Uluborlu’da kölelik yokken Isparta da yaygındı. Saygıdeğer okuyucular, Isparta, Uluborlu (günlük) sosyal iletişim tarihi oldukça zengindir. Ancak Türk tarihinde günübirlik yaşamı ele alan pek bilgi yok. Isparta ve Uluborlu Sokaklarında günlük olup bitenleri Türk tarihçilerinin yazdıklarında pek göremeyiz. Osmanlı’nın yaşam dönemlerinde Uluborlu ve Isparta’da yaşamışlığın çeşitli ve bir o kadar da hareketli olduğunu söylemeliyim. Rum ve Ermenilerle (Acem) Müslüman ahalinin ilişki lerini ancak Yunanistan’a göç ettirilmiş Uluborlu ve Isparta Rumlarının torunlarından (ataları ndan duyduklarından) sözlü anlatımların dan, papazların zamanında not ettikleri günlük lerden (Vakayiname) anlıyoruz. Bir iddia ile söyleyebilirim ki Türkiye de bu işi yani zaman zaman Rum torunlarının ayaklarına giderek sözlü tarihi bilgileri alman olarak bir ilk olduğumu söyleyebilirim. Bu konuda altıncı kitabım (Tarihin Başladığı İki Şehir” yayınlanmak üzere. Kültür bakanlığından izni alındı. *** Türkiye de bilgileri şahsıma verme cesaretinde bulunan İletişimci Tarihçi (Selanik) Isparta’ lı Osmanlı Rum torunu saygıdeğer Hacı Hristo Delibaş’a teşekkür ederim. Isparta Uluborlu’da olup biten günlük yaşamı bu kitaplarımda bulmanız mümkün. Büyük Türk Hakanı Mete Han diyor ki: “Ne kadar uzağa görmek istiyorsan; o kadar geriye gitmelisin” diyor. Türkçe’ mizde deyim veya kalıplaşmış söz olarak bulunan: “İpliğini pazara çıkarmak” deyimini duymuşsunuzdur. Kişinin beğenilmeyen yanını ortaya çıkarmak anlamında bir söz grubudur. Ama bu sözün Isparta’mıza ait ya da Isparta’dan çıkma bir söz olduğunu bilmem duydunuz mu? İlk defa (Benden) duyuyorsunuz belkide! Bu söz Isparta kaynaklıdır. Ülkemize Isparta’ dan yayıldığını iddia ediyorum. *** Şimdi esas konumuza bir bakalım.Isparta tarihinde bilinmeyen günlük olayları nasip olursa ya kitaplarımdan ya da “son32” de günlük Isparta gazetesinden okuma imkânı bulmaktasınız, bulacaksınız. Biliyorsunuz: Sevgili Peygamberimiz köleliği Veda Hutbesi’ yle yasakladı. Buna rağmen maalesef Anadolu’nun birçok yerinde, Isparta sancağında kölelik, “uşak “ya da hizmetkâr” adı altında köle alım satımı devam ediyordu. Isparta da kölelik alım satımı şimdiki İplik ya da Halil Hamid paşa camisi arkasındaki alanda alınıp satılıyordu. Esasında bu alan yani otel binasının bulunduğu alan iplik, dokuma malzemelerinin alındığı, satıldığı pazardı Osmanlı’da. Isparta bir dokuma bölgesiydi. Söz konusu iplik pazarını Ama bunu bazı insanlar amacı dışında köle ticaretinde kullanıyorlardı. Hatta kölelerin bu pazardaki adı: ”iplik” ’ti. Köleler ya da işinden hoşlanmadığı kölesini Osmanlı vatandaşlar iyi akçe etmesi için iplikçi pazarına çıkarıyordu. Devlet yetkililerinin, Müderris veya din adamlarının veya Kadı’ nın gözü önünde köleler alınıp satılıyordu. Kölesini pazara götürürken veya ev bölgesinde komşusunun kölesini göremeyen komşuları esas ev sahibi komşusunu gördüklerinde kölesinin nerde olduğu soruluyordu. Buna verilen cevap “Kölemi sattım” yerine “ipliğimi pazara çıkardım” oluyordu. Tabi bu oyuncu gözüyle, kurnazca yüzyıllarca devam etti. Olanlar bir kandırıkçılıktı. Güzel dinimizin emirlerine dinlememekti! Bu durumu Allah’ın gördüğünü neden bilmezler, bilinmez. *** Bu durum şöyle gelişirdi: Isparta’da yarı gizli, üstelik bazı insanlar (Osmanlı döneminde) Hac’ ca giderek dönüşlerinde en az üç köle getirirlerdi. Bir köle satışından hac masraflarını, diğer iki köleyi de Isparta İplik pazarında