Bayram AYGÜN
Köşe Yazarı
Bayram AYGÜN
 

YAŞADIĞINIZ ISPARTA TOPRAKLARININ TARİHİ DOKUSU

Deri, tüyleri için hayvanlar avlandı. Sepet küfelerine konulup kürk tüccarlarına satıldı. Saygıdeğer okuyucular, Isparta’mızın gül kokusu veren oturduğunuz topraklarında, cadde ve sokaklarında çok ilginç tarihi olayların geçtiğini biliyor musunuz? Durumu Saygıdeğer Isparta Osmanlı torunu, Selanikte oturan iletişim tarihçisi Prof. Lazaros Sinekouglou (Sinekoğlu)’nun şahsıma gönderdiği yüzlerce makale kaynaklardan öğreniyoruz. Kendilerine teşekkür ederim. Toros Dağları’nın (Davraz) eteğinde sayılabilecek ilk tarihi mahallelerimizden birisi Dere mahallemizdir.1909’lardan 1914’lere doğru, mahallenin on sayısından fazla su değirmeni vardı. Heyecanla akan sular çıkardıkları seslere kıskanan, suyla yarışırcasına şarkı söyleyerek gelen keklikler günün birkaç saatini değirmenler bölgesinde geçirirlerdi. Sonra un öğütmeye gelenler kağnılarıyla, at, eşeklerine sarılı un çuvallarıyla işlerini bitirip Dere’den uzaklaşıp Yenice mahallesine doğru yönelirlerken keklik alayları da Minasım sırtlarına doğru ötüş şarkılarıyla uzaklaşıp giderlerdi. Hüseyinbaş (Başdeğirmen) arığından Akansuların kıyısında, Bezirgân Pınarı bölgesinde, Tavas ve Palas Çeşmelerinin hatıllarından su içen rengârenk kiraz dağ bülbülü, tırmaşık kuşlarının kavga etmeden sıralı, aynı saatlerde su içmeleri, keşik keşik ötüş seremonilere katılışları hasta ve yaşlılarımız için bir şifa idiler. Dere mahallesindeki değirmenler bölgesinde meyve bahçeleri boldu. Başdeğirmen Eyüp ağanın ( Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen’in dede-amcaları) fındık bahçesinde uzun, iri Giresun tipi fındık ağaçlarına sadece keklikler gelmezdi. Göl martıları da öterek günün birkaç saatinde şarkılarıyla mahallede konser verirlerdi. Hiçbir Allah’ın kulu “kiş” demez. Hatta un öğütmeye gelen dış insanları bile kuşların şarkılarından keyiflendiklerini söylerlerdi.. Isparta’nın tanınmış ailelerinden Kaçkın Zade Hacı Ahmet Efendi’ nin de burada büyükçe bahçesi vardı. Bahçe komşusu olan Ticaret Odası ve Belediye Başkanı Arapzade ile Ağacıoğlu Küçük Veli’nin, Sinanoğlu Halil Ağa’nın, nin Butrakoğluhacı Süleyman’ın da bahçeleri vardı. Yemyeşil değirmi elma bahçelerine konmayı adet edinmiş çulluklar, mevsim yeşil ördekler ve kaçak suyollarında ötüşen kuşları sayabilmek zordu. Opera, Tenor, Senfoni ustası Pavarotti’ nin sunumuna benzeyen seslerle damalı kurbağaların müzik dinletileri hiç eksik olmazdı. Kuşlarda, kurbağalarda, kelebeklerde, un öğüten müşteriler, değirmenciler ve mahalleliler hep birlikte mutluydular. Şükretmeyi biliyorlardı 1910’larda. Dere mahallesinin geceleri daha bir başka konukların uğrak yeriydi. Çakal, Kurt ,Tilki.. Hatta dağ aslanının bile Dere mahallesine indiği, çıkardıkları seslerle yine bir akşam müziği tarzında olduğunu anlatan Isparta’lı Osmanlı vatandaşı Rum torun Lazaros Sinekouglou 1909’ların gündüz, gece manzarasını anlata anlata bitiremiyordu. İlk Ziraat Okulu Dere mahallesindeydi. Bahçesi genişti. Numune (örnek) bitki, meyve yetiştir ilmesi içindi. Yanında da, geniş bahçeli idadi (lise) mektebi vardı. Geceleyin kurt, çakallar, tilkiler bazen de dağ aslanı bu bahçelerde geceyi geçirirler. Sabah yaklaşınca da Minasım veya Kanlı yokuş tepelerinden kaybolup giderlerdi. 