Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

CUMHURİYET İDARESİNİN GÜZELLİĞİ

1839’da geçmiş tarihimizde Isparta’mızı da olumlu yönde etkileyecek, geri kalmışlığımızdan bizleri kurtaracak kararların yer aldığı Tanzimat Fermanı adlı kararlar padişahın izniyle yayınlanır. Bu kararların yayınlanmasının ardından hayata geçirilir. Isparta’mızda kararların duyulmasının ardından sokaklarda sevinç yürüyüşleri yapılır. Bir takım insanlar coşku içinde olan insanların yürüyüş anında evlerin pencerelerinden kurutulmuş meyveler (üzüm, iğde, elma, erik kuruları gibi) atılır. Sevinç yürüyüşleri gece de fener alaylarıyla devam eder. Herkes sevinç içindedir demiştim. Ancak bir kısım medrese görevlileri bu kararlardan hiç hoşlanmazlar. Çünkü bu kararlarla bey gibi yaşayan, bir eli balda bir eli yağda olan söz konusu insanlarımız keyiflerinin kaçacağını düşünürler ve sevinç içinde sokaklarda bir iki hafta yürüyüş yapan halkımıza ters gelecek söylem, vaazlarda bulunurlar. Bu söylemlerini ibadethanelerde de devam ederler. Ta ki Isparta Mutasarrıf Valisi uyarıncaya, yeni yasaya göre yargılanacaklarının gözdağını verene kadar devam eder. Milletçe “çağdaş ülkelerin seviyesinin üzerine çıkma” nın yolu açılıyordu. Geri kalmışlıktan sıyrılma, ülkemiz ve Isparta sancağı açısından. Padişah Sultan Abdülmecid ve Dışişleri Bakanı (Hariciye Nazırı) Koca Mustafa Reşid Paşa’nın çabalarıyla tüm yurtta yenileşme, Bat’ ının bilimi ışığında ülkenin kalkındırılması amaçlanır. İş’e eğitimden başlanır. Eğitimde yenileşmenin ilk adımı olarak, yeni türde, batılı anlamda okulların açılması hızlanır. Medrese adı verilen yerlerin bozulmaya yüz tuttuğu, güzel dinimizin kurallarının yerine hayali fikirlerin öğretilmeye başlanması artık bu okulların işlevinin bozulmaya yüz tuttuğu saltanat makamlarınca da biliniyordu. Bu tür eğitim veren yerle r halkın gözünde de anlamını yitirmişti. İşlevini bitiren medreselerin yerine dünyalık ve de fen’ e dayalı bilgilerin de verildiği yeni tür okullar hemen açılır. İlk adımı atan il sancak vilayetlerin başında Isparta birinci sırayı alır.1841. Isparta Sancağı Mevlevi Cemaati’ nin iaşe (kiler) defterine düşülen notlardan bazı yaşanan tarihi gerçekleri öğreniyoruz. Soğan, bulgur, ekmek, et, pekmez gibi dergâh günlük kiler alım rakamlarının arasına 1839’ ların siyasi, idari gidişat notları kısa cümleler halinde yazılmasının nedenini (gizemini) sonraki yazılarımıza bırakalım istiyorum. Isparta sancak sokaklarında birkaç ay içinde eski eğitim sistemiyle eğitim-öğretim veren ev okulları, medrese ile mahalle okullarından başka yeni türde okullar açılır. Ülkede ve Isparta da ev okulları mekân olarak, öğretme biçimi olarak tartışılır biçimdeydi. İnsanımıza, “bugünün küçüğü yarınların büyüğü” olacak insanımıza hiçte iyi görüntüde değildi. Özellikle mahalle aralarına sıkıştırılmış, güya; “dinimizi, ahlakımızı öğretiyoruz” iddiasıyla yıllarca bilim ve teknikten uzak kalınmış. Yüce peygamberimizin ilkelerinden uzak kalınmış. Bu tür eski tip okullarda görevlilerin kendi düşüncelilerini öne çıkarıp ülkemizi gelişmiş ülkeler seviyesinden geri bırakıldığı anlaşılınca: Tanzimat Fermanıyla bu oyunlar bozulur. Osmanlı ülkesinde ilk “Yenileşme okulları” Isparta da açılır. Dışişleri Bakanı (Hariciye Nazırı) Koca Mustafa Reşid Paşa’nın nizamnamesi (yazılı emriyle) Isparta sancağı pilot il seçilir. LATİN ALFABESİ ile eğitim verecek üç okul 1877’nin Aralık ayında Isparta sancağında açılır. Birer ay ara ile Isparta sokaklarında yeni türde eğitim veren okullar devreye girer. Isparta Mutasarrıf Vali Paşası Hasan Tahsin Paşa hem Latin alfabesiyle hem de “Eski Türkçe” adı verilen Arap alfabesiyle eğitim yapılmasından yanaydı. Dere Mahallesi Okulu, Çelebiler, Haririzade Efendi, Acemler (Ermeni) Mahallesinde, Hafız Süleyman Efendi okulları (deneme anlamında üç okul) LATİN ALFABESİ ile eğitime başlar. 