Valilik makam odasının geniş köşesi bir çift maymun için ayrılmıştı. Sancak Isparta’sı Mutasarrıf valiliğe herhangi bir iş veya görüşme için gelen konuklar önce maymunlara selam vermeliler. Yoksa makam odasından kovulmaları sürpriz olmamalıydı.
Bir defasında Kuleönü’ lü Hatabcılar sülalesinden Mahmud’ un oğlu Mehmed (Deli Mahmud) Kuleönü ovasında ekili pamuklarına musallat olan çekirgelerin durumu hakkında Vali Behçet beyin makamına çıkar. İlk selamı maymunlara vermesi gerekirken Mutasarrıf Vali’ye veren Hatabcı Mahmud Ağa makam odasından kovulunca kızar. Vali bahçesine bağladığı katırının heybesinden pala bıçağını alıp gelir. Maymunlara saldırıya geçtiği anda jandarmalar Deli Mahmut’u zor engel olurlar.
Ispartalı Müslümanlardan çok Isparta Rum ve Acem (Ermeni) iş çevreleriyle düşüp kalkardı.
1912’ lerin bir Isparta Mutasarrıf valisinden bahsediyorum izninizle. Önceleri hakkında birkaç makale de yazmıştım hatırlarsınız.
Ispartalılar kendisine: “Maymuncu Vali “diye söz ederlerdi. Mutasarrıf Vali Behçet Bey üç yılını hay huyla, maymunlarıyla geçirdi. Isparta tarihi için üç yıl Isparta sancağının kayıp yılları oldu.
Var yok tüm zamanlarını maymunları için harcardı. Memleket işleri nden çok Osmanlı eyaleti Libya dan nüfus memuru iken getirdiği bir çift maymunu ile meşgul olurdu.
Çay pat okur, manasını anlamaz ama yazması yoktu. Osmanlı paşası kardeşi Hüseyin Paşa’nın torpili ile önce Libya’ya (Trablusgarp ve Bingazi'de) nüfus memuru sonra Isparta’ya Vali Mutasarrıf olarak atanmıştı. Isparta’nın sosyal tarihçisi Böcüzade Süleyman Sami Vali Behçet Bey yani Ispartalıların söylemiyle; Maymuncu Vali’si için şunu söyler:
“…Dalkavuklarla ziyaretler tertiplemeye düşkün bir kimse idi. Her tarafa beraber götürdüğü ve Isparta'ya da getirdiği maymunlarıyla oynaşmaktan vakit bulup memleket işlerine bakacak ve kendinden önce gelenlerin bıraktıkları isleri ele alarak yürütecek, hatta ileri adımlar atacak yerde, sefihane bir hayat sürmeye başlamıştı. Maymunlarla oynaştığından halk arasında adı Maymuncu Mutasarrıf diye bilinirdi.”
1912’lerde Isparta Belediye Başkanı Arapzade’ ye Libya’dan, Bingazi belediye başkanından bir mektup gelir. Mektupta Vali Behçet Beyin Libya’da nüfus memuru iken yaptığı münasebetsizlikler anlatılır. (Halen Isparta da yaşayan 1912’lerin Belediye Balkanı Arapzade’ nin torunu Mustafa Durmaz Bey aramızdalar) Elden ne gelir ki: Hatalı Vali’ nin arkasında Paşa ağabeyi vardır.
Her türlü dini ve dünyevi işlerin âlimi Hoca Şerif Efendi bile Maymuncu validen hoşlanmazdı.
(Şerif efendi: 1920 Yeni Türkiye Cumhuriyeti Kurucu üye, TBMM Isparta Vekili Hüseyin Hüsnü Özdamar’ın akrabası, şimdi aramızda olan Isparta Ticaret Odası Eyüp Avcular dönemi Meclis Başkanı Hüseyin Tönge’ nin de akrabası. Yine Kadı-Müftü Şerif Hoca TBMM 1920’lerin Isparta Vekili, kurucu üye Süldürzade Nadir Süldür Beylerin damadı.) Müftü-Kadı Şerif hocayı çok sinirlendiren Vali Behçet Bey için Şerif Hoca şunları söyler:
“Sen bir devlet adamısın. Isparta halkının inanç, sevgi, saygı ve duruş duygularını hiçe saymaktasın. Maymunlarla, dalkavuklarıyla vakit geçirmektesin. Vali Hüsnü Beyden yarım kalan Isparta Devlet hastanesi (Taş Bina) ve bahçedeki çeşmesi yarım kaldı. Çare bulmamakta direnmektesin. Mademki siz bu fikir ve inançtasınız, o halde Devlet görevinizde, memleketten, halktan, bizden yardım beklemeyiniz. Varlıklı Rum ve Acem (Ermeni) iş kadınlarından topladığın yardımları sancak Isparta için harcamıyorsun. » diyerek ayrılmış. Bir daha kimse mutasarrıfın yanına gitmemiştir.