1910’larda Dere mahalleliler yirmi bin Miskal ( 400gr) gülyağı satışı yapmışlardı. Para boldu. Savaş vergisi kaldırılmıştı. Söz yerinde ise mahalleliler lükse heves ettiler. Emre, Doğancı, Yenice, Temel (Turan) mahallelerinde oturan varlıklı Acemlerin (Ermeni) ve Rumların giydik lerini özendiler. Kürk giyme modası Osmanlı Anadolu’sunun her bir yerinde olduğu gibi Isparta’ da, Dere mahallesinde de özenti oldu, Derelilerin gözü açıldı. Memleketin ileri gelenleri( eşrafı), devlet yetkilileri, Medrese din adamları (ulema), inşaatçı, yazmacı, pastacı, kumaşçı Isparta Ermeni Bayan, Rum halıcı kızları da kürk giyerek Isparta caddelerinde hava atarlardı. Rum bayan halıcı, kürk tüccarı belindeki kuşak içinden çıkardığı altın liralardan on kadarını Isparta mutasarrıflığına (valilik) verdi. Her yıl taşan Isparta çay’ ının (Çayboyu deresinin) ıslahı için bend yapılacaktı. Her bir çevredeki yedi çiftlik sahibi ağaları, çalışanları, hatta katır, deve filolarıyla taşımacılık yapan Büyük Hacılarlılar bile kürk giymeye başlarlar.. Her bir hayvan cinsi kürkü Ispartalıların veya Dere mahallelilerin keselerinin (cüzdan) durumunu gösteriyordu. Kürkü için hayvanlar yok edilmeye başlandı 1914’ün ortalarına doğru yavaş yavaş Dere Mahallesi Düldül Ayağı göletlindeki samurlar, sansarlar hatta renkli kuşlar avlanmaya başlanır. Isparta’nın bazı mahallelerinde ayakkabı ve elbise terzileri bir anda kürk dikimine soyundular. Renkli kuşların tuluk çıkarılmış şekli bayan ların kürklerinin üzerinde süs oluyordu. Renkli kuşların kürk üzerindeki görüntüleri bireyler arasında statü (makam-sınıf) belirliyordu. Bu yüzden sadece Isparta bölgesinde bulunan Isparta Bülbülleri bayan kürklerine süs yapılması nedeniyle nesli yok ediliyordu. Balkan savaşlarına katılan Ispartalılardan şehit haberleri geliyordu. Kürk, statü, mevki ” ben de varım” sevdası yüzünden şehitlerin bile acıları birkaç günde unutuluyordu. Ayağında giyecek yemenisi (ayakkabı) olamayan garibanlar bile kürk sahibi olma sevdasındalardı. Kürk diken (terzi) sanatkârlar oluşmaya başlardı. Hocazade (Kepeci) mahallesinden Akoğlan oğlu sülalesinden kara Mustafa (terzi-dikici)Oğlu Osman, Vanizadeler’den Derici Ali, Seyis Araf Hacı Hasanoğlu Mustafa, Tekya (Hızırbey) mahallesinden Ateşoğlu Alilerden terzi-dikici Hüseyin, Yaylazade (Yayla) mahallesinden Parmaksızoğlu Osmanlardan Hasan Osman, Fazlullah (Sermet) mahalleli Kabakoğlu sülalesinden İsmail. Aynı mahalleden Çebişoğlu Ahmedlerden Rumali’li Ali Ağa olmak üzere bir anda deri tüccarı, dikim (terzisi) sayısı arttı. Dere’ de bulunan geniş bahçelerde Kaçkınzade Hacı Ahmet Efendilerilerin bahçelerinde eksik olmayan renkli kuşlar bez ağlarla yakalanmaya başlanır. Bahçelere gelen, kürkü kıymetli porsuk, yeşilbaş ördeği, fındık sincapları bir bir yakalanıp