop Efendi, Şimdiki İstiklâl İlkokulu arkasında tatlıcılık yapan Todoraki Papazoğlu büyük dedesi Tarçın ağa lakaplı Panyot ağa, Hacı Piri Zade Hacı Salih, Şafak Zade Abidin, Yesarizâde Ali, Kara Mehmet Zâde efendiler diğer ziyaretçilerdir. Devamı gelecek günlerde. Burdur’daki durum da anlatılacaktır.