Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

BİLDİK SESLEDEN BIKTIK ARTIK

Siyasilerden, devlet yetkililerinden, tarımsal uğraşı içinde olanlardan, yazarlardan, çizerlerden, üniversite hocalarına kadar herkesten yıllarca hiç eksilmeyen sesleri kulaklarımızı (söz yerinde ise) paslandırdı. ”Eğirdir Gölü’nü Korumalıyız” demelerinden bıktık. Artık konuşmayın! Proje sunun! İyi de fiiliyat hani? Bu konuda bir adım attınız mı? Adım-madım Yok! Atamıyorsunuz. Ölüyü diriltmeye gücünüz, projeniz yok! Bozduğunuz doğayı düzeltemiyorsunuz! Osmanlı’nın Ispartalı Rum torunlarından Öğretmen-Mühendis Forssa Hatırlıoğlu akademik araştırmasını bir kitap halinde toplayıp Yunanca yayınlamış. Büyükannesi Eğirdir Nislides (NİS) adalı. Büyük Babası Isparta Turan mahallesinden olup sokağın adı o zamandan bu zamana hiç değişmemiş. Çay boyu Şeker sokaklı Osmanlı vatandaşı bir araştırma yapmış.. Isparta için yazılanları hep takip ediyormuş. Özellikle siyasi olmayan Isparta ve çevresinin Ispartalı Rum torunların diliyle: “Eğirdir-Küçük Asya Sparta Psidya (Nis) Asası Gölü’ nün kurtarılması konusunda baya çaba sarf etmişe benziyor. Çünkü kendi söylemiyle atalarının mezarlarının, anılarının bulunduğu bu toprakları (söz yerinde ise) manevi ikinci evi gibi sevgi dolu hayranlık duyuyor Sayın Hatırlıoğlu. Yunanlı yazar Hatırlıoğlu Eğirdir gölünün ölmesinin başlangıç tarihini iki adanın bir yolla Eğirdir’e bağlanıp ada konumundan yarımada konumuna düşürüldüğü 1980’lere bağlıyor. Atina, Selanik, Paris, Roma üniversite hocalarınca da “akademik araştırma” niteliğindeki Yunanca metninden çevirebilğim kadarıyla bakın Eğirdir Gölü’nün ölüş, yatağa düğüş tarihini ve nedenini şöyle yorumluyor Ispartalı Rum Torun Hatırlıoğlu. “ …İki ada bir zamanlar Eğirdir şehrine dar bir geçitle bağlıydı. Ama sular onu yavaşça alıp götürdü gölü besleyen pınarlar yüzünden üzerini örttü. Adalar Ruhlar adası (Can) ve Nislides (Nis) adaları bir yolla Eğirdir’e bağlandı. Adalar öldürüldü. Öldürülmekle kalmadı tam Eğirdir gölünü besleyen kırk yeraltı pınarının (bir diziliş halinde idi)üzeri yol topraklarıyla örtüldü. Gölü besleyen kaynak suları yeraltına yol bulup kaştı. İşte bu an Eğirdir gölünün ölüm zamanı oldu. Tarımcıların bilinçsiz kuyu açmaları, Yalvaç göletlerinin düşünülmeden yapımı, vahşi sulama Göl’ün erken ölmesine neden oldu. Eğirdir gölünü besleyen yeraltı pınarlarının üzerinden yol geçirilerek göl kurumaya terk edildi. Aynı hatalar Gelendost Yenice köyü sınırlarındaki göl kıyısındaki Punarönü bölgesinde bunan yeraltı pınarının üzerinden de Yenice-kemer mahallesi yolu geçirilerek pınar kurutuldu. Hani Müslümler (Müslümanlar) birisi ölünde dua ederek “Âmin “derler ya. İşte öyle oldu. Göl elden gittiğini hep seyrediyoruz. Bize “Âmin “demek düşüyor” diyor akademik kitabında Ispartalı Rum torun Öğretmen-Mühendis Hatırlıoğlu. Gölü besleyen pınarların keşfi bakın ne zaman yapılmış. Öğretmen-Mühendis kitabında: “Gölün uzunluğu 35 kilometre, genişliği ise bazen 7, bazen 15 kilometredir. Suyu temiz, içilebilirdi. 1909'da İngiliz uzmanlardan oluşan bir komite, derinliğinin 36 metreye kadar olduğunu buldu. Gölü besleyen kırk kaynağın yanı sıra karşı kıyıda Yerce (yenice) köy sınırlarındaki Punarönü pınarı ile birlikte kırk bir kaynak söz konusu olduğunu İngiliz su altı araştırmacıları keşfetmişler. Anlayacağımız şu ki orijinal doğanın fiziki yapısı insan eliyle düşüncesizce değiştirilince sonuç bu oluyor işte. Unutmayın, Eğidir adalarının ve gölün doğal yapısını bozanlar kimlerse; kendi kendilerini yargılamalarını öneriyorum. Kendilerine bir soru sorsunlar. “Biz ne yaptık” desinler. Adalara yol geçirmek sizin neyinize! Sizler, devlet yetkilileri de olsanız toplumun geleceğini, çocukların geleceklerini, hayallerini yok ettiğinizin farkına neden varmadınız? Bir doğa parçası: Eğirdir Göl’ünü ve iki Ada’ yı ölüme terk ettiniz. İnsanımızın havasını, suyunu, gölünü korumak sizin göreviniz olduğu halde bu görevinizi yapmadınız. İnsanlığın geleceğini katlettiniz. Siz yetkililer elin Rum torunu kadar kendi ata yurdunuzu, gölünüzü, adanızı koruyamadınız. Elin Yunan’ı Eğirdir gölünün, üzerindeki iki adanın korunması için kitaplar yazıyor, kavga ediyor, siz yetkililer yerinizde oturuyorsunuz. Çözüm yolu bulamıyorsunuz.. Sizse Göl’ü besleyen kaynak pınarların üzerinden anlamsız yol geçiriyorsunuz. Bu nasıl sorumluluk? Bu nasıl doğayı koruma? Kurtarmak istediğimiz Göl’ümüzün, üzerindeki Ada’ ların bugünkü haline gelmesinde sizin de payınız var. Elinizden güzel dünyanızın parçası, Isparta’ mızın Göl’ ünü, Ada’ larını gerçek sahibi çocukların elinden alanlara artık bir çift söz söyleme zamanı gelmedi mi?  
Ekleme Tarihi: 17 Temmuz 2022 - Pazar