derileri kürk için satılır. Dere mahallesi Kanlıkoz sırtlarından gelen Derelilerin “Alabele” adını verdikleri, mevsim mevsim gelen Adada çizgili ceylanlar, kurt, tilki, çakal dışında yerli hayvanlara da el atılır. Yavru taylar pahalı pahalı sahibinden alınır, kuzular toplanır, orta halli bütçesi olanlar için kürk yapılırdı. Dere mahallesi 2009’dan 2014’lerde kuş, diğer vahşi hayvanların habitatı (yaşam alanları)idi. Isparta’da kürk edinme çılgınlığı bir hastalık gibi yaygınlaşıyordu. Gittikçe hayvanlar (kuşlar dâhil) bir bir tuzaklarla avlanıp derileri tüccarlara satılmaya başlanır. Avukat Süldürzade Mehmet Nâdirlerin, akrabası Ciğerzade Hacı Mustafa Ağaların bahçelerinde bulunan Sultan (Padişah) III. Ahmed döneminden kalma anıt kestanelerin gövdelerindeki kovuklardan geceleyin tuzakla yakalanan sincaplar bir bir toplanıp kürkçülere pazarlanıyordu. Dere mahallesi Bezirgân Pınarı küçük, ağaçlıklı gölette yaşayan kara porsuklar da astar kumaşından yapma tuzak ağlarla yakalanıp kürk giyeceği yapılır. Kara Porsukların yavruları içinde acımasız davranılır. Birkaç haftalık, tüyleri henüz çıkmaya başlamış yavrular öldürülür. Varlıklı ailelerin ceket kürkleri için dikimevine satılır. Hamamcızade Ethem ağanın Dere bahçesinde bulunan, namaz vakitlerinde öten Ispartalı ların “bahri köksü” (bağrı gökguş) dedikleri mavi serçeler de avlanıyordu. Bu kuşları getiren lere iyi akçe veriyordu Rum kürkçü tüccarları. Rum tüccar Gökbaşoğlu Yanko ağanın oğlu Payayot Bodisko (Bodiş Ali)her bir kuşa gümüş akçeye varan para veriyordu. Rum tüccar Doli Yusuf her bir kuşun dirisini getirene bir çift camız derisi yemeni (ayakkabı) hediye ediyordu. Cennet bahçelerini hatırlatan Dere kuşları, vahşi hayvanları bir bir yok ediliyordu. Ördekbaşı kürkü adı verilen bayan hırka kürkleri için bir sezon Rum tüccarların emrinde Minasım, Kirazlı dere, Karatepe sırtlarında kök boya için geven otu, kökü toplamayı kabul edenler az değildi. Yenice mahallesi sırtlarındaki Kum Yolu (Eski Devlet Hastanesi bölgesi) ağacımsı otların içinde yaşayan, insan gördüğünde öten “Köksün” kuşları başı ve boyunlarının yanardöner tüyleri için avlanıp nesli tüketildi. Köksün kuşları derisiyle soyulup bayan kürkleri omuzlarına süs için yapıştırılıyordu. Bu çılgınlık giderek artıyordu. Dini çevreler de bu hastalık vardı. Isparta sokaklarında kürklerin boy (yarışı) gösterisi 1909-1914 arası Isparta Müslümanları, Gayrımüslimler, fakir, varlıklı her türden devlet yetkilileri herkes kürk sahibi olma sevdasına düştüler. Isparta ahalisinin büyük bir kısmı: Âlimler âlimliklerini, Garibanlar garibanlıklarını, varlıklılar dünyasını, devlet yetkilileri devleti bir anda unuttular. Söz yerinde ise “kürk sarhoşu” oldular. Akılları başlarından gitti insanların. Her mahallede kürk dikim evleri kuş, vahşi hayvan avcılığı yaygınlaştı. Bir virüs salgını gibi her yeri sarıp sarmaladı. Bu kürkler biçim itibariyle çeşitleri, sanat anlamında sınıfları vardı. Eski dönemlerde de bu salgın vardı, bu kadar değildi. Kürk giymek, sahibi olmak; sadece varlıklı insanların işi olmaktan çıktı. Nüfuslu (eşraf) insanların, ayrıcalıklı (ayan) giydiği giysi olmaktan da çıkmıştı. Bu çılgınlık yediden yetmişe kişilik gösterisi haline dönüşmüştü. 