Türkiye’mizin Geleceği Aydınlıktır
( 30 Ağustos 2022 Zafer Bayramı Anısına)
Aziz vatanımızı koruyan tüm güvenlik kuvvetlerimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı, Bayram’ımızı içtenlikle kutlarım. Allah sizlerden razı olsun. Başta Büyük Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aziz şehitlerimiz huzur içinde uyusunlar! Gazilerimize Allah uzun ömür versin!
Bu vatan böyle kurtarıldı: Önce kahramanımızın köyüyle ilgili bilgiyi paylaşayım.
Ethem Ağa ((Aygün) Aydoğmuş Ortaokulu ve İlkokulu’ nun milli bayramlarda öğrencilerin tören düzeni aldığı esnada kolunu açar. Tek tek öğrenci sıralarını ayakta dolaşır. Öğrencilere seslenir. Elleriyle kolundaki İngiliz kurşunlarını dokunmalarını ister. Öğrencilere Çanakkale savaşını hatırlatan tavrı ile dokunulduğunda kol derisinin altındaki İngiliz kurşunlarının bir birine sürtülmesi sonunda ses çıkardığı zannedilen bir ilginç görüş ortaya atılır o anda. Amaç bu güzel milli anıyı unutmamalarını sağlamaktır.
İşgalci ve sömürgeci İngiliz kurşunlarının sesini duyduklarının söyleyen öğrenciler Çanakkale savaşının işgalci yüzünü o anda tanımalarını kahraman Ethem Ağa.
Vatanın toprağının havasını kokluyorsak; Kahraman Mehmetçiklerimiz sayesindedir.
Bu günlerde konu olan mavi vatanımızı, Anadolu’muzun akan nehirlerini, karlı dağların sisli tepelerini özleyip şiir yazıyorsak, rahmetli şehitlerimize borçluyuz.
Bu vesileyle: Rahmetli Çanakkale ve İstiklal Savaşı kahramanımız Aydoğmuş köyünden Ethem Aygün ağanın, binlerce şehidimizin, gazimizin onurlarını içimizde hissederek anıyoruz.
Serçelerin seslerini, kamışlıkların, su bataklıklarının ıslığını, ağaçların serinleticiliğini, ay yıldızlı bayrağımızın dalgalanışından duyduğumuz keyif ve cesareti Çanakkale de, Sakarya da, Çiğiltepe de yatan binlerce Ethem ağalara borçluyuz.
Gazi Ethem Ağa (Aygün) Keçiborlu Aydoğmuş Köyündendi.
Isparta’nın ilçelerinden Keçiborlu’ya bağlı Aydoğmuş köyümüzün ilk kuruluşu II. Beyazıt dönemine kadar gider. Yarı yaylada yarı “Eski köy” adı verilen önceki yerinde Rum ailelerle birlikte yaşayan Oğuz Türkmen boyuna bağlı Aydoğmuş köylüleri padişah 3. Mustafa döneminde kısmen yerleşik yaşama geçerler.
Rumlar Aydın bölgesine gidince eski köy dağılır. Yeni yerleşim yerinin adı Aydoğmuş olur. Bu ismi veren Isparta medresesi rasathane (Gökbilim ve Matematik "riyaziye") hocasıdır. Isparta Kavaklı Camisi avlusunda gömülü) sorumlusu Gökveli Sultan bu yeni köyümüzün adını Aydoğmuş koyar. Aydoğmuş köyünün yüksek dağına Isparta medresesi Gökbilim hocası ve rasathane Şeyhi Gökveli Sultan tarafından gözlemci gönderilirdi. Ay’ın yeni konumuyla birlikte Isparta sancak bölgesinde orucun başlangıç günü tespit edilirdi.
Bundan dolayı Rumca olan köyün adı bugünkü ismiyle Aydoğmuş olur. Isparta bölgesinde her dönem okuma yazma oranı en fazla olan köydür. Kurtuluş savaşında cepheye en fazla asker ve yardım gönderen bir köyümüzdür. Bu konuda nüfus ve yardım aritmetiğine göre Uluborlu’dan sonra ikinci sırayı alır.
Bu Köyle Olan İlgim ve Anı’ ma Gelince..
1979’da Keçiborlu-Aydoğmuş Ortaokulu’na öğretmen olarak atanmıştım. Göreve başlamak üzere köy girişinde (ki o tarihta kasaba idi) iki yaşlı ile karşılaştım. Selam verdim. Köprü üstündeki bir yerde sohbet ediyorlardı. Sohbete daldık. Okul nerede diye soracaktım. Ama okulu falan unuttum. Sohbet koyulaştı. İki büyük savaşa girmişti Ethem Ağa (Deli Ethem lakaplı Ethem Aygün). Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarına katılmış.
İngilizlerin Çanakkale de attıkları arka arkaya iki kurşun deri altında hala duruyordu. Titreyen eliyle elimi tutup kurşunları tanımamı istedi. Yanındaki “Paşa” lakaplı amca da şahsıma seslenerek: “Hoca iyice kurşunları ovala, kurşunların uçları küt! “ Uçları törpülenmiş iki işgalci, hain İngiliz kurşunu Ethem ağanın kolundaydı. Yıllarca bu kurşunlarla yaşamını sürdürmüş.
Yine titreyen diğer eliyle bacağındaki (çıkarılmamış, deri altında kalmış) kurşunu gösterdi. İstiklal Savaşı Afyon çarpışmasında, Çiğiltepe de aldığı kurşun duruyordu. Dokunmamı istedi. “Bu mermi de Kahp… Kalleş Yunan kurşunu” dedi!
