Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

SİZLERE SESLENİYORUM: NEREDESİNİZ?

Uluborlu Kaymakamı, Uluborlu Müftüsü, Uluborlu Müze Müdürü veya Müftülük deneticileri, Din Görevlileri Sendikası Temsilcileri, Antalya Bölge Anıtlar Kurulu yetkilileri sizlere sesleniyorum: Neredesiniz? Bu sorumluluğu kim üstüne alacak? Daha da: Uluborlu Belediye Başkanı, Uluborlu Tarihi ile ilgilenen Sayın Akademisyen Tarihçi Abdullah Bakır Bey, size de sesleniyorum: Neredesiniz? Özellikle bugünkü makalemde talan edilen Alâeddin camimiz makale konumuz. Sayın Uluborlu müftülüğünün ilgisizliğini dikkat çekmek istiyorum. Daha sonraki yazılarımda ilgililerin suskunluğundan bahsedeceğim. Luwi İlk Çağ, Bizans, Arap, Roma, Selçuklu, Osmanlı dönemleri Tarihi zenginliklerle dolu Uluborlu ilçemizin tarihi dokusu bir türlü korunamıyor. Eserler, talan edile edile hala Uluborlu’ muzun tarihi zenginliğinin güzelliği devam ediyor. Böyle toplu uygarlıklarla bezeli Anadolu’muzda bir iki yer var. Birisi de Uluborlu ilçemizdir. 5 Eylül 2021 Pazar günü Uluborlu ilçemize bir yarım günlük gezi incelemesinde bulundum. Bu konuda gezginlik anlamında yardımlarını esirgemeyen Uluborlu eşrafından Sayın Eczacı Ömer Çopur ‘a, Sayın Ahmet Akkuş’a, Sayın Öğretmen Mustafa Çopur Beylere sonsuz teşekkürler. Gözlemlerimde gördüm ki: Uluborlu ilçemizin tarihi dokularının talan edilmiş halini gördüm. Bu talanın halen devam ettiğini de üzülerek öğrendim. Canlı şahitlerden sıcak bilgi de edindim. Sorumluların, devletin yetkililerinin söz konusu tarihi uygarlıklar karşısında gereken hassasiyeti göstermedikleri kanaati uyandın bende. Tam tamına: İlk Çağ, Bizans, Arap, Roma, Büyük İskender, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemleriyle birlikte Cumhuriyetin ilk yıllarında, tek parti döneminde altı oklu 1927’de yapılmış. 6 Ok rölyefli Cumhuriyet Çeşmesi de tahrip edilmiş. Uluborlu’lu saygıdeğer CHP’liler de bundan sorumlu değiller mi? “Cumhuriyetin simgeleri yok ediliyor. Hani “TC arması kurum adlarından siliniyor” diyordunuz ya!. Şimdiki iktidarı suçluyordunuz. Hani ne oldu? Uluborlu Cumhuriyet çeşmesi de Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılan 34 çeşme ile beraber; tahribatlara uğramış. Hiçbir şey yapmamışsınız. Sayın CHP’liler! Yanı başınızdaki güzelim anıt çeşmemizi de koruyamamışsınız. Sahiplenme Neden Zayıf? Sahiplenmenin oldukça zayıf olduğunu gördüm. Üzülmenin bir işe yaramadığını söylemeliyim. Sorumlu yetkililer bir şeyler yapmalılar. Bu vurdumduymazlığın devam edeceği anlaşılmakta. Konuyu Sayın Cumhurbaşkanı’ na duyurma gayretine girdiğimi söylemeliyim. Er geç Sayın Cumhurbaşkanı’mız Uluborlu’daki tarihi zenginliğin korunamadığının haberimi, şikâyetimi duyacaklar. Her şey göz göre göre tahrip ediliyor. Kimsenin umurunda değil. Yok edilmekte olan tarihi zenginliklerimizi resimleriyle bir bir dillendirmek, kamuoyuna, saygıdeğer Cumhurbaşkanı’ ımıza duyurmak istiyorum. Bu ilk makalemde Uluborlu Alâeddin camimizin “Ana Kapı Rüzgârlığı” tabir edilen tarihi Selçuklu ve Osmanlı işlemeli motiflerle bezeli esnek malzemenin yerlerde çürümeye terk edildiğini gördüm. Kutsal emanet sayılan tarihi cami malzemeleri yerlerde.. Daha da: Cami bitişiğindeki el yazma kitapların Konya’ya bir şekilde kalıcı, manasızca gönderildiği şahsıma anlatıldı. Cami bitişiğindeki Selçuklu kütüphanesinin kapıları açık bırakılmış. Koruma yok! Sekiz yüzyıllık halıların da diğer kapı rüzgârlığı, saatler, rahleler gibi tarihi malzemeler yerlerde