1909-1914 Yıllarında Isparta da bölgesinde devletin resmi üniforması haline gelmişti. Erkânı görünüm kürkü, kaftan görseli kürkü, günlük kürkler ile resmi yerlere, huzura çıkma gibi çeşit çeşit görünümlü kürkler dikilmeye başlanır. Günübirlik, resmi giyim haline geldi. Hatta kürk sahibi olmayanların toplumda yeri bile yoktu desek abartı olmayacaktır. Herkes yürüyen insanların yüzüne değil giydikleri kürk cinsine bakar haline gelmişti. Birinin kürkünü giyip devlet kapısında iş kovalayanların meseleleri hemen çözülüyordu. Öyle zıvanadan çıkmışlık vardı ki ev kürkü, iş kürkü, tören, düğün kürkü hatta çocuklarının kürklerinin rengini kendi kürk renklerin, kalitesine uydurmaya çalışan aileler bile türemeye başlamıştı. Böyle çılgınlığa dağ ve taşlarda gezinen vahşi hayvan mı, kuş mu yeter! Kürk dikici sanatkârlar, terzi ustalar el üstünde tutuluyordu. Ördekbaşı ve Bahri (mavimsi) Köksün’ den (Ördek ve serçe türü kuşlardan) kürk giyenler Şer’i veya diğer Gayrımüslim mahkeme heyetinin karşısına çıktıklarında bile ayrıcalık gösterilmeye bile başlanmıştı. Dere mahallesi, bölgesinde porsuk, sincap, sansar hayvanları bitince diğer sancak mıntıkalarından kürkler getirilmeye başlanır. Sütçüler Adada bölgesinde ceylanların azaldığı görülür. Yavru tay, kuzu postları köylerden pahalı pahalı toplaya toplaya muhtemel bir savaş için Hamid bölgesinden istenecek at miktarının da düşebileceği endişeleri artmaya başlar. Osmanlı’nın diğer eyaletlerinde Kürk modası Meşrutiyete kadar zayıf olarak devam eder. Ama Isparta bölgesindeki çılgınlık daha da artmıştır. 1914’ün Mayıs ayında Isparta valisi (Mutasarrıf) Sırrı (Paşa) Bey’e Saltanat merkezinden bir emirname gelir. 2014’ün Haziran’ın da Kürk giyimi Isparta da yasaklanır. Devlet erkânı için kürk giymek yasak oldu. Ve ancak zenginlerle hocaların sırtında kalan kürklerin yasaklaması bir anda olmadı. Olan: Dere Mahallesi ve Kirazlı, Minasım, Keltepe sırtlarına oldu. Yıl 2014’e geldiğinde çeşitli kuşların gündüz vahşi hayvanların gece verdikleri bin bir çeşit konser sona ermiştir. Sadece meydanlar, bahçeler, dere ve tepeler kara serçelere, yılanlara çıyanlara kalmıştır. Sanki haberleri var gibi, geçi konaklayıp gelip geçem göçmem kuşları da Dere mahallesinin küçük değirmen suyundan oluşan göletlerine inmez olur. Bir statü, moda hayranlığı tüm nesil kuşlarını, yerli, vahşi türleri yok etti. Öve öve bitiremedikleri Isparta Medrese hocalarından bir tek Allah’ını seven din adamı çıkmaz mı? Allah’ın yarattığı tabiatın bir bütünlük olduğunu anlatmaz mı? Kuşuyla, ağacıyla, otuyla, böceğiyle, havasıyla, suyuyla kestane ağacıyla, sincabıyla bir bütün olduğunu, biri yok edilirse; diğerlerinin hatta insanın da yaşamasının, hayatın güç olacağını, yok olacağını anlatmaz mı cemaatine! Anlatamadılar. Onlarda kürk çılgınlığının içinde gömülüp gittiler.  
Ekleme Tarihi: 24 Mayıs 2021 - Pazartesi

