Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

İBRADILI SADIK BEY’İ PES ETTİREN BAZI TUHAF ISPARTALILAR

“..Isparta ve Burdur’u kasıp kavuran eşkıya sürüsü kazançlarının bir bölümünü yardım adı altında Burdur ve Isparta medreselerine veriyorlardı nedense. Bu adaletsizlik karşısında toplumun her bir sosyal yapısına egemen olan medrese sözcüleri susundular.1867’de bol kavun karpuz hasadı vardı. Köylülerin mallarını zorla ellerinden alıp, yine zorla köylülerin manda kağnılarıyla Isparta pazarında satışa sunuyorlardı. Devlet otoritesi zayıf kalıyordu…” İbradılı Sadık Bey, 1866’ da Isparta Valisi olarak atanır. İbradı Antalya ilinin bir ilçesi. İbradı ayazı bol olan yer anlamındadır. Üzümleriyle tanınır. Anadolu Selçuklu devleti döneminde 1. Alaaddin Keykubad’ın üzüm bahçesi olarak ta tarihçilerin notlarına rastlamaktayız. Isparta’nın yeni valisi İbradılı Sadık Bey’in büyük dedesi de Birçok başkan savaşlarında kahramanlıklar göstermiş. Bu sülalenin tarihi süreç içinde kahramanlıkları devam eder. Akrabası İbradılı Gazi İbrahim Hayrettin Ağıldere Çanakkale de; 57 Alay’ın yardımı gelene kadar 4 sat boyunca binlerce kişilik İngiliz donanmasına karşı destansı bir direniş göstermiş. Osmanlı padişah Sultan Abdülaziz, özellikle Isparta valiliğine İbradılı Sadık Bey’i atar. Nesli her devirde patlak veren balkan savaşlarında destanlar yarattıkları için Isparta’daki karmaşıklığı ancak atadığı İbradılı Sadık Bey’in düzeltebileceğini inanır. Isparta-Burdur bölgelerinde bazı kişilerin, daha da medrese görevlilerinin eşkıyalarla ilgi kurmaları meselenin çözümünü güçleştiriyordu. Bölgeye gelen eşkıyalar vatandaşlarımızı eza cefa etmektedirler. 1966’ lı yıllar kara yıllardır Isparta ve Burdur tarihinde. Mahsulleri, süt, et veren aynı zamanda da iş hayvanlarının zorla ellerinden eşkıyalarca alınıyor. Bu davalara bakan Şer’i mahkemelerin temsilcileri de suskun kalıyorlardı. Daha çok söz konusu mahkemelerin üyeleri Isparta ve Burdur medrese hocalarından oluşmaktaydı. Eşkıya saldırıları yetmezken, Şer’i mahkemeler ve Medreseler suskunken bir de bazı ailelerin hırçınlıkları işi daha da azdırıyordu. Bunalım yaratmaya çalışan, devlete yardım etmede yavaş davranan bazı ailelerden bazıları: Uluborlu da Mahmut oğlu Hacı Ali Efendi ile Siğicioğlu ile Softazadeler, Yalvaçta Mehmet ağa çilingir zadelerle, Karaağaçta Hacı Şaban ağa Ramazan zadeler, Eğridir’de Burhan Oğlu Hacı İbrahim ağa hacı Sadık ağa. Keçiborlu’da Hacı Ali efendi Kâtip Ahmet Efendi, Isparta'da Hasan Bey sülalesi Handan ve Çallı Zadelerle rekabet halinde bulunuyor. Her biri bir suretle memurlara, idareye yanaşarak gaile (Sıkıntı meydana getirmek, üzüntü.) olay çıkartıyorlardı. Böcüzade tarihi, Mevlevi Dergâhı Dedesi Ali Dede Efendi’nin Dergâh Kiler Defteri notları) Bölgede bulunan üçkâğıtçı eşkıya ve düzenbazlar söz konusu sülalelerin devletle didişmesini fırsat bilerek ürün toplama zamanlarında Isparta ve Burdur köylerine giderler. Yukarı da isimlerini saydığımız Ispartalı bazı ailelerin adamları olduklarını