Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

ULUBORLU İŞİ, ÇELİKTEN KESKİN KILIÇ YAPIMI

Uluborlulu Rum torun Selna (Selin) hanım: “Uluborlu Rumlarının kendi aralarında anlattıkları ve daha önce geçmiş hikayelerin başlığından birisi de Uluborlu çeliğinden kılıç yapımıdır” diyerek konuyu hemen değiştirdi. “Uluborlu’ lu Hitit Halkı İçin Ayva Kutsaldı demiştim. Ama Uluborlu halkının diğer bir kutsalı da “demir-çekiktir.” Uluborlulu Rum toru Uluborlu’nun tarihi demir ve çelik sanatını atalarından aktarıldığı kadar ıyla gözleri derinlere kaymış görüntüsüyle anlatmaya başladı Demir ve çelik yapımı da Uluborlu halkının tarihi süreçte diğer bir “kutsal” görülen sanatının olduğunu söyleyebiliriz. Mamalarım (Atalarım) hatırladığım kadarıyla Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Uluborlu’da çelik kılıç yapımı ve satışı zirvede imiş. Ayrıca daha çok Selçuklu döneminde Uluborlu kılıç yapım dükkanlarının yanında bir de meraklılara hatta Medrese hocalarının zaman zaman fetvalarıyla gençlere bir sembolik savaş oyunuyla yürekten cesaret veya canlılık elde etmek amacıyla kılıç oyunları düzenlendiğinin hikayelerini atalarımdan çokça duymuştum. Tunç -demir çağından bu yana Uluborlu’da kılıç yapımının olduğunu Atina üniversitesi araştırma görevli hocaların makalelerinde okumuştum. Söz konusu makalelerden: Uluborlu demircileri nin hemen hemen hepsi çelikten kılıç yapım işlerini yaptıklarını söyleyebiliriz. Her bir satışı yapılan Uluborlu kılıçlarını Müslümanlar pek pazarlayamazlarmış. Mamalarım (Atalarım) Uluborlu Rumları söz konusu kılıçları dış şehirlere pazarlarlarmış. Her bir kılıcın sapına yakın kısmında Uluborlu’ lu demirci ustasının adı yazılırmış. Bu hem kılıç’ ın sağlam olduğunu hem de Uluborlu demircilerinin diğer şehirlerde adlarının ticari unvanlarının duyulması açısından iyi olurmuş. Roma döneminde de Uluborlu’da kılıç ve diğer demir-çelikten savaş aygıtlarının yapıldığını yine Atina ve Selanik’ deki hocaların araştırma tezlerinde rastlamak mümkün. Bu tezleri Atina Nea Ionia Isparta- Alanyalı Mübadil Rumlar derneğinin yayın organlarında da yıllarca okumaktayız. Unutuyordum. Söyleyeyim: Uluborlu kılıç yapım ustaları zaman zaman Selçuklu döneminde kılıçla oyun şeklinde kılıç kullanma sanatı öğretilirmiş demiştim. Aynı şeklide kılıç yaralarını tedavi edilişiyle ilgili hangi doğal otların örneğin Kantaron bitkisi dahil diğer tedavi ilaçlarının da öğretildiği bir sağlıkçı bilen kitlesinin Uluborlu’da gelişmiş olduğunu, nesilden nesle bu sağlık tedavi şeklinin torunlara yansıtıldığını söyleyebilirim. Uluborlu demirciliği ve demir ürün çeşitliliği, kılıç ve diğer çelik ve demirden savaş gereçleri yapımı etkindi. Bununla beraber kılıç tutmayı öğreten Uluborlu okulları ve kılıç yaralarını tedavi eden sağlık odalarının Ulu borlu da varlığını da atalarımın anlatılarından duymuştum. Kılıç yarasının diğer yaralar gibi olmadığını özel bir tedavi şeklinin olduğunu da söyleyebilirim. Bazı savaşçılar kılıçlarının keskin kısmına zehirli otlar da sürüp rakiplerinin yaralanma sonucu zehirlenmesini bek liyorlarmış hani! “ Uluborlu’ lu Rum torun Selna (Selma) Hanım bir süre konuşmasını ara verip içecek bir şeyler almaya gitti. Dönüşünde bize yaklaşınca konuşmaya başladı.” Daha önce laflamıştım. Hititler döneminde Uluborlu ve Isparta bölgesinin adı Avraza imiş. İşte Arap ve Güney Avrupa kıyı ülkeleri arasında Avraza kılıç ve diğer savaş gereçlerinin yani Uluborlu işi savaş aksamlarının pazarlarda çok arandığını da hatırlatırım” demişti. Kılıcı yapan Uluborlu’nun adının yanına “Avraza” yazısı da yazılırmış. Uluborlu kılıçlarından bir ikisini büyük babışım (dedem) Rodos Arkeoloji müzesinde görmüşler. Siz diyordunuz hani babışınızın (babamızın) kardeşi “amca” diyorsunuz Biz amcaya “thios” deriz. Tihaos’ umla babışım (baba) hep Uluborlu demirciliğinden konuşurlardı. Kutsal günlerde de evimize gelenlere Uluborlu demirciliğini, kapı ve pencere demir aksamları ile kılıç yapımından, eski kılıç savaşlarından bahsederlerdi. Amcam lafı bitirmeden babam lafı alır evimize gelenler ağızları açık kalırdı dinlerlerken. Örneğin Büyükbabam (Papuş’ um) Uluborlu demirciliğini anlatırken bazı demir sanatçısı Uluborlu Müslümlerinden de bahsederdi, aklımda kalan isimler var. Hatta bu Uluborlu’ lu demirci isimlerine ekleme yapardı yaya’ m. (Büyük Nine’m. Karahaliloğulları’ ndan Demirci Hasan, Demirci Hacı Alioğulları kılıç ustası. Kaşıkçıoğulları, Üveyoğulları gibi yaptıkları kılıçların adı güney Akdeniz ülkelerinde nam saldığını söylerdi papus’ um (Büyük baba’ m). Barıdoğulları’ ndan Mestan ağa büyük babışlarımın, hatta Büyük yaya’mın (Büyük annemin annesi) demirci ortaklarıymış. Uluborlu’ lu Müslim ortağınız olmadan imal ürünlerin, kılıçları nızı pazarlarda pazarlamanız biraz güç olurmuş. Paşaoğlu Hacı Mustafaların Kaleiçi Rum demircilerle yaptıkları kılıçların Osmanlı sarayına pazarlandığını da konuşurlardı dedemler. Uluborlu’da Selçukiler ve Osmanlı dönemlerinde Kılıç ve Kalkancılar denilen lonca yani esnaf birliği de varmış Tüm Uluborlu Müslim ve Gayrimüslimleri (Rum ve Müslümanlar) söz konusu esnaf teşkilatının üyesi imişler. Bundan da anlaşılıyor ki Rum ve Müslümanlar Uluborlu’da kavgasız günler geçiriyorlarmış. Siz ne dersiniz “kardeş gibi” dersiniz. Her bir demirci dükkân ında Uluborlu Medrese hocalarının yazdığı bazı zamanlar Kaleiçi klişe Papazlarınca (eli yatkın) şu ibareler dükkanlarına yazılırmış, asılırmış. Lonca yani esnaf birliği buna mecbur edermiş. Büyük babam (papus’ um), Babas’ ım’ Anlatmış geçmiş günlerde. Rodos Arkeoloji müzesi nde 150 yıl öncesi babalarımızın babaları Uluborlu’dan Girit’ a Uluborlu kılıcı pazarlamışlar. İki örnek Uluborlu yapımı kılıç bu müzede sergilenmiş. “Uluborlu demircileri: Müslim Gayrımüslim olsun demirci dükkanlarına esnaf loncasının gönderdiği dualı yazıları asmakla mükelleflermiş. Ortak yazıymış. Esnaf loncası (odası) ortakmış. Aynı oda hem Rum hem Müslüman Uluborluluları sanat, esnaf odalarıymış. Selçukluda ve Osmanlı da aynıymış. Selçuklular dönemi Uluborlu’sunda kılıç, kalkan, süngü yapım ustalarına “seyyaf” adı verilirdi.1833’te Uluborlu Medreseleri (üniversite)Müderrislerinin (hoca, Prof.) kararıyla bu isim cellat anlamına da geldiğinden; kullanılması kaldırılmıştır. Hatırladığım kadarıyla söyleyeyim. Sekiz yaşta iken büyük babamdan (papus’ umdan) öğrenmiştim. “Ey Rızık getirenler (Müşterilere): Süngü, Kılıç ve Kalkancılar Esnaf Loncası: Hz. Davut, Hz. Muhammed, Hz. İsa asrında, esnaflıkta birliktelik olan kulları Selman’ı Farisi pirimiz. Kılıçların atası ona varır. Din kılıç ile daim oldu. O dua bunların hürmetine, kazancın bol, kardeşliğin sel olması dilekleriyle mekâna hoş ve bereketler getirdiniz, dualarınızla. Ama deriz ki her bir Müslüman’ ın, Gayrı Müslümanın canına emniyet üçün evinde bir adet (tane kılıç buluna ha! ULUBORLU Esnaf Loncası Birliği”  
Ekleme Tarihi: 07 Ocak 2021 - Perşembe

ULUBORLU İŞİ, ÇELİKTEN KESKİN KILIÇ YAPIMI

Uluborlulu Rum torun Selna (Selin) hanım: “Uluborlu Rumlarının kendi aralarında anlattıkları ve daha önce geçmiş hikayelerin başlığından birisi de Uluborlu çeliğinden kılıç yapımıdır” diyerek konuyu hemen değiştirdi. “Uluborlu’ lu Hitit Halkı İçin Ayva Kutsaldı demiştim. Ama Uluborlu halkının diğer bir kutsalı da “demir-çekiktir.”