1877 ile 1928 yani Büyük Atatürk’ün 1 Kasım 1928 Latin alfabesi ile eğitim hamlesini başlatmadan elli yıl önce Padişah Sultan Abdülmecid döneminde Isparta sancağında Latin alfabesi ile eğitim-öğretim denemesine girişilir. Diğer yandan yeni türde eğitim veren okullar Isparta da sırayla iki üç ay içinde açılır. Ama Latin alfabesiyle eğitime bu okullarda bazı medrese görevlileri şiddetle karşı çıkarlar. Medrese görevlilerinin karşı duruşları yüzünden dönemin Vali Mutasarrıfı Hasan Tahsin Paşa Latin alfabesiyle diğer okullarda da eğitim verilmesinden vazgeçer. Hocazade Mahallesinde Yesari Okulu, Keçeci de Hafız Mehmet Efendi, Yenice, Aldanzade Doğancı, İskender Mahallesinde Dede Oğlu Okulu, Germiyan, Miski Zade Okulları açılır. Devamı gelir. Tabakhane Okulu Çelebiler, Müftü Efendi, Karaağaç Mahallesinde Yusuf Ağa Okulu, Camii - Atik Mahallesinde Hoca Piri, Mimar Sinan Camisi karşısında Celâli, Kütük Minarede Hoca Oğlu. Bu okullarda yeni türde, batılı anlamda derslerin de (Fen-Sosyal) yer aldığı programla eski Türkçe ile eğitim verilmeye başlanır. Söz konusu yeni türde okulların açılmaya başladığı günlerde iyi olmayan olaylar olur. Medreselerin görevlileri yeni türde açılan okullara giden talebelerin önlerine geçerler. “Yeni açılan okullara gitmeyin! Bizim okullara gelin. O okullarda başka dinler öğretiliyor” derler. (Mevlevi Dergâhı iaşe defterleri notlarından) Bu dönemde medreselerden gelen muhalif seslere rağmen yeni, batılı anlamda eğitim-öğretim uygulamaları Isparta sancağında yerini bulur, sağlamlaşır. Bu durum Isparta halkının sağduyulu anlayışının bir eseridir. Veliler ve öğrenciler büyük bir gayretle işe girişirler. Kış mevsimlerinde öğrencilerin evlerinden koltukları altında getirdikleri odunlarla yakılan saç sobalarla, memleketimizin o müthiş kış günlerinde eğitim büyük iştahla devam eder. 1877’lerde Isparta, şimdiki zamanımızdan daha mı çağdaştı. O zamanki Isparta halkı daha mı batının bilim ışığı ile eğitim-öğretim yapılmasını isterdi. Ne oldu bize? Artık din ilminin yanında dünya ilminin gelmesi birçok yanlış düşünen insanları rahatsız etse de: Isparta halkının büyük bölümü batılı anlamda eğitimden yana tavır koymuşlardı. Yeni türde deneme, Latin alfabeli eğitim-öğretim1876’ dan1878’ e kadar devam eder. Nedense yeni padişahla birlikte Latin Alfabeyle eğitim-öğretim sekteye uğrar. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte; 1928’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yenilikleriyle birlikte Latin harflerle eğitim-öğretim yeniden başlar. 1876’da Isparta da: Dışişleri Bakanı (Hariciye Nazırı) Koca Mustafa Reşid paşanın emriyle yeni batılı anlamda Isparta sancağı mahallelerinde Latin harfleriyle eğitim gören Isparta mahallelerinden (elimdeki uzun liste belgeye göre) birkaç örnek vermek istiyorum. Cami Atik mahallesindeki yeni türde eğitim veren okulda Latin harfleriyle eğitim gören Ispartalı öğrencilerden Çilingiroğlu Dülger Mustafa torunu: Kalaycı Mehmet Ali. Aynı mahalleden Çelikpaşazade Mehmet Şerif torunu yazıcı Şerif. Şeyh mahallesinden (Kutlubey) Gülcüebubekiroğlu torunu Veli (mesleği Deveci). Hocaelfi (Pirimehmet) mahallesinden Mollasalihoğlu torunu yazıcı Abdurrahman. Çelebiler mahallesinden Sancak Ayanı yapmış, Damgacızade Mustafa torunu İbrahim (Muhtar). Yayla mahallesinden Silleli Osmanoğlu Mehmet’in torunu Mehmet Emin Cami süslemecisi (Nakkaş-Mum imalatçısı). Karaağaç mahallesinden Bozosmanoğlu torunu Osman ’ın oğlu (terazi, kantar damgacısı) Kadir Efendi. Keçeci mahallesinden mestçi Mustafa’nın torunu saatçi Mesut. Değirmenler ağası Mustafa’nın torunu zahire tüccarı Celal Ali (Başdeğirmen) (2022 Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmenler’ in atalarından olmalı.  
Ekleme Tarihi: 25 Ocak 2022 - Salı

