Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

BEŞ BİN YILLIK ŞEHRİN ADI VE KİMLİĞİ

Uluborlu adının, bileşik sözcük, iki ayrı ismin birleşimiyle Uluborlu’ ya “ad” olduğunu hatırlatarak yazıma başlamak istiyorum.. Uluborlu’ nun ismi, neden “Uluborlu” denmiştir? Uluborlu’ nun İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ’ da ve günümüzde sürekli bir yerleşim yeri seçil-mesinin sırrı; sadece güvenli fiziki yapısına bağlayan tarihçilerden biraz farklı düşünüyorum. Defalarca, gidip gelmelerimde sohbet ettiğim Yunan tarihçilerinden edindiğim akademik bilgi, Uluborlu’ nun beş bin yıllık yerleşim yeri seçilme nedenini ortaya koymakta. Yunanistan’ da yerleşik, Uluborlu’ lu Osmanlı Rum Mübadil Torunlarıyla konuşarak aynı düşünceleri elde ettiğimi söyleyebilirim. Roma, Yunanca (Makedonca) “Apollonia” veya “Mordion” adlarıyla adlandırılırken; Selçuklu Türk egemenliği ile birlikte şimdiki adıyla: “Uluborlu” adı kalıcı olur. Apolloni adı, yine Uluborlu adındaki coğrafi konumu kadar halkın geliştirdiği sanatsal, , ticari özellikleri de içine alır.. Selçuklu sultanlığı döneminde güzel şehrin adını bir Türk adı koymak isterler. Yunan, Roma diliyle “tanrı” adı olan Apollonia, Yunancadan az-çok farklı Makedon diliyle Apollonia’ dır. Ve Yunan, Roma, dönemlerinde “tanrı” adı olmuş. Şehir adı olduğunda da mitolojideki (destanımsı) özelliklerinin yanı sıra Uluborlu coğrafi özelliklerindeki özel güzellik terimlerini içine alarak bugünlere gelmiştir... Adı bir daha da değişmemiştir. Kapı dağının doruklarındaki rüzgârın sesinin Tanrı Apolloni’ nın sesi olduğu, Apollonia gücünü Kapı Dağı görüntüsüyle ortaya koyduğuna uzun yıllar inanılmuış. Bu inanç, Orta çağda burada oturanlarca benimsenmiş. Apollonia’ nın yaşaması için de yine Uluborlu coğrafi alanlarında yetişen bol, sağlıklı mineral içeren, tanrının zihnini sağlıklı kılan Bor çözeltisinin ayva meyvesinin içinde, Uluborlu’ daki akan çeşmelerindeki “su” da yer aldığından dolayı; Uluborlu’ nun ilk adının yanına konmuş, (Apollonia) Mordion adı Uluborlu’ nun ikinci adı olmuş. Ayva meyvesinin tüm mide, bağarsak rahatsızlıklarını giderici etkisi ilk çağlarda Uluborlu’ da keşvedildiği anlaşılmaktadır. Batılı (Latin) ve de doğulu Tıp otoritelerince Orta çağda Tıp tarihine geçirdikleri, Tıp tarih kitaplarında yer aldığı yine Yunanistan-Atina üniversitesindeki dostlarımın şahsıma aktardıkları bilgilerdendir. Kapı dağının doruklarındaki rüzgârın sesinin tanrı Apollonia’ nın sesi olduğu, bu sesin filüt sesine benzemesinden dolayı; Uluborlu ova bataklıklarında yetişen kargı kamışlarından filüt yapımının gerçekleşmiş olmasıdır. İlk erken Roma döneminin icadının Flüt ve Arp olduğu, Yunanlı dostlarımın akademik makalelerinde yer aldığını söylemek istiyorum. İlk çağlardan itibaren. Müzik ve zenaat ve sanatın da gelişmiş olduğunu anlatan Yunanlı Beşeri Tarihçi ve Sosyolog dostlarımın anlattıklarının birkaçıdır.. Yunan İletişim-Beşeri tarihçisi dostlarım Tarihçisi Stefenos Manolis, Nikos Gotzis Hititler döneminde Uluborlu’ da Filüt ve Arp’ın kutsal çalgılar olduğunu anlattılar. Flüt’ün sesinin Apollonia’ nın, Kapı Dağı’ nın sesi olduğunu, Arp’ ın sesinin de Uluborlu Kapı dağından süzülüp gelen şifalı suyun sesi denmiştir.. Filütün yanı sıra ark müzik aletinin filütle birlikte çalındığını, ”Tanrı Apollonia” nın sesini dinlemek, halka dinletmek suratiyle; Uluborlu’ nun kavil suyunun bölgesinde İlk çağlarda müzikli dinleti ayinlerinin yapıldığı yine tarihçi dostlarımın anlattıkları bilgilerdendir. Bu dönemde (İlk Çağda) filüt sesinin halka dinletilmesi tanrı Kapı dağına (Ulu’ya) karşı