Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

SANCAK ISPARTASINDA BİR BAŞKALDIRIŞ

1909’un son ayında Isparta sancağına (Burdur’da Isparta’ya yönetim olarak bağlı idi) tuhaf bir Vali (Mutasarrıf) atanır. Daha önceki makalelerimde kendisinden çokça söz etmiştim. Devlet adamlığı duruşuna yakışmayan, oldukça alt seviyelilerin kültür, iletişim anlayışına uygun davranış içinde bulunduğunu örneklerle bahsetmiştim. Devlete, ülke insanlarına saygısından dolayı hiçbir Isparta ve Burdurlu bu durumu eleştirmediklerini anlıyoruz. Sadece bir kişi hariç! Tarım üreticisi, esnaf Süldürzade İsmail Ağa’ nın oğlu. Hukukçu, Bidayet (önsoruşturma) mahkemesi üyesi Nadir Efendi’ den bahsedeceğim. (Ahi kasap Isparta Sancak Mevlevihane dedesi Ali Dede ‘nin tamamladığı Mevlevihane Kiler Defteri, Stavros P. Kaplanoğlu-Yunanlı Yaşatılan Tarih Yazarı) Nadir Efendi Vali’nin çocuksu davranışlarını her fırsatta keskin bir biçimde eleştiriyordu. Hatta Pazartesi ve Perşembe günleri Ahi Kasap Mevlevi Dergâhı sohbet toplantıları düzenlenir. Mutasarrıf Vali Behçet Bey’in yüzüne sekiz yaşlarında suç işleyen çocuğa bile söylenemeyecek sözler sarf eden Nadir Süldür efendinin haklı sözlerine karşı hiçbir Ispartalı nedense arkasında durmaz. Birisi mutlaka doğruyu söylemeliydi. Bu mecburiyet tamamen yüce dinimizin kurallarındandı! Vali Behçet Bey Osmanlı eyalet illerinde, Osmanlı adına Libya Sirte, Trablusgarp, Mısrata, Bingazi' de gezgin nüfus memurluklarında bulunmuş. Sonra Osmanlı sarayı içinden paşa ağabeysinin desteğiyle Isparta-Burdur Sancak valiliğine atatmıştı. Libya bölgesinde görevli iken sayısız hatalı, devlet adamlığına ters düşecek hatta eskilerin “münasebetsizlik” diye adlandırdıkları hatalar yapmış. Bu hataların sıralandığı bir mektubu o tarihlerde Libya Belediye başkanlığı yapan Ankara Şereflikoçhisar’ lı Parlasan Hasan Efendi Isparta sancak belediye başkanı Arapzade’ ye bir mektup göndererek Vali Behçet Bey’in (mektuptaki adlandırmaya göre) münasebetsizlikleri tek tek sıralamıştı. 1909’ların belediye Başkanı İstanbul Hükümeti danışma meclisi Isparta vekili Arapzade ’nin şimdi Isparta da yaşayan saygıdeğer torunları mevcut. Isparta Sözlü Kültürel Tarih yazarı Böcüzade Süleyman Sami Efendi hukukçu Nadir Süldür efendinin Vali Behçet hakkındaki eleştirisini anlatılarına almış. Isparta halkının sohbet alanlarında dile getirdiği eleştirisel sözlerini haklılık getirerek, kitabına konu etmiş. ”…Irak, Yemen, Trablusgarp gibi yerlerde bu tür ehliyetsiz ve bilgisiz memurlar çekilmekte ise de: Anadolu’ nun göbeğinde, asırlarca medenî bir hayat yaşamış, nazik ve bilgili insanlar arasında, bu gibilerin nasıl başarı göstereceklerine hayret ediliyordu...” diye yazmışlar tarihi eserine. Osmanlı’yı yiyip bitiren, adam kayırma, torpil değil mi? Vali’nin münasebetsizliklerini karşı çıkan, sadece Nadir Süldür bey