çürümekte olduğunu görmek ne acı! Sizler, Sayın yetkililer dini hatıraları, Selçuklu gibi bir medeniyetin hatıralarını böyle mi koruyorsunuz? Her ezan okunduğunda yerlerde çürümeye terk edilmiş, üzerinde nice Selçuklu ve Osmanlı şehzadelerinin namaz kıldıkları halıların çürümeye terk edilmiş durumlarını hiç mi hatırlamıyorsunuz? Üzerinde dua okunmuş eserler güzel dinimizin simgeleri değil mi? Siz sorumlular neden korumuyorsunuz? Günaha girmiyor musunuz? Alâeddin camimizin II. Beyazıt’ın hediye ettikleri büyük saat çalınıp Ankara Koca Tepe camisine götürüldüğü iddia ediliyor Uluborlularca. O camide görülmüş. Ait olduğu yer Uluborlu olmalı. Kadın namaz yeri küçük saatte yok! Uluborlu’da Alâeddin camimizde; Kadınların namaz kıldıkları alanda yine Osmanlı Padişahı III. Selim'in kız kardeşi Hatice Sultan'ın hediye ettikleri küçük saatin içi çalınmış. İki buçuk metrelik ceviz kabı yerlerde sürünüyor. O Anda Tahribatı Gördüm. Ayaklarımın Bağı Çözüldü! 800. Yüz yılda, tam caminin olduğu yerde Uluborlu’yu fetheden Arap 5. İslam Halifesi Harun Reşid’ in Uluborlu muhasarasında, (Uluborlu düşünce, fetih sonrası) boş arazi iken burada namaz kılar. Isparta tarihçisi Böcüzade Halife Harun Reşid’ in halifelik armasını söz konusu caminin tam oturduğu alana gömdüğünü yazar. Sultan Alâeddin Keykubat çocukluğu ve erken gençliği Uluborlu da geçer. Uluborlu’da: M.1231 II. Kılıç Arslan’ın torunu ve Tuğrul Şah’ın kızı tarafından (Halife Harun Reşid’ in kutsallığından dolayı) bu araziye söz konusu camimiz yapılmış. (Isparta Kadılığı: Sicil Kadı Vakayiname: Kadı Hüseyin Hüsnü Özdamar’ın özel not- larından.1921. Kendileri günlüğünü resmi Kadı Sicil defterlerinden aldığını anlıyoruz.) Tarihi eserlerin korunmada ihmallerin devam ettiğini söyleyebiliriz. Bülbül Hatun: Padişah II. Bayezid'in 4. Eşi. 1489’da hasta oğlu şehzade Ahmet’i Uluborlu’ya getirir. Uluborlu’da bulunan Bülbül camisinde oğlu Ahmet’e ruh sağlığı dersleri verdirtir. Uluborlu medrese hocalarının her dönem başarılı eğitim, öğretimleri vardır. Sağlıklı bir ruh tedavisi şimdilik ayakta kalmış, Uluborlu Bülbül camiinde yapılır. Şehzadenin, oğlunun tedavisi bu camimizde başarılı geçmiştir. Padişahın eşi kendi Avrupai adının başına “Bülbül” ismin ekler. Padişah eşinin adı “Bülbül Hatun” olur. Şehzade Ahmed’ in sağlığına kavuşmasından dolayı memnuniyeti icabı sözü geçen, hayırsever, aynı zamanda görevli, Uluborlu’lu eşraftan Vahap Kadı (Çopur) aracılığı ile Alâeddin camisine Bülbül hatun tarafından (esnek) Selçuklu ve Osmanlı işlemeli bir rüzgârlık hediye edilir. Ama bu tarihi hediye şimdi çürümeye terkedilmiş! Gören yok! Bülbül Hatun’ un esas yabancı kökenli isminin başına “Bülbül” ismini Uluborlu’da aldığını söylemiştim.1922 Türk Kurtuluş Savaşı kahramanı, Osmanlı dönemi Isparta Genel Kadısı, 1. TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti’mizin ilk kurucu milletvekilimiz Hüseyin Hüsnü Özdamar’ın notlarından. Bülbül Hatun’ un hediyesi tarihi cami kapı rüzgârlığını geçen günkü Uluborlu gezimde yerlerde sürünür halde, çürümeye terkedilmiş buldum. Aklıma geldi Uluborlu Müftülük yetkilileri bu durumdan habersizler mi? Dini ve Tarihi güzellikler bu kadar ayaklar altına alınır mı? Çürümeye terk edilir mi? Bu hatanın adını ne koymalıyız? Afganistan’daki heykelleri kesip biçen, kıran Taliban’ ı kınıyorduk. Tarihi kutsallarımıza karşı tahribatlar bizde de yok mu?  
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2021 - Perşembe

SİZLERE SESLENİYORUM: NEREDESİNİZ?

