Terör örgütü PKK ve uzantıları,  PYD / YPG ile Paralel yapı, belâlarıyla uğraşırken bir de Virüs belası çıktı.  Bu da yetmezken;  Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ’ nin,  Suudilerin düşmanlıkları sıradan geldi: belâların, belâlıların ardı arkası kesilmiyor..    Türkiye’mizin bütünlüğüne yönelik Yunan’ ın ciddi kışkırtıcılıkları,  insanımıza olan düşmanlıklarının ölçüsü ayyuka çıktı.. Tarihte’ de böyleydi. Ne zaman bir dini Bayram’mız, şenliğimiz, Türk’ e has şölenlerimiz olsa hemen hain iç-dış odaklar kurulmuş saat gibi devreye girerlerdi.  Sanatçı, el-emin Osmanlı Ermeni halkıyla gül gibi geçinip gidiyorduk ki ortaya yine kışkırtıl-mış hainler çıkıverdi. Ermeni komitacılarının hain saldırıları, bunu fırsat bilen yerli eşkıyaların zulümleri, şımarık toprak ağalarının baskıları bir biri arkasına ulandı. Aziz milletimizin omzundan inmeyen yokluk ,  bitmeyen savaşlar yüzyıllarca ülkemizin cefâkar insanlarına huzur vermediler. Bir soluk almaya çalışılsa: Tabiat afetleri, çekirge afetleri, depremler.. hiç sonlanmayan olumsuzluklar gitmemek, bitmemek üzere hep geldi.. Anadolu’ muzda, güzel Türkiye’ mizde!  Yine de, her şeye rağmen aziz milletimiz dimdik ayakta..   Ülkemizin, insanlarının başı belâdan kurtulmuyor.                                                               *** Bir-iki gün önce Isparta’ mızın Aydoğmuş köyündeki don olayı ile Gül hasadına zarar vermesi üzücü oldu. Yalvaç Özgüney Köyü ve komşu köylerde zirai don olayı, sebze ve meyve bahçelerine zarar verdiği şeklindeki haberler başka bir üzüntümüz oldu.                                                               ***  Bir koyun sigortalanınca maliyeti yıllık 35’ tl. Diyelim kurt kaptı veya koyun dereden uçtu. Sahibine sigorta şirketi 900 tl ödüyor. Yani yüzde üçyüz katlı ödeme yapıyor sigorta..                 Zirai ürünler, bağ, bahçeler içinde öyle. Bir sigorta bedeli yıllık yatırılıyor. Bir afet, musubetlik olduğunda üreticinin acısı kısmen de olsa; malının sigortalı olmasından dolayı acı azalıyor. Sürü sahipleri veya üretici, müstahsil diyelim. Malını, bağını, bahçesini, elmasını , sebze arazisini sigortalattığında; sigorta ederinin yarısını da devlet karşılıksız ödüyor. Ne yazık ki: Üretici bu sigorta işine pek yanaşmıyor. Her şeyi devletten bekliyor.. Hep devletten bekliyoruz her şeyi. Gece-gündüz, çok sayıda para makinaları para bassa bu isteklere devletin karşılaması zor değil mi? Alışmışız yıllarca her şeyi devletten beklentiyi.. Bundan vazgeçmek gerekmiyor mu?  Biraz da batılı anlamda “sigorta işine” kafamızı yatsın!