Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

ISPARTA SEMALARINDAN UÇUP GİDEN (SPARTA) HALISI

Saygıdeğer okuyucular, halıcılığımız bir anlamda masallardaki “Uçan Halı” misali Isparta’mızın insanlarının aş-iş, kazanç kapısı olmaktan çıkıverdi. Ispartalılar olarak ünlü, kendi markamız Isparta halısının kendisi mi uçuverdi yoksa bizler mi yanlışlıklarımızla uçurduk. Ülkemizde halıcılıkta isim yapmış bazı bölgeler Isparta halısı modellerini bazı değişikliklerle makine halısına dönüştürdüler, ünlendiler ticaretlerini kesintisiz yollarına koydular. Isparta olarak bunu biz yapamadık. Adeta Isparta halıcılığı bir suikasta uğradı, elimizden çıktı, uçtu. Ispartalıların halıcılığı evladiyelikti. Evlerde küçük tezgâhlarda dokunan kilim, boğasa kumaşı ipeklisi, yünlüsü, pamuklusundan Isparta (Rumlarının da teşvikleriyle 1860’ larda) hızla halıcılığa dönüldü, dönüştürüldü. Kilim dokumacılığından, kumaş dokumacılığından halıcılığa dönüş kolay olmadı. Bu işi önce Isparta Rumları ele aldılar.. Müslüman Türk halkı yeniliğe açıktı. Ancak Isparta medreselerindeki yanlış görevliler halıcılığımızda Ispartalı Müslüman Türklerin bu yeni uğraşıları kavramalarını engel oldular. Dinen günah gibi gösterdiler. Ve 1860’larda yeni bir meslek olarak ortaya çıkan halıcılığı Ispartalı Müslüman cemaatin benimsemeleri, kavramaları 1906’lardan sonra olur. Elli yıla yanın bir gecikme ile.. İki yıl önce kaybettiğimiz Ispartalı halıcılardan Rahmetli Hasan Büyükçam’ ın merhum annesi Melek Ana Ispartalı Rumlarından halıcılığı öğrenen Müslüman Ispartalılardandır. Rum Potimi bayan tüccar halı model çizim sanatçısıdır. Halı tüccarı ve sanatçısı, aynı zamanda da halıcılığı geliştirip Osmanlı bütçesine önemli dışsatım, gelir sağladığı için Kürkçü Potimi kadın II. Abdülhamid’in emriyle altın madalya alan Ispartalı Rum müteşebbisidir. Dededen Ispartalı. Rum torunlarından Doç. Ursula (Filibosogli) hanımefendinin “Isparta (Sparta) Halıcılığının Tarihi” adlı uzunca araştırmasını göndermişler Selanik’ten. Sağ olsunlar! Hiç bir yerde bulunmayacak 170 yıl öncesinin Isparta’sın halıcılık uğraşısını anlatıyor. İlk defa tarihte Isparta Oğuz Türkmen Yörük ailelerinin genç kızları halıcılıktan para kazanmaya başlamışlar. Devletimizin ekonomisini yücelttikleri gibi; aile bütçelerine katkı sağlamanın mutluluğuna erişilmiş. Bir şeyler üretmenin yanında; kadınımıza, kızımıza değer verilmeyen anlayıştan değer verilen konuma geçmede ne büyük felsefi kazanımlar getirmiş Isparta halıcılığı. Paradan, kazançtan ziyade Isparta halıcılığı kadınlarımızda söz hakkı yaratmış. Kadınlarımıza, kızlarımıza birilerinin küçük görme anlayışları kısmen kırılmış. Selanik Aristoteles üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Görsel ve Uygulamalı Sanatlar görevlisi, Ispartalı Osmanlı Rum torunu. Doktora düzeyinde eğitim yapmış Hestia (Hesna) hanım. Büyük dedesi Sitiloğlu Isparta da ilk halıcılığı geliştirenlerdenmiş. Ispartalı analarımız, kızlarımız halıyı şekillendirmişler. Sanat haline getirmişler. Aynı zamanda da paranın gücü olmuş Isparta halıcılığı. Pisidia'nın Sparta (Sparta), standart halıları eski ünlü halıların yerini almış 