satarlardı. (Isparta’da) İplikçi camii arkasında bulunan köle pazarında (İplik Pazarı) satarak kendilerince sermaye edinirlerdi. Osmanlı idari dönemlerinde, hemen hemen Cumhuriyet’e kadar köle ticareti gizli kapaklı devam eder. Isparta’da en büyük köle tüccarı Isparta Ağa’sı Abdi Ağa veya sivil paşa idareci Abdi Paşa idi. Ağalığı köle ticareti yaparak(1556) kazandığını söylemek abartı olmayacaktır. Abdi Ağa (Paşa, Mutasarrıf Vali) günahlardan kurtulmak için kölelerin satılıp alındığı İplik pazarınının yanıbaşına bir Rum’dan satın aldığı yere cami yaptırır. Köle tüccarı Abdi Ağa üstündeki “Köle Tüccarı” adını silmek, günahlarını affettirmek için bu camiyi yaptırır. Isparta halkı uzun süre söz konusu camiye pek gelip ibadetlerini yapmazlar. Halil Hamid paşa camiyi bugünkü haline getirdikten sonra bu caminin bir bölümünde kütüphane, okuma, eski ve yeni yazı kursları öğretilmesini sağladı. Zamanla camiye cemaat gelmeye başlar. Söz konusu camimizin adı İplikçi Camisi veya Abdi Ağa ya da sonradan camiyi bugünkü hale getiren Sadrazam Halil Hamid Paşa Camisi adı denmiştir. Esasında Ispartalılar söz konusu caminin adını “köle camisi” diyorlardı. Ta ki Sadrazam Halil Hamit paşa camiyi yıktırıp yeni den bugünkü haline getirinceye kadar. *** Osmanlı da köleliğin yasaklandığına, aksi hareket edenlerin cezalandır ılmasına yönelik kanunlar olmasına karşın bu yasalar söz yerindeyse; Isparta da sökmüyordu. Zenci erkek ve bayan kölelerin yanı sıra beyaz köleler (Rusya bölgesinden) Isparta İplik pazarı adı verilen bugünkü Isparta Otel binasının yani İplikçi camimin arkasındaki (Kaymakkapı meydanına bitişik) meydanlıkta köleler alınıp satılıyordu. Köleleri kul haline getirme mahanası Osmanlı ve Isparta da büyük meziyetti. Bu durum köleliğin uzun süre sürmesini sağladı diyebiliriz. Diğer sebeplerde var tabi… Önceki Isparta Belediye başkanının döneminde Osmanlı belgeleriyle ilgili 1833’ lerdeki nüfus durumunu ele alan bir kitap yayınlanmıştı. “Osmanlı Nüfus Defterlerinde Isparta 1833” adlı kitap. Bu kitapta Isparta ve civarında yüzlerce ailede kölelerin bulunduğunu görmeniz mümkün. Isparta köylerinde erkek kölelerin adı” mercan” bayan kölelerin adı ise Uşak” veya “yardımcı” idi. Sadece Uluborlu kasaba merkezinde ve köylerinde köle alınıp satılmaz. Uluborlu beyi ile halkı köleliği sevgili peygamberimizin buyur duğu gibi kölelik Isparta bölgesinde sadece Uluborlu’da yasaktı Osmanlı idari döneminde. Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik, İmparatorluğun ya da Isparta sancağı ekonomi sinin toplumunun önemli bir parçası olduğunu anlamaktayız. Sultan II. Abdülhamid'in kişisel kölelerini 1909'da serbest bıraktı. Bu gösterişle kısmen Anadolu’da kölelik yavaşladı. Ancak Isparta da devam etti. Gülcü ve diğer mezarlara yolunuz düşerse çok sayıda köle mezarı olduğunu görürsünüz. Mezarı yapılmamış olanları tabi bilemeyiz. Sevindirici bir şey var ki Isparta da köle bulunduranlar ya çocuğuyla veya kızıyla kölesini evlendirerek ailesinin içine katanların oranı çok fazla. Şimdi ise “et-tırnak” gibi kenetlendik. Aynı ezanı, duayı” amin” diyoruz. Günümüzde bunlar yok artık. M. Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni kurar kurma Isparta da kölelik neredeyse sıfırlandı. Bir süre varlıklı aileler evlerinde dış vilayetlerden veya köylerden yerli köle bulundurmaya başladılar. Bugünlere geldik. Varsa da ben göremiyorum.
Anasayfa
Yazarlar
Bayram AYGÜN
Yazı Detayı
Bu yazı 1200+ kez okundu.