Uluborlu Kaymakamı, Uluborlu Müftüsü, Uluborlu Müze Müdürü veya Müftülük deneticileri, Din Görevlileri Sendikası Temsilcileri, Antalya Bölge Anıtlar Kurulu yetkilileri sizlere sesleniyorum: Neredesiniz?

Bu sorumluluğu kim üstüne alacak?

Daha da: Uluborlu Belediye Başkanı, Uluborlu Tarihi ile ilgilenen Sayın Akademisyen Tarihçi Abdullah Bakır Bey, size de sesleniyorum: Neredesiniz?

Özellikle bugünkü makalemde talan edilen Alâeddin camimiz makale konumuz. Sayın Uluborlu müftülüğünün ilgisizliğini dikkat çekmek istiyorum. Daha sonraki yazılarımda ilgililerin suskunluğundan bahsedeceğim.

Luwi İlk Çağ, Bizans, Arap, Roma, Selçuklu, Osmanlı dönemleri Tarihi zenginliklerle dolu Uluborlu ilçemizin tarihi dokusu bir türlü korunamıyor. Eserler, talan edile edile hala Uluborlu’ muzun tarihi zenginliğinin güzelliği devam ediyor. Böyle toplu uygarlıklarla bezeli Anadolu’muzda bir iki yer var. Birisi de Uluborlu ilçemizdir.

5 Eylül 2021 Pazar günü Uluborlu ilçemize bir yarım günlük gezi incelemesinde bulundum. Bu konuda gezginlik anlamında yardımlarını esirgemeyen Uluborlu eşrafından Sayın Eczacı Ömer Çopur ‘a, Sayın Ahmet Akkuş’a, Sayın Öğretmen Mustafa Çopur Beylere sonsuz teşekkürler.

Gözlemlerimde gördüm ki: Uluborlu ilçemizin tarihi dokularının talan edilmiş halini gördüm. Bu talanın halen devam ettiğini de üzülerek öğrendim. Canlı şahitlerden sıcak

bilgi de edindim. Sorumluların, devletin yetkililerinin söz konusu tarihi uygarlıklar karşısında gereken hassasiyeti göstermedikleri kanaati uyandın bende.

Tam tamına: İlk Çağ, Bizans, Arap, Roma, Büyük İskender, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemleriyle birlikte Cumhuriyetin ilk yıllarında, tek parti döneminde altı oklu 1927’de yapılmış.

6 Ok rölyefli Cumhuriyet Çeşmesi de tahrip edilmiş. Uluborlu’lu saygıdeğer CHP’liler de bundan sorumlu değiller mi? “Cumhuriyetin simgeleri yok ediliyor. Hani “TC arması kurum adlarından siliniyor” diyordunuz ya!. Şimdiki iktidarı suçluyordunuz. Hani ne oldu? Uluborlu Cumhuriyet çeşmesi de Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılan 34 çeşme ile beraber; tahribatlara uğramış. Hiçbir şey yapmamışsınız. Sayın CHP’liler! Yanı başınızdaki güzelim anıt çeşmemizi de koruyamamışsınız.

Sahiplenme Neden Zayıf?

Sahiplenmenin oldukça zayıf olduğunu gördüm. Üzülmenin bir işe yaramadığını söylemeliyim. Sorumlu yetkililer bir şeyler yapmalılar.

Bu vurdumduymazlığın devam edeceği anlaşılmakta. Konuyu Sayın Cumhurbaşkanı’ na duyurma gayretine girdiğimi söylemeliyim. Er geç Sayın Cumhurbaşkanı’mız Uluborlu’daki tarihi zenginliğin korunamadığının haberimi, şikâyetimi duyacaklar.

Her şey göz göre göre tahrip ediliyor. Kimsenin umurunda değil. Yok edilmekte olan tarihi zenginliklerimizi resimleriyle bir bir dillendirmek, kamuoyuna, saygıdeğer Cumhurbaşkanı’ ımıza duyurmak istiyorum.

Bu ilk makalemde Uluborlu Alâeddin camimizin “Ana Kapı Rüzgârlığı” tabir edilen tarihi Selçuklu ve Osmanlı işlemeli motiflerle bezeli esnek malzemenin yerlerde çürümeye terk edildiğini gördüm. Kutsal emanet sayılan tarihi cami malzemeleri yerlerde..

Daha da: Cami bitişiğindeki el yazma kitapların Konya’ya bir şekilde kalıcı, manasızca gönderildiği şahsıma anlatıldı. Cami bitişiğindeki Selçuklu kütüphanesinin kapıları açık bırakılmış. Koruma yok! Sekiz yüzyıllık halıların da diğer kapı rüzgârlığı, saatler, rahleler gibi tarihi malzemeler yerlerde çürümekte olduğunu görmek ne acı!