1860’lardan sonra. Isparta halısı Kayseri, Sivas halılarının öne çıkar. Halıcılık yüzünden Isparta halı ticaretinde trilyonlar döner. Paranın kokusunu alan bankalar Isparta da şubelerini açarlar. Neşeli, türküler bilhassa Çanakkale ve Yemen türkülü nağmeler halı atölyelerinden koro halinde yükselirdi. Sanatçı konserlerine gitmeye gerek kalmaz. Isparta’nın herhangi bir sokağına girseniz; insanı ağlatacak Yemen veya Çanakkale türkülerini halı sanatçısı kızlarımızdan duyardınız. Koskoca Isparta tek bir halı atölyesine dönüşmüştü. Her dört evin birinde halı dokunurdu.. Köy, ilçe, kasabalarında da aynı görüntü söz konusuydu. 1902’lerden sonra 1914’e kadar Isparta Rumlarından, Isparta Acemlerinden (İran’dan gelip Isparta’ya yerleşen Ermeniler) Halı ağaları Isparta caddelerinde boy gösterir oldular.. Her iki cemaatten insanlar Devlet-i âliye-yi Osmaniye’ye düzenli vergilerini de aksatmadan verdiler. Bu nedenle saygıdeğer Ispartalı Türk-Müslüman cemaatin takdirini topluyorlardı. Isparta medreselerinin bazı hocaları (Ahi Kasap Mevlevi cemaati hariç) bu gidişattan hoşlanmıyorlardı. 1917’de kendiliğinden Müslümanlığı seçen Isparta Acemleri ( Ermeni) zorunlu Tehcir (Göç) yasası gereği Isparta’mızdan kafalarında Isparta halıcılık mesleğini de götürerek; dış ülkelere gittiler.1924’te de Müslümanlığı seçmemiş Isparta Rumları da Yunanistan’a 1923 Lozan Muhacir Göç Yasası gereği Isparta’mızı terek ederler. Ancak Isparta da Isparta halıcılığını başlattıkları gibi gittikleri Yunanistan’da da aynı mesleği sürdürürler. Bunlardan bazı varlıklı Ispartalı Rumların adlarını da vermek istiyorum. Bu varlıklı halı ağaları Isparta Rum ve Ermeni (Acem) cemaatin içinden sayıları fazla olanlar vardı. Bu Ispartalı halı ağalarının bazıları: Isparta Rum’u, halı ağası: Temel –Turan- mahalleli Eseoğlu, Çay boyundan Ellezoğlu, Yenice mahalleli Korganoğlu, Haci Filyos, Yenice mahalleli Fidanoğlu, Doğancı mahalleli Boyacıoğlu, Temel Turan mahalleli Sinekoğlu-Lazaros kardeşler, Doğancı mahalleli İstati Evrenoğlu, Aynı mahalleden Bayan Rum halıcı Hanımağa Maressa hanım, Gümüşoğlu, Doli Bay Bayan kardeşler, Ülkeroğlu, Sofiya Hanım. Bayramoğlu, Gökbaşoğlu, Uzunlar, İstati Efendi, Kestenoğlu, Panoyat Serefettinoğlu, Gavriloğlu, Haris Sinanidis, Ayaklıoğlu, Gadinko Hanım Simit, fırın ve halıcılık, Nikola Tarakçıoğlu, Gökgelin Hanımağa, Anastas Kürkçüoğlu Hanımağa,(kardeşi Kürkçü Potimi kürk ve halıcılık. Çakıroğlu diye liste 184’de kadar.. Ispartalı ve Isparta dan İzmir’e ticaret için giden Isparta Rumları "Oriental Halı Şirketi” ni kurarlar. İçlerinde tek bir Türk vardı - Tahiri Amamoglou- Tahiri Hamamcıoğlu idi.1894-1918 arası vergi dilimi açısından Osmanlı eyaletlerinde 13. sırayı alıyordu. Küçük Asya Pisidia Isparta’sında 1900’lerden 1919’ lara kadar halı dokuyanların, ticaretini yapanların 90'ı Rum, 8'i Ermeni ve sadece 2'si Türk'tü. Isparta’daki medrese görevlileri ticareti, halı ticaretinin Müslümanlarca yapılmasının, dış Müslüman olmayan Hristiyan ülkelerine halı dokunması, halı satılmasının dini yönden sakıncalı olduğunu savunuyorlardı. Isparta’dan Rum ve Ermenilerin Göçüyle Durum Değişir Halıcılık ticaretinde (Gül ürünlerini ve Afyon sakızını da eklersek) 87 yıl boyunca Osmanlı topraklarındaki insanların halı ihtiyaçlarının beşte ikisi Isparta dan sağlandı. Kostik soda ve bol Isparta iyot yoksunu suyuyla halıların yıkanması parlak bir görüntü alması dış alımlarında hep tercih edilen mal oluyordu. Halı modelleri geliştiren Ispartalı gençler resim sanatının, mühendislik mesleğinin de gelişmesine neden oluyordu. Dış görünümleri kısmen modern olmasa da Osmanlıdaki bu sanat günümüz mimarların mükemmel bina yapmalarını sağladı. Ispartalı mimarların yaptıkları evlerin depreme dayanıklı olduklarına ilişik bilgiler dünya mimarlar birliğinin dergilerine konu olduğunu benden duyun! Paris, Atina, Üsküp otel lobilerinde sehpalar üzerindeki dergiler içinde bunu görmeniz mümkün. Isparta 170 yıl boyunca ticaret ve halı sanatının merkezi oldu. Birkaç şehirden birisiydi. Bu defa 1923 Cumhuriyet’imizin kuruluşuyla birlikte daha da serbestleşen ticaretimizde Osmanlı’daki Rum, Ermeni halı ağalarının yerini Müslüman-Türk halı ağaları alır. Isparta mahallelerinde yirmi sayısını bulan halı ham maddesini üreten, imalathaneler, boyahane fabrikalarda yüzlerce işçi çalışarak evlerine ekmek götürdüler. Isparta halısı hep yüz yıl süresince çok övülen, ünlü Uşak halısının önüne geçer Isparta halıları. Sümerbank'ın Halı ipliği ve yıkama hanesi fabrikası, Türk Limited Şirketinin Yün ipliği fabrika ve boyahanesi, M. Gürman ın Yün ve Pamuk ipliği fabrikası, Kâmil Günata’ nın, Süleyman Erdoğan’ ın, Mustafa Taşçı, Nuri Hamamcı, M. Tütüncü, Mustafa Toka, Şevket Savlu’ un halı ipi yün, arkı boyama fabrikalarında çarklar dönmeye başlar. Bizans Oyunları Isparta Halıcılığını Yok Oluşa Götürür Herkes mutluyken “Kara Günler” gelmeye Başlar: 1975’lere kadar Isparta’nın halı ticareti ve sanatı nazara uğrar. Bu durumdan etkilenenler halı yününün içine naylon karıştırıp piyasaya Isparta halısı diye (naylonlu yün ipleri) halıları ticari alana sürerler. Isparta halısı bu naylon oyunuyla ilk sert-anaç darbeyi alır. Saat kapağı Isparta markasının Has’ı halılar pazarlarda az sorulmaya, az sipariş almaya başlar! 1980’lere doğru Çanakkale, Yemen türküleriyle, üretime, ekonomiye artı değer sağlayan halı atölyelerindeki sesler duyulmaz oldu. 100 Yıllık Isparta halı pazarında yabancı alıcılar artık görülmedi. Halıcı Köse’nin halı pazarında köylülerin sırtlayıp getirdikleri halıları bir arkasından, bir köşesinden kaldırp kaldırıp seçim, beğeni görsellerini artık göremedik halı pazarlarında. Isparta lokantalarında, otellerinde ağırlanıp Ispartalı esnafımıza da artı değer sağlayan halı dış alımcı tüccarları gelmez oldular. Bir zamanlar Osmanlı savaş bütçesine halı tüccarlarının vergileriyle ticari ve sanatsal artı-kazanç değer girdileri yok oldu! Köylerde, kasabalarda veya Isparta İnce sokaktaki halı dokuyan işçi kızlarımız öksüz kaldılar. Yüz yıllık Isparta halıcılığının malzemelerini belediye halı-Kilim müzesinde seyretmekle yetiniyoruz. Acaba kadınlarımızın, kızlarımızın halı dokuma sanatını öğrenmelerini istemeyen taliban kafalı medrese görevlilerinin ah’ ları mı tuttu, ne dersiniz!  
Ekleme Tarihi: 23 Mayıs 2022 - Pazartesi