CUMHURİYET İDARESİNİN GÜZELLİĞİ

1839’da geçmiş tarihimizde Isparta’mızı da olumlu yönde etkileyecek, geri kalmışlığımızdan bizleri kurtaracak kararların yer aldığı Tanzimat Fermanı adlı kararlar padişahın izniyle yayınlanır. Bu kararların yayınlanmasının ardından hayata geçirilir. Isparta’mızda kararların duyulmasının ardından sokaklarda sevinç yürüyüşleri yapılır. Bir takım insanlar coşku içinde olan insanların yürüyüş anında evlerin pencerelerinden kurutulmuş meyveler (üzüm, iğde, elma, erik kuruları gibi) atılır. Sevinç yürüyüşleri gece de fener alaylarıyla devam eder.

Herkes sevinç içindedir demiştim. Ancak bir kısım medrese görevlileri bu kararlardan hiç hoşlanmazlar. Çünkü bu kararlarla bey gibi yaşayan, bir eli balda bir eli yağda olan söz konusu insanlarımız keyiflerinin kaçacağını düşünürler ve sevinç içinde sokaklarda bir iki hafta yürüyüş yapan halkımıza ters gelecek söylem, vaazlarda bulunurlar. Bu söylemlerini ibadethanelerde de devam ederler. Ta ki Isparta Mutasarrıf Valisi uyarıncaya, yeni yasaya göre yargılanacaklarının gözdağını verene kadar devam eder.

Milletçe “çağdaş ülkelerin seviyesinin üzerine çıkma” nın yolu açılıyordu. Geri kalmışlıktan sıyrılma, ülkemiz ve Isparta sancağı açısından. Padişah Sultan Abdülmecid ve Dışişleri Bakanı (Hariciye Nazırı) Koca Mustafa Reşid Paşa’nın çabalarıyla tüm yurtta yenileşme, Bat’ ının bilimi ışığında ülkenin kalkındırılması amaçlanır. İş’e eğitimden başlanır.

