Şunu hemen söylemeliyim ki: Bizler üzerinde yaşamakta olduğumuz güzelim ülkemizde, memleketimizde tarihi dokuyu yok etme de yarış içindeyiz.
Isparta’mızın hemen hemen her bölgesi de tarihi zenginliklerle dolu. Isparta’mızda tarihi zenginliği en yüksek yoğunlukta olan yerlerden birisi Uluborlu diğeri de Yalvaç (Pisidia) bölgeleridir. Yalvaç bölgesi sadece Roma uygarlığını (Şehir devleti) üzerinde barındırırken Uluborlu İlk Çağ Luwi uygarlığından Eti, Firig, Roma, Arap, Bizans Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerini içinde barındırmış bir tarihi bölgemizdir.
Üzerinde, bilinen 11 değişik çağlarda uygarlıkları barındırmış Uluborlu ilçemizdeki her Çağ’a, (uygarlıklara) ait eserlerin yerli halkça korunamadığını, talan edildiğini söylemek abartı olmayacaktır.
Tarihi mekânların yıllarca taşları ev yapmak için çekilerek tahrip edilmiş.
Yakın geçmişte Van bölgesinden getirilen göçmen insanlarımızın barınmaları için Uluborlu asar (tarihi alanda) bölgesinde evler yapmaları nedeniyle; doğayı, tarihi kalıntıları yok etmelerine göz yumulmuş. Gezip gördüğüm söz konusu kale dışı yerleşim bölgelerinde henüz sağlamlığını koruyan Selçuklu dönemi taş döşemelerin bir kısmı kepçeyle yol açma bahanesiyle talan edilmiş. Edilmekte.
Uluborlu halkı, belediye, kaymakamlık, müftülük diğer bölgesel vakıf ve derneklerin buna seyirci kaldıklarını, kalmakta olduklarını söylemenin hata olmayacağını düşünüyorum.
Önümüzdeki zamanlarda nasip olursa fotoğraflarıyla birlikte Uluborlu ilçemizde yaşanmış tarihi dönemlere ait kalıntıların, eserlerin nasıl tahrip edildiğini, korunamadığına ilişik yazılarımı okuyacaksınız.
Özellikle Osmanlı, Selçuklu mezarlıklarının bulunduğu (bölgemizde) tek yöre Uluborlu. Artık Osmanlı ve Selçuklu mezarlıkların içindeki süslü mezar taşlarından birkaçı, mezarlardan da yine sayılı sayıda kalmış. Mezar taşlarının birçoğu insan eliyle parçalanmış. Parçalanmakta devam ettiğini söylemek abartı olmayacaktır.
Her tarihi dönemini bizlere tanıtacak yirmiden fazla tarihi dokulu çeşmenin tamamına yakını insan eliyle tahrip edilmekte. Tarihi çeşmeleri kendi evinin duvarlarının içine alacak kadar (nasıl cesaret edilmiş) cesurca tahribine Uluborlu halkı veya devletin görevlileri veya Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Anıtlar Kurulu, Müze müdürlüğü, Turizm müdürlüğü, yöre vatandaşları ile birlikte ilgisiz kalınmış görüntüsü veriyor.
Neden ses çıkarılmadı, çıkarılmıyor? Bir yetkili birisi eyler söylemeli! Öyle sorumsuzca tarihi dokular tahrip edilmiş ki; halen de edilmekte. Bu tarihi dokular tüm Türkiye‘ mizi, her insanımızın ortak malıdır, milli servetimizdi.
Buna rağmen Uluborlu ilçemizin tarihi dokusu hala güzel, hala bölgenin en muhteşem tarih-kültür bölgesi olduğunu da söyleyebiliriz. Anlatılarımın doğruluğunu şöyle anlamanızı istiyorum. Uluborlu’daki on bir uygarlığın izleri var demiştim. Söz konusu İlk Çağ uygarlıklarının her dönemini gösteren eserler tahrip edilse de hala ayakta. Eserler korunamıyor, tarihi kalıntıların doğaya ve insan tahribine karşı kendileri direniyorlar.
İlk Çağ Luwi dönemi kaya mezarlarından, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ilişkin eserlerin boy- boy sıralandığı güzelim bölgemiz Uluborlu’ muz buram buram tarih kokarken, ilçemizde bu zenginlilere sahip çıkmak şurda dursun: Bir Tarih-Turizm, Kültür derneği bile yok.
Örneğin Uluborlu Karabey hamam diğer eserler gibi yıkılışa terkedilmiş. Devletin ilgilileri programa almışlar. Restore edilecekmiş, ses çıkmamış. Yine tarihi camiler harap halinde. Kurtuluş savaşının bölgede karşı duruş anlamında Uluborlu ‘nun duyarlı halkınca toplantıların yapıldığı, direniş ve Türk Ordusuna lojistik destek anlamında kararların alındığı Uluborlu Çopur Evi bakımsız. Restore edilmesi anlamında dört yıl öncesinde karar alınmış, Tabiat Varlıkları ve ya diğer devletin kuruluşları sessiz kalıyorlar görüntüsü var.
Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Anıtlar Kurulu, Turizm, Kültür Bakanlığı ilgilileri dediğim gibi ilgisizler görüntüsü vermekteler. Yaklaşık üç ay önce saygıdeğer Kültür Ve Turizm İl Müdürü Ali Göçer Bey telefon açıp şahsımı bilgilendirmişlerdi. Bazı Uluborlu’daki tarihi Çopur evi, Karabey hamamı ve diğer yerlerdeki tarihi dokuların restorasyonu için ön inceleme için Antalya’dan Tabiat Varlıkları’ ndan veya Koruma Kurulu’ ndan birilerinin geleceğini söylemişlerdi. Kıpırdanma yok!
.Merak ediyorum. Uluborlu kaymakamlığı, Uluborlu belediyesi veya Uluborlu’nun tarihi zenginliklerini korudukları iddiasında bulunan Uluborlu Eğitim, Kültür Vakfı tarihi dokuyu korumada, eserlerin yenilenmesinin takibi konusunda ne gibi eylemleri olduğunu merak ediyorum. Uluborlu’ya gelen giden ziyaretçiler, yetkililer veya dernek vakıf görevlileri veya siyasiler yıkılmaya yüz tutmuş tarihi eserlerin önünde fotoğraf çektirip- çektirip gittiklerini hiçbir kıpırdanış göstermedikleri de ortada değil mi? Kiraz çiçekleri kadar tarihi taşları da korumanız gerekmiyor mu?
Güzelim tarihi yapılar unutuluşa, yıkılışa kurban gitmekte. Uygarlık eserlerini hepimizin koruma gibi bir mecburiyetimiz var. Uluborlu’lu, Türkiye’ li ve dünyalı insanlarımızın çocuklarına geleceğe yönelik hayallerini besleyecek besinler gibidir tarihi kalıntılar. Onları koruyamaz, talan edersek; yeni neslin ilham kaynağı olacak ata mirasını ellerinden almış olmaz mıyız? Luwiler, Sümerler, Hititleri, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Hamidoğulları, Osmanlılar, Selçuklular, Uluborlu’ ya imzalarını atmışlar. Biz bu imzaları siliyoruz!