Osmanlı’nın Isparta’sında 1866’larda halkının unutamadığı bir valisi ( (mutasarrıf) vardı. Boz renkli katırının sırtından hiç inmez, Osmanlı’nın Isparta dokusunu oluşturan Müslüman, Hıristiyan demeden her kesime ulaşır, dert dinler. Karaman ilinden gönderilen katırının semeri, içine her gün leblebi doldurulan heybesi, semer palanı, kayışları, yuları, yemlik torbası, hatta boyun yelelerinin bile bin bir renkte boncuklarla, ayna süslü görünüşüyle dillere destandı..
Üzerinde Vali Bey, yürüdükçe çalan minyatür çanlarının sesini duyan Isparta’nın vatandaşları işlerini güçlerini ara verir.
Minyatür çan veya zil seslerini ilk duyan, sanki film ödülü almış bir eda ile bağırır: -Vali bey geliyor, destur! Hiza alın!” komutuyla katırın sırtındaki Valiye, Vali Bey’e mi yoksa süslü katırına mı belli olmayan bir karşılama duruşu sergilenirdi. 1866’lı yıllarda Isparta’nın mahalle ve sokaklarındaki ilginç görüntü üç buçuk yıl sürdü.
1866’ların Osmanlı Ispartası’ nın dillere destan Valisi, Vali Ali Necip Bey’di. Bir Mevlevî dedesiydi. Isparta İskender Mahallesi Dergâhı’nda diğer vakitlerini geçirir, dûa eder, Mevlevî ezgileri dinlerdi.
Katırının bakıcısı Sümen Ağa, bir Osmanlı memuru olmasına rağmen artık katır seyisiydi. Vali katırının başına bir şey gelmemesi için Sümen Ağa katır ahırına bitişik bir ek oda da yatar. Geceleyin bile Vali Katırı’nın hapşırıp öksürmesinden bile uyanır, katırın sağlığını kontrol eder.
Her namaz vakti öncesi Sümen Ağa, katırın nizamlı, ahırında yemini yeme konumda mı, keyifli mi olup olmadığını hep denetlerdi. İki namaz vakti kadar katırının durumunu rapor eder.
Sancak Valisi, Ali Necip Bey cebine her sabah bir-iki avuç leblebi koyar. Vatandaş arasına gezintiye, görev icabı gittiğinde katırından iner, cebinden çıkarttığı leblebileri avuç içinde katırına yedirir. Sonra katırını Sümen Ağa’ya bırakır, diğer işlerine bakardı. Vali’nin katırı altı haftada bir çuval leblebi tüketirdi. Bundan dolayı Ispartalılar Katırın adını: “Leblebici Eşek” adını koyarlar. Çuval-çuval leblebileri Keçeci mahallesinde bulunan leblebi fırınlayan dükkânlardan getirtir. Bundan dolayı Vali Bey, leblebi temin ettiği mahallenin adını “Leblebici Mahallesi” koydurtur.
Isparta’ dan gittikten sonra mahallenin adı “Keçeci” olarak değiştirilse de uzun bir süre mahallenin adı hem “Keçeci” hem de “Leblebici” olarak anıldı.
Bu süre içinde Isparta İskender Mahallesi Mevlevî hanesinin çile hücrelerinin sayısını artırır. Şimdiki İskender mahallesinde bulunan Ali Dede Efendi camisinin olduğu yerde güzel bir mescit açtırır.
Ayazmana mesiresine bir Mevlevi hanlar için bir ahşap köşek yaptırır. Ispartalı Hıristiyan cemaat için de hizmetleri vardır:
Vali beyin katırının bakıcısı Sümen Ağa Ispartalı bir Hıristiyan’ dı. Bundan dolayı Ispartalı Hıristiyanlar için de hizmette kusur etmeyen Vali, Rum cemaati için de bazı hizmetler yapar.
1865’de hizmete giren İsotya ya da Meryem Ana kilisesinin yapımını hızlandırır. Ispartalı Hıristiyanlarca “Hz. Meryem Ana’nın mabede girişi “Taisodıa Tis Theoyoku- şeklinde manevi bir unvanla yapılan bir mabetti. Vali, Isparta Rum ve Ermeni cemaatince “üstün adam” ilan edilmişti. Kilise için Karamanlı Rumcasıyla bir kitabe yazdırtmış. İşlemeli bir kapı yaptırmıştı. Şimdi bu kilse kapısı ve Çan Isparta müzesinde sergidedir.
Isparta Doğancı mahallesinde bulunan kilisenin yapımında masrafları esirgemeyen Isparta Ticaret, Sanayi ve Ziraat teşkilatı yöneticilerinden Isparta Rum’ u Gökbaşoğlu ile arası iyiydi. Vali beyin araya girmesiyle İstanbul yolunun bin arşınlık bölümü kaldırım taşıyla sağlamlaştırma masrafını Rum tüccar sağlar.
Vali beyin bu hizmetinin yanı sıra diğer bir ilginç girişimi de gözden ırak değildi: Isparta kiliselerinde şarlatanlık çıkaran Hıristiyan çocukları kiliselerden kovulmaları modası başlar. Hıristiyan mabetlerinden kovulan 8-9-10 yaşlarındaki Hıristiyan çocukları bu kez Isparta Mevla’na dergâhına koşuyorlardı.
Mevlevî dergâhına gelerek Müslüman arkadaşlarıyla birlikte ilahî dinleyen Hıristiyan çocuklar Vali Ali Necip bey tarafından ödüllendiriliyorlardı. Yaşlarına göre para keselerine 8-9-10 kuruşla ödüllendirilen Hıristiyan çocuklarının sırtları sıvazlanıp, ceplerine leblebi karışımı kuru üzüm dolduruyordu. Vali beyin süslü katırının sırtındaki boncuklu heybenin gözleri her gün birilerine verilmek üzere kuru üzüm ve leblebiyle dolduruluyordu.
Araştm: Bayram AYGÜN:Hıristo Delibaş Dede defteri.Atina-Neo Lonia 2018