Hadi Önal
Köşe Yazarı
Hadi Önal
 

KIYAFETTEN YANA ENDİŞEN OLMASIN!

  “Ana, ben sana bu adama yüz verme, yüz verirsen astar ister demedim mi? Bak yine eve almışsın! Konu komşu ne der sonra! Babamızın kemikleri sızlamaz mı? Bu ne?  “Ne, ne oğlum, hadi söyle! Nasıl olsa birine varmayacak mıydım? Ha Hasan, ha Kel Hasan ne fark eder.”  “İyi de ana bu Hasan; ne Hasan ne da Kel Hasan, bu bildiğimiz harami…”  “Güleyim bari yahu bal tutan parmağını yalar! Bırak biraz da bu yalasın!”  “Vay ben onun parmağını, tasını, tarağını, çıkınını, papazını, veledini, kare asını…!”  “Dur evladım; celallenme, pişman olursun sonra dediklerine!”  “Niye ki ana? De hele bana! Mecbur muyuz bu sallamaya.”   “Oğlum, evladım; sallama dediğin bu adam var ya!”  “E…  Ne olmuş?”  “Valla seni de sallar beni de… Dedim ya taraftarı çok bu adamın, arkası kuvvetli. Memlekete ne kadar cahil cühela, çıkarı için çiçek tarlası yakan sahib-i sigala, hemcinslerine tepeden bakan şingala, hırsına yenik mangala varsa hepsini almış arkasına…   “Ne yazar ana; alayının hakkından gelirim alimallah!”  “Yok, evladım, bırakmıyorsun ki söyleyeyim. Bu adam!”   “Bu adam, bu adam de hele! Çıkar dilin altındaki baklayı!”  “Bu adam benimle “paşa nikâhı” kıymak istiyor. “  “Paşa nikâhı” mı? Ölürüm de kıydırtmam. Vermem seni bu adama! Bunu nasıl söylersin bana! Ben ki söz vermiştim Alp babama…”  “Oğlum, evladım, sende görüyorsun bu adam istesek de istemesek de gayri meşru olarak haremimize girip çıkıyor. Demem o ki bizi evlendirirsen her şey meşru olacak, sen de kurtulacaksın dedikodudan. Kafanı kullan, hatırla işte, ne demişti Zülfikar enişte! Bükemediğin eli öpeceksin. Hadi, alıştır ağzını, “bıç”, de bakayım.”  “Demem ana! Bunu nasıl teklif edersin bana! Hem ben bu adamın niyetini biliyorum. O seni niçin nikâhına almak istiyor?  “Niçin istiyormuş?”  “Adamın bütün derdi, niyeti bana ve her biri ayrı civan olan çocuklarına hükmetmek… Sende değil gözü, anlasana! Gözü senin güzelliğinde, duruşunda, servetinde, mücevheratlarında… Hele bir nikâhlan, bak o zaman, kıymet verdiğin ne varsa satıp savacak, seni cıs çıplak bırakacak…  “Yok, oğlum yanılıyorsun. Bak adama; boyu bosu yerinde, bıyıkları kaytan, gülmesi hoş, ağlaması mayhoş; gözleri ebrulu, natıkası sulu olsa da sosyal, enerjik, özgüveni…”  “Yeter ana, anlaşılan sen abayı yakmışsın bu adama! Ben ne desem boş. Düşünüyorum; kardeşlerim ne der bu işe?”  “Kardeşlerin mi? Boş ver onları! Onlar zaten muhalifler. Bırak muhalefette kalsın, debelenip dursunlar. Sen hele “he” de! Gerisi kolay. Hem sen değil miydin; ‘Ben senin saçlarının akışına, o baygın bakışına ölürüm ana’, diye türkü çığıran. İyi düşün, bir beni değil, kendini de kurtaracaksın! Benim izdivacım, senin de bekan olacak.”  “Bekam! O, doğru ana! Zaten bütün kardeşlerim gözlerini dikmişler! ‘Son verin artık şunun saltanatına’, diyorlar. Onlar da sulanıp duruyorlar makamıma. Düşünüyorum da eğer ben, bu babayı alırsam arkama; kimsecikler bundan sonra çomak sokamaz tekerime…”  “Ha şöyle! Nihayet geldin mi sözüme?”  “Yalnız ana, ben bu adama geçmişte çok sövdüm, yerden yere vurup durdum. Gerçi o da bana çok laf sokmuştu ya! Bütün bunlardan sonra beni affeder mi acaba?”   “Orasını bana bırak. Ancak, bundan böyle kardeşlerin kılıçları, tarihi okları, dolma tüfekleri ile saldırırlarsa müstakbel kocama…”  “Sözüm söz ana, saf tutup kalkan olacağım her türlü saldıranlara. Alimallah, bir başıma yeterim alayına!”  “Ha, unutmadan bir söz daha istiyorum senden, bundan böyle müstakbel pederinin sözünden çıkmayacak, bir dediğini iki etmeyeceksin!”  “Anladım ana! “Sultan Babama biat edecek ve adeta tapacağım, o ne derse onu yapacağım. Gel derse gidecek, kal derse kalacak, yat derse yatacağım.”  “Aferin, has oğlum benim! Şimdi sana düşen bu akdin ilanı. Kendi ellerinle nikâhla beni Paşa Baba’na; gerdek gecemizde köçek elbisesi giyip kıvırtarak göbek atmayı unutma! Nasıl olsa bundan sonra her gün göbek atacaksın! Kıyafetten yana endişen olmasın ha! Çok zaman önce senin bekanı düşünerek aldığım köçek kıyafetlerini çoktan verdim kuru temizlemeye…   ***  Arşivimi karıştırırken yukarıya aldığım yazım ilişti gözüme, Tarihine baktım, 10 Mayıs 2020… Niçin yazmış olabilirim acaba dedim kendi kendime. Çıkartamadım. Sahi bu yazıyı niçin yazmış olabilirim?     Hadi Önal/  7 Temmuz 2023/ ELAZIĞ 
Ekleme Tarihi: 07 Temmuz 2024 - Pazar

