Ramazan Bayramı'nın ardından tarihi bir konuyu ele almak istedim. Firdevs Bey (Mimar Sinan– Isparta) Camisinin bereketinden bahsedelim.
Isparta Üzüm Çarşısı’nın tarihi geçmişinin önemini hepimizin bildiğine eminim. Isparta’mızın bu değerli tarihi çarşısı, orijinal haline uygun şekilde restore edildi. Bünyesindeki ticari dükkânların gittikçe daha kazançlı hale geleceğidir. Memleketimize turizm yönünden çok yönlü fayda sağlayacaktır.
Bu yenileme çalışmaları, Isparta’mıza gelen misafirlerin tarihi dokuyu keşfedebilmeleri, görsel zenginlikleri takdir edilmesi, keyifli alışveriş yapabilmeleri açısından önem taşımaktadır.
***
Seçildiği günden beri başarılı hizmetlere imza atan Isparta’mızın Belediye’mizin Saygıdeğer Başkanı Şükrü Başdeğirmen’ in halka verdiği seçim sözlerinden birisi de Tarihi Üzüm Pazarı’nın ilk orijinal haline getirilmesiydi. Bu başarıyla gerçekleşti.
Bundan dolayı (hatırlarsınız)1 Eylül 2020 Salı günü itibariyle altyapı çalışmaları başlamıştı. Tarihi Üzüm Çarşısı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1561) Mimar Sinan Camisi’ne gelir sağlamak amacıyla Firdevs Bey (Kıbrıs’ lı Isparta Vali-Mutasarrıfı) tarafından yapıldığını biliyoruz. "Kıbrıs Fatihi" Lala Kara Mustafa Paşa’nın akrabasıdır.(1571)
Geniş, dar 19 dükkânın olduğunu Ispartalı Rum tüccarların hatıra notlarından anlıyoruz. Aynı dönemde, Mimar Sinan tarafından yapılan Firdevs Bey Paşa Camii karşısında da 14 dükkân vardı.
Pamuk Han’da Yahudi tüccarların Isparta merkezine girişleri, 1833'lerde Isparta valisi olan Şükrü Başdeğirmen' in büyük büyük dedesi Paşa Vali Celal (Celalettin) Paşa tarafından yasaklanmıştı. Bunun üzerine, 1816 yılında bir Yahudi, kılık değiştirmiş halde Pamuk Han’ı (1816) yaktığı Osmanlı Isparta’ sındaki Rum tüccarlarının anı defterlerinden öğreniyoruz.
***
1922’lerde, dükkânlardan üç tanesinin sahibi olan Isparta Rum'u, afyon sakızı ve dış alım tüccarı Niko Şekercioğlu’nun torunu ile 2018’de yaptığım araştırma gezisi sırasında (Atina-Nea Ionia bölgesi Ispartalı Rum Derneği’nden adres alarak) tanıştım. Turan Mahallesi’nde, yol üzerinde bulunan beyaz dede evleri hâlen sağlam durumdadır.
Şimdi Yunanistan’ın Selanik bölgesinde oturan torunu, Prof. Fedora Hanımefendi ile tanışıp birkaç saatlik Emreli Lozan Mübadili Dernek Başkanı rahmetli Öner Konuk ile birlikte misafiri olduk. Dede hatıralarına dayalı not aldım, ses kaydı yaptım. Ispartalı Rum torunu Hanımefendi'nin anlatılarına göre, "üzüm" eski Türklerde ve Büyük İskender Rumları arasında ortak kültüre dayalı olarak "bereket" anlamına geliyormuş. Çarşıda, Kıbrıs ve Akdeniz ülkelerinden çeşitli mallar bulunurmuş ve tabii ki üzüm de satılırmış. Onca dükkânlardan sadece bir tanesi Sillelizade Osman adlı bir tüccara ait. Cenaze malzemesi satılan bir dükkan.
Üzüm Çarşısı ve Bedesten Çarşısı gelirleri, tarihi Mimar Sinan Camii ve Ulu Camii'nin masraflarını uzun yıllar boyunca karşılamıştır. Ancak, 1850’lerden sonra Mimar Sinan Camii Vakfı, Üzüm Çarşısı gelirlerinden belli bir oranda ihtiyaç sahibi insanlara borç para verirken beklenmedik bir durum ortaya çıkar. Vakıf yöneticileri, abartılı faiz eklemeleri yaptığı iddiasıyla şikâyet edilmiştir. (Bu olay Böcüzade tarihinde de özetlenmektedir.)