Türk Yurdunun İşgalcilerden Kolay Kurtulmadığını Anlıyoruz!
Arkadaşı, komşu köylüsü, aynı doğumlu (1889), Keçiborlu Kaplanlı köyünden Haytaoğulları lakaplı Mustafa oğlu Abdullah’ la aynı mangadadır Çanakkale de! 1915 -Mevki Komutanı Cevat Çobanlı’ nın yakın korumasını yakın köylüsü Er Ethem’le birlikte yapıyorlarmış. Birleşik işgalci İngiliz donanmasından açılan ateş sonucu hemşerisi Mustafa oğlu Abdullah şehit olur.
Savaş biter. Kahramanımız Er Ethem gazi olarak Aydoğmuş’a yaralı döner. Keçiborlu Aydoğmuş’ tan Ethem Aygün (Deli Ethem) (Çanakkale) kolundaki kurşunları aldırmaz.
Kurşunlar İngiliz kurşunudur. Aynı koluna, aynı noktaya iki küt mermi çekirdeği girmiştir. Daha çok parçalasın diye hain işgalci İngiliz askerleri mermi çekirdeklerinin başlarını törpüleyip küt haline getirmişler. Hep öyle yağıyorlarmış.
Gazi olarak Aydoğmuş’a dönen Er Ethem Aygün bu defa Afyon’un Yunanlılar tarafından işgalini duyar. Yaya olarak Afyona doğru yola çıkar. İki kurşunlu kolu engelli olmasına karşın kendi değimiyle mecbur olmamasına rağmen: “Tek kolumla vatanı korumalıyım” şiarıyla (ülküsüyle) Afyon Çiğiltepe’ de Sinanpaşa köyü civarında Albay Reşat 1922 (Çiğiltepe) komutasındaki savaş birliklerine katılır.
Çiğiltepe toplu karşı taarruzda kaçan Yunan birliklerinin zaman zaman silah atışları nedeniyle bu defa sağ bacağından vurulur.
Gerek Çanakkale savaşında çarpıştığı İngiliz askerlerinin attıkları kurşun kolunda deri ve yağ tabakası arasında kalır. Çıkarttırmayı kabul etmez. Soranlara: “ Bu benim nişanemdir (madalya) dır. İşgalci İngiliz’in çirkin yüzünü torunlarıma anlatma sorumluluğum var benim” der.
Bu defa sağ bacağından (İstiklal Savaşı’ mızda) Afyon Çiğiltepe bölgesinde sağ bacağından altığı kurşunu da yine zorlamalara karşın çıkarttırmaz. Yine soranlara. “Yunan’ın kalleş kurşunu “ derdi rahmetlik.
“Vatan Toprağı Parayla Değil Kalple Yürekle Korunur!”
Tarihi Aydoğmuş (Kasabası) köyünde üç buçuk yıl öğretmenliğim oldu. Ethem Ağa ile Hak’ kın rahmetine kavuşuncaya kadar iki yıl hep sohbet ettim. Anılarını dinledim.
Askerlik şubesinden defalarca kasabaya, evine gelip iki madalyasını teslim alması istenmiş. Ama Ethem Ağa kabul etmemiş. Şahsıma anlatmıştı.” Hoca, ben bu madalyaları alırsam arkasından bana (mayış) maaş bağlayacaklar. Kabul etmem. Vatanı parayla savunulmaz.. Kabul etmedim. Etmem! Vatan toprağı parayla değil, kalple, yürekle Korunur! Benim madalyalarım var! İşte kolumda, iki işgalci İngiliz’in, bir de kalleş Yunan’ın madalyası. Bu kurşunları aldırmadım. Öbür dünya da mahşer-i kübrâ da ve mahşer yerinde (Yüce Allah'ın yapacağı yargılamada) İngiliz’in, Yunan’ın yüzüne vuracağım” demişti.
Ethem Ağa rahat uyu!
Yokluk içinde dünyayı terk ettin! Ama arkanda, o bayram günlerinde çıkarılmamış, kurşunlu kolunla onlarca öğrenciye milli bir ders, duruş kazandırdın. Sizler sayesinde bugün buralardayız. Allah sonsuza kadar huzurlu uyutsun! Sizlerin vatan sevginize, onurunuza, haysiyetinize ulaşmamız için kırk fırın ekmek tüketmemiz gerekir.
Sizler sayesinde İHA’ ları, SİHA’ larımızı yaptık. Bugün Türkiye dünya liderliğini oynuyorsa; Amerika’nın da önüne geçmişsek Ethem ağaların bizlere bıraktığı vatan sevgisiyle olmuştur.
Ekonomik zorluklarımız var. Varsın olsun. Onu da aşarız. Buğday çorbasıyla dünya ordularını Çanakkale de dize getirdik. İnancımızla, yokluk halimizle bunu yaptık. Büyük Atatürk’ün de dedikleri gibi: ”Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!” Hiç kimse siyasilerin çizdikleri kara vehim’ e (kuruntu) kapılmasın! Türkiye’mizin geleceğimiz aydınlıktır.
Not: Fotoğrafları özel arşivinden gönderen saygıdeğer Aydoğmuş köyünden Halil İbrahim Baş’a çok teşekkür ederim. Allah ülkemizi şer odaklardan korusun. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin Zafer haftasını, bayramını tekrar kutlarım