KIYAFETTEN YANA ENDİŞEN OLMASIN!

 

“Ana, ben sana bu adama yüz verme, yüz verirsen astar ister demedim mi? Bak yine eve almışsın! Konu komşu ne der sonra! Babamızın kemikleri sızlamaz mı? Bu ne? 

“Ne, ne oğlum, hadi söyle! Nasıl olsa birine varmayacak mıydım? Ha Hasan, ha Kel Hasan ne fark eder.” 

“İyi de ana bu Hasan; ne Hasan ne da Kel Hasan, bu bildiğimiz harami…” 

“Güleyim bari yahu bal tutan parmağını yalar! Bırak biraz da bu yalasın!” 

“Vay ben onun parmağını, tasını, tarağını, çıkınını, papazını, veledini, kare asını…!” 

“Dur evladım; celallenme, pişman olursun sonra dediklerine!” 

“Niye ki ana? De hele bana! Mecbur muyuz bu sallamaya.”  

“Oğlum, evladım; sallama dediğin bu adam var ya!” 

“E…  Ne olmuş?” 

“Valla seni de sallar beni de… Dedim ya taraftarı çok bu adamın, arkası kuvvetli. Memlekete ne kadar cahil cühela, çıkarı için çiçek tarlası yakan sahib-i sigala, hemcinslerine tepeden bakan şingala, hırsına yenik mangala varsa hepsini almış arkasına…  

“Ne yazar ana; alayının hakkından gelirim alimallah!” 

“Yok, evladım, bırakmıyorsun ki söyleyeyim. Bu adam!”  

“Bu adam, bu adam de hele! Çıkar dilin altındaki baklayı!” 

