Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

“BAYRAM’LIK AĞIZ ”

Basından duymuşsunuzdur, ama ben tanık oldum.. Bodrum’da küçük suyun 10 liradan, lahmacunun da 70 liradan satıldığını duymuşsunuzdur. Arefe gününden itibaren tatil bölgelerinde: Dalyan, Dalaman, Göcek, Fethiye, Kaş, Kalkan’ da domatesin kilosu 7-11 lira, karpuzun 2,5, 3 liradan, üzüm 9 lira, (buralar zeytin bölgesi) sofralık orta zeytin kg’ı 35-65 lira.. daha ötesini saymayayım. Yüzülmeye müsait koylar, “içki alemleri yapanların mekanı olmuş görüntüsü” gözünüzden kaçmıyor. Güzelim Ege sahilleri, koyları Tarın Orman Bakanlığınca özel şirketlere kiraya verilmiş.. Onlar işletiyorlar. Giriş 25-30 tl. Otopark 35 tl, şezlong , şemsiye 60 tl, su, meşrubat, dondurma gibi soğuk şeylerin fiyatlarını saymayayım; izninizle. “Sen bu fiyatla nasıl satarsın” diyen yok! Ya da; Tarım Orman bakanlığına sormak gerekiyor. Bu güzel vatan toprakları için ölüyoruz, gazi oluyoruz. Vatandaşın kendi koylarında, denizinde, ormanında ücretsiz tatil yapma hakkı yok mu? Allah’ın ormanında günlük kalmak için, denizinde yüzmek için, güneşlenmek için, bu kadar ücret alınır mı? Allah’ın GÜNEŞ’ ini, havasını, denizini parayla satılması hangi kurala sığar? Kendi vatandaşınıza karşı kalıcı hataların büyüğünü yapmıyor musunuz? Ya, fazla fiyatla su ve diğer gıdaların katlı- katlı satılmasına bir dur diyen yok mu? Bu memleketin Sağlık Müdürlüğü, Gıda Tarım denetleme ekibi, zabıtası yada polisi yokmu? İnsanların ceplerine göz dikenlere kim “dur” diyecek! Daha da: Esnaf odaları ne güne duruyor? Esnaf odaları sadece aidat almak için mi var? Hani yılda bir defa:”Eline, diline, beline “slaoganıyla esnaf dernekleri “Şal bağlama” kuşanma, esnaf loncaları törenlerini süs için mi yapıyorsunuz, tiyatro mu oynuyorsunuz? Osmanlı’ da pahalı mal satan esnafa Osmanlı idarecileri ile birlikte esnaf odaları veya esnaf loncaları birliğinin kararıyla bu kabahati işleyen esnafa eşeğe TERS bindirilir, eline pahalı malın bir örneği verilir, önünde Esnaf localarından bir görevli, sokak sokak gezdirilirdi. Osmanlı “utanabilme duygularını” canlı tutmaktı amaç! Küçük suyu 10 liraya, karpuzun kg’ını 3 liraya satan esnafa bu ülkede birisi kalkıp bir şey diyemeyecek mi? Saydığım bölgelerdeki bazı esnaflarda;” ahlâklı ticaretin, merhametin, kul Hak’kı’ nı gözetme, vicdanın, helâl lokma yeme” gibi faziletlerin yok olduğu düşüncesi kafalarımıza geliyor. Ülkemizde bu hasletlerin gittikçe yok oluşunu görüyoruz, biliyorsunuz.. Hep Osmanlı’yı eleştirirsiniz. Osmanlı’ da fahiş fiyatla (ölçüsüz) mal satan veya hak etmediği ücreti alanlar, aynı suçu birinci işlediklerinde kırbaç cezası, ikinci defa işlediklerinde eşeğe ters bindirilme, üçüncü defa işlediklerinde Esnaf Loncaları birliğince tövbe yemeği verdirilir. Daha da; aynı kabahati işlediklerinde o mesleği yapması yasaklanırdı. Esnaf Loncaları Birliği Deşdubanları ( korumaları veya zabıta) esnafı tamamen çaktırma-dan göz altında tutar. Suç işlediğinde tepesine binerlerdi. Osmanlı esnafının öncelikle namuslu olması her daim diri tutulur, namuslu mal satması beklenirdi. Bundan dolayı da esnafın eğitimi devamlıydı. Isparta’da bununla ilgili yerler: Esnaf Loncaları birliği sohbet halka evleri. Kutlubey Mevlevî Dergâhı’nda ahlâkî dersler, şükür toplantıları yapılırdı.“Allah’ tan korkma” duyguları verilirdi. Doymaz, yüzsüz, cezalardan utanmayan bazı esnaflar için de Şadiye Buk’ sı (Psiko, Terapî) Ruhî Şifahanesi’ nde, Nasihat merkezlerine çağrılırdı. Buralarda ruhsal, ahlâksal dersler verilirdi. Bir taraftan da esnaf, müşteri veli-i nimetlik nesihatlar yüklenirdi. Şimdi bu kurumlar Cumhuriyet’imizin kuruluşuyla birlikte ıslah edemedik. Terine tek parti döneminde bu güzide ahlâk veren kurumlarımız kapatıldılar. İnsanımıza, ticarî ahlâk verecek kurumlarımız hep Cumhuriyet’in ilk yıllarında kapatıldı. Üzerlerindeki Padişah imzaları (tuğraları) ya kazındı ya da kırıldı, yok edildi. Ticari yöntemler, ahlâk verilen bu kurumların binalarının alınlarına Padişah imzası, tuğrası bezenirdi. Nedeni; esnafa verilen bu binadaki dersler padişah adına İslam dini adına verilir anlamı taşırdı. Şimdi insanlarımıza, esnafa ticari meslek ahlâkı dersleri verecek kurumlarımız yok! Cami ve kur’an kurslarımızda bu dersler hakkıyla verilemiyor. Bundan dolayı kuşaklar arasında kopuk-luk, hoşgörüsüzlük çıtası gittikçe açılıyor. Osmanlı’ nın dini güzelliklerle bezenmiş ahlakî, saygı, temizlik, terazi, okka eline alan, tartıyla uğraşan satıcının müşterisine nasıl davranması gerektiği kapatılan Osmanlı kurumlarında öğretilirdi. Tek parti döneminde kapatıldı. Ve bu kapatmayı “övgü”, “yenilik” olarak nitelendi.. Büyük hataların yapıldığının farkına varılamadı. İş böyle olunca küçük su 10 tl, lahmacun, 70 tl, karpuzun kg’ı 3 liraya, domatesin kg’ı da 9-11 liraya satanlarda dini, insani duygu ve insaf gözükmediği belli değil mi? Osmanlı’ nın bu güzelim ahlâk kurumlarını kapatınca; ilerde başımıza bunların gelebileceğini hiç düşünmedi. Turizm, güneş, hava, masmavi denizi olan Ege sahillerine tatil, dinlenme için giden insanların gelişlerini fırsat sayıp, sayıları az da olsa insanları kandıran fırsatçı esnafa devletimiz bir şey demesi gerekmiyor mu? Bayram AYGÜN: Emekli Öğretm-Köşe yazarı 2018  
Ekleme Tarihi: 26 Ağustos 2018 - Pazar