Uluborlulu Rum toru Uluborlu’nun tarihi demir ve çelik sanatını atalarından aktarıldığı kadar ıyla gözleri derinlere kaymış görüntüsüyle anlatmaya başladı Demir ve çelik yapımı da Uluborlu halkının tarihi süreçte diğer bir “kutsal” görülen sanatının olduğunu söyleyebiliriz.

Mamalarım (Atalarım) hatırladığım kadarıyla Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Uluborlu’da çelik kılıç yapımı ve satışı zirvede imiş. Ayrıca daha çok Selçuklu döneminde Uluborlu kılıç yapım dükkanlarının yanında bir de meraklılara hatta Medrese hocalarının zaman zaman fetvalarıyla gençlere bir sembolik savaş oyunuyla yürekten cesaret veya canlılık elde etmek amacıyla kılıç oyunları düzenlendiğinin hikayelerini atalarımdan çokça duymuştum. Tunç -demir çağından bu yana Uluborlu’da kılıç yapımının olduğunu Atina üniversitesi araştırma görevli hocaların makalelerinde okumuştum. Söz konusu makalelerden: Uluborlu demircileri nin hemen hemen hepsi çelikten kılıç yapım işlerini yaptıklarını söyleyebiliriz. Her bir satışı yapılan Uluborlu kılıçlarını Müslümanlar pek pazarlayamazlarmış. Mamalarım (Atalarım) Uluborlu Rumları söz konusu kılıçları dış şehirlere pazarlarlarmış. Her bir kılıcın sapına yakın kısmında Uluborlu’ lu demirci ustasının adı yazılırmış. Bu hem kılıç’ ın sağlam olduğunu hem de Uluborlu demircilerinin diğer şehirlerde adlarının ticari unvanlarının duyulması açısından iyi olurmuş.

Roma döneminde de Uluborlu’da kılıç ve diğer demir-çelikten savaş aygıtlarının yapıldığını yine Atina ve Selanik’ deki hocaların araştırma tezlerinde rastlamak mümkün. Bu tezleri Atina Nea Ionia Isparta- Alanyalı Mübadil Rumlar derneğinin yayın organlarında da yıllarca okumaktayız.

Unutuyordum. Söyleyeyim: Uluborlu kılıç yapım ustaları zaman zaman Selçuklu döneminde kılıçla oyun şeklinde kılıç kullanma sanatı öğretilirmiş demiştim. Aynı şeklide kılıç yaralarını tedavi edilişiyle ilgili hangi doğal otların örneğin Kantaron bitkisi dahil diğer tedavi ilaçlarının da öğretildiği bir sağlıkçı bilen kitlesinin Uluborlu’da gelişmiş olduğunu, nesilden nesle bu sağlık tedavi şeklinin torunlara yansıtıldığını söyleyebilirim. Uluborlu demirciliği ve demir ürün çeşitliliği, kılıç ve diğer çelik ve demirden savaş gereçleri yapımı etkindi. Bununla beraber kılıç tutmayı öğreten Uluborlu okulları ve kılıç yaralarını tedavi eden sağlık odalarının Ulu borlu da varlığını da atalarımın anlatılarından duymuştum. Kılıç yarasının diğer yaralar gibi olmadığını özel bir tedavi şeklinin olduğunu da söyleyebilirim. Bazı savaşçılar kılıçlarının keskin kısmına zehirli otlar da sürüp rakiplerinin yaralanma sonucu zehirlenmesini bek liyorlarmış hani! “

Uluborlu’ lu Rum torun Selna (Selma) Hanım bir süre konuşmasını ara verip içecek bir şeyler almaya gitti. Dönüşünde bize yaklaşınca konuşmaya başladı.” Daha önce laflamıştım. Hititler döneminde Uluborlu ve Isparta bölgesinin adı Avraza imiş. İşte Arap ve Güney Avrupa kıyı ülkeleri arasında Avraza kılıç ve diğer savaş gereçlerinin yani Uluborlu işi savaş aksamlarının pazarlarda çok arandığını da hatırlatırım” demişti. Kılıcı yapan Uluborlu’nun adının yanına “Avraza” yazısı da yazılırmış. Uluborlu kılıçlarından bir ikisini büyük babışım (dedem) Rodos Arkeoloji müzesinde görmüşler.

