Hadi Önal
Köşe Yazarı
Hadi Önal
 

HAM HUM ŞARALOP(HHŞP)

Türkçemizde “planlı ve el çabukluğu ile yapılan ve kimsenin akıl erdiremediği iş” anlamında kullanılan “ham hum şaralop” sözünün günümüzde bir dansın adı olduğunu söylesem zannederim kimsecikler şaşırmaz. Evet, “Ham Hum Şaralop” artık bir dans adıdır. Bu dans; milletin huzurunda; gözleri aç, gönülleri kıraç, sözleri yalan, işleri talan olan evlatlı-babalı, akrabayı taallukatlı, candaşlı, yandaşlı, mafyadan karındaşlılarca oynanan bir oyundur. Bu oyuna, kravatlı, kravatsız, yularlı, yularsız, ama her biri ötekinden arsız, omurgasız bir o kadar da duyarsız insan kılığına bürünmüş yaratıkların “tangosu” da diyebilirsiniz. Oryantal müzik eşliğinde oynanan Ham Hum Şaralop dansının kısacası HHŞP’nin en önemli aksesuarı maskedir. Çok yüzlü, kem gözlü, kahpe sözlü kişilerin icra-i sanat ettikleri bu oyunda yüzlerin her birinin ayrı renk ve desende maskelenmesi şarttır. HHŞP dansçıları, bir taraftan hemcinslerine yalanın, talanın, hırsızlığın günah olduğunu söylerken diğer taraftan kaşla göz arasında “mala çökme” ve “malı götürme” sanatının inceliklerini sergilerler. Öyle ki camiye halı bağışlamak amacıyla gider; ancak insanların gözünün içine baka baka caminin antika değerindeki halılarını yürütürler. Ar damarı çatlamış bu tiplerin marifetleri karşısında iblis, iblisliğinden utandığından HHŞP’lilerin bulundukları mekânlara uğramamaya özel özen gösterir. Gücün ve güçlünün himayelerinde el etek öperek yükselen, güçlendiğini anlayınca da güçsüzlerin üzerlerinde tepinen bukalemun yapılı HHŞP dansçıları için en önemli iş, dümeni kırmadan gemilerini yürütmektir. Haram su ile sulanan, kökleri haset ve kin, gövdesi takiye, dalları ayrıştırma ve ötekileştirme, meyvesi rant olan zakkum ağacının gölgesinde gölgelenen HHŞP dansçıları, danslarının “çökme” ve “çökertme” bölümlerini kapalı kapılar ardında; kıvırma, kalça atma, omuz titretme ve gerdan kırma kısımlarını da seyirci huzurunda yaparlar. Tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyicisi, alın teri sömürücüsü “devletin malı deniz götürmeyen keriz”, anlayışının temsilcisi; yerine göre dindar, duruma göre fedakâr, yapmacıktan kibar; gerçekte tepeden tırnağa kindar, damarına basıldığında içinin pisliği diline vuran küfürdar olan HHŞP dansçıların ortak özelliği korkularıdır. Su buharlaşır, gökyüzünde bulut oluverir bana gölge ederse, diyerek kendi mecrasında akan sudan dahi nem kapan bu tabansızlar; korktukları için korumalarla gezerler. İnanır gözükseler de Allah’a güvenmezler. Lüks ve israf düşkünü, surat pişkini, cüzdan şişkini bu zevatı; at, altıncı hissi ile tanıdığından yanına yaklaştırmaz. HHŞP dansçıları dünyalıklarına yenidünyalık katmak için bir yandan gösteri çadırlarını yükledikleri gemiciklerini liman liman dolaştırırken diğer yandan da “ben olmazsam nice olur haliniz?”, diyerek kendilerini önemsetmeye çalışırlar. Reklamın renkli görüntüleri ile halkı