“BAYRAM’LIK AĞIZ ”

Basından duymuşsunuzdur, ama ben tanık oldum.. Bodrum’da küçük suyun 10 liradan, lahmacunun da 70 liradan satıldığını duymuşsunuzdur. Arefe gününden itibaren tatil bölgelerinde: Dalyan, Dalaman, Göcek, Fethiye, Kaş, Kalkan’ da domatesin kilosu 7-11 lira, karpuzun 2,5, 3 liradan, üzüm 9 lira, (buralar zeytin bölgesi) sofralık orta zeytin kg’ı 35-65 lira.. daha ötesini saymayayım.

Yüzülmeye müsait koylar, “içki alemleri yapanların mekanı olmuş görüntüsü” gözünüzden kaçmıyor. Güzelim Ege sahilleri, koyları Tarın Orman Bakanlığınca özel şirketlere kiraya verilmiş..

Onlar işletiyorlar. Giriş 25-30 tl. Otopark 35 tl, şezlong , şemsiye 60 tl, su, meşrubat, dondurma gibi soğuk şeylerin fiyatlarını saymayayım; izninizle. “Sen bu fiyatla nasıl satarsın” diyen yok!

Ya da; Tarım Orman bakanlığına sormak gerekiyor. Bu güzel vatan toprakları için ölüyoruz, gazi oluyoruz. Vatandaşın kendi koylarında, denizinde, ormanında ücretsiz tatil yapma hakkı yok mu? Allah’ın ormanında günlük kalmak için, denizinde yüzmek için, güneşlenmek için, bu kadar ücret alınır mı? Allah’ın GÜNEŞ’ ini, havasını, denizini parayla satılması hangi kurala sığar? Kendi vatandaşınıza karşı kalıcı hataların büyüğünü yapmıyor musunuz?

Ya, fazla fiyatla su ve diğer gıdaların katlı- katlı satılmasına bir dur diyen yok mu? Bu memleketin Sağlık Müdürlüğü, Gıda Tarım denetleme ekibi, zabıtası yada polisi yokmu?

İnsanların ceplerine göz dikenlere kim “dur” diyecek!

Daha da: Esnaf odaları ne güne duruyor? Esnaf odaları sadece aidat almak için mi var? Hani yılda bir defa:”Eline, diline, beline “slaoganıyla esnaf dernekleri “Şal bağlama” kuşanma, esnaf loncaları törenlerini süs için mi yapıyorsunuz, tiyatro mu oynuyorsunuz?

