2018’lerin Uluborlu Belediye Başkanı Mehmet Ünverdi’ nin Uluborlu tarihine önem veren bir başkan olduğunu bilmem biliyor muydunuz? Aynı tarihlerde Uluborlu’nun “kimlikli şehir” oluşturma adına çok önemli fırsatların kaçırıldığını söylemiş Sayın Ünverdi. Haksız da değil Sayın Ünverdi.
Kayseri ile aynı tarihi süreçleri yaşayan Uluborlu’nun tarihinin Milatta öncelere dayandığı; üç, dört binlerin ötesine gittiğini söylemek abartı olmayacaktır. İlk Çağ’dan itibaren medeniyetleri yaşayan Uluborlu’nun tarihi eserlerinin talan edilmesine rağmen hala tarihi üstünlüğünü koruduğunu düşünüyorum.
Cumhuriyetin ilan yıllarından itibaren civar bölgelerden gelerek Uluborlu’ya yerleşen ailelerin bazıları Uluborlu’nun tarihi dokusunu zedelemişler. Bir de olagelen üç tarihi yangınlarla birlikte, süreç içinde Eğe taraflarından gelen eser götürücülerini de katarsak Uluborlu’nun zengin tarihi dokusu yok edilmeye yüz tuttuğunu söylemek yerinde olacaktır.
Çok kez giderek; Isparta ve bölgesinden giden Lozan Mübadil torunlarıyla, akademisyenlerle olan sohbetlerimde Uluborlu tarihinden de çokça konuştuk.
Yunanistan Atina üniversitesi öğretim (Osmanlı Isparta’sının Rum torunları) üyeleri ile yaptığımız sohbetlerde ilginçti. Uluborlu tarihi konusunda bilgiler verdiler.
Bir defasında: 1990’lerin Uluborlu ’sundaki kilisede papazlık yapmış Rum Papaioakeim Pesmatzoglou' nun (Pekmezoğlu) el yazmaları (hatıraları) konusunda şahsım bilgilendirildi. Aynı konuda Yunan de aynı konular değinilmiş.
Uluborlu’da Hz. İsa öncesi putperestlik dönemlerindeki durumu çok güzel anlatan tarihçilerin doyurucu bilgilerinden yararlandım. Gotha, Konstantinos Lameras ve Skalieris'in istatistiki akademik tarihi bilgilerinde yani Hz. İsa’dan (1500 yıldan fazla) yüzyıllar önceden yapılmış bir mabetten bahsetmek istiyorum. Aynı mabet Hz. İsa ile birlikte MS 10’ larda Virjin Mabedi yani Bakire Hz. Meryem mabedi olarak kullanılmış.
Uluborlu’da mabedin yeri olarak; Uluborlu’da Küçükbahar çeşmesi olarak bilinen çeşme yakınında Halil Hoca Harımları olarak bilinen arazi üzerindeydi. Resimde gördüğünüz heykel ise1850’lere kadar var olduğunu söyleyen Yunan tarihçileri heykelin bilahare İngiltere’ ye götürüldüğü iddialarını öne attıkları bilgilerdendi.
Tapınak heykelinin hitabesi (Kitabe) ise Afyon’a müze götürüldüğü şeklinde duyumlarım oldu. Gerek 1950’lerde Uluborlu ile ilgili dergilerde Uluborlu yaşlılarının anlatımları Isparta Ün
dergisinde yayınlanmış. Atina da üniversite hocalarının da aynı anlatımlarla VİRJİN heykeli ve tapınağının olduğu yere gelen Uluborlu Rumları ile civar yerlerden (Isparta, Barla, Eğirdir Nis, Gönen’den gelen Rumlar 15 Ağustos’ta Hz. Meryem’in göğe yükselişi törenlerine gelerek Hacı olduklarını biliyoruz. Selçuklu, Hamidoğulları Beyliği ve Osmanlı dönemlerinde her yıl 15 Ağustos’ ların haftasında Uluborlu bir bayram yerinde döndüğü, dış Ortodoksların akınına uğradığı yine şahsıma Atina Üniversitesinde anlatılan bilgilerden.
Söz konusu tapınağın sembolik binası ve sembolik Virjin yani Bakire heykelinin yapılarak Uluborlu’nun din turizmine eriştirilmesi neden mümkün olmasın! Buna benze Uluborlu’nun dış turizmine yönelik nice tarihi dokusunun olduğunu saya saya bitiremeyiz.
Bu bilgiden daha önemlisi de; Hz. İsa’dan bir yetmiş yıl sonrasından 1919’a kadar Burdur, Antalya, Alanya, Konya, Akşehir, Denizli, Aydın Rumlarının yine 15 Ağustos’ta Uluborlu’ya Hacı olmak için geldiklerini söyleyebiliriz.