uyuşturmaya ve de göz boyamaya çalışan HHŞP’ciler, kalabalıklar halinde görünmeye özel önem gösterir; yaptıkları toplantılarda kullandıkları alan, salon, saha ve sarnıçları lebâleb doldurmayı en büyük marifet addederler. Ham Hum Şaralop dansı şarkı eşliğinde oynanır. Dansa; kolları ileride, avuç içleri yere bakacak şekilde başlanır. Arada eller gökyüzüne kaldırılır; “Allah, Allah!” diyerek, işlenen cürümlerin Allah için işlendiğine Allah, şahit gösterilir. Gözler, her zaman mağduriyet soğanı ve kokain tozu ile nemlidir. Dansın en can alıcı bölümü trans bölümdür. Bu bölümde vücudun hemen her uzvu titretilir; kalçalar sağa sola atılır, sağ ayak yerde sabit, sol ayak art arda üçer defa olmak üzere tam önce 17 ardından 25 defa yere hırsla vurulur. Direnmeyi ve kalıcılığı vurgulayan bu hâl, o kadar çok tekrar edilir ki dansı huşu içerisinde seyreden kitap özürlüler; salâvat getirerek; “hu hu işte bu, işte bu!”, diye tempo tutarlar. HHŞP dansçıları, kendilerine alkış tutmayanları “illet”, “zillet” olarak nitelendirir; bakiliği, mal ve makam kalıcılığı olarak tanımlarlar. Şaralopçuların korktukları halkın oynanan oyunun farkına varması ve yattığı gaflet uykusundan uyanmasıdır. Bunu iyi bilen, yerine göre ağlayan, vaziyete göre gülen ancak her durumda bu oyunu sezenlere karşı korku argümanı üretir ve devreye sürerler. Perde arası ballı börek yiyerek güçlenen bu zevat-ı muhteremler, eğitimin yozlaşması, hurafelerin de bronzlaşması için olağanüstü gayret gösterirler. Dini, milli, insani, vicdani ve ahlaki değerleri kendi çıkar ve çıkınları için zaman ve mekân tanımadan fütursuzca kullanan dansöz ve dansörlerin söyledikleri şarkının sözleri, adeta kimlik ve kişiliklerini özetler mahiyettedir. HHŞ dansının sözleri şöyledir Bu ülke dişe göre Dinlemem ahlâk töre Ham hum eder yutarım Göğsümü gere gere… Mahkemeler sol/sa Polis ebem olsa… Ben cüzdanı neyleyim Kasalarım dolmazsa… Koyunlarım me me Atma topu kaleme Hırsız benim hırsızım Çaldığından kime ne… Mahkemeler sol/sa Savcı ebem olsa… Kasaları neyleyim Kutularım dolmazsa… Mafyamı vermem ele Beş urup iki kile Top ağlarda kale boş Ladesim bile bile Mahkemeler sol/sa Hâkim ebem olsa… Kutuları neyleyim Odalarım dolmazsa… Şekerim ah şekerim! “Heyt ulan!”, der çökerim Tanımam kural yasa Ben pervasız neferim Mahkemeler sol/sa Yasa ebem olsa… Odaları neyleyim Yalılarım dolmazsa… Kumpaslara kumpas Rakiplerim pas pas Hadi göster elini Bak bendeki kare as Mahkemeler sol/sa Yargı ebem olsa… Yalıları neyleyim Bankalarım dolmazsa… Bak havada yelpaze Görüşelim yüz yüze Varın alkışlayın ki Artığım düşe size Mahkemeler sol/sa Hukuk ebem olsa… Bankaları neyleyim Gemilerim dolmazsa… Hadi başla hop hop Kimde kaldı altıntop Ağzın suyu akmasın Sen de yala lolipop Mahkemeler sol/sa Dinlemem Anayasa Gemileri neyleyim Adalarım olmazsa… Mahkemeler sol/sa İmam ebem olsa… Gözüm açık giderim Dünya benim olmazsa…  
Ekleme Tarihi: 13 Haziran 2021 - Pazar

