Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

SELANİK KÖYLERİNDE ULUBORLU RÜZGARI

Büyük Atatürk ’ ün doğduğu, yüz yıllarca Osmanlı şehri kalmış, Selanik şehri! Ege Denizi' nin kıyısında. Türk denizcileri tarafından kullanılan Ege denizinin tarihi adı “Adalar Denizi”. Selanik’ in merkez köylerinden Büyük, Küçük Karaburun köylerine gittik. Osmanlı dokusu 1996 depreminde bozulmuş. Osmanlı döneminden kalma camisi bakımsız. Uluborlu’ lu Osmanlı Rum’ u iki aile, Isparta İğneci Kurtuluş mahallesinden de toplam dört aile 1924’ te bu köye yerleştirilmişler. Buradaki Müslümanlar’ da Anadolu’ ya gönderilmişler. Isparta ’lı Rum ailesnin nüfusu bugün 700’ ü bulmuş. Eski Türk köylerine yakın Sedes, Pirnar, Hadji Bali, Bahçe Çiftlik köyleriyle komşu.. Isparta’ lı Rumlar, köylerinin adını yine biraz Tükçe biraz Yunanca ağzı söylenişiyle ortak bir ad koymuşlar. “Neo Bujuk (büyük) Karaburun, Neo Kjucuk (küçük) Kataburun” demişler. Selanik’ le birleşmiş görüntüsü var.. Her iki Osmanlı Türk köyü birbirine yakın, her ikisine de yemyeşil elbise giydirmişler sanki. Bu köyde Isparta’ lı Rumların torunlarının olduğunu biliyorduk. Yunanlı Osmanlı torunu, tanışık Hristo ile anlaşmıştım. İlk gördüğüm köylüye İslâmî selam vereceğim. Tepkiyi ölçmek istediğimi, böyle düşündüğümü söyledim. Kabul etti. Isparta’ lı Rum torunlardan veya Anadolu’ dan giden bir ‘Osmanlı vatandaşı mutlaka Türk kültürünü, İslâmî selamlaşmayı yüz yıl sonra nasıl algılayacaklar acaba’ diye düşündüm. DiğerYunanistan’ın bölgelerinde aynı duyguyu yaşamıştım. Büyük Karaburun köyüne girer girmez, aracımızdan inip etrafa bakınırken yaşlı bir teyze gördük. Bahçesinde, yeşilliklerin arasındaki otları temizliyordu. Bahçesinin duvarının arkasındaki teyzeye: ”-Selâmün aleyküm teyze” dedim. Teyse, eğildiği yerden doğruldu. Yüzünü kısmi örten beyaz işlemeli Osmanlı işi yaşmağını düzetti. Yanılmamışım!. “-Hz. İse, Hz. Muhammed adına selamınızı aldım” deyince Yunanlı dostum Hristo biraz şaşkınlaştı!. Teyzenin adını öğrendik. Isparta’ lı Rum torunun adı: Adı: Naile Angeliki Nifi’ imiş. Biliyor-sunuzdur diye düşünüyorum. Osmanlı’ da isim konurken bir de “göbek ismi” konurdu. Osmanlı Rumları’ da, mevcut Osmanlı saltanatına, bir de Müslüm Osmanlı komşularına ters gelmemek isterlermiş. İçlerinden geldiği gibi kalbi duyguları gereği (Isparta’ lı Müslümanların Rumlara gösterdikleri çıkarsız şevkat, sevgiden olmalı) yeni doğan çocuklarının ikinci adını (Göbek adı) Müslüman ismi koyarlarmış. Mübadil Isparta’ lı torun Angelika teyzenin göbek adı Naile imiş. Ataları’ nınIsparta’ dan zorunlu gönderilmeleri nerdeyse 100 yıl olmuş. Torunlar, Osmanlı Isparta’ sının Rum vatandaşları hala Isparta’ lı gibi konuşuyorlar, giyini-yorlar. Davranış dilleri tıpkı Eğirdir Nis, Barla Uluborlu’ lular gibiler.. Büyük Karaburun Osmanlı köyünde gördüğümüz ilk Uluborlu’ lu Rum torun. Selanik' e Isparta’ dan Uluborlu’ dan Kayseri Mersin yoluyla gemi ile 7 günde gelmişler. Naile teyzenin başında bembeyaz bir yaşmağı vardı. Alnına doğru sarkan yaşmağınıgölgelikgibi biçim vermiş. Arap şehyleri gibi! Yaşmağın etrafı tıpkı ablalarımın, anacığımın yaşmağı gibi oya ile süslü. Kendimi Isparta’ da, köyümde zannettim. Hava sıcaktı! Hristo ‘ya: ” -Teyzeyi ayak üstü konuşturuyoruz ya bu çok zaralı olablir” dedim. Yunanca anlayamadığım şeyler söyledi. Teyze elindeki tırmık