söyleyen eşkıyalar köylülerin ürünlerini karşılıksız gasp ederler. Hatta her yıl tekrarlanan bu durum köylülerin kurbanlık, çifte koşum hayvanlarına kadar el koymaya bile yönelirler.. Bazı aileler üç, dört kış mevsimini zorluklar içinde; yiyeceksiz geçirirler. Cam, mescitlerde hatta kiliselerde toplanan yardımlarla insanlar geçimlerini sağlamaya çalışırlar. Garibanların sayısı artmaya başlar. Çaresizlikler kat kat artar! Bir tarafta devletle didişen Ispartalı aileler, bir tarafta Isparta ve bölgesinde üstünlüklerini ilan etmiş söz konusu ailelerin adını kullanan eşkıyalar, dolandırıcılar zincirine Isparta’nın bazı medreselerin adını kullanan, kendilerini “derin hoca” unvanını takmış başka bir düzenbazlar eklenmişti. Devletin çok karmaşık otoriteye karşı örneğin: Adları eşkıyalarca kullanılan dini kurumlara karşı koyması bazı istenmeyen sonuçlar doğurabilirdi. Ama olaylar artıyordu. Vali İbradılı Sadık Bey jandarmaya tam yetki verir. Ispartalı egemen sülalelerin adını kullanan eşkıya ve üçkâğıtçıların üzerine yürümelerini söyler. Köylülerin ürünlerini dini söylemlerle, fiilen işe karışan, medreselerin adını kullanarak elinden alan eşkıyaların suçüstü yakalanmaları, devlet otoritesine, görevlilere silah doğrultmaları halinde hemen oracıkta infaz edilmeleri yetkisi verilir. Cezaların bazı insanların korkulu rüyası olduğunu hatırlatalım. Isparta’nın, Burdur’un Diğer Bunalımlı Günlerine Gelince: Isparta valisi İbradılı Sadık Bey, Isparta da yeni açılan kız ve erkek rüştiye mektebine talebe girişini hızlandırmak için bir takım çalışmalara girişir. Medrese hocalarını, cemaat, tarikat sorumlularını bir adada İskender mahallesi Mevlevi dergahında toplar.. Söz konusu dini diğer sivil temsilcilerine Kız ve Erkek Rüştiye Ortaokuluna öğrenci gelişini artırmak için yardımcı olmalarını engel olmamalarını söyler. Bölgede meydana gelen olaylarda medrese ayağını tespit etme düşüncesindedir. Ancak bazı cemaat temsilcileri: ”.. bunun ‘asrilik‘ (medenilik, çağdaşlık) olduğunu İslam’dan uzaklaşmaktır” derler. “Rüştiye talebelerine tek tip elbise giydirilmesi, aşı gibi diğer sağlık muamelesi, bit haşeratı taraması, ilaçlanma gibi davranışların devletçe yapılmak istenmesi halinde ‘yazgı’ ya karşı gelindiğini anladıklarını” söylerler. (Peki dini konuda kurs okullarında Arap tipi elbiseler giydirilmesi, Isparta medreselerinin söylemleri bir biriyle çelişmiyor mu?) Isparta medreselerinin bazılarında: Hele hele “kız çocuklarını asri (yeni tip) okullara alınmalarının ‘dinden çıkma ‘ girişimi olduğu” savunulur. Mevlevihane’deki toplantıdan bir sonuç alınmadan dağılırlar. Vali devlet otoritesini yansıtamaz. (Burada Büyük Atatürk’ün laiklik ilkesinin ne denli mühim olduğunu hatırlatmak isterim) Vali İbradılı Sadık Bey kararlıdır. Isparta da yeni açılan kız ve erkek ortaokuluna isterlerse erkek ve kız bölümüne Rum ve Ermeni (Acem) Ispartalı aileler gönderebileceklerini söyler. Vali Bey aydın, reformdan yana olan Abdi Paşa Medresesi Müderrisi hocalarından İbrahim Ethem Efendi' yi, Rüştiye