Saygıdeğer Soner Toros, Isparta’yı bırakıp gittin, rahat uyu! Arkanda güven verdiğin, hayatla nasıl savaşıldığını öğrettiğin okuyucuların öksüz kaldı.
İnsanların yüzlerine hep gülerdin. İyi bir insandın..
Isparta’nın, bölgenin en iyi gazetecisiydin! Ulusal gazeteler seni istediler, gitmedin. Isparta’mız için hizmet etmek istedin.
Seninle uğraşan reklam avcılarına teslim olmadın. Akdeniz dağlar silsilesi Toros’ lar kadar yüreğinle onlarla savaştın.
Toros kelimesinin anlamı: Aşılmaz, sarp kayalı, silsile (sıralı) dağlar demektir. Gönen (Konana) Roma şehir devleti yöneticileri Toros kelimesinin anlamı: “Savaşçı, yorulmaz ve de onurlu” anlamına geldiği için Boğa, Bufalolara Toros adını vermişler. Bu anlamdan hareketle: Toros soyadı sana çok yakışıyordu. Toros dağları kadar mesleğinde büyüdün.
“Toros” kelimesi Sümerceden girmiş dilimize. Akdeniz bölgemizde bulunan dağların adını TOROS dağları adını vermiş Sümerler. Uluborlu (Apollonia), Gönen (Konana) Frig, Bizans ve Roma şehir devletleri dönemlerinde aynı isimle kalmış.
Toros dağları kadar güçlüydün. İşte sen buydun! Davranışlarınla bunu gösterdin. Yanlış yürüyenleri, düşünenleri hep dize getirdin.
Isparta’nın saygıdeğer okuyucularının gözünde hep büyüdün. Ün’ün soyadını aldığın, adaşın “Toros” dağlarının zirvesine ulaştığında, aleyhine davranan insanlarla yaptığın savaşımda ustalaşmıştın. Yenmiştin onları! Aniden aramızdan ayrıldın.
Ayakta kalmasını bilenlerdendin! Hep örnektin. Çok hareketliydin.
Toros dağlarının zirvelerinde esen rüzgârı gibiydin. Aynı hızda aramızdan uçup gittin!
Ürettiğin haberler Isparta’mızın, Türkiye’mizin ekonomik, ticari, tarımsal, ulaşım, eğitim, kültürel anlamda örnek teşkil ediyordu.
Ekmeğinin peşinde koştun. Kaleminin getirdiği kuruşlarla yetindin. Para hırsı olanlarla yolunu ayırdın. Allah’tan gelen “Şükretme” buyruğuna uyanlardandın.
Kurguladığın büyük, büyük hayallerine doğru hızla yol aldığın zamanda gittin!
İnanıyorum, sevgili kızın senin yerini dolduracaktır!
Bazı meslektaşların senden örnek alacağı yerde senin öncü, örnek gazeteciliğini yok etmek için mücadele ettiler. Ama kaybettiler. Tersine çok çok fazla okuyucun oldu.
Seni çekemeyenlerin oldu! Müdürü olduğun gazeten “Akdeniz” kapatıldı.
Seni de yargılatmak için birleşenler, imza toplayanlar oldu. Başaramadılar. Yine yılmadın! Gazeten Akdeniz’in “haksızca kapatıldığı” kanaatine varan Anayasa Mahkemesi Akdeniz’in “yeniden açılabileceği” kararını verdi.
Şükür, bunu görebildin ya!.
Sonra da iki gazeten güneş gibi doğdu. Birçok çalışanımız aş-iş sahibi oldu.”Son32” ve “E-Gazetem” bir okula benzedi. Birçok çalışan gencimiz basın eğitimi almaya başladılar. Siyasiler senin haberlerini titizlikle inceler, örnek alırlardı. Isparta’nın büyük davalarını haber yapardın.
Hep Isparta’mızda, çevresindeki çarpıklıkları iyi görürdün.
Tabiatı iyi tanırdın. Bir ağaç dalının üzerine konan kuşun, yerde yürüyen karıncanın mutlu olmasını isterdin. Bir damla suyun, bir avuç toprağın insanlarımız için çok değerli olduğunu yazılarında yer verirdin.
Beraberce birçok yayına imza attık. Bir defasında henüz aramızdan ayrılan Büyük Halıcı Hasan Büyükçam’ ın (Rahmetli) yaşamı hakkında kitapçığı beraber hazırlamıştık. Hasan Büyükçam sizin yüzünüze bakarak:
” -Ben de senin gibi mücadeleciydim” demişti. Hayat hikâyesini bize anlatırken duygulanmış; gözlerin buğulanmıştı.
Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen’in başkan adaylığını saygıdeğer Cumhurbaşkanı’mız karar verdiği haberi Ankara’dan şahsıma henüz duyurulmuştu.. İlk haberim sana olmuştu.
Yüzüme bakıp demiştin.”- Hoca’ m Mehmed Aybatılı (Beyden) sonra Isparta’yı uçuracak (kalkındıracak) başkan Başdeğirmen’ dir” demiştiniz.
Doğru tahmin etmiştiniz.
Toros dağlarının yiğit savaşçısı: rahat Uyu!