olur. Yanlışlıklara yiğitçe karşı çıkılmaz ise münasebetsizlik yapan devlet adamları kendi yaptıklarını doğru zannetmez mi? Hatta her yeniliğe, güzelliğe, halkın seviyeli eğlencesine bile karşı çıkan medrese (din) adamları valinin tutumu karşısında suskun kalmalarına güzel dinimiz ne der acaba? Mutasarrıf Vali Beyin Isparta’ya Gelişleri 1910’lu yıllarda Isparta Mutasarrıf Valisi Behçet Bey Libya’dan bir çift omzunda gezdirdiği maymun getirmiştir. Vilayetteki çalışma odasında getirir. İş veya halktan gelenler mutasarrıf beyle görüşme anlarında odada bulunan maymunlara selam vermezlerse; o iş adamı veya halktan kişi veya kişileri vali bey dinlemez. Hatta odasından kovardı. Bir defasında Mutasarrıf valinin huzuruna çıkan afyon sakızı, gül yağı dış satımcısı Kuleönü köyünden tüccar Köseoğlu Ali Mustafa ve ortakları Valinin huzuruna çıkarlar. Gülyağı, Afyon sakızı dış ticari satış için sancak dışına çıkarken Gönen Derbent’ indeki devlet sınır görevlileri kendilerinden her daim rüşvet istediklerinin şikâyetini yaparlar. Vali huzurunda iken Köseoğlu Mustafa Ali’nin kolunda dalgınlıkla tespihini kuşak cebine koymayı unutur. Tespihi bileğinde gören maymunlarından birisi Köseoğlu Mustafa Ali’nin kolundaki tespihi almak ister. Köseoğlu tespihi maymuna vermez. Hızlıca kuşağına koyar. Mutasarrıf Vali Behçet Bey öfkelenir. “Sen benim maymunumun isteğini yerine getirmezsin ha! Derhal makamımdan çıkın” der. Üstelik Mutasarrıf Vali maymunlarından birisinin isteğini yerine getirmeyen ticari heyeti mahkemeye verir. Ön soruşturma bidayet mahkemesinin iki üyesinden birisi Nadir Süldür beydir. Ön soruşturmada Mutasarrıf Valinin hakız olduğuna karar verilir. Ayrıca: “Mutasarrıf’ ın yaptıklarının devlet adabıyla yakışmayacağı, valilik makamının maskara yuvası olmadığı…” da mahkeme karar tutanağında vurgulanır. Mutasarrıf Vali Behçet Osmanlı bölgesi Kafkasya Dağıstan Mahaçkaleli olup, yerel anlamda idareci hanedan soyundandır. Okuryazarlığı zayıftı. Kardeşi Hüseyin Paşa Kütahya da görevlidir. Mahkeme kararı karşısında bilhassa Nadir Süldür beyi Paşa kardeşine şikâyet eder. Paşa kardeşi bir şey yapamaz. Çünkü Mutasarrıf haksızdır! Maymununa karşı hata yapıldığına inanan Mutasarrıf Vali Behçet Bey hızını alamaz! Mahkeme üyesi Nadir Süldür Beyi bu defa Isparta kadısı Şerif Bey’e gider. Şer’i (dini) mahkemesinden maymununa karşı hakaret edildiği iddiasında bulunur. Şer’i mahkemesinden maymunlarının ve kendisinin onurunun zedelendiğine ilişik Şer’i (din adına)hüküm verilmesini ister. Valilik kâtibi Gelendost köylü İçağasıoğlu Hafız Abdullah’ın Şer’i mahkeme kadısına verilmek üzere yazdığı iddianamede sadece Nadir Süldür edendi değil Kuleönü’ nden gelen, mutasarrıfın ziyaretçileri tüccar heyeti de şikâyet edilmekte. Ziyaretçilerin yanı sıra hukuk mahkemesi yoluyla kendisinin (Vali’nin) haksız olduğuna ilişkin olumsuz oy veren