Kız, erkek Mektebi öğretmenliğine ve yöneticiliğine ataması büsbütün medrese, diğer cemaat üyelerini ( Mevlevi dergâhı hariç) çıldırtır. Isparta ve Burdur Yavaş Yavaş Düzelmeye Başlar Kısmen yukarıda saydığımız merkez ve ilçelerde egemen, ayrıcalık isteyen ailelerin devlet dairelerinde, gariban halkın üzerindeki hükümranlıkları azaltılmıştır. Pazarlara Osmanlı üretici Ispartalı, Burdurlu vatandaşların getirdikleri ürünlerden otorite dışı, devletin emirlerini dinlemeden vergi alan eşkıyalar pazar yerlerinde jandarma tarafından devlet adına (kendilerine uyarılmalarına rağmen) devleti dinlemeyenler, halkı eza cefa edenler oracıkta infazları yapılır. Isparta ve Burdur bölgelerinde hemen hemen devletin hâkimiyeti sağlanır. Bu durum bazı çevreleri rahatsız eder. Ancak Isparta cemaat, medreseleri temsilcileri İstanbul’a birkaç kişiden oluşan heyet gönderirler. Osmanlı Baş kadılığına, padişahlık makamı temsilcilerine yalan yanlış söylemlerle Rüştiye kız ve erkek okullarında insanların din dışı davranışlara itildiğini söylerler. Daha da: Yeni açılan kız ve erkek rüştiye okullarındaki öğrencilere Isparta Emre metropolitliği (Başpapazlığı) Müslüman ve Gayrimüslim çocuklara elbiselik kumaş, forma, el yapımı defter, Hun çizmesi tipinde ayakkabı (Müslümanların sarı, Acemlerin( Ermeni) kırmızı, Rumlarki siyah) bağışlaması bazı medrese hocalarının çıldırdıklarını anlatırlar. Padişahlık sarayına, Umumi Anadolu Baş Kadısına verilmek üzere kurutulmuş meyvelerden oluşan küfeleri yanlarında götüren şikâyet heyetin bu git-gel yolculuğu üç hafta sürer. İbradılı Isparta Valisi Sadık Bey’in bunca hizmetlerine karşın ulema hayatince Saray’a şikâyet edilmiştir. Söz konusu şikâyet heyetine Isparta Mevlevi Dergâhı (Isparta Mevlevihane’si, Gazi Kemal Mahallesi) Dedesi Mehmed Dede Efendi şikâyet heyetine katılmaz. Şer’i mahkemeleri Başkâtibi Sillelioğlu Süleyman Efendi de katılmaz. Diğer eleştirip katılmayan dini temsilciler: Ahi Kasap Esnaf Şeyhi Hasan Eyup Efendi (2022 Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmenlerin (Başağalardan) büyük büyük (Kır ve Pazar Sorumlu Mustafa Süleyman Başağa’ nın oğlu) dedelerinden birde Kınalızâde Abdülkadir Hamid’i şeyhi Mustafa Sabri efendi şikâyet heyetine katılmazlar. Isparta da akrabaları mevcut. Eşkıya ve egemen Ispartalı ve Burdurlu ailelerin keyfiyetlerinin kırıldığı anlarda halk rahatlar. Tam işler yoluna girmişken,1868’in baharında yazlık haşhaşlar ekilirken, millet derin bir nefes almışken, Isparta Valisi İbradılı Sadık Bey’in “sürgün” ataması çıkar. Mustafa Kemal Atatürk ne kadar haklıymış. Din ve devlet işlerini mutlaka birbirinden ayırarak devleti ve halkı yönetmek gerekiyor. Laikliğin önemi daha iyi anlaşılmıyor mu? Bazı dini çevrelerin veya dini kullanan dini çıkarlarına doğru yontmalarından yüce dinimizde zarar görmekte. Eli ayağı düzgün din adamlarımız başımızın tacıdır. Laiklik aynı zamanda dinimize canı gönülden inanan insanlar için de bir koruyuculuk bir güvence değil mi? 
Ekleme Tarihi: 03 Ekim 2022 - Pazartesi