ISPARTA SEMALARINDAN UÇUP GİDEN (SPARTA) HALISI

Saygıdeğer okuyucular, halıcılığımız bir anlamda masallardaki “Uçan Halı” misali Isparta’mızın insanlarının aş-iş, kazanç kapısı olmaktan çıkıverdi. Ispartalılar olarak ünlü, kendi markamız Isparta halısının kendisi mi uçuverdi yoksa bizler mi yanlışlıklarımızla uçurduk.

Ülkemizde halıcılıkta isim yapmış bazı bölgeler Isparta halısı modellerini bazı değişikliklerle makine halısına dönüştürdüler, ünlendiler ticaretlerini kesintisiz yollarına koydular. Isparta olarak bunu biz yapamadık. Adeta Isparta halıcılığı bir suikasta uğradı, elimizden çıktı, uçtu.

Ispartalıların halıcılığı evladiyelikti. Evlerde küçük tezgâhlarda dokunan kilim, boğasa kumaşı ipeklisi, yünlüsü, pamuklusundan Isparta (Rumlarının da teşvikleriyle 1860’ larda) hızla halıcılığa dönüldü, dönüştürüldü.

Kilim dokumacılığından, kumaş dokumacılığından halıcılığa dönüş kolay olmadı. Bu işi önce Isparta Rumları ele aldılar.. Müslüman Türk halkı yeniliğe açıktı. Ancak Isparta medreselerindeki yanlış görevliler halıcılığımızda Ispartalı Müslüman Türklerin bu yeni uğraşıları kavramalarını engel oldular. Dinen günah gibi gösterdiler. Ve 1860’larda yeni bir meslek olarak ortaya çıkan halıcılığı Ispartalı Müslüman cemaatin benimsemeleri, kavramaları 1906’lardan sonra olur. Elli yıla yanın bir gecikme ile.. İki yıl önce kaybettiğimiz Ispartalı halıcılardan Rahmetli Hasan Büyükçam’ ın merhum annesi Melek Ana Ispartalı Rumlarından halıcılığı öğrenen Müslüman Ispartalılardandır.

Rum Potimi bayan tüccar halı model çizim sanatçısıdır. Halı tüccarı ve sanatçısı, aynı zamanda da halıcılığı geliştirip Osmanlı bütçesine önemli dışsatım, gelir sağladığı için Kürkçü Potimi kadın II. Abdülhamid’in emriyle altın madalya alan Ispartalı Rum müteşebbisidir.

Dededen Ispartalı. Rum torunlarından Doç. Ursula (Filibosogli) hanımefendinin “Isparta (Sparta) Halıcılığının Tarihi” adlı uzunca araştırmasını göndermişler Selanik’ten. Sağ olsunlar! Hiç bir yerde bulunmayacak 170 yıl öncesinin Isparta’sın halıcılık uğraşısını anlatıyor. İlk defa tarihte Isparta Oğuz Türkmen Yörük ailelerinin genç kızları halıcılıktan para kazanmaya başlamışlar. Devletimizin ekonomisini yücelttikleri gibi; aile bütçelerine katkı sağlamanın mutluluğuna erişilmiş. Bir şeyler üretmenin yanında; kadınımıza, kızımıza değer verilmeyen anlayıştan değer verilen konuma geçmede ne büyük felsefi kazanımlar getirmiş Isparta halıcılığı. Paradan, kazançtan ziyade Isparta halıcılığı kadınlarımızda söz hakkı yaratmış. Kadınlarımıza, kızlarımıza birilerinin küçük görme anlayışları kısmen kırılmış.

Selanik Aristoteles üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Görsel ve Uygulamalı Sanatlar görevlisi, Ispartalı Osmanlı Rum torunu. Doktora düzeyinde eğitim yapmış Hestia (Hesna) hanım. Büyük dedesi Sitiloğlu Isparta da ilk halıcılığı geliştirenlerdenmiş. Ispartalı analarımız, kızlarımız halıyı şekillendirmişler. Sanat haline getirmişler.

Aynı zamanda da paranın gücü olmuş Isparta halıcılığı. Pisidia'nın Sparta (Sparta), standart halıları eski ünlü halıların yerini almış 1860’lardan sonra. Isparta halısı Kayseri, Sivas halılarının öne çıkar. Halıcılık yüzünden Isparta halı ticaretinde trilyonlar döner. Paranın kokusunu alan bankalar Isparta da şubelerini açarlar.