Sizler, Sayın yetkililer dini hatıraları, Selçuklu gibi bir medeniyetin hatıralarını böyle mi koruyorsunuz?

Her ezan okunduğunda yerlerde çürümeye terk edilmiş, üzerinde nice Selçuklu ve Osmanlı şehzadelerinin namaz kıldıkları halıların çürümeye terk edilmiş durumlarını hiç mi hatırlamıyorsunuz? Üzerinde dua okunmuş eserler güzel dinimizin simgeleri değil mi? Siz sorumlular neden korumuyorsunuz? Günaha girmiyor musunuz?

Alâeddin camimizin II. Beyazıt’ın hediye ettikleri büyük saat çalınıp Ankara Koca Tepe camisine götürüldüğü iddia ediliyor Uluborlularca. O camide görülmüş. Ait olduğu yer Uluborlu olmalı. Kadın namaz yeri küçük saatte yok! Uluborlu’da Alâeddin camimizde; Kadınların namaz kıldıkları alanda yine Osmanlı Padişahı III. Selim'in kız kardeşi Hatice Sultan'ın hediye ettikleri küçük saatin içi çalınmış. İki buçuk metrelik ceviz kabı yerlerde sürünüyor.

O Anda Tahribatı Gördüm. Ayaklarımın Bağı Çözüldü!

800. Yüz yılda, tam caminin olduğu yerde Uluborlu’yu fetheden Arap 5. İslam Halifesi Harun Reşid’ in Uluborlu muhasarasında, (Uluborlu düşünce, fetih sonrası) boş arazi iken burada namaz kılar. Isparta tarihçisi Böcüzade Halife Harun Reşid’ in halifelik armasını söz konusu caminin tam oturduğu alana gömdüğünü yazar.

Sultan Alâeddin Keykubat çocukluğu ve erken gençliği Uluborlu da geçer. Uluborlu’da: M.1231 II. Kılıç Arslan’ın torunu ve Tuğrul Şah’ın kızı tarafından (Halife Harun Reşid’ in kutsallığından dolayı) bu araziye söz konusu camimiz yapılmış.

(Isparta Kadılığı: Sicil Kadı Vakayiname: Kadı Hüseyin Hüsnü Özdamar’ın özel not- larından.1921. Kendileri günlüğünü resmi Kadı Sicil defterlerinden aldığını anlıyoruz.)

Tarihi eserlerin korunmada ihmallerin devam ettiğini söyleyebiliriz.

Bülbül Hatun: Padişah II. Bayezid'in 4. Eşi. 1489’da hasta oğlu şehzade Ahmet’i Uluborlu’ya getirir. Uluborlu’da bulunan Bülbül camisinde oğlu Ahmet’e ruh sağlığı dersleri verdirtir. Uluborlu medrese hocalarının her dönem başarılı eğitim, öğretimleri vardır. Sağlıklı bir ruh tedavisi şimdilik ayakta kalmış, Uluborlu Bülbül camiinde yapılır.

Şehzadenin, oğlunun tedavisi bu camimizde başarılı geçmiştir. Padişahın eşi kendi Avrupai adının başına “Bülbül” ismin ekler. Padişah eşinin adı “Bülbül Hatun” olur.

Şehzade Ahmed’ in sağlığına kavuşmasından dolayı memnuniyeti icabı sözü geçen, hayırsever, aynı zamanda görevli, Uluborlu’lu eşraftan Vahap Kadı (Çopur) aracılığı ile Alâeddin camisine Bülbül hatun tarafından (esnek) Selçuklu ve Osmanlı işlemeli bir rüzgârlık hediye edilir. Ama bu tarihi hediye şimdi çürümeye terkedilmiş! Gören yok!

Bülbül Hatun’ un esas yabancı kökenli isminin başına “Bülbül” ismini Uluborlu’da aldığını söylemiştim.1922 Türk Kurtuluş Savaşı kahramanı, Osmanlı dönemi Isparta Genel Kadısı, 1. TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti’mizin ilk kurucu milletvekilimiz Hüseyin Hüsnü Özdamar’ın notlarından. Bülbül Hatun’ un hediyesi tarihi cami kapı rüzgârlığını geçen günkü Uluborlu gezimde yerlerde sürünür halde, çürümeye terkedilmiş buldum.

Aklıma geldi Uluborlu Müftülük yetkilileri bu durumdan habersizler mi? Dini ve Tarihi güzellikler bu kadar ayaklar altına alınır mı? Çürümeye terk edilir mi? Bu hatanın adını ne koymalıyız? Afganistan’daki heykelleri kesip biçen, kıran Taliban’ ı kınıyorduk.

Tarihi kutsallarımıza karşı tahribatlar bizde de yok mu?

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.