Eğitimde yenileşmenin ilk adımı olarak, yeni türde, batılı anlamda okulların açılması hızlanır. Medrese adı verilen yerlerin bozulmaya yüz tuttuğu, güzel dinimizin kurallarının yerine hayali fikirlerin öğretilmeye başlanması artık bu okulların işlevinin bozulmaya yüz tuttuğu saltanat makamlarınca da biliniyordu. Bu tür eğitim veren yerle r halkın gözünde de anlamını yitirmişti.

İşlevini bitiren medreselerin yerine dünyalık ve de fen’ e dayalı bilgilerin de verildiği yeni tür okullar hemen açılır. İlk adımı atan il sancak vilayetlerin başında Isparta birinci sırayı alır.1841. Isparta Sancağı Mevlevi Cemaati’ nin iaşe (kiler) defterine düşülen notlardan bazı yaşanan tarihi gerçekleri öğreniyoruz.

Soğan, bulgur, ekmek, et, pekmez gibi dergâh günlük kiler alım rakamlarının arasına 1839’ ların siyasi, idari gidişat notları kısa cümleler halinde yazılmasının nedenini (gizemini) sonraki yazılarımıza bırakalım istiyorum. Isparta sancak sokaklarında birkaç ay içinde eski eğitim sistemiyle eğitim-öğretim veren ev okulları, medrese ile mahalle okullarından başka yeni türde okullar açılır. Ülkede ve Isparta da ev okulları mekân olarak, öğretme biçimi olarak tartışılır biçimdeydi. İnsanımıza, “bugünün küçüğü yarınların büyüğü” olacak insanımıza hiçte iyi görüntüde değildi.

Özellikle mahalle aralarına sıkıştırılmış, güya; “dinimizi, ahlakımızı öğretiyoruz” iddiasıyla yıllarca bilim ve teknikten uzak kalınmış. Yüce peygamberimizin ilkelerinden uzak kalınmış. Bu tür eski tip okullarda görevlilerin kendi düşüncelilerini öne çıkarıp ülkemizi gelişmiş ülkeler seviyesinden geri bırakıldığı anlaşılınca: Tanzimat Fermanıyla bu oyunlar bozulur.

Osmanlı ülkesinde ilk “Yenileşme okulları” Isparta da açılır.

Dışişleri Bakanı (Hariciye Nazırı) Koca Mustafa Reşid Paşa’nın nizamnamesi (yazılı emriyle) Isparta sancağı pilot il seçilir. LATİN ALFABESİ ile eğitim verecek üç okul 1877’nin Aralık ayında Isparta sancağında açılır. Birer ay ara ile Isparta sokaklarında yeni türde eğitim veren okullar devreye girer. Isparta Mutasarrıf Vali Paşası Hasan Tahsin Paşa hem Latin alfabesiyle hem de “Eski Türkçe” adı verilen Arap alfabesiyle eğitim yapılmasından yanaydı.

Dere Mahallesi Okulu, Çelebiler, Haririzade Efendi, Acemler (Ermeni) Mahallesinde, Hafız Süleyman Efendi okulları (deneme anlamında üç okul) LATİN ALFABESİ ile eğitime başlar. 1877 ile 1928 yani Büyük Atatürk’ün 1 Kasım 1928 Latin alfabesi ile eğitim hamlesini başlatmadan elli yıl önce Padişah Sultan Abdülmecid döneminde Isparta sancağında Latin alfabesi ile eğitim-öğretim denemesine girişilir. Diğer yandan yeni türde eğitim veren okullar Isparta da sırayla iki üç ay içinde açılır. Ama Latin alfabesiyle eğitime bu okullarda bazı medrese görevlileri şiddetle karşı çıkarlar.