YAŞADIĞINIZ ISPARTA TOPRAKLARININ TARİHİ DOKUSU

Deri, tüyleri için hayvanlar avlandı. Sepet küfelerine konulup kürk tüccarlarına satıldı.

Saygıdeğer okuyucular, Isparta’mızın gül kokusu veren oturduğunuz topraklarında, cadde ve sokaklarında çok ilginç tarihi olayların geçtiğini biliyor musunuz? Durumu Saygıdeğer Isparta Osmanlı torunu, Selanikte oturan iletişim tarihçisi Prof. Lazaros Sinekouglou (Sinekoğlu)’nun şahsıma gönderdiği yüzlerce makale kaynaklardan öğreniyoruz. Kendilerine teşekkür ederim.

Toros Dağları’nın (Davraz) eteğinde sayılabilecek ilk tarihi mahallelerimizden birisi Dere mahallemizdir.1909’lardan 1914’lere doğru, mahallenin on sayısından fazla su değirmeni vardı. Heyecanla akan sular çıkardıkları seslere kıskanan, suyla yarışırcasına şarkı söyleyerek gelen keklikler günün birkaç saatini değirmenler bölgesinde geçirirlerdi. Sonra un öğütmeye gelenler kağnılarıyla, at, eşeklerine sarılı un çuvallarıyla işlerini bitirip Dere’den uzaklaşıp Yenice mahallesine doğru yönelirlerken keklik alayları da Minasım sırtlarına doğru ötüş şarkılarıyla uzaklaşıp giderlerdi.

Hüseyinbaş (Başdeğirmen) arığından Akansuların kıyısında, Bezirgân Pınarı bölgesinde, Tavas ve Palas Çeşmelerinin hatıllarından su içen rengârenk kiraz dağ bülbülü, tırmaşık kuşlarının kavga etmeden sıralı, aynı saatlerde su içmeleri, keşik keşik ötüş seremonilere katılışları hasta ve yaşlılarımız için bir şifa idiler.

Dere mahallesindeki değirmenler bölgesinde meyve bahçeleri boldu. Başdeğirmen Eyüp ağanın ( Isparta Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen’in dede-amcaları) fındık bahçesinde uzun, iri Giresun tipi fındık ağaçlarına sadece keklikler gelmezdi. Göl martıları da öterek günün birkaç saatinde şarkılarıyla mahallede konser verirlerdi. Hiçbir Allah’ın kulu “kiş” demez. Hatta un öğütmeye gelen dış insanları bile kuşların şarkılarından keyiflendiklerini söylerlerdi..

Isparta’nın tanınmış ailelerinden Kaçkın Zade Hacı Ahmet Efendi’ nin de burada büyükçe bahçesi vardı. Bahçe komşusu olan Ticaret Odası ve Belediye Başkanı Arapzade ile Ağacıoğlu Küçük Veli’nin, Sinanoğlu Halil Ağa’nın, nin Butrakoğluhacı Süleyman’ın da bahçeleri vardı. Yemyeşil değirmi elma bahçelerine konmayı adet edinmiş çulluklar, mevsim yeşil ördekler ve kaçak suyollarında ötüşen kuşları sayabilmek zordu. Opera, Tenor, Senfoni ustası Pavarotti’ nin sunumuna benzeyen seslerle damalı kurbağaların müzik dinletileri hiç eksik olmazdı. Kuşlarda, kurbağalarda, kelebeklerde, un öğüten müşteriler, değirmenciler ve mahalleliler hep birlikte mutluydular. Şükretmeyi biliyorlardı 1910’larda.

Dere mahallesinin geceleri daha bir başka konukların uğrak yeriydi. Çakal, Kurt ,Tilki.. Hatta dağ aslanının bile Dere mahallesine indiği, çıkardıkları seslerle yine bir akşam müziği tarzında olduğunu anlatan Isparta’lı Osmanlı vatandaşı Rum torun Lazaros Sinekouglou 1909’ların gündüz, gece manzarasını anlata anlata bitiremiyordu.