HAM HUM ŞARALOP(HHŞP)

Türkçemizde “planlı ve el çabukluğu ile yapılan ve kimsenin akıl erdiremediği iş” anlamında kullanılan “ham hum şaralop” sözünün günümüzde bir dansın adı olduğunu söylesem zannederim kimsecikler şaşırmaz. Evet, “Ham Hum Şaralop” artık bir dans adıdır. Bu dans; milletin huzurunda; gözleri aç, gönülleri kıraç, sözleri yalan, işleri talan olan evlatlı-babalı, akrabayı taallukatlı, candaşlı, yandaşlı, mafyadan karındaşlılarca oynanan bir oyundur. Bu oyuna, kravatlı, kravatsız, yularlı, yularsız, ama her biri ötekinden arsız, omurgasız bir o kadar da duyarsız insan kılığına bürünmüş yaratıkların “tangosu” da diyebilirsiniz.

Oryantal müzik eşliğinde oynanan Ham Hum Şaralop dansının kısacası HHŞP’nin en önemli aksesuarı maskedir. Çok yüzlü, kem gözlü, kahpe sözlü kişilerin icra-i sanat ettikleri bu oyunda yüzlerin her birinin ayrı renk ve desende maskelenmesi şarttır. HHŞP dansçıları, bir taraftan hemcinslerine yalanın, talanın, hırsızlığın günah olduğunu söylerken diğer taraftan kaşla göz arasında “mala çökme” ve “malı götürme” sanatının inceliklerini sergilerler. Öyle ki camiye halı bağışlamak amacıyla gider; ancak insanların gözünün içine baka baka caminin antika değerindeki halılarını yürütürler. Ar damarı çatlamış bu tiplerin marifetleri karşısında iblis, iblisliğinden utandığından HHŞP’lilerin bulundukları mekânlara uğramamaya özel özen gösterir. Gücün ve güçlünün himayelerinde el etek öperek yükselen, güçlendiğini anlayınca da güçsüzlerin üzerlerinde tepinen bukalemun yapılı HHŞP dansçıları için en önemli iş, dümeni kırmadan gemilerini yürütmektir.

Haram su ile sulanan, kökleri haset ve kin, gövdesi takiye, dalları ayrıştırma ve ötekileştirme, meyvesi rant olan zakkum ağacının gölgesinde gölgelenen HHŞP dansçıları, danslarının “çökme” ve “çökertme” bölümlerini kapalı kapılar ardında; kıvırma, kalça atma, omuz titretme ve gerdan kırma kısımlarını da seyirci huzurunda yaparlar. Tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyicisi, alın teri sömürücüsü “devletin malı deniz götürmeyen keriz”, anlayışının temsilcisi; yerine göre dindar, duruma göre fedakâr, yapmacıktan kibar; gerçekte tepeden tırnağa kindar, damarına basıldığında içinin pisliği diline vuran küfürdar olan HHŞP dansçıların ortak özelliği korkularıdır. Su buharlaşır, gökyüzünde bulut oluverir bana gölge ederse, diyerek kendi mecrasında akan sudan dahi nem kapan bu tabansızlar; korktukları için korumalarla gezerler. İnanır gözükseler de Allah’a güvenmezler. Lüks ve israf düşkünü, surat pişkini, cüzdan şişkini bu zevatı; at, altıncı hissi ile tanıdığından yanına yaklaştırmaz. HHŞP dansçıları dünyalıklarına yenidünyalık katmak için bir yandan gösteri çadırlarını yükledikleri gemiciklerini liman liman dolaştırırken diğer yandan da “ben olmazsam nice olur haliniz?”, diyerek kendilerini önemsetmeye çalışırlar. Reklamın renkli görüntüleri ile halkı uyuşturmaya ve de göz boyamaya çalışan HHŞP’ciler, kalabalıklar halinde görünmeye özel önem gösterir; yaptıkları toplantılarda kullandıkları alan, salon, saha ve sarnıçları lebâleb doldurmayı en büyük marifet addederler.