BİLDİK SESLEDEN BIKTIK ARTIK

Siyasilerden, devlet yetkililerinden, tarımsal uğraşı içinde olanlardan, yazarlardan, çizerlerden, üniversite hocalarına kadar herkesten yıllarca hiç eksilmeyen sesleri kulaklarımızı (söz yerinde ise) paslandırdı.

”Eğirdir Gölü’nü Korumalıyız” demelerinden bıktık. Artık konuşmayın! Proje sunun!

İyi de fiiliyat hani? Bu konuda bir adım attınız mı? Adım-madım Yok! Atamıyorsunuz. Ölüyü diriltmeye gücünüz, projeniz yok! Bozduğunuz doğayı düzeltemiyorsunuz!

Osmanlı’nın Ispartalı Rum torunlarından Öğretmen-Mühendis Forssa Hatırlıoğlu akademik araştırmasını bir kitap halinde toplayıp Yunanca yayınlamış. Büyükannesi Eğirdir Nislides (NİS) adalı. Büyük Babası Isparta Turan mahallesinden olup sokağın adı o zamandan bu zamana hiç değişmemiş. Çay boyu Şeker sokaklı Osmanlı vatandaşı bir araştırma yapmış..

Isparta için yazılanları hep takip ediyormuş. Özellikle siyasi olmayan Isparta ve çevresinin Ispartalı Rum torunların diliyle:

“Eğirdir-Küçük Asya Sparta Psidya (Nis) Asası Gölü’ nün kurtarılması konusunda baya çaba sarf etmişe benziyor. Çünkü kendi söylemiyle atalarının mezarlarının, anılarının bulunduğu bu toprakları (söz yerinde ise) manevi ikinci evi gibi sevgi dolu hayranlık duyuyor Sayın Hatırlıoğlu.

Yunanlı yazar Hatırlıoğlu Eğirdir gölünün ölmesinin başlangıç tarihini iki adanın bir yolla Eğirdir’e bağlanıp ada konumundan yarımada konumuna düşürüldüğü 1980’lere bağlıyor. Atina, Selanik, Paris, Roma üniversite hocalarınca da “akademik araştırma” niteliğindeki Yunanca metninden çevirebilğim kadarıyla bakın Eğirdir Gölü’nün ölüş, yatağa düğüş tarihini ve nedenini şöyle yorumluyor Ispartalı Rum Torun Hatırlıoğlu.