İlk Ziraat Okulu Dere mahallesindeydi. Bahçesi genişti. Numune (örnek) bitki, meyve yetiştir ilmesi içindi. Yanında da, geniş bahçeli idadi (lise) mektebi vardı. Geceleyin kurt, çakallar, tilkiler bazen de dağ aslanı bu bahçelerde geceyi geçirirler. Sabah yaklaşınca da Minasım veya Kanlı yokuş tepelerinden kaybolup giderlerdi.

1910’larda Dere mahalleliler yirmi bin Miskal ( 400gr) gülyağı satışı yapmışlardı. Para boldu. Savaş vergisi kaldırılmıştı. Söz yerinde ise mahalleliler lükse heves ettiler. Emre, Doğancı, Yenice, Temel (Turan) mahallelerinde oturan varlıklı Acemlerin (Ermeni) ve Rumların giydik lerini özendiler. Kürk giyme modası Osmanlı Anadolu’sunun her bir yerinde olduğu gibi Isparta’ da, Dere mahallesinde de özenti oldu,

Derelilerin gözü açıldı. Memleketin ileri gelenleri( eşrafı), devlet yetkilileri, Medrese din adamları (ulema), inşaatçı, yazmacı, pastacı, kumaşçı Isparta Ermeni Bayan, Rum halıcı kızları da kürk giyerek Isparta caddelerinde hava atarlardı. Rum bayan halıcı, kürk tüccarı belindeki kuşak içinden çıkardığı altın liralardan on kadarını Isparta mutasarrıflığına (valilik) verdi. Her yıl taşan Isparta çay’ ının (Çayboyu deresinin) ıslahı için bend yapılacaktı.

Her bir çevredeki yedi çiftlik sahibi ağaları, çalışanları, hatta katır, deve filolarıyla taşımacılık yapan Büyük Hacılarlılar bile kürk giymeye başlarlar.. Her bir hayvan cinsi kürkü Ispartalıların veya Dere mahallelilerin keselerinin (cüzdan) durumunu gösteriyordu.

Kürkü için hayvanlar yok edilmeye başlandı

1914’ün ortalarına doğru yavaş yavaş Dere Mahallesi Düldül Ayağı göletlindeki samurlar, sansarlar hatta renkli kuşlar avlanmaya başlanır. Isparta’nın bazı mahallelerinde ayakkabı ve elbise terzileri bir anda kürk dikimine soyundular. Renkli kuşların tuluk çıkarılmış şekli bayan ların kürklerinin üzerinde süs oluyordu. Renkli kuşların kürk üzerindeki görüntüleri bireyler arasında statü (makam-sınıf) belirliyordu. Bu yüzden sadece Isparta bölgesinde bulunan Isparta Bülbülleri bayan kürklerine süs yapılması nedeniyle nesli yok ediliyordu.

Balkan savaşlarına katılan Ispartalılardan şehit haberleri geliyordu. Kürk, statü, mevki ” ben de varım” sevdası yüzünden şehitlerin bile acıları birkaç günde unutuluyordu. Ayağında giyecek yemenisi (ayakkabı) olamayan garibanlar bile kürk sahibi olma sevdasındalardı.

Kürk diken (terzi) sanatkârlar oluşmaya başlardı. Hocazade (Kepeci) mahallesinden Akoğlan oğlu sülalesinden kara Mustafa (terzi-dikici)Oğlu Osman, Vanizadeler’den Derici Ali, Seyis Araf Hacı Hasanoğlu Mustafa, Tekya (Hızırbey) mahallesinden Ateşoğlu Alilerden terzi-dikici Hüseyin, Yaylazade (Yayla) mahallesinden Parmaksızoğlu Osmanlardan Hasan Osman, Fazlullah (Sermet) mahalleli Kabakoğlu sülalesinden İsmail. Aynı mahalleden Çebişoğlu Ahmedlerden Rumali’li Ali Ağa olmak üzere bir anda deri tüccarı, dikim (terzisi) sayısı arttı.

Dere’ de bulunan geniş bahçelerde Kaçkınzade Hacı Ahmet Efendilerilerin bahçelerinde eksik olmayan renkli kuşlar bez ağlarla yakalanmaya başlanır. Bahçelere gelen, kürkü kıymetli porsuk, yeşilbaş ördeği, fındık sincapları bir bir yakalanıp derileri kürk için satılır.