ibadet etmiş sayılıyordu. Kavil suyunun bölgesinde müzik yani filüt sesinin dinlenmesi için Uluborlu halkı kavil edip (Söz verip, kavledip) bir dahaki ay toplanma sözü verirlerdi. “Ulu” sözcüğünün karşılığında: “Kapı dağı” kasdedilmiş. “Bor” veya “borlu” sözcüğü elbette üzüm, şarap gibi anlamlar taşısa da, esas buradaki incelikli anlamda; Bor madeni çözeltisi-nin Uluborlu’ daki ”su”, diğer toprak ürünlerinde bulunmasıdır. Hatta Uluborlu’ daki coğrafi arazilerde beslenen küçük, büyük baş hayvanların etlerininin özünde, faydalı Bor çözeltisinin bulunması gösterilmektedir. Havasının, suyunun, yetişen üzümlerinden tutun; yediden yetmişe hayvansal ve bitkisel ürünlerin bileşenlerinde Bor çözeltisinin, diğer faydalı bileşenlerinin insan sağlığına dayalı vücut enzimlerinin, vücut bezlerinin sağlıklı çalışması için faydalarının tespiti İlk çağlarda bilinmiş edilmiş olması başka bir ilginçliktir. Bor çözeltilerinin Uluborlu ovasında üretilen ürünlerde bolca bulunması; beyin fonksiyon-larını, zihinsel işlerlik için sağlık zarureti olduğunun ilk tespit edenlerin bu bölgeye, Uluborlu ’ya ilk yerleşen Hititler olduğu yine batılı Tıp sözlükleri-nde yazılı olmasıdır. Bundan dolayı Uluborlu’ da tarih öncesinden günümüze sarkmış güreş müsabakaları yapılmasının amacı; insanlarının sağlıklı olduğunu göstermek içindir . Anlıyacağımız; Anadolu tarihçilerine veya stratejik uzmanlara göre Uluborlu’nun yüzyıllarca yerleşim yeri seçilmesinin sadece güvenlik bakımından değil; su ve toprağı hatta Kapı dağının şehre hakim, liderlik konumudur demek yanlış olmaz diye düşünüyorum.. Bu tespit; tamamen çevre yerleşim yerlerindeki insan sağlığı ile Uluborlu şehrimizdeki insan-ların rûh ve diğer organsal hastalıklarındaki kayda değer bir tıbbi dengeden bahsediyorum. Ayrıca; ürünlerinin sağlık açısından faydalı olması, dolayısıyla yüzyıllarca sürecek bir lezettli yemek kültürünün Uluborlu’ da gelişmiş olmasıdır. Anadolu uygarlıklarını araştıran Atina, Selanik, Makedonya Üsküp üniversitesi akademisyen hocaların makalelerinde yukarıda yazmaya çalıştığım görüşlerin kendilerince de bilimsel bir sonuca oturtulmuş olmalarıdır. İşte, Yüce Türk milletinin Anadolu' da bulunan önemli yerleişim yerlerinden, “Ergenekon-larından birisi de Uluborlu” dur görüşünün doğru bir görüş olduğudur. Kapı Dağı’ nın (Ulu) görüntüsüyle, Anadolu coğrafyasının seçkin yerlerinden birisi olarak, burada bol miktarda insan sağlığına faydalı minerallerin bulunması, su ve havasında da aynı faydalı partiküllerin bulunması nedeniyle; Uluborlu’ nun medeniyletlerce yerleşim yeri olarak belliklenmiştir.. Dağının, toprağın yapısı, suyunun güzelliği, şehrin adına yansımış. İnsanına da yansımış! Yüzyıllarca insanıyla birlikte güzellikler şehri olmanın onurunu yaşamıştır, yaşamaktadır Uluborlu. Adına yakışan, Dağı’ yla zengin, verimli ovasındaki güzellikler üzerinde yaşayan sultanlar, çocuklarının, kadim halkının karakterlerine yansımış. Bu güzellikler İnsanını da ululaştırmış, ULUBORLU olmuştur. Osmanlı Isparta’ sının bilgi-lerine dayalı olarak; çevre köy ve kasabalarınca Uluborlu’nun kadim özelliği kıskanılmış. Hatta diğer yerleşim komşuları ile uzunyıllar sorunlar yaşamıştır. Uluborlu dağının, suyunun, havasının ve toprağının, değişik uygarlıkların tarihi başkenti oluşu, düzenli medrese eğitimleri, sultan çocuklarının Uluborl’ da eğitim almaları, havasından dolayı sağlıklı yetiştikleri farkedilmiş. Uluborlu insanı bundan olumlu etkilenmiş. Bir adım daha Anadolu insanlarından farklılığı başka başka toplumlarda hemen fark edilmiştir..  
Ekleme Tarihi: 07 Nisan 2019 - Pazar