Ham Hum Şaralop dansı şarkı eşliğinde oynanır. Dansa; kolları ileride, avuç içleri yere bakacak şekilde başlanır. Arada eller gökyüzüne kaldırılır; “Allah, Allah!” diyerek, işlenen cürümlerin Allah için işlendiğine Allah, şahit gösterilir. Gözler, her zaman mağduriyet soğanı ve kokain tozu ile nemlidir. Dansın en can alıcı bölümü trans bölümdür. Bu bölümde vücudun hemen her uzvu titretilir; kalçalar sağa sola atılır, sağ ayak yerde sabit, sol ayak art arda üçer defa olmak üzere tam önce 17 ardından 25 defa yere hırsla vurulur. Direnmeyi ve kalıcılığı vurgulayan bu hâl, o kadar çok tekrar edilir ki dansı huşu içerisinde seyreden kitap özürlüler; salâvat getirerek; “hu hu işte bu, işte bu!”, diye tempo tutarlar.

HHŞP dansçıları, kendilerine alkış tutmayanları “illet”, “zillet” olarak nitelendirir; bakiliği, mal ve makam kalıcılığı olarak tanımlarlar. Şaralopçuların korktukları halkın

oynanan oyunun farkına varması ve yattığı gaflet uykusundan uyanmasıdır. Bunu iyi bilen, yerine göre ağlayan, vaziyete göre gülen ancak her durumda bu oyunu sezenlere karşı korku argümanı üretir ve devreye sürerler. Perde arası ballı börek yiyerek güçlenen bu zevat-ı muhteremler, eğitimin yozlaşması, hurafelerin de bronzlaşması için olağanüstü gayret gösterirler.

Dini, milli, insani, vicdani ve ahlaki değerleri kendi çıkar ve çıkınları için zaman ve mekân tanımadan fütursuzca kullanan dansöz ve dansörlerin söyledikleri şarkının sözleri, adeta kimlik ve kişiliklerini özetler mahiyettedir. HHŞ dansının sözleri şöyledir

Bu ülke dişe göre

Dinlemem ahlâk töre

Ham hum eder yutarım

Göğsümü gere gere…

Mahkemeler sol/sa

Polis ebem olsa…

Ben cüzdanı neyleyim

Kasalarım dolmazsa…

Koyunlarım me me

Atma topu kaleme

Hırsız benim hırsızım

Çaldığından kime ne…

Mahkemeler sol/sa

Savcı ebem olsa…

Kasaları neyleyim

Kutularım dolmazsa…

Mafyamı vermem ele

Beş urup iki kile

Top ağlarda kale boş

Ladesim bile bile

Mahkemeler sol/sa

Hâkim ebem olsa…

Kutuları neyleyim

Odalarım dolmazsa…

Şekerim ah şekerim!

“Heyt ulan!”, der çökerim

Tanımam kural yasa

Ben pervasız neferim

Mahkemeler sol/sa

Yasa ebem olsa…

Odaları neyleyim

Yalılarım dolmazsa…

Kumpaslara kumpas

Rakiplerim pas pas

Hadi göster elini

Bak bendeki kare as

Mahkemeler sol/sa

Yargı ebem olsa…

Yalıları neyleyim

Bankalarım dolmazsa…

Bak havada yelpaze

Görüşelim yüz yüze

Varın alkışlayın ki

Artığım düşe size

Mahkemeler sol/sa

Hukuk ebem olsa…

Bankaları neyleyim

Gemilerim dolmazsa…

Hadi başla hop hop

Kimde kaldı altıntop

Ağzın suyu akmasın

Sen de yala lolipop

Mahkemeler sol/sa

Dinlemem Anayasa

Gemileri neyleyim

Adalarım olmazsa…

Mahkemeler sol/sa

İmam ebem olsa…

Gözüm açık giderim

Dünya benim olmazsa…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.