Dere mahallesi Kanlıkoz sırtlarından gelen Derelilerin “Alabele” adını verdikleri, mevsim mevsim gelen Adada çizgili ceylanlar, kurt, tilki, çakal dışında yerli hayvanlara da el atılır. Yavru taylar pahalı pahalı sahibinden alınır, kuzular toplanır, orta halli bütçesi olanlar için kürk yapılırdı.

Dere mahallesi 2009’dan 2014’lerde kuş, diğer vahşi hayvanların habitatı (yaşam alanları)idi.

Isparta’da kürk edinme çılgınlığı bir hastalık gibi yaygınlaşıyordu. Gittikçe hayvanlar (kuşlar dâhil) bir bir tuzaklarla avlanıp derileri tüccarlara satılmaya başlanır. Avukat Süldürzade Mehmet Nâdirlerin, akrabası Ciğerzade Hacı Mustafa Ağaların bahçelerinde bulunan Sultan (Padişah) III. Ahmed döneminden kalma anıt kestanelerin gövdelerindeki kovuklardan geceleyin tuzakla yakalanan sincaplar bir bir toplanıp kürkçülere pazarlanıyordu.

Dere mahallesi Bezirgân Pınarı küçük, ağaçlıklı gölette yaşayan kara porsuklar da astar kumaşından yapma tuzak ağlarla yakalanıp kürk giyeceği yapılır. Kara Porsukların yavruları içinde acımasız davranılır. Birkaç haftalık, tüyleri henüz çıkmaya başlamış yavrular öldürülür. Varlıklı ailelerin ceket kürkleri için dikimevine satılır.

Hamamcızade Ethem ağanın Dere bahçesinde bulunan, namaz vakitlerinde öten Ispartalı ların “bahri köksü” (bağrı gökguş) dedikleri mavi serçeler de avlanıyordu. Bu kuşları getiren lere iyi akçe veriyordu Rum kürkçü tüccarları.

Rum tüccar Gökbaşoğlu Yanko ağanın oğlu Payayot Bodisko (Bodiş Ali)her bir kuşa gümüş akçeye varan para veriyordu. Rum tüccar Doli Yusuf her bir kuşun dirisini getirene bir çift camız derisi yemeni (ayakkabı) hediye ediyordu.

Cennet bahçelerini hatırlatan Dere kuşları, vahşi hayvanları bir bir yok ediliyordu. Ördekbaşı kürkü adı verilen bayan hırka kürkleri için bir sezon Rum tüccarların emrinde Minasım, Kirazlı dere, Karatepe sırtlarında kök boya için geven otu, kökü toplamayı kabul edenler az değildi.

Yenice mahallesi sırtlarındaki Kum Yolu (Eski Devlet Hastanesi bölgesi) ağacımsı otların içinde yaşayan, insan gördüğünde öten “Köksün” kuşları başı ve boyunlarının yanardöner tüyleri için avlanıp nesli tüketildi. Köksün kuşları derisiyle soyulup bayan kürkleri omuzlarına süs için yapıştırılıyordu. Bu çılgınlık giderek artıyordu. Dini çevreler de bu hastalık vardı.

Isparta sokaklarında kürklerin boy (yarışı) gösterisi

1909-1914 arası Isparta Müslümanları, Gayrımüslimler, fakir, varlıklı her türden devlet yetkilileri herkes kürk sahibi olma sevdasına düştüler. Isparta ahalisinin büyük bir kısmı: Âlimler âlimliklerini, Garibanlar garibanlıklarını, varlıklılar dünyasını, devlet yetkilileri devleti bir anda unuttular. Söz yerinde ise “kürk sarhoşu” oldular. Akılları başlarından gitti insanların.

Her mahallede kürk dikim evleri kuş, vahşi hayvan avcılığı yaygınlaştı. Bir virüs salgını gibi her yeri sarıp sarmaladı. Bu kürkler biçim itibariyle çeşitleri, sanat anlamında sınıfları vardı. Eski dönemlerde de bu salgın vardı, bu kadar değildi. Kürk giymek, sahibi olmak; sadece varlıklı insanların işi olmaktan çıktı. Nüfuslu (eşraf) insanların, ayrıcalıklı (ayan) giydiği giysi olmaktan da çıkmıştı. Bu çılgınlık yediden yetmişe kişilik gösterisi haline dönüşmüştü.