Söz konusu Virjin tapınağı çevresinde ibadet ettikleri, bir kaç gün burada geceledikleri, hacı oldukları, kurban keserek Müslümanları da davet ettikleri, anne adayı (Rum ve Müslüman ayrımı yapmadan) kız çocuklarına elbiselik kumaş dağıttıkları, diğer çocuklara pasta türünden Pankek ikramında bulunduklarını şahsıma Yunan tarihçilerinin anlattıkları bilgilerdi.
Mabedin kale dışında, kaleye yakın köylere giden yolların ayrımına da pek yakın olduğunu da şahsıma verilen notlardandı.
Yunanlı tarihçilerin anlatılarına göre: Uluborlu Virjin mabedi veya tapınağı hiç biz zaman kilise olarak kullanılmamış. Tapınak birkaç defa yenilemeden geçirilmiş. Uluborlu Roma Şehir devleti yönetimlerince çok tanrılı tapınak olarak kullanılmış. Milatta sonra 331’de Burdur-Ağlasun- Sağalosas’un fethinde Büyük İskender Uluborlu’ya gelerek çok tanrı heykellerinin arasında dualar edip, kurbanlar kestirtmiş.
Sağalosas’un düşmesi için tapınaktaki çok tanrılardan istekte bulunmuş. Söz konusu Virjin tapınağı Hristiyanlık döneminde Bizans’ın bir müddet elinde kalan Uluborlu’da söz konusu çok tanrılı Roma tapınağının üçlü inanç anlamındaki bugünkü Hz. İsa yanlılarının eline geçmiş. Hz. Meryem’in adı bu tapınağa verilmiş. Hz. Meryem’in elinde Hz. İsa motifli bir mermer heykel yapılmış. Tapınak kapı üstüne monte edildiği şahsıma anlatılan bilgilerdendir. Hz. Meryem’in diğer bir ismi Virjin yani Bakire ‘dir. Bundan dolayı tapınağın adı: Uluborlu Virjin (Bakire) tapınağıdır.
Selçuklu, Hamidoğulları ve Osmanlı dönemlerinde hatta cumhuriyetin ilk yıllarına kadar Uluborlu ve çevresinde bulunan Gayrımüslimlerin yanısıra Müslümanların da bu tapınağa gelip dua ettikleridir. Bilhassa çocuğu olmayan veya engelli çocukları olanların da buraya gelerek İslami anlayışla dua edip adakta edip, tapınaktan istekte bulunduklarıdır.
Şahsıma söz konusu Virjin tapınağı ile ilgili anlatılanlardan başka Yunanistan “TO BHMA (Medeniyet)” adlı tarihi dergi-Gazete’nin Salı 06 Temmuz 2021 nüshasında da Virjin Uluborlu tapınağı ile ilgili bir Yunanca makalenin olduğunu gördüm.
Eski Yunanlıların Bakire ’si (Virjin) başlıklı makalesinde giriş yapılmış. “..General, koruyucu, bakire. Tanrıça Athena mı yoksa Bakire mi? Kadınların, çocukların ve doğumun koruyucusu. Artemis Hemşire ve Dolap mı yoksa Meryem Ana mı? Basiretli, terbiyeli, iyiliksever, uysal, merhametli, dayanılmaz acı çekmiş, pek çok ıstırap çekmiş. Tanrıça İsis mi yoksa İsa'nın annesi Meryem Ana mı? ...”
Şeklinde söz konusu Uluborlu mabedi hakkında bilgi verilmekte. Aynaros veya Athos Dağı (Yunanistan da yarımada) papazlar birliği manastır papazlarından Papaz Aziz Nicodemus 1809’da verdiği bir vaazda Uluborlu Virjin mabetinden bahsetmiş. Şimdi Osmanlı’nın elinde olan Uluborlu’daki Virjin tapınağının bir benzerinin Atina da bir kopyası inşa edilmiş. Aynı papazın vaaz hatıralarında Uluborlu’daki Virjin (Bakire Meryem ) tapınağının MÖ 27 Roma imparatoru Octavianus Augustus unvan aldığında inşaa edilmiş. Uluborlu Roma şehir
devleti Hristiyanlıkla tanıştıktan sonra Hz. Meryem (Virjin) bir heykeli dikilmiş. Kitabesi yazılmış. Silikleşmiş kitabesi Afyon müzesine kaldırılmış. Heykelin ise İngiltere’ye götürüldüğü iddiaları şahsıma söylendi.