(Yunan askerlerinin denize dökülüşü)
İki haftadır ülkemizin tamamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürpriz olduğu kadar beklenen açıklaması yediden yetmişe halk arasında konuşulmakta.
Zafer ayını yaşadığımız bu sevinçli günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu haklı çıkışları milletimizin tümünde kenetlenme, birlik beraberlik duygularının daha da kabarmasını sağladığını sizler de biliyorsunuz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ” İZMİR' İ UNUTMA!” Sözleri topraklarımızı göz koymaya devam eden Yunan’ı korkutmuştur!
İki haftadır oyun oynayan çocukların efelenmesine benzeyen haberleri Yunan basınından okumaktayız. Yunan’ın dayıoğlusu Amerika, Teyzeoğulları Fransa’ yı güvenmeleri elbette boşuna bir hayaldir Yunan açısından.
İngiltere başta olmak üzere Yunan’ı destek vererek güzel ülkemizi 1919’ larda işgal ettirmeye çalıştılar. Başaramadılar. Üç yıla aşkın Anadolu’da kalan Yunan, insanlarımızı eza cefa ederek öldürdüler. Camilerimizi ahır damı haline getirmeye çalıştılar. Ama Kahraman Mehmetçik karşısında yenilen ordusu Anadolu’nun içlerinden İzmir’e kadar kovalandı. Ve işgalci Yunan askerleri denize döküldü. Destekçileri olan İngilizler Yunan’ı yalnız bıraktı.
Yunan ordusunun karşısında Bunun örneğini 1922’lerde gördük. Yunan’ın dayıoğlusu da, teyzeoğlusu da halaoğlusu da yalnız bırakmıştı. Kahraman Mehmetçik kelimenin tam anlamıyla işgalci ve hayalci Yunan’ı denize dökmüştük. Tarihler: 9 Eylül 1922’ydi. Yunan ordularına Mustafa Kemal Atatürk’ ün Kahraman askerleri ve Türk halkı en güzel cevabı verdi.
***
Yunan Ders Almamışa Benziyor
Uluslararası anlaşmalara rağmen Anadolu’muza yakın adaları silahlandırıp top namlularını Türkiye üzerine çevirme gibi bir hataya düştüler. Yunan’ı yine 1922’lerde olduğu gibi kışkırtanlar aynı çevreler. Söz konusu çevrelerle birlikte Yunan Ortodoks din adamlarını akıl hocaları olduklarını, Türk yurdu Anadolu’muzu yeniden işgal etme gibi bir hayal içinde olduklarının bilgilerini Yunan basınından öğreniyoruz.
Yunan topluluğu zaten tarih boyunca hayallerle yaşadılar. Rüyalarını İncil’e geçirmişler.
Yunan ordusundan üst düzey subaylar ile birlikte kışkırtıcı hayaller içinde yüzen Ortodoks papazları geçtiğimiz gün yani Yunan’ın İzmir’de denize döküldüğü tarihten bir gün önce onlarca Kilise okulunun olduğu Athos yarımadasında toplanırlar. ( Toplantı resimlerini kilise yayın oranı “Romfea. Gr” den görmeniz mümkün.
Sözde Ekümenik Başpapazı unvanlı (İstanbul’dan Yunanistan Athos dağına gitmiş) Ekümenik Patrik Bartholomeos papazlar toplantısına başkanlık eder. Dün yani 8 Perşembe Eylül 2022 günü güya Meryem Ana’nın doğumunu kutlamak, bazı papazlara, sivillere ödül vermek, dua etmek amacıyla fesat yuvası Athos adasındaki kiliselerin birinde toplanırlar. Toplantıda Fransa, Yunan sivil temsilcilerde vardır.
8 Eylül sabahı 2022, (Sözde) Kutsal Ekümenik Patriği Bay Bartholomew (İstanbul Rum Patriği) tarafından yönetilen ayin (Litürji) halka açıktır. Hz. İsa’yı tanrı benzetmesi yapan sözlerle törene başlanır. Papazların söylemiyle: Tanrı anası Hz. Meryem’ in doğum günü olarak kabul edilen bu günde bir İlahi olan Tanrı'nın Annesinin Doğumu sözde kutsal doğum bayram kutlanır. Yunanistan Batı Trakya’da Müslüman Türklerin yoğun bulunduğu şehir Gümülcine’de de aynı kilise töreni devam eder
Her iki yerdeki kilise toplantılarında yapılan dualarda üstü örtülü Anadolu toprakları “kutsal topraklar” olarak bahsedilir. Hatta orada bulunan bir papaz için takdim de yapılır. Kiliselerdeki bu takdimde: Sözde kutsal toprakların Büyük ve Siyasi Komutanı İsa Mesih'in Kutsal Kilisesi' nin Lordu, Bay Athanasios Martinos’a ödül verilir.
Yani ilgi çekmek, kendilerine göre güya dualarla onurlandırıldılar. Kendilerine göre; Kutsal Piskoposluğun en yüksek onursal ödülü verilir..
Kilise törenlerinde duaların arasına kıstırılmış Türk’ün ata yurdu Anadolu’yu (kutsal topraklar olarak) niteleyip göz koyma hayallerini yenilerler.
Bu törenler tüm Yunanistan insanlarına duyurulur. Kilise törenlerinde Kutsal Toprakların ( Örtülü olarak Anadolu kastedilmiştir) Büyük ve Siyasi Komutanı İsa Mesih'in Kutsal Kilisesi'nin Lordu, Bay Athanasios Martinos ile onurlandırıldılar. Kutsal Piskoposluğumuzun en yüksek onursal ödülü verilmesindeki gaye Anadolu topraklarının Ortodokslarca kutsal topraklar olarak
bilinmesini tekrar etmek, bugünlerde Yunan-Türk gerginliğinde Ortodoksluk kilise papazların bu gerginlikte Yunan’ın arkasında olduğunu duyurmaktır.
Siyasi Lord olarak takdim edilen kişinin (Papaz) kiliseler birliği tarafından Türk-Yunan gerginliğinde kiliseler birliği adına görevlendirildiğinin duyurulmasıdır. Kiliselerdeki toplantılarda başka bulunanlar ise: Kendi söylemleriyle: Kutsal Hazretleri Selefi Konstantinopolis (İstanbul) Patriği, Atina Başpiskoposu Bay Dimitrios, Trabzon'dan Hieromonk Aristarchos Tsalparas. Dualarının arasına küstahça Türk düşmanlığı işlenir.
Güya Hz. Meryem’in doğumunun kutlandığı kiliselerde Yunan Genelkurmay’ından, Fransa’dan insanların bulunmalarındaki amaç bellidir.
Hayaller içinde yüzen Yunan Efsaneleri Kiliselere kadar girmiş. Pazar vaazlarında papazlar hayal kurmaktadırlar. Söz konusu papaz efsanelerinde Erciyes'in, Psidya (Isparta) Davraz dağının, Uluborlu Kapı dağının zirvelerine oturmuş altı kanatlı Ortodoks meleklerinin, bütün gece birbirlerine ‘‘Güneşin mutlaka doğacağını'' tekrarlayıp durmalarıymış.
Ortodoks melekleri birbirleriyle sohbet ederlerken: Yunan hayallerini dile getiriyorlarmış.
Bu güneş: Anadolu’nun muhtelif yerlerinde bulunan Efes, Antakya, Psidya (Isparta) bölgesi, Trabzon gibi Ortodokslara göre kutsal yerlerin tekrar Yunan’ın eline geçmesi hayalidir.
Avcunuzu yalarsınız! Anlaşılan,