1909-1914 Yıllarında Isparta da bölgesinde devletin resmi üniforması haline gelmişti. Erkânı görünüm kürkü, kaftan görseli kürkü, günlük kürkler ile resmi yerlere, huzura çıkma gibi çeşit çeşit görünümlü kürkler dikilmeye başlanır. Günübirlik, resmi giyim haline geldi. Hatta kürk sahibi olmayanların toplumda yeri bile yoktu desek abartı olmayacaktır. Herkes yürüyen insanların yüzüne değil giydikleri kürk cinsine bakar haline gelmişti.

Birinin kürkünü giyip devlet kapısında iş kovalayanların meseleleri hemen çözülüyordu. Öyle zıvanadan çıkmışlık vardı ki ev kürkü, iş kürkü, tören, düğün kürkü hatta çocuklarının kürklerinin rengini kendi kürk renklerin, kalitesine uydurmaya çalışan aileler bile türemeye başlamıştı. Böyle çılgınlığa dağ ve taşlarda gezinen vahşi hayvan mı, kuş mu yeter!

Kürk dikici sanatkârlar, terzi ustalar el üstünde tutuluyordu. Ördekbaşı ve Bahri (mavimsi) Köksün’ den (Ördek ve serçe türü kuşlardan) kürk giyenler Şer’i veya diğer Gayrımüslim mahkeme heyetinin karşısına çıktıklarında bile ayrıcalık gösterilmeye bile başlanmıştı. Dere mahallesi, bölgesinde porsuk, sincap, sansar hayvanları bitince diğer sancak mıntıkalarından kürkler getirilmeye başlanır. Sütçüler Adada bölgesinde ceylanların azaldığı görülür. Yavru tay, kuzu postları köylerden pahalı pahalı toplaya toplaya muhtemel bir savaş için Hamid bölgesinden istenecek at miktarının da düşebileceği endişeleri artmaya başlar.

Osmanlı’nın diğer eyaletlerinde Kürk modası Meşrutiyete kadar zayıf olarak devam eder. Ama Isparta bölgesindeki çılgınlık daha da artmıştır. 1914’ün Mayıs ayında Isparta valisi (Mutasarrıf) Sırrı (Paşa) Bey’e Saltanat merkezinden bir emirname gelir. 2014’ün Haziran’ın da Kürk giyimi Isparta da yasaklanır.

Devlet erkânı için kürk giymek yasak oldu. Ve ancak zenginlerle hocaların sırtında kalan kürklerin yasaklaması bir anda olmadı. Olan: Dere Mahallesi ve Kirazlı, Minasım, Keltepe sırtlarına oldu.

Yıl 2014’e geldiğinde çeşitli kuşların gündüz vahşi hayvanların gece verdikleri bin bir çeşit konser sona ermiştir. Sadece meydanlar, bahçeler, dere ve tepeler kara serçelere, yılanlara çıyanlara kalmıştır. Sanki haberleri var gibi, geçi konaklayıp gelip geçem göçmem kuşları da Dere mahallesinin küçük değirmen suyundan oluşan göletlerine inmez olur.

Bir statü, moda hayranlığı tüm nesil kuşlarını, yerli, vahşi türleri yok etti. Öve öve bitiremedikleri Isparta Medrese hocalarından bir tek Allah’ını seven din adamı çıkmaz mı?

Allah’ın yarattığı tabiatın bir bütünlük olduğunu anlatmaz mı? Kuşuyla, ağacıyla, otuyla, böceğiyle, havasıyla, suyuyla kestane ağacıyla, sincabıyla bir bütün olduğunu, biri yok edilirse; diğerlerinin hatta insanın da yaşamasının, hayatın güç olacağını, yok olacağını anlatmaz mı cemaatine! Anlatamadılar. Onlarda kürk çılgınlığının içinde gömülüp gittiler.


 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.