Osmanlı’ da pahalı mal satan esnafa Osmanlı idarecileri ile birlikte esnaf odaları veya esnaf loncaları birliğinin kararıyla bu kabahati işleyen esnafa eşeğe TERS bindirilir, eline pahalı malın bir örneği verilir, önünde Esnaf localarından bir görevli, sokak sokak gezdirilirdi. Osmanlı “utanabilme duygularını” canlı tutmaktı amaç!

Küçük suyu 10 liraya, karpuzun kg’ını 3 liraya satan esnafa bu ülkede birisi kalkıp bir şey diyemeyecek mi?

Saydığım bölgelerdeki bazı esnaflarda;” ahlâklı ticaretin, merhametin, kul Hak’kı’ nı gözetme, vicdanın, helâl lokma yeme” gibi faziletlerin yok olduğu düşüncesi kafalarımıza geliyor. Ülkemizde bu hasletlerin gittikçe yok oluşunu görüyoruz, biliyorsunuz..

Hep Osmanlı’yı eleştirirsiniz. Osmanlı’ da fahiş fiyatla (ölçüsüz) mal satan veya hak etmediği ücreti alanlar, aynı suçu birinci işlediklerinde kırbaç cezası, ikinci defa işlediklerinde eşeğe ters bindirilme, üçüncü defa işlediklerinde Esnaf Loncaları birliğince tövbe yemeği verdirilir. Daha da; aynı kabahati işlediklerinde o mesleği yapması yasaklanırdı.

Esnaf Loncaları Birliği Deşdubanları ( korumaları veya zabıta) esnafı tamamen çaktırma-dan göz altında tutar. Suç işlediğinde tepesine binerlerdi.

Osmanlı esnafının öncelikle namuslu olması her daim diri tutulur, namuslu mal satması beklenirdi. Bundan dolayı da esnafın eğitimi devamlıydı. Isparta’da bununla ilgili yerler: Esnaf Loncaları birliği sohbet halka evleri.

Kutlubey Mevlevî Dergâhı’nda ahlâkî dersler, şükür toplantıları yapılırdı.“Allah’ tan korkma” duyguları verilirdi. Doymaz, yüzsüz, cezalardan utanmayan bazı esnaflar için de Şadiye Buk’ sı (Psiko, Terapî) Ruhî Şifahanesi’ nde, Nasihat merkezlerine çağrılırdı. Buralarda ruhsal, ahlâksal dersler verilirdi. Bir taraftan da esnaf, müşteri veli-i nimetlik nesihatlar yüklenirdi. Şimdi bu kurumlar Cumhuriyet’imizin kuruluşuyla birlikte ıslah edemedik.

Terine tek parti döneminde bu güzide ahlâk veren kurumlarımız kapatıldılar.

İnsanımıza, ticarî ahlâk verecek kurumlarımız hep Cumhuriyet’in ilk yıllarında kapatıldı. Üzerlerindeki Padişah imzaları (tuğraları) ya kazındı ya da kırıldı, yok edildi. Ticari yöntemler, ahlâk verilen bu kurumların binalarının alınlarına Padişah imzası, tuğrası bezenirdi. Nedeni; esnafa verilen bu binadaki dersler padişah adına İslam dini adına verilir anlamı taşırdı.

Şimdi insanlarımıza, esnafa ticari meslek ahlâkı dersleri verecek kurumlarımız yok! Cami ve kur’an kurslarımızda bu dersler hakkıyla verilemiyor. Bundan dolayı kuşaklar arasında kopuk-luk, hoşgörüsüzlük çıtası gittikçe açılıyor.

Osmanlı’ nın dini güzelliklerle bezenmiş ahlakî, saygı, temizlik, terazi, okka eline alan, tartıyla uğraşan satıcının müşterisine nasıl davranması gerektiği kapatılan Osmanlı kurumlarında öğretilirdi. Tek parti döneminde kapatıldı. Ve bu kapatmayı “övgü”, “yenilik” olarak nitelendi.. Büyük hataların yapıldığının farkına varılamadı.

İş böyle olunca küçük su 10 tl, lahmacun, 70 tl, karpuzun kg’ı 3 liraya, domatesin kg’ı da 9-11 liraya satanlarda dini, insani duygu ve insaf gözükmediği belli değil mi? Osmanlı’ nın bu güzelim ahlâk kurumlarını kapatınca; ilerde başımıza bunların gelebileceğini hiç düşünmedi.

Turizm, güneş, hava, masmavi denizi olan Ege sahillerine tatil, dinlenme için giden insanların gelişlerini fırsat sayıp, sayıları az da olsa insanları kandıran fırsatçı esnafa devletimiz bir şey demesi gerekmiyor mu? Bayram AYGÜN: Emekli Öğretm-Köşe yazarı 2018

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.