çapayı yere attı. Toprağın üzerine oturdu. Hristo benim Isparta’ dan geldiğimi söyler söylemez yorgun gözüken yaşlı Naile Angelika teyze birden, gençleşmiş edasıyla ayağa kalktı. Bahçe duvarın arkasından hasretle koluma dokundu. Eğildi. Koklar gibi sol kolumun üzerine titrek eliyle tuttu. Gözleri yaşardı. Bahçesinin diğer ucundaki tek katlı evinin önündeki oturaklara davet etti. 1996’ daki depremde yarı tuğla, kerpiç karışımı evi yıkılınca Avrupa Birliği yeni ev yapmış. Diğer köy evleri de hep yeniden yapılmış. Depremde yıkılan evinin ilk sahibi Bursa ( Apolyont) Gölyazı köyüne 1924’ te gönder-ilmişler. Evin ilk sahipleri Müslüman Türkler 2014’ te gelip ziyaret etmişler. Büyükçe evin bahçesinin bir köşesinde bulunan kümes kalıntısının yanında Gölyazı’ lı Havva teyze evleri ve de kümeslerinin biçimini, anılarını anlatmış olmalı. Uluborlu’ lu Osmanlı torunu Naile Angelik teyze yine oldukça titrek, yılların verdiği kırışmış elleriyle bahçenin eriklerinden yaptığı hoşaf suyundan ikram ettiler sağ olsunlar. Başka ziyaret ettiğimiz Yunanistan’ daki göçmen (Macur) köylerinde olduğu gibi burada da hediye ettiğim Isparta Gülsuyu hediyemi ellerinde dakikalarca, sımsıkı kucakta bir çocuk tutması gibi tuttu durdu. Konuşmamızın, Hristonun sorularını cevaplayan Naile Angelik teyze-nin bakışları bir evlat özlemi bakışıydı. Tüm konuşmaları, büyükannesinin anılarını orijinal-iyle, Hristonun tercümesiyle kayda aldım. Osmanlı Uluborlu’ sunun torunu Rum Naile Angelik teyzenin oğlu Yunanistan Batı Make-don Bölgesinde Florina ilindeki kömür elektrik santrallerinde mühendismiş. Çok şey anlattı. Isparta’ lı, Uluborlulu büyük babasından, dedesinden, babaannesinden, anneannesinden dinlediklerini hiç unutmamışlar. Büyük anneannesinin ceyiz bohçasını göstermek istediler. Hristo bey’e işaret ettim. Açtırmadım!. Bayan işi dedim. Sadece simli, kalınca bir hırkanın kapalı işlemeli, yüz yıldır solmamış halini görebildik. Uluborlu’dan getirmişler zorlu yolculuklarında.Bir kaç başka eşya.. Bir zamanlar Avrupa içlerine kadar ticari eli şi kumaş, dokuma işleri yapan Uluborlu’ nun Ulu’ luğunu bir defa daha anladım. Hırkanın işlemeleri kök boyalı oluşundan olmalı! Naile Angeliki teyzenin annesi uzun uzun anlatmış Isparta-Uluborlu’ dan gelişlerini.. Kimi zaman yayan, bazen at arabalarıyla gemi ile gelebilmişler. Yanlarına alabildikleri eşyalarını değil kalplerinin bir yarısını geride bırakmanın ağırlığıyla ‘mecburen’ göç ettirmişler. Lozan Mübadil yasası gereği “Türk Hristiyanları (Türkler) Ortodoksları” demek gerekir. Çünkü gidenlerin hepsi Ortodoks Büyük İskender Rum’u veya Pontus Rum’u değillermiş.. Mübadele’ de önemli sayıda Türk Ortodoks Hrisyiyanı da gitmişti. Mübadelenin 1. maddesi, mübadelenin ırki değil; din esasına göre yapılacağını kanun altına alıyordu. “Ortodokslar” ve “Müslümanlar” terimleri kullanılıyordu. Araştırm: Bayram AYGÜN: Emekli öğretm/Köşe Yazarı 28 Haziran 2019 Selanik.  
Ekleme Tarihi: 02 Temmuz 2019 - Salı

SELANİK KÖYLERİNDE ULUBORLU RÜZGARI

Büyük Atatürk ’ ün doğduğu, yüz yıllarca Osmanlı şehri kalmış, Selanik şehri! Ege Denizi' nin kıyısında. Türk denizcileri tarafından kullanılan Ege denizinin tarihi adı “Adalar Denizi”. Selanik’ in merkez köylerinden Büyük, Küçük Karaburun köylerine gittik. Osmanlı dokusu 1996 depreminde bozulmuş. Osmanlı döneminden kalma camisi bakımsız.

