Isparta'dan Yunanistan'a uzanan zorlu bir yolculuğun hikâyesinin aktörü 'Lozan' ın çocuk-ları' nın üç yıldır peşindeydim. Daha doğrusu Ispartalıların ‘Macur-Muhacir’ adı verdikleri Emre’ li, Uluborlu’ lu, Barla’ lı, Eğirdir Nis ada’ lı, Burdur ve Alanya’ dan Yunanistan’a zorunlu (1924) gönderilen Osmanlı Rumlarının şimdiki yerleştikleri topraklara olan araştırma gezimi bu defa Selanik’ in Osmanlı dönemindeki Türk köylerine ayırdım.
Isparta’dan Yunanistan’a zorunlu iskan edildiklerinde, akrabaları bile birbirlerinden ayırarak bir batıya, bir doğuya, bir adalara bir Yunanistan’ ın ortalarına serpiştirilen Psidya ( Isparta) Ortodoks Büyük İskender Rumları ile Hristiyanlığı seçen Karaman Rumları adı verilen Türk asıllı Uluborlu’ lu Osmanlı Ispartalılarıyla bol-bol görüşerek; sohbet ettik.
Amacım, Isparta’ daki Osmanlı döneminin insan ilişklierini, töreleri, folkloru, yemek, düğün, nikah, nişan, ölüm, cenaze, tarımsal, giyim kuşamiş düzeni, sanat, zenaat, dil, Türkçe’ mizin yaygın kullanımı, dini bayramların törenleri v.b yönlerinden asil Türklüğü’ müzün, Müslüman-lığı’ mızın yüzyıllara damgasını vurmuş kültürümüzden izler kalmış mı; araştırmaktır.
Osmanlı Rumları, Ermenileri kendi aralarında, Müslüman halkla olan günlük iletişimlerinde Türkçe konuşuyorlardı. Ancak; Karamanlıca Rum alfabesiyle okuyup yazarlardı. Isparta’ da Uluborlu, Barla, Eğirdir Nis ‘de ilkokulları, ortaokulları liseleri, kız hemşire okulları mevcuttu.
Geçtiğimiz iki yıldır Atina-Neo Lonia Rumlarıyla ilgili dede hatıralarından da faydalanarak çok miktarda yazılarımı, köşe yazdığım gazete ve internet gazetelerinde okuyorsunuz. Kitaplarımdan da takiptesiniz! Bu makalemde, (bir kaçında) Yunanistan’ ın çeşitli il, ilçe, köylerine doğudan batıya serpiştirilmiş, Osmanlı Ispartası’ nın Rum’ ları ile ilgil araştırma makalelerim olacak.
Şunu söylemeliyim ki: 1924’ ten günümüze 2019’ a kadar Anadolu’ dan, Isparta’ mızdan gönderilen Ortodoks Büyük İskender Rumları ve Hristiyanlaşmış Karaman Türkleri (Rumları) Yunanistan da ikinci sınıf yurttaş konumunda olduklarını hatırlatayım.
İstanbul Belediye Başkanlığı’ nın yenilendiği 23 Haziran Pazar günü akademisyen, işadamı Isparta’ lı Osmanlı torunu Hristo Delibaş beyle (aracıyla), Selanik yakınlarındaki Türk köyleri-ne günü birlik Küçük ve Büyük Karaburun köylerine geldik. Selanik’ e 60 km falan. 1923’ e kadar Müslüman Türk aileleri mutlu bir yaşam sürmekteylermiş Yunan halkıyla..
Büyük Atatürk ’ ün doğduğu, yüz yıllarca Osmanlı şehri kalmış, Selanik Ege Denizi' nin kıyısında. Türkler tarafından kullanılan tarihi adı “Adalar Denizi”. Selanik’ in merkez köy-lerinden Büyük, Küçük Karaburun köylerine gittik. Osmanlı dokusu 1996 depreminde bozu-lmuş. Osmanlı döneminden kalma camisi bakımsız.
