Bayramlar, dinî ve milli duyguları taze, canlı tutan; toplumun birlik ve beraberliğini sağlayan önemli günlerdir.
Bayramlar; aynı dini, aynı kültürü, aynı tarihi başarıyı yüreklerinde hisseden insanların sevinç ve neşelerini paylaşarak çoğalttığı günlerdir.
Bayramlar; sevinme ve sevme, sevindirme; hatırlama ve hatırlanma günleridir.
Bayramlar, kardeşlik ve muhabbet günleridir.
Bayramlar; birliğin, dirliğin, diriliğin şahlanış günleridir. Kişilere yalnız olmadıklarını hatırlatan; sosyal dayanışma ve kaynaşmada doruklaştığı günlerdir.
Bayramlar, anlaşmazlıkların son bulduğu, dargınlıkların, sürtüşme ve tartışmalardan doğan kırgınlıkların sona erdiği, erdirildiği uzak- yakın akraba ziyaretleri ile akrabalık bağlarının kuvvetlendirildiği günlerdir.
Bayramlar; yaşıyorlarsa anne ve babamızın ellerini öpmek, hayır dualarını almak; yaşamıyorlarsa mezarlarını ziyaret ederek dua etmek, komşularımızla bayramlaşmak, akraba ve ev ziyaretleri yapmak ve onların hal ve hatırlarını sorarak gönüllerini almak, hastane veya evlerinde yatan hastalara şifa isteklerimizi iletmek günleridir.
Bayramlar; yetim ve kimsesiz çocukların başlarını okşamaya imkân ve fırsat hazırlayan mübarek günlerdir.
Peki, şimdi sormak istiyorum. Biz, millet olarak Hicretin ikinci yılından itibaren kutlanmaya başlanan iki büyük dini bayram; Ramazan ve Kurban Bayramları ile kurtuluş ve kuruluşumuzu simgeleyen 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı, Cumhuriyet Bayramlarının neresindeyiz?
Ülkemizde bayram denince aklımıza ne geliyor? Büyüklere sorsanız hemen; “ah nerede o eski bayramlar”, diye iç çektikten sonra bayramların tadının tuzunun kaçtığını, bayram mutluluğunun yüzlerden ve gönüllerden silindiğini, samimiyetin kalmadığını, tatlı dilin, hoş sohbetin yerini ikiyüzlülüğün aldığını, sevginin, saygının azaldığını söylerler.
Yeni kuşaklar için bayram demek tatil demek... Hele de bu yıl olduğu gibi bayram tatili 9 gün olunca yemede yanında yat. Bayramı, tatil olarak düşünen insanlar, hemen ellerini ovuşturup başlıyorlar tatil programı yapmaya. Giderek artan çoklukları düşündürüyor insanı. Değişmeyen yalnızca çocukların durumu herhalde; onlar ailelerinin verecekleri bayram harçlığını düşlüyorlar eskiden olduğu gibi. Gerçi ebeveyn için bu pahallılıkta bayram harçlığı da problem ya neyse...
Ne olursa olsun toplumların harcı olan, onları bir arada tutan bayramları, bayramların ruhuna duygun bir biçimde kutlamak gerekir. Bizler, mevcut durumları ile yani içleri boşaltılmış dini ve milli bayramlarla yetişecek nesillere birliğin, dirliğin, kardeşliğin güzelliklerini veremeyiz, aşılayamayız.
Hasletlerimizi, güzelliklerimizi, gelenek, görenek ve adetlerimizi günümüzün şartlarına uyarlamak, uygulamak ve yaşamak ülkemizi geleceğe taşımanın yanı sıra bayramlarımızı da şüphesiz çok daha anlamlı hale getirecektir.
Yaşadığımız zaman diliminde teknoloji çok gelişti. Uzaktaki dost ve yakınlarımıza ulaşmamız kolaylaştı; ancak unutulmasın ki cep telefonu ile “kes yapıştır” metotlu mesajlarla duygular iletilemiyor, sevgi bağları kurulamıyor.
Bayramlar, aileden başlamak üzere akraba eş ve dostları bizzat ziyaret ederek yaşanır. Sarılmak, öpmek, öpülmek, koklamak bizi karşımızdakine çok daha yakınlaştırır. Bu konuda elbette büyüklerimize çok iş düşmektedir. Büyükler dedim de sakın “büyükler” sözünden bizi yönetenleri anlamayın. Zira vatandaşlarının yarısını partilerine oy vermiyorlar diye illet, zillet olarak nitelendiren, hakaret eden, aşağılayanları büyükten saymak hakaret ettikleri aşağıladıkları vatandaşlarımızı gücendirir. Benim büyük olarak nitelendirdiğim, Türk toplumuna yol gösterecek olgunluktaki kanat önderleri ile anne ve babalardır.
Bayramlarımızı amacına uygun kutlamak dileği ile Kurban Bayramınızı tebrik ediyor, sağlık ve huzur içerisinde nice bayramlara erişmenizi diliyorum.