hukukçu Nadir Süldür Efendi’nin Şer’i kuralara göre hükümlü ceza verilmesini ister. Mutasarrıf Vali’nin Şer’i Mahkemesi Başvurusu Kadı Şerif Bey Mutasarrıf Vali’nin şikâyetini gerekçeli yazı yazarak reddeder. Maymunlara veya hayvanlara karşı suç işlense bile hayvanların insandan üstün olmadığını söyler. Bu şekilde insanların yargılanmasına ilişik İslam’da hayvanı üstün görerek insanın rencide edilmesi istenmez. Şer’i yani dini yönden gerek Nadir Efendinin gerekse tüccar ziyaretçilerin İslam adına kınanması gibi bir cezanın artık bundan böyle olmayacağını, Meşruti İdari şartların (1908 Meşrutiyetin ilanına atıfta bulunulmuş) bunu söylediğini anlatır yazısında. Ayrıca dört yıl öncesi İmparatorluğun Meşruti yönetime geçtiğini, Şer’i mahkemelerinin bundan böyle karar veremeyeceği, artık anlaşmazlıkların batılı anlamdaki asri yani hukuk mahkemesinin (uhdesinde) kararında olacağı anlatılır. Kadı efendilerin kararlarının tavsiye niteliğince olacağı, kesin kararları (asri, batılı) hukuk mahkemelerinin vereceği mutasarrıf beye yazılan başvuru cevabi yazısında anlatılır. Ayrıca, bundan (1912) böyle kadı mahkemelerine müracaat edenlere ancak tavsiye şeklinde, yorumlu ve yol gösterici, asri hukuka yönlendirme şeklinde olacağı da geniş biçimde kadı kâtibi vali beyin makamına gönderilerek sözlü şeklinde de anlatılır. Yarım yamalak okuma ve yazması olan Mutasarrıf Vali Behçet Kadı efendinin uzun tavsiye mektubunu okumaya çalışsa da anlamaz. Veya işine gelmez. Kadı kâtibini sözlü dinleyen Mutasarrıf Vali anlatılanları pek anlamaz. Kâtibin elinden kadı Şerif efendinin cevabi gerekçeli kararını eline alır. Okumaya çalışır. Ama yine yazılanları anlamaz veya yanlış, kendine yontarak anlamaya çalışır. Bazı cümleleri ters anlar, büsbütün çılgına döner. Vali Behçet iki hafta konutundan çıkmaz. Kimseyle konuşmaz. Sadece kendisine yarım eden görevli jandarmalar ve maymunlarıyla zorunlu konuşur. Mutasarrıf Behçet Bey kendine yardım eden jandarmalardan birisine o gece gördüğü rüyasını anlatır. Rüyasında maymunların ellerinde nefte (gazyağı) batırılmış yanmakta olan ateş çomaklarıyla kendini eleştiren Süldürzade İsmail ve Nadir efendilerin Kuleönündeki çiftlik evlerine doğru gittiklerini, yol üzerinde bulunan (Süldürhan) Han-otelin iyice yaklaştıkları anda maymunlardan birisinin kendisinin üzerinden yorganını çekiştirirken uyanıverdiğini söyler. (Böcüzade Süleyman Sami tarih anlatıları, Mevlevi dedesi Ali dede efendi notları) ellerinde ateşle yaklaştıklarını gördüğünü ve uyandığını anlatır. Bu günlerde de maalesef Nadir Süldürlerin Eğirdir yol güzergâhında bulunan Han otelinin yakıldığı haberi tüm bölgeye yayılır. Nadir Süldür Bey hukuk dersleri aldığı İstanbul’ a bir aylığına gider. Gidişinden bir hafta sonra Vali Behçet in (1912) Niğde’ye becayiş yoluyla sürgünü çıkar  
Ekleme Tarihi: 09 Haziran 2023 - Cuma