Bu durum üzerine, Hafız Mutasarrıf Isparta Valisi Rıdvan Paşa, 1868 yılında Sorgu Yargıcı Hacı Piri Zade Hacı Salih Efendi’ye inceleme yaptırır. İnceleme sonucunda hazırlanan raporlar, Isparta Kadısı Seyyid Zade Mustafa Efendi’ye gönderilir. (Kadı Seyyid Zade Mustafa Efendi, şu anki Süleyman Demirel Üniversitesi Önceki Rektör Yardımcısı Prof. Murat Dulupçu’ nun, eski ITSO Meclis Başkanı Hüseyin Tönge’ nin ve Peynirci Gülal’ ların büyük büyük dedeleri ve akrabalarıdır.)
Aynı zamanda Osmanlı döneminde Şadiye Medrese ve okullarının kurucuları olan, Osmanlı döneminde Isparta Kadılıklarda bulunmuş bir sülaledir.
1922 Türk Kurtuluş Savaşı sırasında yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi Kurucu Isparta Milletvekili olan (şehitlikte yatıyor) Hüseyin Hüsnü Özdamar’ın dört nesil öncesindeki dedesidir. Şer’i hukuk gereği, Mimar Sinan Vakfı’ndan Üzüm Çarşısı dükkânlarından on tanesini alır. Ispartalı Rum tüccarlara paraları karşılığında satar. Müslümanlardan ise dükkân alan olmaz. Diğer dükkânlardan birer tanesini de gelirleri Isparta Kız Öğretmen Okulu (1869), Rüştiye Mektebi (1872) ve Şadiye Mekteplerine paylaştırır.
***
1922’de Afyon, Konya ve Antalya düşmanlarca işgal edilmiştir. Afyon Kocatepe’ den top sesleri Isparta’ ya kadar duyulmaktadır. Isparta Rumları, Yunanistan’a gitmeye başlamışlardır. Dükkânlarını satmak isteseler de kimse almak istememiştir. 1923’te ise Lozan Anlaşması gereği diğer Rumların Isparta’dan zorunlu olarak gitmeleri şartı gelince, dükkân sahibi Rumlar dükkânlarını bırakıp gitmişlerdir.
Demiştik ya hani memleket işgal içinde ama bazı Ispartadan (ki yumuşak söyleyeyim) kişiler dükkanlara üşüşürler. Kuruş vermeden dükkânlar kapanın elinde kalır. Dördü hariç ki o dört dükkân Okulların mütevelli yönetiminin kontrolündedir
.
Dükkânların yeni sahipleri: ”İleri de Kumandan Kemal (Büyük Atatürk) devlet kuracakmış. Dükkânları elimizden alır.” Diye millet cephede şehit olurken bazıları Denizli’den katırlarla el yapımı çimento getirterek resmi Vakıf-Osmanlı yerel taş kövke üzerine (dükkânların dış cepheleri üzerine) sıva sürerler. Vakıf ve resmilik özelliğini kaybetmeye çalışırlar.
Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulur. Dükkânlar sahiplenenin (Kapanın) elinde kalır. Diğer birkaç okullara ve camilere ait dükkânlar satılır ve yeni sahiplerine gider.
Firdevs Bey Üzüm Çarşısı 1569’daki dokusuna kavuşturmaya çalışan Başkan Başdeğirmen bugüne kadar yapılamayan büyük bir işi başarmış, tarihi dokuyu ileriki yüzyıllara doğru göndermiştir. Bu çarşı Isparta’mızın tarihi, geçmişi, acı tatlı atalarımızın, hemşerilerimizin anıları, ticareti, alın teri bu çarşı içinde yatmakta.
Şu anda dükkanlardan faydalanan saygıdeğer esnafımıza düşen: Dükkânların yıpranan yerlerini sen-ben demeden tamir etmeleridir.
Çarşının tarihi dokusuna kavuşturulması şu anda sahiplerinin kazançlarına kazanç katacak. Sonra tüm Isparta’mızın turizm dokusu, tarihi zenginliği de yüceltecektir. Bize düşen emeği geçenlere başta “Belediye Başkanı Başdeğirmen’ e Allah razı olsun” demek bizlerin vicdani görevimizdir. Araştırma: Bayram AYGÜN/Emekli Öğretn.2025