Uluborlu’ lu Osmanlı Rum’ u iki aile, Isparta İğneci Kurtuluş mahallesinden de toplam dört aile 1924’ te bu köye yerleştirilmişler. Buradaki Müslümanlar’ da Anadolu’ ya gönderilmişler.

Isparta ’lı Rum ailesnin nüfusu bugün 700’ ü bulmuş. Eski Türk köylerine yakın Sedes, Pirnar, Hadji Bali, Bahçe Çiftlik köyleriyle komşu.. Isparta’ lı Rumlar, köylerinin adını yine biraz Tükçe biraz Yunanca ağzı söylenişiyle ortak bir ad koymuşlar. “Neo Bujuk (büyük) Karaburun, Neo Kjucuk (küçük) Kataburun” demişler. Selanik’ le birleşmiş görüntüsü var..

Her iki Osmanlı Türk köyü birbirine yakın, her ikisine de yemyeşil elbise giydirmişler sanki.

Bu köyde Isparta’ lı Rumların torunlarının olduğunu biliyorduk. Yunanlı Osmanlı torunu, tanışık Hristo ile anlaşmıştım. İlk gördüğüm köylüye İslâmî selam vereceğim. Tepkiyi ölçmek istediğimi, böyle düşündüğümü söyledim.

Kabul etti. Isparta’ lı Rum torunlardan veya Anadolu’ dan giden bir ‘Osmanlı vatandaşı mutlaka Türk kültürünü, İslâmî selamlaşmayı yüz yıl sonra nasıl algılayacaklar acaba’ diye düşündüm. DiğerYunanistan’ın bölgelerinde aynı duyguyu yaşamıştım.

Büyük Karaburun köyüne girer girmez, aracımızdan inip etrafa bakınırken yaşlı bir teyze gördük. Bahçesinde, yeşilliklerin arasındaki otları temizliyordu.

Bahçesinin duvarının arkasındaki teyzeye: ”-Selâmün aleyküm teyze” dedim. Teyse, eğildiği yerden doğruldu. Yüzünü kısmi örten beyaz işlemeli Osmanlı işi yaşmağını düzetti.

Yanılmamışım!. “-Hz. İse, Hz. Muhammed adına selamınızı aldım” deyince Yunanlı dostum Hristo biraz şaşkınlaştı!.

Teyzenin adını öğrendik. Isparta’ lı Rum torunun adı: Adı: Naile Angeliki Nifi’ imiş. Biliyor-sunuzdur diye düşünüyorum. Osmanlı’ da isim konurken bir de “göbek ismi” konurdu. Osmanlı Rumları’ da, mevcut Osmanlı saltanatına, bir de Müslüm Osmanlı komşularına ters gelmemek isterlermiş. İçlerinden geldiği gibi kalbi duyguları gereği (Isparta’ lı Müslümanların Rumlara gösterdikleri çıkarsız şevkat, sevgiden olmalı) yeni doğan çocuklarının ikinci adını (Göbek adı) Müslüman ismi koyarlarmış. Mübadil Isparta’ lı torun Angelika teyzenin göbek adı Naile imiş. Ataları’ nınIsparta’ dan zorunlu gönderilmeleri nerdeyse 100 yıl olmuş.

Torunlar, Osmanlı Isparta’ sının Rum vatandaşları hala Isparta’ lı gibi konuşuyorlar, giyini-yorlar. Davranış dilleri tıpkı Eğirdir Nis, Barla Uluborlu’ lular gibiler.. Büyük Karaburun Osmanlı köyünde gördüğümüz ilk Uluborlu’ lu Rum torun. Selanik' e Isparta’ dan Uluborlu’ dan Kayseri Mersin yoluyla gemi ile 7 günde gelmişler. Naile teyzenin başında bembeyaz bir yaşmağı vardı. Alnına doğru sarkan yaşmağınıgölgelikgibi biçim vermiş. Arap şehyleri gibi! Yaşmağın etrafı tıpkı ablalarımın, anacığımın yaşmağı gibi oya ile süslü. Kendimi Isparta’ da, köyümde zannettim.