BEŞ BİN YILLIK ŞEHRİN ADI VE KİMLİĞİ

Uluborlu adının, bileşik sözcük, iki ayrı ismin birleşimiyle Uluborlu’ ya “ad” olduğunu hatırlatarak yazıma başlamak istiyorum.. Uluborlu’ nun ismi, neden “Uluborlu” denmiştir? Uluborlu’ nun İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ’ da ve günümüzde sürekli bir yerleşim yeri seçil-mesinin sırrı; sadece güvenli fiziki yapısına bağlayan tarihçilerden biraz farklı düşünüyorum. Defalarca, gidip gelmelerimde sohbet ettiğim Yunan tarihçilerinden edindiğim akademik bilgi, Uluborlu’ nun beş bin yıllık yerleşim yeri seçilme nedenini ortaya koymakta.

Yunanistan’ da yerleşik, Uluborlu’ lu Osmanlı Rum Mübadil Torunlarıyla konuşarak aynı düşünceleri elde ettiğimi söyleyebilirim. Roma, Yunanca (Makedonca) “Apollonia” veya “Mordion” adlarıyla adlandırılırken; Selçuklu Türk egemenliği ile birlikte şimdiki adıyla: “Uluborlu” adı kalıcı olur.

Apolloni adı, yine Uluborlu adındaki coğrafi konumu kadar halkın geliştirdiği sanatsal, , ticari özellikleri de içine alır.. Selçuklu sultanlığı döneminde güzel şehrin adını bir Türk adı koymak isterler. Yunan, Roma diliyle “tanrı” adı olan Apollonia, Yunancadan az-çok farklı Makedon diliyle Apollonia’ dır. Ve Yunan, Roma, dönemlerinde “tanrı” adı olmuş. Şehir adı olduğunda da mitolojideki (destanımsı) özelliklerinin yanı sıra Uluborlu coğrafi özelliklerindeki özel güzellik terimlerini içine alarak bugünlere gelmiştir... Adı bir daha da değişmemiştir.