“İPLİĞİNİ (KÖLESİNİ)PAZARA ÇIKARMAK”
Uluborlu’da kölelik yokken Isparta da yaygındı. Saygıdeğer okuyucular, Isparta, Uluborlu (günlük) sosyal iletişim tarihi oldukça zengindir. Ancak Türk tarihinde günübirlik yaşamı ele alan pek bilgi yok. Isparta ve Uluborlu Sokaklarında günlük olup bitenleri Türk tarihçilerinin yazdıklarında pek göremeyiz. Osmanlı’nın yaşam dönemlerinde Uluborlu ve Isparta’da yaşamışlığın çeşitli ve bir o kadar da hareketli olduğunu söylemeliyim. Rum ve Ermenilerle (Acem) Müslüman ahalinin ilişki lerini ancak Yunanistan’a göç ettirilmiş Uluborlu ve Isparta Rumlarının torunlarından (ataları ndan duyduklarından) sözlü anlatımların dan, papazların zamanında not ettikleri günlük lerden (Vakayiname) anlıyoruz. Bir iddia ile söyleyebilirim ki Türkiye de bu işi yani zaman zaman Rum torunlarının ayaklarına giderek sözlü tarihi bilgileri alman olarak bir ilk olduğumu söyleyebilirim. Bu konuda altıncı kitabım (Tarihin Başladığı İki Şehir” yayınlanmak üzere. Kültür bakanlığından izni alındı. *** Türkiye de bilgileri şahsıma verme cesaretinde bulunan İletişimci Tarihçi (Selanik) Isparta’ lı Osmanlı Rum torunu saygıdeğer Hacı Hristo Delibaş’a teşekkür ederim. Isparta Uluborlu’da olup biten günlük yaşamı bu kitaplarımda bulmanız mümkün. Büyük Türk Hakanı Mete Han diyor ki: “Ne kadar uzağa görmek istiyorsan; o kadar geriye gitmelisin” diyor. Türkçe’ mizde deyim veya kalıplaşmış söz olarak bulunan: “İpliğini pazara çıkarmak” deyimini duymuşsunuzdur. Kişinin beğenilmeyen yanını ortaya çıkarmak anlamında bir söz grubudur. Ama bu sözün Isparta’mıza ait ya da Isparta’dan çıkma bir söz olduğunu bilmem duydunuz mu? İlk defa (Benden) duyuyorsunuz belkide! Bu söz Isparta kaynaklıdır. Ülkemize Isparta’ dan yayıldığını iddia ediyorum. *** Şimdi esas konumuza bir bakalım.Isparta tarihinde bilinmeyen günlük olayları nasip olursa ya kitaplarımdan ya da “son32” de günlük Isparta gazetesinden okuma imkânı bulmaktasınız, bulacaksınız. Biliyorsunuz: Sevgili Peygamberimiz köleliği Veda Hutbesi’ yle yasakladı. Buna rağmen maalesef Anadolu’nun birçok yerinde, Isparta sancağında kölelik, “uşak “ya da hizmetkâr” adı altında köle alım satımı devam ediyordu. Isparta da kölelik alım satımı şimdiki İplik ya da Halil Hamid paşa camisi arkasındaki alanda alınıp satılıyordu. Esasında bu alan yani otel binasının bulunduğu alan iplik, dokuma malzemelerinin alındığı, satıldığı pazardı Osmanlı’da. Isparta bir dokuma bölgesiydi. Söz konusu iplik pazarını Ama bunu bazı insanlar amacı dışında köle ticaretinde kullanıyorlardı. Hatta kölelerin bu pazardaki adı: ”iplik” ’ti. Köleler ya da işinden hoşlanmadığı kölesini Osmanlı vatandaşlar iyi akçe etmesi için iplikçi pazarına çıkarıyordu. Devlet yetkililerinin, Müderris veya din adamlarının veya Kadı’ nın gözü önünde köleler alınıp satılıyordu. Kölesini pazara götürürken veya ev bölgesinde komşusunun kölesini göremeyen komşuları esas ev sahibi komşusunu gördüklerinde kölesinin nerde olduğu soruluyordu. Buna verilen cevap “Kölemi sattım” yerine “ipliğimi pazara çıkardım” oluyordu. Tabi bu oyuncu gözüyle, kurnazca yüzyıllarca devam etti. Olanlar bir kandırıkçılıktı. Güzel dinimizin emirlerine dinlememekti! Bu durumu Allah’ın gördüğünü neden bilmezler, bilinmez. *** Bu durum şöyle gelişirdi: Isparta’da yarı gizli, üstelik bazı insanlar (Osmanlı döneminde) Hac’ ca giderek dönüşlerinde en az üç köle getirirlerdi. Bir köle satışından hac masraflarını, diğer iki köleyi de Isparta İplik pazarında