SANCAK ISPARTASINDA BİR BAŞKALDIRIŞ

1909’un son ayında Isparta sancağına (Burdur’da Isparta’ya yönetim olarak bağlı idi) tuhaf bir Vali (Mutasarrıf) atanır.

Daha önceki makalelerimde kendisinden çokça söz etmiştim. Devlet adamlığı duruşuna yakışmayan, oldukça alt seviyelilerin kültür, iletişim anlayışına uygun davranış içinde bulunduğunu örneklerle bahsetmiştim.

Devlete, ülke insanlarına saygısından dolayı hiçbir Isparta ve Burdurlu bu durumu eleştirmediklerini anlıyoruz.

Sadece bir kişi hariç!

Tarım üreticisi, esnaf Süldürzade İsmail Ağa’ nın oğlu. Hukukçu, Bidayet (önsoruşturma) mahkemesi üyesi Nadir Efendi’ den bahsedeceğim. (Ahi kasap Isparta Sancak Mevlevihane dedesi Ali Dede ‘nin tamamladığı Mevlevihane Kiler Defteri, Stavros P. Kaplanoğlu-Yunanlı Yaşatılan Tarih Yazarı)

Nadir Efendi Vali’nin çocuksu davranışlarını her fırsatta keskin bir biçimde eleştiriyordu. Hatta Pazartesi ve Perşembe günleri Ahi Kasap Mevlevi Dergâhı sohbet toplantıları düzenlenir. Mutasarrıf Vali Behçet Bey’in yüzüne sekiz yaşlarında suç işleyen çocuğa bile söylenemeyecek sözler sarf eden Nadir Süldür efendinin haklı sözlerine karşı hiçbir Ispartalı nedense arkasında durmaz.

Birisi mutlaka doğruyu söylemeliydi.

Bu mecburiyet tamamen yüce dinimizin kurallarındandı!

Vali Behçet Bey Osmanlı eyalet illerinde, Osmanlı adına Libya Sirte, Trablusgarp, Mısrata, Bingazi' de gezgin nüfus memurluklarında bulunmuş. Sonra Osmanlı sarayı içinden paşa ağabeysinin desteğiyle Isparta-Burdur Sancak valiliğine atatmıştı.

Libya bölgesinde görevli iken sayısız hatalı, devlet adamlığına ters düşecek hatta eskilerin “münasebetsizlik” diye adlandırdıkları hatalar yapmış. Bu hataların sıralandığı bir mektubu o tarihlerde Libya Belediye başkanlığı yapan Ankara Şereflikoçhisar’ lı Parlasan Hasan Efendi Isparta sancak belediye başkanı Arapzade’ ye bir mektup göndererek Vali Behçet Bey’in (mektuptaki adlandırmaya göre) münasebetsizlikleri tek tek sıralamıştı. 1909’ların belediye Başkanı İstanbul Hükümeti danışma meclisi Isparta vekili Arapzade ’nin şimdi Isparta da yaşayan saygıdeğer torunları mevcut.

Isparta Sözlü Kültürel Tarih yazarı Böcüzade Süleyman Sami Efendi hukukçu Nadir Süldür efendinin Vali Behçet hakkındaki eleştirisini anlatılarına almış. Isparta halkının sohbet alanlarında dile getirdiği eleştirisel sözlerini haklılık getirerek, kitabına konu etmiş. ”…Irak, Yemen, Trablusgarp gibi yerlerde bu tür ehliyetsiz ve bilgisiz memurlar çekilmekte ise de: Anadolu’ nun göbeğinde, asırlarca medenî bir hayat yaşamış, nazik ve bilgili insanlar arasında, bu gibilerin nasıl başarı göstereceklerine hayret ediliyordu...” diye yazmışlar tarihi eserine.

Osmanlı’yı yiyip bitiren, adam kayırma, torpil değil mi? Vali’nin münasebetsizliklerini karşı çıkan, sadece Nadir Süldür bey olur.