Kapı dağının doruklarındaki rüzgârın sesinin Tanrı Apolloni’ nın sesi olduğu, Apollonia gücünü Kapı Dağı görüntüsüyle ortaya koyduğuna uzun yıllar inanılmuış.

Bu inanç, Orta çağda burada oturanlarca benimsenmiş. Apollonia’ nın yaşaması için de yine Uluborlu coğrafi alanlarında yetişen bol, sağlıklı mineral içeren, tanrının zihnini sağlıklı kılan Bor çözeltisinin ayva meyvesinin içinde, Uluborlu’ daki akan çeşmelerindeki “su” da yer aldığından dolayı; Uluborlu’ nun ilk adının yanına konmuş, (Apollonia) Mordion adı Uluborlu’ nun ikinci adı olmuş.

Ayva meyvesinin tüm mide, bağarsak rahatsızlıklarını giderici etkisi ilk çağlarda Uluborlu’ da keşvedildiği anlaşılmaktadır. Batılı (Latin) ve de doğulu Tıp otoritelerince Orta çağda Tıp tarihine geçirdikleri, Tıp tarih kitaplarında yer aldığı yine Yunanistan-Atina üniversitesindeki dostlarımın şahsıma aktardıkları bilgilerdendir.

Kapı dağının doruklarındaki rüzgârın sesinin tanrı Apollonia’ nın sesi olduğu, bu sesin filüt sesine benzemesinden dolayı; Uluborlu ova bataklıklarında yetişen kargı kamışlarından filüt yapımının gerçekleşmiş olmasıdır. İlk erken Roma döneminin icadının Flüt ve Arp olduğu, Yunanlı dostlarımın akademik makalelerinde yer aldığını söylemek istiyorum.

İlk çağlardan itibaren. Müzik ve zenaat ve sanatın da gelişmiş olduğunu anlatan Yunanlı Beşeri Tarihçi ve Sosyolog dostlarımın anlattıklarının birkaçıdır.. Yunan İletişim-Beşeri tarihçisi dostlarım Tarihçisi Stefenos Manolis, Nikos Gotzis Hititler döneminde Uluborlu’ da Filüt ve Arp’ın kutsal çalgılar olduğunu anlattılar. Flüt’ün sesinin Apollonia’ nın, Kapı Dağı’ nın sesi olduğunu, Arp’ ın sesinin de Uluborlu Kapı dağından süzülüp gelen şifalı suyun sesi denmiştir..

Filütün yanı sıra ark müzik aletinin filütle birlikte çalındığını, ”Tanrı Apollonia” nın sesini dinlemek, halka dinletmek suratiyle; Uluborlu’ nun kavil suyunun bölgesinde İlk çağlarda müzikli dinleti ayinlerinin yapıldığı yine tarihçi dostlarımın anlattıkları bilgilerdendir.

Bu dönemde (İlk Çağda) filüt sesinin halka dinletilmesi tanrı Kapı dağına (Ulu’ya) karşı ibadet etmiş sayılıyordu. Kavil suyunun bölgesinde müzik yani filüt sesinin dinlenmesi için Uluborlu halkı kavil edip (Söz verip, kavledip) bir dahaki ay toplanma sözü verirlerdi.

“Ulu” sözcüğünün karşılığında: “Kapı dağı” kasdedilmiş. “Bor” veya “borlu” sözcüğü elbette üzüm, şarap gibi anlamlar taşısa da, esas buradaki incelikli anlamda; Bor madeni çözeltisi-nin Uluborlu’ daki ”su”, diğer toprak ürünlerinde bulunmasıdır. Hatta Uluborlu’ daki coğrafi arazilerde beslenen küçük, büyük baş hayvanların etlerininin özünde, faydalı Bor çözeltisinin bulunması gösterilmektedir.