İBRADILI SADIK BEY’İ PES ETTİREN BAZI TUHAF ISPARTALILAR

..Isparta ve Burdur’u kasıp kavuran eşkıya sürüsü kazançlarının bir bölümünü yardım adı altında Burdur ve Isparta medreselerine veriyorlardı nedense. Bu adaletsizlik karşısında toplumun her bir sosyal yapısına egemen olan medrese sözcüleri susundular.1867’de bol kavun karpuz hasadı vardı. Köylülerin mallarını zorla ellerinden alıp, yine zorla köylülerin manda kağnılarıyla Isparta pazarında satışa sunuyorlardı. Devlet otoritesi zayıf kalıyordu…”

İbradılı Sadık Bey, 1866’ da Isparta Valisi olarak atanır. İbradı Antalya ilinin bir ilçesi. İbradı ayazı bol olan yer anlamındadır. Üzümleriyle tanınır. Anadolu Selçuklu devleti döneminde 1. Alaaddin Keykubad’ın üzüm bahçesi olarak ta tarihçilerin notlarına rastlamaktayız.

Isparta’nın yeni valisi İbradılı Sadık Bey’in büyük dedesi de Birçok başkan savaşlarında kahramanlıklar göstermiş. Bu sülalenin tarihi süreç içinde kahramanlıkları devam eder. Akrabası İbradılı Gazi İbrahim Hayrettin Ağıldere Çanakkale de; 57 Alay’ın yardımı gelene kadar 4 sat boyunca binlerce kişilik İngiliz donanmasına karşı destansı bir direniş göstermiş.

Osmanlı padişah Sultan Abdülaziz, özellikle Isparta valiliğine İbradılı Sadık Bey’i atar. Nesli her devirde patlak veren balkan savaşlarında destanlar yarattıkları için Isparta’daki karmaşıklığı ancak atadığı İbradılı Sadık Bey’in düzeltebileceğini inanır. Isparta-Burdur bölgelerinde bazı kişilerin, daha da medrese görevlilerinin eşkıyalarla ilgi kurmaları meselenin çözümünü güçleştiriyordu.

Bölgeye gelen eşkıyalar vatandaşlarımızı eza cefa etmektedirler. 1966’ lı yıllar kara yıllardır Isparta ve Burdur tarihinde. Mahsulleri, süt, et veren aynı zamanda da iş hayvanlarının zorla ellerinden eşkıyalarca alınıyor. Bu davalara bakan Şer’i mahkemelerin temsilcileri de suskun kalıyorlardı. Daha çok söz konusu mahkemelerin üyeleri Isparta ve Burdur medrese hocalarından oluşmaktaydı. Eşkıya saldırıları yetmezken, Şer’i mahkemeler ve Medreseler suskunken bir de bazı ailelerin hırçınlıkları işi daha da azdırıyordu.

Bunalım yaratmaya çalışan, devlete yardım etmede yavaş davranan bazı ailelerden bazıları:

Uluborlu da Mahmut oğlu Hacı Ali Efendi ile Siğicioğlu ile Softazadeler, Yalvaçta Mehmet ağa çilingir zadelerle, Karaağaçta Hacı Şaban ağa Ramazan zadeler, Eğridir’de Burhan Oğlu Hacı İbrahim ağa hacı Sadık ağa. Keçiborlu’da Hacı Ali efendi Kâtip Ahmet Efendi, Isparta'da Hasan Bey sülalesi Handan ve Çallı Zadelerle rekabet halinde bulunuyor. Her biri bir suretle memurlara, idareye yanaşarak gaile (Sıkıntı meydana getirmek, üzüntü.) olay çıkartıyorlardı. Böcüzade tarihi, Mevlevi Dergâhı Dedesi Ali Dede Efendi’nin Dergâh Kiler Defteri notları)

Bölgede bulunan üçkâğıtçı eşkıya ve düzenbazlar söz konusu sülalelerin devletle didişmesini fırsat bilerek ürün toplama zamanlarında Isparta ve Burdur köylerine giderler. Yukarı da isimlerini saydığımız Ispartalı bazı ailelerin adamları olduklarını söyleyen eşkıyalar köylülerin ürünlerini karşılıksız gasp ederler. Hatta her yıl tekrarlanan bu durum köylülerin kurbanlık, çifte koşum hayvanlarına kadar el koymaya bile yönelirler..