“ …İki ada bir zamanlar Eğirdir şehrine dar bir geçitle bağlıydı. Ama sular onu yavaşça alıp götürdü gölü besleyen pınarlar yüzünden üzerini örttü. Adalar Ruhlar adası (Can) ve Nislides (Nis) adaları bir yolla Eğirdir’e bağlandı. Adalar öldürüldü. Öldürülmekle kalmadı tam Eğirdir gölünü besleyen kırk yeraltı pınarının (bir diziliş halinde idi)üzeri yol topraklarıyla örtüldü. Gölü besleyen kaynak suları yeraltına yol bulup kaştı. İşte bu an Eğirdir gölünün ölüm zamanı oldu.

Tarımcıların bilinçsiz kuyu açmaları, Yalvaç göletlerinin düşünülmeden yapımı, vahşi sulama Göl’ün erken ölmesine neden oldu.

Eğirdir gölünü besleyen yeraltı pınarlarının üzerinden yol geçirilerek göl kurumaya terk edildi. Aynı hatalar Gelendost Yenice köyü sınırlarındaki göl kıyısındaki Punarönü bölgesinde bunan yeraltı pınarının üzerinden de Yenice-kemer mahallesi yolu geçirilerek pınar kurutuldu. Hani Müslümler (Müslümanlar) birisi ölünde dua ederek “Âmin “derler ya. İşte öyle oldu. Göl elden gittiğini hep seyrediyoruz. Bize “Âmin “demek düşüyor” diyor akademik kitabında Ispartalı Rum torun Öğretmen-Mühendis Hatırlıoğlu.

Gölü besleyen pınarların keşfi bakın ne zaman yapılmış. Öğretmen-Mühendis kitabında:

“Gölün uzunluğu 35 kilometre, genişliği ise bazen 7, bazen 15 kilometredir. Suyu temiz, içilebilirdi. 1909'da İngiliz uzmanlardan oluşan bir komite, derinliğinin 36 metreye kadar olduğunu buldu. Gölü besleyen kırk kaynağın yanı sıra karşı kıyıda Yerce (yenice) köy sınırlarındaki Punarönü pınarı ile birlikte kırk bir kaynak söz konusu olduğunu İngiliz su altı araştırmacıları keşfetmişler. Anlayacağımız şu ki orijinal doğanın fiziki yapısı insan eliyle düşüncesizce değiştirilince sonuç bu oluyor işte.

Unutmayın, Eğidir adalarının ve gölün doğal yapısını bozanlar kimlerse; kendi kendilerini yargılamalarını öneriyorum. Kendilerine bir soru sorsunlar. “Biz ne yaptık” desinler. Adalara yol geçirmek sizin neyinize! Sizler, devlet yetkilileri de olsanız toplumun geleceğini, çocukların geleceklerini, hayallerini yok ettiğinizin farkına neden varmadınız?

Bir doğa parçası: Eğirdir Göl’ünü ve iki Ada’ yı ölüme terk ettiniz. İnsanımızın havasını, suyunu, gölünü korumak sizin göreviniz olduğu halde bu görevinizi yapmadınız. İnsanlığın geleceğini katlettiniz. Siz yetkililer elin Rum torunu kadar kendi ata yurdunuzu, gölünüzü, adanızı koruyamadınız.

Elin Yunan’ı Eğirdir gölünün, üzerindeki iki adanın korunması için kitaplar yazıyor, kavga ediyor, siz yetkililer yerinizde oturuyorsunuz.

Çözüm yolu bulamıyorsunuz.. Sizse Göl’ü besleyen kaynak pınarların üzerinden anlamsız yol geçiriyorsunuz. Bu nasıl sorumluluk? Bu nasıl doğayı koruma? Kurtarmak istediğimiz Göl’ümüzün, üzerindeki Ada’ ların bugünkü haline gelmesinde sizin de payınız var. Elinizden güzel dünyanızın parçası, Isparta’ mızın Göl’ ünü, Ada’ larını gerçek sahibi çocukların elinden alanlara artık bir çift söz söyleme zamanı gelmedi mi?

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.