Yanlışlıklara yiğitçe karşı çıkılmaz ise münasebetsizlik yapan devlet adamları kendi yaptıklarını doğru zannetmez mi? Hatta her yeniliğe, güzelliğe, halkın seviyeli eğlencesine bile karşı çıkan medrese (din) adamları valinin tutumu karşısında suskun kalmalarına güzel dinimiz ne der acaba?

Mutasarrıf Vali Beyin Isparta’ya Gelişleri

1910’lu yıllarda Isparta Mutasarrıf Valisi Behçet Bey Libya’dan bir çift omzunda gezdirdiği maymun getirmiştir.

Vilayetteki çalışma odasında getirir. İş veya halktan gelenler mutasarrıf beyle görüşme anlarında odada bulunan maymunlara selam vermezlerse; o iş adamı veya halktan kişi veya kişileri vali bey dinlemez. Hatta odasından kovardı.

Bir defasında Mutasarrıf valinin huzuruna çıkan afyon sakızı, gül yağı dış satımcısı Kuleönü köyünden tüccar Köseoğlu Ali Mustafa ve ortakları Valinin huzuruna çıkarlar. Gülyağı, Afyon sakızı dış ticari satış için sancak dışına çıkarken Gönen Derbent’ indeki devlet sınır görevlileri kendilerinden her daim rüşvet istediklerinin şikâyetini yaparlar.

Vali huzurunda iken Köseoğlu Mustafa Ali’nin kolunda dalgınlıkla tespihini kuşak cebine koymayı unutur. Tespihi bileğinde gören maymunlarından birisi Köseoğlu Mustafa Ali’nin kolundaki tespihi almak ister. Köseoğlu tespihi maymuna vermez. Hızlıca kuşağına koyar. Mutasarrıf Vali Behçet Bey öfkelenir. “Sen benim maymunumun isteğini yerine getirmezsin ha! Derhal makamımdan çıkın” der.

Üstelik Mutasarrıf Vali maymunlarından birisinin isteğini yerine getirmeyen ticari heyeti mahkemeye verir. Ön soruşturma bidayet mahkemesinin iki üyesinden birisi Nadir Süldür beydir. Ön soruşturmada Mutasarrıf Valinin hakız olduğuna karar verilir. Ayrıca: “Mutasarrıf’ ın yaptıklarının devlet adabıyla yakışmayacağı, valilik makamının maskara yuvası olmadığı…” da mahkeme karar tutanağında vurgulanır.

Mutasarrıf Vali Behçet Osmanlı bölgesi Kafkasya Dağıstan Mahaçkaleli olup, yerel anlamda idareci hanedan soyundandır. Okuryazarlığı zayıftı. Kardeşi Hüseyin Paşa

Kütahya da görevlidir. Mahkeme kararı karşısında bilhassa Nadir Süldür beyi Paşa kardeşine şikâyet eder. Paşa kardeşi bir şey yapamaz. Çünkü Mutasarrıf haksızdır!

Maymununa karşı hata yapıldığına inanan Mutasarrıf Vali Behçet Bey hızını alamaz!

Mahkeme üyesi Nadir Süldür Beyi bu defa Isparta kadısı Şerif Bey’e gider. Şer’i (dini) mahkemesinden maymununa karşı hakaret edildiği iddiasında bulunur. Şer’i mahkemesinden maymunlarının ve kendisinin onurunun zedelendiğine ilişik Şer’i (din adına)hüküm verilmesini ister. Valilik kâtibi Gelendost köylü İçağasıoğlu Hafız Abdullah’ın Şer’i mahkeme kadısına verilmek üzere yazdığı iddianamede sadece Nadir Süldür edendi değil Kuleönü’ nden gelen, mutasarrıfın ziyaretçileri tüccar heyeti de şikâyet edilmekte. Ziyaretçilerin yanı sıra hukuk mahkemesi yoluyla kendisinin (Vali’nin) haksız olduğuna ilişkin olumsuz oy veren hukukçu Nadir Süldür Efendi’nin Şer’i kuralara göre hükümlü ceza verilmesini ister.