Bazı aileler üç, dört kış mevsimini zorluklar içinde; yiyeceksiz geçirirler. Cam, mescitlerde hatta kiliselerde toplanan yardımlarla insanlar geçimlerini sağlamaya çalışırlar. Garibanların sayısı artmaya başlar. Çaresizlikler kat kat artar!

Bir tarafta devletle didişen Ispartalı aileler, bir tarafta Isparta ve bölgesinde üstünlüklerini ilan etmiş söz konusu ailelerin adını kullanan eşkıyalar, dolandırıcılar zincirine Isparta’nın bazı medreselerin adını kullanan, kendilerini “derin hoca” unvanını takmış başka bir düzenbazlar eklenmişti. Devletin çok karmaşık otoriteye karşı örneğin: Adları eşkıyalarca kullanılan dini kurumlara karşı koyması bazı istenmeyen sonuçlar doğurabilirdi. Ama olaylar artıyordu.

Vali İbradılı Sadık Bey jandarmaya tam yetki verir. Ispartalı egemen sülalelerin adını kullanan eşkıya ve üçkâğıtçıların üzerine yürümelerini söyler. Köylülerin ürünlerini dini söylemlerle, fiilen işe karışan, medreselerin adını kullanarak elinden alan eşkıyaların suçüstü yakalanmaları, devlet otoritesine, görevlilere silah doğrultmaları halinde hemen oracıkta infaz edilmeleri yetkisi verilir. Cezaların bazı insanların korkulu rüyası olduğunu hatırlatalım.

Isparta’nın, Burdur’un Diğer Bunalımlı Günlerine Gelince:

Isparta valisi İbradılı Sadık Bey, Isparta da yeni açılan kız ve erkek rüştiye mektebine talebe girişini hızlandırmak için bir takım çalışmalara girişir. Medrese hocalarını, cemaat, tarikat sorumlularını bir adada İskender mahallesi Mevlevi dergahında toplar.. Söz konusu dini diğer sivil temsilcilerine Kız ve Erkek Rüştiye Ortaokuluna öğrenci gelişini artırmak için yardımcı olmalarını engel olmamalarını söyler. Bölgede meydana gelen olaylarda medrese ayağını tespit etme düşüncesindedir.

Ancak bazı cemaat temsilcileri: ”.. bunun ‘asrilik‘ (medenilik, çağdaşlık) olduğunu İslam’dan uzaklaşmaktır” derler. “Rüştiye talebelerine tek tip elbise giydirilmesi, aşı gibi diğer sağlık muamelesi, bit haşeratı taraması, ilaçlanma gibi davranışların devletçe yapılmak istenmesi halinde ‘yazgı’ ya karşı gelindiğini anladıklarını” söylerler.

(Peki dini konuda kurs okullarında Arap tipi elbiseler giydirilmesi, Isparta medreselerinin söylemleri bir biriyle çelişmiyor mu?)

Isparta medreselerinin bazılarında: Hele hele “kız çocuklarını asri (yeni tip) okullara alınmalarının ‘dinden çıkma ‘ girişimi olduğu” savunulur. Mevlevihane’deki toplantıdan bir sonuç alınmadan dağılırlar. Vali devlet otoritesini yansıtamaz. (Burada Büyük Atatürk’ün laiklik ilkesinin ne denli mühim olduğunu hatırlatmak isterim)

Vali İbradılı Sadık Bey kararlıdır. Isparta da yeni açılan kız ve erkek ortaokuluna isterlerse erkek ve kız bölümüne Rum ve Ermeni (Acem) Ispartalı aileler gönderebileceklerini söyler. Vali Bey aydın, reformdan yana olan Abdi Paşa Medresesi Müderrisi hocalarından İbrahim Ethem Efendi' yi, Rüştiye Kız, erkek Mektebi öğretmenliğine ve yöneticiliğine ataması büsbütün medrese, diğer cemaat üyelerini ( Mevlevi dergâhı hariç) çıldırtır.