Rum kadınlarından Kitre boya, afyon sakızı dış satımcısı Bayan Talaslı karısı Maryan kızı çalımlı Simena ile diğer pasta, fırın çalıştırıcısı Rum Vartan Hanım tutması Esta’ dan aldıkları akçelerin halk işlerinde değil de eğlenceye harcanmasıyla ilgili de Vaki Behçet’in soruşturmasını alan Bidayet (Ön soruşturma mahkemesi) mahkeme üyesi Süldürzade Nadir Efendi Vali Behçet tarafından kara listeye alınır.
Aralarında 1922’lere sarkan bir mücadele başlar. Isparta eşrafından varlıklı ve memleket hizmetlerinde geri durmayan Süldür Nadir Efendi’nin arkasında duranlar az değildi. Önceki Belediye Başkanı Arapzade, Mevlevi dedesi Ali Dede efendi, Kaçkınzade Osman Efendi, İşadamı Başköylü Ömer Ali Efendi, Kepecioğlu Halil Efendi, Hamamcıoğlu Hacı Hasan gibi sancak Isparta’sının ileri gelenleriydi.
1912 ‘de Uluborlu da yangın olmuş. Selçuklu ve Osmanlı tarihi binaları tamamen yanmış. Maymuncu Vali Behçet Bey ilgisiz kalır. Yine 1912 Kış’ ı sert, karlı geçer. Garibanların durumu karşısında yine Vali Behçet Bey duyarsızdır. Yakacak sıkıntısı çeken vatandaşlar mezarlıklarda bulunan ağaçlara hücum ederler. Çaresiz insanlar mezarlıklardaki cenaze başlarında bulunan baş ve ayakuçlarını simgeleyen ağaç parçalarını bile söküp giderler. Daha da soğuktan insanların ölüşü karşısında yine Vali Bey aldırış etmez.
Isparta halkı Mutasarrıf Vali Behçet Beyin umursamazlığını anlamış. Memleketin başına vali yüzünden uğursuzluk gelmeye başladı gibi dedikoduların ardı arkası kesilmez.
Hele hele insanlar kitlesel olarak feryat ederken Mutasarrıf Vali makam odasında yer sofrası kurmuş. Hiç değişmeyen konukları: İki Acem (Ermeni) iki Müslim, İki Rum olarak ahbap sofrası günde iki defa boy göstermesi Ispartalıları çileden çıkarmıştı.
Vali Behçet Beyin yer sofrasından eksik olmayanlardan bazıları: Atnas oğlu İstati, İkbâle oğlu Vasil, Avadis oğlu Karabet, Talaslı karısı Maryan oğlu Bezgam, Eskici Mustafa oğlu Gümüş Salih, Urgancıoğlu Hafız Hüseyin, Üzümcüoğlu Toprak İbrahim.
Osmanlı Başkenti İstanbul’dan resmi duyuru haberleri de Vali Beyi hiç etkilemez. Bu haberlerin ikisi çok vahim haberlerdi. Birincisi: Osmanlı eyaleti Libya’nın Trablusgarp'ın İtalyanlar tarafından işgali ile ikincisi ise: Osmanlı askeri Balkan harbine girmek üzere haberiydi. Bunun için Isparta sancağında valilikçe tedbirler alınmalıydı. Ama yapılmadı.
Bu konuda Mevlevi Dedesi Ali Dede ile Isparta tarihçisi Böcüzade’ nin ortak notlarındaki ortak görüş şöyle sıralanır.
“…Devleti Osmaniye için, silâh altına alınacak, cephelere gönderilen kahramanların başarısı ile, ülkenin her türlü musibet, belâlardan kurtulması için Yüce İslamiyet’e sarılmanın önemi vurgulanır. Bundan dolayı bütün camilerde namazlar kılınıp, dualar edilmesine dair Şeyhülislâm tarafından emirler verilmişti. Aynı emirler kiliselere de gönderilir.
Bundan dolayı da kahraman ordumuza manevî bir destek sağlanması düşünülür. Mutasarrıf Vali Behçet Bey, söz konusu buyruğu umursamaz vaziyette usulen duyurur. Ama kendisi asla ibadethanelere giderek halkımızın moralini geliştirecek çalışma yapmaz.