Neşeli, türküler bilhassa Çanakkale ve Yemen türkülü nağmeler halı atölyelerinden koro halinde yükselirdi. Sanatçı konserlerine gitmeye gerek kalmaz. Isparta’nın herhangi bir sokağına girseniz; insanı ağlatacak Yemen veya Çanakkale türkülerini halı sanatçısı kızlarımızdan duyardınız. Koskoca Isparta tek bir halı atölyesine dönüşmüştü. Her dört evin birinde halı dokunurdu.. Köy, ilçe, kasabalarında da aynı görüntü söz konusuydu.

1902’lerden sonra 1914’e kadar Isparta Rumlarından, Isparta Acemlerinden (İran’dan gelip Isparta’ya yerleşen Ermeniler) Halı ağaları Isparta caddelerinde boy gösterir oldular.. Her iki cemaatten insanlar Devlet-i âliye-yi Osmaniye’ye düzenli vergilerini de aksatmadan verdiler. Bu nedenle saygıdeğer Ispartalı Türk-Müslüman cemaatin takdirini topluyorlardı. Isparta medreselerinin bazı hocaları (Ahi Kasap Mevlevi cemaati hariç) bu gidişattan hoşlanmıyorlardı.

1917’de kendiliğinden Müslümanlığı seçen Isparta Acemleri ( Ermeni) zorunlu Tehcir (Göç) yasası gereği Isparta’mızdan kafalarında Isparta halıcılık mesleğini de götürerek; dış ülkelere gittiler.1924’te de Müslümanlığı seçmemiş Isparta Rumları da Yunanistan’a 1923 Lozan Muhacir Göç Yasası gereği Isparta’mızı terek ederler. Ancak Isparta da Isparta halıcılığını başlattıkları gibi gittikleri Yunanistan’da da aynı mesleği sürdürürler. Bunlardan bazı varlıklı Ispartalı Rumların adlarını da vermek istiyorum. Bu varlıklı halı ağaları Isparta Rum ve Ermeni (Acem) cemaatin içinden sayıları fazla olanlar vardı.

Bu Ispartalı halı ağalarının bazıları: Isparta Rum’u, halı ağası: Temel –Turan- mahalleli Eseoğlu, Çay boyundan Ellezoğlu, Yenice mahalleli Korganoğlu,

Haci Filyos, Yenice mahalleli Fidanoğlu, Doğancı mahalleli Boyacıoğlu, Temel Turan mahalleli Sinekoğlu-Lazaros kardeşler, Doğancı mahalleli İstati Evrenoğlu, Aynı mahalleden Bayan Rum halıcı Hanımağa Maressa hanım, Gümüşoğlu, Doli Bay Bayan kardeşler, Ülkeroğlu, Sofiya Hanım.

Bayramoğlu, Gökbaşoğlu, Uzunlar, İstati Efendi, Kestenoğlu, Panoyat Serefettinoğlu, Gavriloğlu, Haris Sinanidis, Ayaklıoğlu, Gadinko Hanım Simit, fırın ve halıcılık, Nikola Tarakçıoğlu, Gökgelin Hanımağa, Anastas Kürkçüoğlu Hanımağa,(kardeşi Kürkçü Potimi kürk ve halıcılık. Çakıroğlu diye liste 184’de kadar.. Ispartalı ve Isparta dan İzmir’e ticaret için giden Isparta Rumları "Oriental Halı Şirketi” ni kurarlar. İçlerinde tek bir Türk vardı - Tahiri

Amamoglou- Tahiri Hamamcıoğlu idi.1894-1918 arası vergi dilimi açısından Osmanlı eyaletlerinde 13. sırayı alıyordu.

Küçük Asya Pisidia Isparta’sında 1900’lerden 1919’ lara kadar halı dokuyanların, ticaretini yapanların 90'ı Rum, 8'i Ermeni ve sadece 2'si Türk'tü. Isparta’daki medrese görevlileri ticareti, halı ticaretinin Müslümanlarca yapılmasının, dış Müslüman olmayan Hristiyan ülkelerine halı dokunması, halı satılmasının dini yönden sakıncalı olduğunu savunuyorlardı.