Medrese görevlilerinin karşı duruşları yüzünden dönemin Vali Mutasarrıfı Hasan Tahsin Paşa Latin alfabesiyle diğer okullarda da eğitim verilmesinden vazgeçer. Hocazade Mahallesinde Yesari Okulu, Keçeci de Hafız Mehmet Efendi, Yenice, Aldanzade Doğancı, İskender Mahallesinde Dede Oğlu Okulu, Germiyan, Miski Zade Okulları açılır. Devamı gelir. Tabakhane Okulu Çelebiler, Müftü Efendi, Karaağaç Mahallesinde Yusuf Ağa Okulu, Camii - Atik Mahallesinde Hoca Piri, Mimar Sinan Camisi karşısında Celâli, Kütük Minarede Hoca Oğlu. Bu okullarda yeni türde, batılı anlamda derslerin de (Fen-Sosyal) yer aldığı programla eski Türkçe ile eğitim verilmeye başlanır.

Söz konusu yeni türde okulların açılmaya başladığı günlerde iyi olmayan olaylar olur. Medreselerin görevlileri yeni türde açılan okullara giden talebelerin önlerine geçerler. “Yeni açılan okullara gitmeyin! Bizim okullara gelin. O okullarda başka dinler öğretiliyor” derler. (Mevlevi Dergâhı iaşe defterleri notlarından) Bu dönemde medreselerden gelen muhalif seslere rağmen yeni, batılı anlamda eğitim-öğretim uygulamaları Isparta sancağında yerini bulur, sağlamlaşır. Bu durum Isparta halkının sağduyulu anlayışının bir eseridir.

Veliler ve öğrenciler büyük bir gayretle işe girişirler. Kış mevsimlerinde öğrencilerin evlerinden koltukları altında getirdikleri odunlarla yakılan saç sobalarla, memleketimizin o müthiş kış günlerinde eğitim büyük iştahla devam eder.

1877’lerde Isparta, şimdiki zamanımızdan daha mı çağdaştı. O zamanki Isparta halkı daha mı batının bilim ışığı ile eğitim-öğretim yapılmasını isterdi. Ne oldu bize? Artık din ilminin yanında dünya ilminin gelmesi birçok yanlış düşünen insanları rahatsız etse de: Isparta halkının büyük bölümü batılı anlamda eğitimden yana tavır koymuşlardı.

Yeni türde deneme, Latin alfabeli eğitim-öğretim1876’ dan1878’ e kadar devam eder. Nedense yeni padişahla birlikte Latin Alfabeyle eğitim-öğretim sekteye uğrar. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte; 1928’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yenilikleriyle birlikte Latin harflerle eğitim-öğretim yeniden başlar.

1876’da Isparta da: Dışişleri Bakanı (Hariciye Nazırı) Koca Mustafa Reşid paşanın emriyle yeni batılı anlamda Isparta sancağı mahallelerinde Latin harfleriyle eğitim gören Isparta mahallelerinden (elimdeki uzun liste belgeye göre) birkaç örnek vermek istiyorum. Cami Atik mahallesindeki yeni türde eğitim veren okulda Latin harfleriyle eğitim gören Ispartalı öğrencilerden Çilingiroğlu Dülger Mustafa torunu: Kalaycı Mehmet Ali. Aynı mahalleden Çelikpaşazade Mehmet Şerif torunu yazıcı Şerif.

Şeyh mahallesinden (Kutlubey) Gülcüebubekiroğlu torunu Veli (mesleği Deveci). Hocaelfi (Pirimehmet) mahallesinden Mollasalihoğlu torunu yazıcı Abdurrahman. Çelebiler mahallesinden Sancak Ayanı yapmış, Damgacızade Mustafa torunu İbrahim (Muhtar). Yayla mahallesinden Silleli Osmanoğlu Mehmet’in torunu Mehmet Emin Cami süslemecisi (Nakkaş-Mum imalatçısı). Karaağaç mahallesinden Bozosmanoğlu torunu Osman ’ın oğlu (terazi, kantar damgacısı) Kadir Efendi. Keçeci mahallesinden mestçi Mustafa’nın torunu saatçi Mesut. Değirmenler ağası Mustafa’nın torunu zahire tüccarı Celal Ali (Başdeğirmen) (2022 Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmenler’ in atalarından olmalı.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.