satarlardı. (Isparta’da) İplikçi camii arkasında bulunan köle pazarında (İplik Pazarı) satarak kendilerince sermaye edinirlerdi. Osmanlı idari dönemlerinde, hemen hemen Cumhuriyet’e kadar köle ticareti gizli kapaklı devam eder. Isparta’da en büyük köle tüccarı Isparta Ağa’sı Abdi Ağa veya sivil paşa idareci Abdi Paşa idi. Ağalığı köle ticareti yaparak(1556) kazandığını söylemek abartı olmayacaktır. Abdi Ağa (Paşa, Mutasarrıf Vali) günahlardan kurtulmak için kölelerin satılıp alındığı İplik pazarınının yanıbaşına bir Rum’dan satın aldığı yere cami yaptırır. Köle tüccarı Abdi Ağa üstündeki “Köle Tüccarı” adını silmek, günahlarını affettirmek için bu camiyi yaptırır. Isparta halkı uzun süre söz konusu camiye pek gelip ibadetlerini yapmazlar. Halil Hamid paşa camiyi bugünkü haline getirdikten sonra bu caminin bir bölümünde kütüphane, okuma, eski ve yeni yazı kursları öğretilmesini sağladı. Zamanla camiye cemaat gelmeye başlar. Söz konusu camimizin adı İplikçi Camisi veya Abdi Ağa ya da sonradan camiyi bugünkü hale getiren Sadrazam Halil Hamid Paşa Camisi adı denmiştir. Esasında Ispartalılar söz konusu caminin adını “köle camisi” diyorlardı. Ta ki Sadrazam Halil Hamit paşa camiyi yıktırıp yeni den bugünkü haline getirinceye kadar. *** Osmanlı da köleliğin yasaklandığına, aksi hareket edenlerin cezalandır ılmasına yönelik kanunlar olmasına karşın bu yasalar söz yerindeyse; Isparta da sökmüyordu. Zenci erkek ve bayan kölelerin yanı sıra beyaz köleler (Rusya bölgesinden) Isparta İplik pazarı adı verilen bugünkü Isparta Otel binasının yani İplikçi camimin arkasındaki (Kaymakkapı meydanına bitişik) meydanlıkta köleler alınıp satılıyordu. Köleleri kul haline getirme mahanası Osmanlı ve Isparta da büyük meziyetti. Bu durum köleliğin uzun süre sürmesini sağladı diyebiliriz. Diğer sebeplerde var tabi… Önceki Isparta Belediye başkanının döneminde Osmanlı belgeleriyle ilgili 1833’ lerdeki nüfus durumunu ele alan bir kitap yayınlanmıştı. “Osmanlı Nüfus Defterlerinde Isparta 1833” adlı kitap. Bu kitapta Isparta ve civarında yüzlerce ailede kölelerin bulunduğunu görmeniz mümkün. Isparta köylerinde erkek kölelerin adı” mercan” bayan kölelerin adı ise Uşak” veya “yardımcı” idi. Sadece Uluborlu kasaba merkezinde ve köylerinde köle alınıp satılmaz. Uluborlu beyi ile halkı köleliği sevgili peygamberimizin buyur duğu gibi kölelik Isparta bölgesinde sadece Uluborlu’da yasaktı Osmanlı idari döneminde. Osmanlı İmparatorluğu'nda kölelik, İmparatorluğun ya da Isparta sancağı ekonomi sinin toplumunun önemli bir parçası olduğunu anlamaktayız. Sultan II. Abdülhamid'in kişisel kölelerini 1909'da serbest bıraktı. Bu gösterişle kısmen Anadolu’da kölelik yavaşladı. Ancak Isparta da devam etti. Gülcü ve diğer mezarlara yolunuz düşerse çok sayıda köle mezarı olduğunu görürsünüz. Mezarı yapılmamış olanları tabi bilemeyiz. Sevindirici bir şey var ki Isparta da köle bulunduranlar ya çocuğuyla veya kızıyla kölesini evlendirerek ailesinin içine katanların oranı çok fazla. Şimdi ise “et-tırnak” gibi kenetlendik. Aynı ezanı, duayı” amin” diyoruz. Günümüzde bunlar yok artık. M. Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'ni kurar kurma Isparta da kölelik neredeyse sıfırlandı. Bir süre varlıklı aileler evlerinde dış vilayetlerden veya köylerden yerli köle bulundurmaya başladılar. Bugünlere geldik. Varsa da ben göremiyorum.
Ekleme
Tarihi: 20 Mart 2021 - Cumartesi
“İPLİĞİNİ (KÖLESİNİ)PAZARA ÇIKARMAK”
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.