Havasının, suyunun, yetişen üzümlerinden tutun; yediden yetmişe hayvansal ve bitkisel ürünlerin bileşenlerinde Bor çözeltisinin, diğer faydalı bileşenlerinin insan sağlığına dayalı vücut enzimlerinin, vücut bezlerinin sağlıklı çalışması için faydalarının tespiti İlk çağlarda bilinmiş edilmiş olması başka bir ilginçliktir.

Bor çözeltilerinin Uluborlu ovasında üretilen ürünlerde bolca bulunması; beyin fonksiyon-larını, zihinsel işlerlik için sağlık zarureti olduğunun ilk tespit edenlerin bu bölgeye, Uluborlu ’ya ilk yerleşen Hititler olduğu yine batılı Tıp sözlükleri-nde yazılı olmasıdır.

Bundan dolayı Uluborlu’ da tarih öncesinden günümüze sarkmış güreş müsabakaları yapılmasının amacı; insanlarının sağlıklı olduğunu göstermek içindir .

Anlıyacağımız; Anadolu tarihçilerine veya stratejik uzmanlara göre Uluborlu’nun yüzyıllarca yerleşim yeri seçilmesinin sadece güvenlik bakımından değil; su ve toprağı hatta Kapı dağının şehre hakim, liderlik konumudur demek yanlış olmaz diye düşünüyorum..

Bu tespit; tamamen çevre yerleşim yerlerindeki insan sağlığı ile Uluborlu şehrimizdeki insan-ların rûh ve diğer organsal hastalıklarındaki kayda değer bir tıbbi dengeden bahsediyorum.

Ayrıca; ürünlerinin sağlık açısından faydalı olması, dolayısıyla yüzyıllarca sürecek bir lezettli yemek kültürünün Uluborlu’ da gelişmiş olmasıdır.

Anadolu uygarlıklarını araştıran Atina, Selanik, Makedonya Üsküp üniversitesi akademisyen hocaların makalelerinde yukarıda yazmaya çalıştığım görüşlerin kendilerince de bilimsel bir sonuca oturtulmuş olmalarıdır.

İşte, Yüce Türk milletinin Anadolu' da bulunan önemli yerleişim yerlerinden, “Ergenekon-larından birisi de Uluborlu” dur görüşünün doğru bir görüş olduğudur. Kapı Dağı’ nın (Ulu) görüntüsüyle, Anadolu coğrafyasının seçkin yerlerinden birisi olarak, burada bol miktarda insan sağlığına faydalı minerallerin bulunması, su ve havasında da aynı faydalı partiküllerin bulunması nedeniyle; Uluborlu’ nun medeniyletlerce yerleşim yeri olarak belliklenmiştir..

Dağının, toprağın yapısı, suyunun güzelliği, şehrin adına yansımış. İnsanına da yansımış! Yüzyıllarca insanıyla birlikte güzellikler şehri olmanın onurunu yaşamıştır, yaşamaktadır Uluborlu. Adına yakışan, Dağı’ yla zengin, verimli ovasındaki güzellikler üzerinde yaşayan sultanlar, çocuklarının, kadim halkının karakterlerine yansımış.

Bu güzellikler İnsanını da ululaştırmış, ULUBORLU olmuştur. Osmanlı Isparta’ sının bilgi-lerine dayalı olarak; çevre köy ve kasabalarınca Uluborlu’nun kadim özelliği kıskanılmış. Hatta diğer yerleşim komşuları ile uzunyıllar sorunlar yaşamıştır.

Uluborlu dağının, suyunun, havasının ve toprağının, değişik uygarlıkların tarihi başkenti oluşu, düzenli medrese eğitimleri, sultan çocuklarının Uluborl’ da eğitim almaları, havasından dolayı sağlıklı yetiştikleri farkedilmiş. Uluborlu insanı bundan olumlu etkilenmiş. Bir adım daha Anadolu insanlarından farklılığı başka başka toplumlarda hemen fark edilmiştir..

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.