Hava sıcaktı! Hristo ‘ya: ” -Teyzeyi ayak üstü konuşturuyoruz ya bu çok zaralı olablir” dedim.

Yunanca anlayamadığım şeyler söyledi. Teyze elindeki tırmık çapayı yere attı. Toprağın üzerine oturdu. Hristo benim Isparta’ dan geldiğimi söyler söylemez yorgun gözüken yaşlı Naile Angelika teyze birden, gençleşmiş edasıyla ayağa kalktı. Bahçe duvarın arkasından hasretle koluma dokundu. Eğildi. Koklar gibi sol kolumun üzerine titrek eliyle tuttu.

Gözleri yaşardı. Bahçesinin diğer ucundaki tek katlı evinin önündeki oturaklara davet etti. 1996’ daki depremde yarı tuğla, kerpiç karışımı evi yıkılınca Avrupa Birliği yeni ev yapmış. Diğer köy evleri de hep yeniden yapılmış.

Depremde yıkılan evinin ilk sahibi Bursa ( Apolyont) Gölyazı köyüne 1924’ te gönder-ilmişler. Evin ilk sahipleri Müslüman Türkler 2014’ te gelip ziyaret etmişler. Büyükçe evin bahçesinin bir köşesinde bulunan kümes kalıntısının yanında Gölyazı’ lı Havva teyze evleri ve de kümeslerinin biçimini, anılarını anlatmış olmalı.

Uluborlu’ lu Osmanlı torunu Naile Angelik teyze yine oldukça titrek, yılların verdiği kırışmış elleriyle bahçenin eriklerinden yaptığı hoşaf suyundan ikram ettiler sağ olsunlar.

Başka ziyaret ettiğimiz Yunanistan’ daki göçmen (Macur) köylerinde olduğu gibi burada da hediye ettiğim Isparta Gülsuyu hediyemi ellerinde dakikalarca, sımsıkı kucakta bir çocuk tutması gibi tuttu durdu. Konuşmamızın, Hristonun sorularını cevaplayan Naile Angelik teyze-nin bakışları bir evlat özlemi bakışıydı. Tüm konuşmaları, büyükannesinin anılarını orijinal-iyle, Hristonun tercümesiyle kayda aldım.

Osmanlı Uluborlu’ sunun torunu Rum Naile Angelik teyzenin oğlu Yunanistan Batı Make-don Bölgesinde Florina ilindeki kömür elektrik santrallerinde mühendismiş. Çok şey anlattı. Isparta’ lı, Uluborlulu büyük babasından, dedesinden, babaannesinden, anneannesinden dinlediklerini hiç unutmamışlar. Büyük anneannesinin ceyiz bohçasını göstermek istediler. Hristo bey’e işaret ettim. Açtırmadım!. Bayan işi dedim. Sadece simli, kalınca bir hırkanın kapalı işlemeli, yüz yıldır solmamış halini görebildik. Uluborlu’dan getirmişler zorlu yolculuklarında.Bir kaç başka eşya..

Bir zamanlar Avrupa içlerine kadar ticari eli şi kumaş, dokuma işleri yapan Uluborlu’ nun Ulu’ luğunu bir defa daha anladım. Hırkanın işlemeleri kök boyalı oluşundan olmalı!

Naile Angeliki teyzenin annesi uzun uzun anlatmış Isparta-Uluborlu’ dan gelişlerini.. Kimi zaman yayan, bazen at arabalarıyla gemi ile gelebilmişler. Yanlarına alabildikleri eşyalarını değil kalplerinin bir yarısını geride bırakmanın ağırlığıyla ‘mecburen’ göç ettirmişler.

Lozan Mübadil yasası gereği “Türk Hristiyanları (Türkler) Ortodoksları” demek gerekir. Çünkü gidenlerin hepsi Ortodoks Büyük İskender Rum’u veya Pontus Rum’u değillermiş.. Mübadele’ de önemli sayıda Türk Ortodoks Hrisyiyanı da gitmişti. Mübadelenin 1. maddesi, mübadelenin ırki değil; din esasına göre yapılacağını kanun altına alıyordu. “Ortodokslar” ve “Müslümanlar” terimleri kullanılıyordu. Araştırm: Bayram AYGÜN: Emekli öğretm/Köşe Yazarı 28 Haziran 2019 Selanik.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.