Isparta’dan Rum ve Ermenilerin Göçüyle Durum Değişir

Halıcılık ticaretinde (Gül ürünlerini ve Afyon sakızını da eklersek) 87 yıl boyunca Osmanlı topraklarındaki insanların halı ihtiyaçlarının beşte ikisi Isparta dan sağlandı. Kostik soda ve bol Isparta iyot yoksunu suyuyla halıların yıkanması parlak bir görüntü alması dış alımlarında hep tercih edilen mal oluyordu.

Halı modelleri geliştiren Ispartalı gençler resim sanatının, mühendislik mesleğinin de gelişmesine neden oluyordu.

Dış görünümleri kısmen modern olmasa da Osmanlıdaki bu sanat günümüz mimarların mükemmel bina yapmalarını sağladı. Ispartalı mimarların yaptıkları evlerin depreme dayanıklı olduklarına ilişik bilgiler dünya mimarlar birliğinin dergilerine konu olduğunu benden duyun! Paris, Atina, Üsküp otel lobilerinde sehpalar üzerindeki dergiler içinde bunu görmeniz mümkün.

Isparta 170 yıl boyunca ticaret ve halı sanatının merkezi oldu. Birkaç şehirden birisiydi. Bu defa 1923 Cumhuriyet’imizin kuruluşuyla birlikte daha da serbestleşen ticaretimizde Osmanlı’daki Rum, Ermeni halı ağalarının yerini Müslüman-Türk halı ağaları alır.

Isparta mahallelerinde yirmi sayısını bulan halı ham maddesini üreten, imalathaneler, boyahane fabrikalarda yüzlerce işçi çalışarak evlerine ekmek götürdüler. Isparta halısı hep yüz yıl süresince çok övülen, ünlü Uşak halısının önüne geçer Isparta halıları.

Sümerbank'ın Halı ipliği ve yıkama hanesi fabrikası, Türk Limited Şirketinin Yün ipliği fabrika ve boyahanesi, M. Gürman ın Yün ve Pamuk ipliği fabrikası, Kâmil Günata’ nın, Süleyman Erdoğan’ ın, Mustafa Taşçı, Nuri Hamamcı, M. Tütüncü, Mustafa Toka, Şevket Savlu’ un halı ipi yün, arkı boyama fabrikalarında çarklar dönmeye başlar.

Bizans Oyunları Isparta Halıcılığını Yok Oluşa Götürür

Herkes mutluyken “Kara Günler” gelmeye Başlar: 1975’lere kadar Isparta’nın halı ticareti ve sanatı nazara uğrar. Bu durumdan etkilenenler halı yününün içine naylon karıştırıp piyasaya Isparta halısı diye (naylonlu yün ipleri) halıları ticari alana sürerler. Isparta halısı bu naylon oyunuyla ilk sert-anaç darbeyi alır. Saat kapağı Isparta markasının Has’ı halılar pazarlarda az sorulmaya, az sipariş almaya başlar!

1980’lere doğru Çanakkale, Yemen türküleriyle, üretime, ekonomiye artı değer sağlayan halı atölyelerindeki sesler duyulmaz oldu. 100 Yıllık Isparta halı pazarında yabancı alıcılar artık görülmedi. Halıcı Köse’nin halı pazarında köylülerin sırtlayıp getirdikleri halıları bir arkasından, bir köşesinden kaldırp kaldırıp seçim, beğeni görsellerini artık göremedik halı pazarlarında.

Isparta lokantalarında, otellerinde ağırlanıp Ispartalı esnafımıza da artı değer sağlayan halı dış alımcı tüccarları gelmez oldular. Bir zamanlar Osmanlı savaş bütçesine halı tüccarlarının vergileriyle ticari ve sanatsal artı-kazanç değer girdileri yok oldu! Köylerde, kasabalarda veya

Isparta İnce sokaktaki halı dokuyan işçi kızlarımız öksüz kaldılar. Yüz yıllık Isparta halıcılığının malzemelerini belediye halı-Kilim müzesinde seyretmekle yetiniyoruz.

Acaba kadınlarımızın, kızlarımızın halı dokuma sanatını öğrenmelerini istemeyen taliban kafalı medrese görevlilerinin ah’ ları mı tuttu, ne dersiniz!

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.