Mutasarrıf Vali’nin Şer’i Mahkemesi Başvurusu

Kadı Şerif Bey Mutasarrıf Vali’nin şikâyetini gerekçeli yazı yazarak reddeder. Maymunlara veya hayvanlara karşı suç işlense bile hayvanların insandan üstün olmadığını söyler. Bu şekilde insanların yargılanmasına ilişik İslam’da hayvanı üstün görerek insanın rencide edilmesi istenmez. Şer’i yani dini yönden gerek Nadir Efendinin gerekse tüccar ziyaretçilerin İslam adına kınanması gibi bir cezanın artık bundan böyle olmayacağını, Meşruti İdari şartların (1908 Meşrutiyetin ilanına atıfta bulunulmuş) bunu söylediğini anlatır yazısında.

Ayrıca dört yıl öncesi İmparatorluğun Meşruti yönetime geçtiğini, Şer’i mahkemelerinin bundan böyle karar veremeyeceği, artık anlaşmazlıkların batılı anlamdaki asri yani hukuk mahkemesinin (uhdesinde) kararında olacağı anlatılır. Kadı efendilerin kararlarının tavsiye niteliğince olacağı, kesin kararları (asri, batılı) hukuk mahkemelerinin vereceği mutasarrıf beye yazılan başvuru cevabi yazısında anlatılır.

Ayrıca, bundan (1912) böyle kadı mahkemelerine müracaat edenlere ancak tavsiye şeklinde, yorumlu ve yol gösterici, asri hukuka yönlendirme şeklinde olacağı da geniş biçimde kadı kâtibi vali beyin makamına gönderilerek sözlü şeklinde de anlatılır.

Yarım yamalak okuma ve yazması olan Mutasarrıf Vali Behçet Kadı efendinin uzun tavsiye mektubunu okumaya çalışsa da anlamaz. Veya işine gelmez.

Kadı kâtibini sözlü dinleyen Mutasarrıf Vali anlatılanları pek anlamaz. Kâtibin elinden kadı Şerif efendinin cevabi gerekçeli kararını eline alır. Okumaya çalışır. Ama yine yazılanları anlamaz veya yanlış, kendine yontarak anlamaya çalışır.

Bazı cümleleri ters anlar, büsbütün çılgına döner. Vali Behçet iki hafta konutundan çıkmaz. Kimseyle konuşmaz. Sadece kendisine yarım eden görevli jandarmalar ve maymunlarıyla zorunlu konuşur.

Mutasarrıf Behçet Bey kendine yardım eden jandarmalardan birisine o gece gördüğü rüyasını anlatır. Rüyasında maymunların ellerinde nefte (gazyağı) batırılmış yanmakta olan ateş çomaklarıyla kendini eleştiren Süldürzade İsmail ve Nadir efendilerin Kuleönündeki çiftlik evlerine doğru gittiklerini, yol üzerinde bulunan (Süldürhan) Han-otelin iyice yaklaştıkları anda maymunlardan birisinin kendisinin üzerinden yorganını çekiştirirken uyanıverdiğini söyler.

(Böcüzade Süleyman Sami tarih anlatıları, Mevlevi dedesi Ali dede efendi notları) ellerinde ateşle yaklaştıklarını gördüğünü ve uyandığını anlatır.

Bu günlerde de maalesef Nadir Süldürlerin Eğirdir yol güzergâhında bulunan Han otelinin yakıldığı haberi tüm bölgeye yayılır. Nadir Süldür Bey hukuk dersleri aldığı İstanbul’ a bir aylığına gider. Gidişinden bir hafta sonra Vali Behçet in (1912) Niğde’ye becayiş yoluyla sürgünü çıkar

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.