Isparta ve Burdur Yavaş Yavaş Düzelmeye Başlar

Kısmen yukarıda saydığımız merkez ve ilçelerde egemen, ayrıcalık isteyen ailelerin devlet dairelerinde, gariban halkın üzerindeki hükümranlıkları azaltılmıştır. Pazarlara Osmanlı üretici Ispartalı, Burdurlu vatandaşların getirdikleri ürünlerden otorite dışı, devletin emirlerini dinlemeden vergi alan eşkıyalar pazar yerlerinde jandarma tarafından devlet adına (kendilerine uyarılmalarına rağmen) devleti dinlemeyenler, halkı eza cefa edenler oracıkta infazları yapılır. Isparta ve Burdur bölgelerinde hemen hemen devletin hâkimiyeti sağlanır.

Bu durum bazı çevreleri rahatsız eder.

Ancak Isparta cemaat, medreseleri temsilcileri İstanbul’a birkaç kişiden oluşan heyet gönderirler. Osmanlı Baş kadılığına, padişahlık makamı temsilcilerine yalan yanlış söylemlerle Rüştiye kız ve erkek okullarında insanların din dışı davranışlara itildiğini söylerler. Daha da: Yeni açılan kız ve erkek rüştiye okullarındaki öğrencilere Isparta Emre metropolitliği (Başpapazlığı) Müslüman ve Gayrimüslim çocuklara elbiselik kumaş, forma, el yapımı defter, Hun çizmesi tipinde ayakkabı (Müslümanların sarı, Acemlerin( Ermeni) kırmızı, Rumlarki siyah) bağışlaması bazı medrese hocalarının çıldırdıklarını anlatırlar.

Padişahlık sarayına, Umumi Anadolu Baş Kadısına verilmek üzere kurutulmuş meyvelerden oluşan küfeleri yanlarında götüren şikâyet heyetin bu git-gel yolculuğu üç hafta sürer. İbradılı Isparta Valisi Sadık Bey’in bunca hizmetlerine karşın ulema hayatince Saray’a şikâyet edilmiştir.

Söz konusu şikâyet heyetine Isparta Mevlevi Dergâhı (Isparta Mevlevihane’si, Gazi Kemal Mahallesi) Dedesi Mehmed Dede Efendi şikâyet heyetine katılmaz. Şer’i mahkemeleri Başkâtibi Sillelioğlu Süleyman Efendi de katılmaz.

Diğer eleştirip katılmayan dini temsilciler:

Ahi Kasap Esnaf Şeyhi Hasan Eyup Efendi (2022 Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmenlerin (Başağalardan) büyük büyük (Kır ve Pazar Sorumlu Mustafa Süleyman Başağa’ nın oğlu) dedelerinden birde Kınalızâde Abdülkadir Hamid’i şeyhi Mustafa Sabri efendi şikâyet heyetine katılmazlar. Isparta da akrabaları mevcut.

Eşkıya ve egemen Ispartalı ve Burdurlu ailelerin keyfiyetlerinin kırıldığı anlarda halk rahatlar.

Tam işler yoluna girmişken,1868’in baharında yazlık haşhaşlar ekilirken, millet derin bir nefes almışken, Isparta Valisi İbradılı Sadık Bey’in “sürgün” ataması çıkar. Mustafa Kemal Atatürk ne kadar haklıymış. Din ve devlet işlerini mutlaka birbirinden ayırarak devleti ve halkı yönetmek gerekiyor. Laikliğin önemi daha iyi anlaşılmıyor mu? Bazı dini çevrelerin veya dini kullanan dini çıkarlarına doğru yontmalarından yüce dinimizde zarar görmekte. Eli ayağı düzgün din adamlarımız başımızın tacıdır. Laiklik aynı zamanda dinimize canı gönülden inanan insanlar için de bir koruyuculuk bir güvence değil mi? 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.