Siz diyordunuz hani babışınızın (babamızın) kardeşi “amca” diyorsunuz Biz amcaya “thios” deriz. Tihaos’ umla babışım (baba) hep Uluborlu demirciliğinden konuşurlardı. Kutsal günlerde de evimize gelenlere Uluborlu demirciliğini, kapı ve pencere demir aksamları ile kılıç yapımından, eski kılıç savaşlarından bahsederlerdi. Amcam lafı bitirmeden babam lafı alır evimize gelenler ağızları açık kalırdı dinlerlerken.

Örneğin Büyükbabam (Papuş’ um) Uluborlu demirciliğini anlatırken bazı demir sanatçısı Uluborlu Müslümlerinden de bahsederdi, aklımda kalan isimler var. Hatta bu Uluborlu’ lu demirci isimlerine ekleme yapardı yaya’ m. (Büyük Nine’m. Karahaliloğulları’ ndan Demirci Hasan, Demirci Hacı Alioğulları kılıç ustası. Kaşıkçıoğulları, Üveyoğulları gibi yaptıkları kılıçların adı güney Akdeniz ülkelerinde nam saldığını söylerdi papus’ um (Büyük baba’ m). Barıdoğulları’ ndan Mestan ağa büyük babışlarımın, hatta Büyük yaya’mın (Büyük annemin annesi) demirci ortaklarıymış. Uluborlu’ lu Müslim ortağınız olmadan imal ürünlerin, kılıçları nızı pazarlarda pazarlamanız biraz güç olurmuş. Paşaoğlu Hacı Mustafaların Kaleiçi Rum demircilerle yaptıkları kılıçların Osmanlı sarayına pazarlandığını da konuşurlardı dedemler.

Uluborlu’da Selçukiler ve Osmanlı dönemlerinde Kılıç ve Kalkancılar denilen lonca yani esnaf birliği de varmış Tüm Uluborlu Müslim ve Gayrimüslimleri (Rum ve Müslümanlar) söz konusu esnaf teşkilatının üyesi imişler. Bundan da anlaşılıyor ki Rum ve Müslümanlar Uluborlu’da kavgasız günler geçiriyorlarmış. Siz ne dersiniz “kardeş gibi” dersiniz. Her bir demirci dükkân ında Uluborlu Medrese hocalarının yazdığı bazı zamanlar Kaleiçi klişe Papazlarınca (eli yatkın) şu ibareler dükkanlarına yazılırmış, asılırmış. Lonca yani esnaf birliği buna mecbur edermiş.

Büyük babam (papus’ um), Babas’ ım’ Anlatmış geçmiş günlerde. Rodos Arkeoloji müzesi nde 150 yıl öncesi babalarımızın babaları Uluborlu’dan Girit’ a Uluborlu kılıcı pazarlamışlar. İki örnek Uluborlu yapımı kılıç bu müzede sergilenmiş. “Uluborlu demircileri: Müslim Gayrımüslim olsun demirci dükkanlarına esnaf loncasının gönderdiği dualı yazıları asmakla mükelleflermiş. Ortak yazıymış. Esnaf loncası (odası) ortakmış. Aynı oda hem Rum hem Müslüman Uluborluluları sanat, esnaf odalarıymış. Selçukluda ve Osmanlı da aynıymış. Selçuklular

dönemi Uluborlu’sunda kılıç, kalkan, süngü yapım ustalarına “seyyaf” adı verilirdi.1833’te Uluborlu Medreseleri (üniversite)Müderrislerinin (hoca, Prof.) kararıyla bu isim cellat anlamına da geldiğinden; kullanılması kaldırılmıştır.

Hatırladığım kadarıyla söyleyeyim. Sekiz yaşta iken büyük babamdan (papus’ umdan) öğrenmiştim.

“Ey Rızık getirenler (Müşterilere):

Süngü, Kılıç ve Kalkancılar Esnaf Loncası: Hz. Davut, Hz. Muhammed, Hz. İsa asrında, esnaflıkta birliktelik olan kulları Selman’ı Farisi pirimiz. Kılıçların atası ona varır. Din kılıç ile daim oldu. O dua bunların hürmetine, kazancın bol, kardeşliğin sel olması dilekleriyle mekâna hoş ve bereketler getirdiniz, dualarınızla. Ama deriz ki her bir Müslüman’ ın, Gayrı Müslümanın canına emniyet üçün evinde bir adet (tane kılıç buluna ha! ULUBORLU Esnaf Loncası Birliği”

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.