“Bu adam benimle “paşa nikâhı” kıymak istiyor. “ 

“Paşa nikâhı” mı? Ölürüm de kıydırtmam. Vermem seni bu adama! Bunu nasıl söylersin bana! Ben ki söz vermiştim Alp babama…” 

“Oğlum, evladım, sende görüyorsun bu adam istesek de istemesek de gayri meşru olarak haremimize girip çıkıyor. Demem o ki bizi evlendirirsen her şey meşru olacak, sen de kurtulacaksın dedikodudan. Kafanı kullan, hatırla işte, ne demişti Zülfikar enişte! Bükemediğin eli öpeceksin. Hadi, alıştır ağzını, “bıç”, de bakayım.” 

“Demem ana! Bunu nasıl teklif edersin bana! Hem ben bu adamın niyetini biliyorum. O seni niçin nikâhına almak istiyor? 

“Niçin istiyormuş?” 

“Adamın bütün derdi, niyeti bana ve her biri ayrı civan olan çocuklarına hükmetmek… Sende değil gözü, anlasana! Gözü senin güzelliğinde, duruşunda, servetinde, mücevheratlarında… Hele bir nikâhlan, bak o zaman, kıymet verdiğin ne varsa satıp savacak, seni cıs çıplak bırakacak… 

“Yok, oğlum yanılıyorsun. Bak adama; boyu bosu yerinde, bıyıkları kaytan, gülmesi hoş, ağlaması mayhoş; gözleri ebrulu, natıkası sulu olsa da sosyal, enerjik, özgüveni…” 

“Yeter ana, anlaşılan sen abayı yakmışsın bu adama! Ben ne desem boş. Düşünüyorum; kardeşlerim ne der bu işe?” 

“Kardeşlerin mi? Boş ver onları! Onlar zaten muhalifler. Bırak muhalefette kalsın, debelenip dursunlar. Sen hele “he” de! Gerisi kolay. Hem sen değil miydin; ‘Ben senin saçlarının akışına, o baygın bakışına ölürüm ana’, diye türkü çığıran. İyi düşün, bir beni değil, kendini de kurtaracaksın! Benim izdivacım, senin de bekan olacak.” 

“Bekam! O, doğru ana! Zaten bütün kardeşlerim gözlerini dikmişler! ‘Son verin artık şunun saltanatına’, diyorlar. Onlar da sulanıp duruyorlar makamıma. Düşünüyorum da eğer ben, bu babayı alırsam arkama; kimsecikler bundan sonra çomak sokamaz tekerime…” 

“Ha şöyle! Nihayet geldin mi sözüme?” 

“Yalnız ana, ben bu adama geçmişte çok sövdüm, yerden yere vurup durdum. Gerçi o da bana çok laf sokmuştu ya! Bütün bunlardan sonra beni affeder mi acaba?”  

“Orasını bana bırak. Ancak, bundan böyle kardeşlerin kılıçları, tarihi okları, dolma tüfekleri ile saldırırlarsa müstakbel kocama…” 

“Sözüm söz ana, saf tutup kalkan olacağım her türlü saldıranlara. Alimallah, bir başıma yeterim alayına!” 

“Ha, unutmadan bir söz daha istiyorum senden, bundan böyle müstakbel pederinin sözünden çıkmayacak, bir dediğini iki etmeyeceksin!” 

“Anladım ana! “Sultan Babama biat edecek ve adeta tapacağım, o ne derse onu yapacağım. Gel derse gidecek, kal derse kalacak, yat derse yatacağım.” 

“Aferin, has oğlum benim! Şimdi sana düşen bu akdin ilanı. Kendi ellerinle nikâhla beni Paşa Baba’na; gerdek gecemizde köçek elbisesi giyip kıvırtarak göbek atmayı unutma! Nasıl olsa bundan sonra her gün göbek atacaksın! Kıyafetten yana endişen olmasın ha! Çok zaman önce senin bekanı düşünerek aldığım köçek kıyafetlerini çoktan verdim kuru temizlemeye…  

*** 

Arşivimi karıştırırken yukarıya aldığım yazım ilişti gözüme, Tarihine baktım, 10 Mayıs 2020… Niçin yazmış olabilirim acaba dedim kendi kendime. Çıkartamadım. Sahi bu yazıyı niçin yazmış olabilirim?  

 

Hadi Önal/  7 Temmuz 2023/ ELAZIĞ 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.