Atatürk’ ümüzün doğduğu Osmanlı şehri Selanik‘ in çevresinde 37 tane adları Yunanca adlarıyla değiştirilmiş, Osmanlı Müslüman Türk köyleri var. Müslümanlar 1924’ te Anadolu’ ya, İstanbul ‘a zorla göç ettirilmişler.
Yunanistan dan göç ettirilmemiş köylerde kalan Türk kökenliler de var. Tabii Hristiyanlığı seçtikleri için göçe zorlanmamışlar. Lozan Göç Kanununda dini inanca göre Yunanistan’daki Osmanlı Müslümanları, Anadolu’ daki Büyük İskender Rumları göçe zorlanmışlar. Karşılıklı göçe tabi tutulmuşlar..
Anadolu’ ya Yunanistan’ dan gelenlerin içinde Müslüman olup da başka kökenlerden insan-larımızın da Anadolu’ya gönderildikleri iddiaları da var. Kendilerini Roman şeklinde niteleyen insanlarımız da Anadolu’ ya gönderilmişler. Şimdi vatandaşımız olmuşlar. Şimdi hep beraber tasada ve kıvançta bir ve beraberiz. Türk kökenli olup da Hristiyanlığı (Ortodoks) seçtikleri için Yunanistan’ a gönderilenler olduğu da iddia edilmekte. Kendilerini, sormadan da köken-lerini anlatma ihtiyacı olanlara da rasladım. Hoş gördüm..
Her ne kadar gönülsüz Anadolu’ya gönderilen Müslüman insanlarımız şimdi çok mutlular Türkiye’mizde. Ancak Yunanistan’a Anadolu’dan, Isparta’dan gönderilmiş Rum muhacirler Yunanistan ‘da pek mutlu değiller. 100 yıl geçmesine karşık ikinci sınıf görülüyorlar. Kalkıp Isparta’ ya otobüsle ata topraklarına ziyaret etmekisteseler hemen yanlarına bir sivil Orto-doks papaz katıp özgürlükleri kısınlanıyor. Yunanistan laik bir ülke olmadığını,dini Hristiyanlık esaslarına göre insanların yönlendirildiğini hatırlatayım.
“Ülkemizde (Türkiye’de) demokrasi yok”diyenlere Yunanistan’ a gitsinler de bi oraları görsün-ler; sonra konuşsunlar derim!
Her iki durumda olanlarla da tanışıklığım oldu. Üzerlerinde Isparta’ mıza olan özlemleri bit-memiş..
Konuştuklarında Yaklaşık 100 yıl öncesinin Isparta’sının, Uluborlu’sunun, Eğirdir Nis Adalı’ sının, Barla’ sının görenek, töre ve adetlerini kendi isimleri gibi biliyorlar..100 Yıl öncesimnin Isparta’ sındaki sosyal, kültürel yaşamı onların dilinden öğreniyorsunuz.
Lozan Mübadili göç Anlaşması kanunu tamamen dini duruma göre yapılmış. Müslümanlığa ve Ortodoks’ luğa göre..
Her iki devlete göç ettirilmiş insanlarımzda ortak nokta ; tamamının, dinleri ne olursa olsun, Osmanlı kültürüyle haşırneşir olmuşlar. Bilhassa, Yunanistan’daki Selanik bölgesindeki Türk köylerine henüz dolaşmış olmamın sonucu, halen Hristiyan olmalarına karşın, geldikleri Isparta, Burdur, Uluborlu, Alanya, Barla Eğirdir Nis adasındaki Osmanlı kültürünü devam ettirdiklerini gördüm. Misafirperverlikleri, çıkarsız iyilik etme duyguları, insan sevgisi, saygısı..
Torunlarına kadar Osmanlı Türkçesi halen kullanımda. Yemek, giyim, sofra kuralları, Orto-doks olmalarına karşın sofraya oturduklarında Besmeleyi (çekmeleri) halen kullanmaları, düğün ve cenaze törenlerinde Osmanlı Ispartası’ nın geleneklerini devam ettirmeleri hayret verici.ısparta’mızı unutmamışlar. Kendileri Yunanistan’dalar ama torunlarına bile yansıyan Türkiye, Isparta ve Burdur sevgisi hassasiyeti devam etmektedir