Sevgili Öğretmenim,
Biliyorum, bu yıl da geçmiş yıllarda olduğu gibi alımlı, anlamlı sözcüklerin arkasına gizlenerek öğretmenin ve öğretmenliğin kutsallığından bahsetme zorunda kalan; yerine getirilmeyen vaatlerine yenilerini eklemek, ayıplığını devam ettiren zevatı kanıksıyorsun. Ama üzülme, sakın başını önüne eğme, utanma! Sana “öğretmence” yaşamak hakkını çok görenler utansınlar. Sen yine vakur, yine mağrur, başı dik, alnı açık gönlü Yunusça sevgiyle dopdolu olarak bahçene; dünyanın en nadide çiçeklerini yetiştirmek üzere koş. Varsın, öğretmenliği bir meslek olarak göremeyen, bu kutsal mesleğin ifade ettiği anlamdan bihaber körler, seni kendi küçük pencerelerinden değerlendirsinler. Varsın bilimsel hiçbir temeli olmayan“Kariyer Basamakları Sınavı(!)” gibi bir garabetle seni ölçmeye çalışsınlar. Neyini ölçecekler bilemiyorum. Çalışkanlığını mı? Öğrenci yetiştirmekteki başarını mı? Göreve bağlılığını mı? Vatanseverliliğini mi ölçecekler. Okul, öğrenci, veli üçgeninde mekik dokuyarak eline teslim edilen evlatlarımızı yetiştirmek için gösterdiğin olağanüstü gayreti mi ölçecekler. Doğru, güzel, iyilik, hoşgörü, yardımseverlik gibi evrensel değerlere ulaşmamızı sağlayan becerilerini mi ölçecekler. Milli ve manevi dünyamızı bezeyen; duygularımıza, ruhumuza, hitap ederek yetişmemiz için gösterdiğin fedakârlığını mı? Tecrübeni mi ölçecekler? Neyi ölçecekler, Allah aşkına!
Sevgili öğretmenim,
Biz iyi biliyoruz ki mesleklerin anası öğretmenliktir.
Biz iyi biliyoruz ki bir milletin milli, ahlâkî ve kültürel yönden güçlenmesi; ekonomik kalkınması o milletin öğretmenlerinin azim ve gayretleriyle gerçekleşir. Fertleri hammadde olarak alan; yapacağı uzun soluklu, dikkatli ve sabırla çalışmalarla onları yoğurarak şekillendiren öğretmenler, aynı zamanda milli kimliğin, milli birlik ve beraberliğin de teminatlarıdır.
Biz iyi biliyoruz ki senin değerin hiç bir şeyle ölçülemez. Çünkü sen, insanı yoğurup şekillendirmek gibi kutsal bir görevi omuzlayan, ülkenin kaderini elinde tutan insansın. Sen etrafına saçtığın ışıkla bir güneşsin. Bu çarpık eğitim sisteminin içerisinde dahi genç beyinleri bilgi ile besleyen, doyuran topraksın. Cehalet savaşında büyük komutan, büyük askersin. Sen cansın, vatansın sevgili öğretmenim.
Sen, ilk emri “oku” olan bir dine; “Beşikten mezara kadar ilim tahsil edin” diyen bir Peygambere; “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen bir din ulu’suna sahipsin. Sen; kaftanını, atının sıçrattığı çamurla kirleten hocasının üzüntüsüne karşılık “Bu kaftan benim kefenim olsun” diyecek kadar yücelen ve yücelten bir Türk padişahına ve nihayet “En büyük savaş cehaletle savaştır” diyerek nesillere yol gösteren devlet kurucusun, öğretmenliği baş tacı gören başöğretmen Atatürk’e sahip yüce Türk milletinin öğretmenisin. Senin kıymetinin, büyüklüğünün karşısında kelimeler o kadar aciz ki…
Sen, toplumlara millet olma özelliği kazandıran öndersin. Sen, milletin kalkınmasında; ileri ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasında baş mimarsın. Sen; ilmin, gerçeğin, doğrunun rehberi; öğreticisisin. Sen yarınımızsın. Yetişen yeni neslin yürüyecekleri yolları aydınlatan bir meşale, onlara heyecan aşılayan, yaşama ve var olma gücü veren bir bayraksın.
Sevgili öğretmenim,
Sen, bu yapıcı ve yaratıcı özelliklerinden dolayı Türk toplumunda erişilmez bir yüceliğe sahipsin. Sabrın, fedakârlığın, vefakârlığın, feragatin şerefli bir timsali olma özelliğini her türlü sıkıntılara rağmen sürdürmek zorundasın. Varsın değer ölçüleri alt üst olmuş zavallılar, seni daracık pencerelerinden değerlendirmeye çalışsın, sana ödev vermeye; seni, “Kariyer Basamakları Sınavı” gibi bir saçmalığa tabii tutsunlar. Onlar, geçmişte ve günümüzde devletlerin eğitim ve eğitimin temel taşları olan öğretmenlere verdikleri önem ölçüsünde gelişip güçlendiklerini göremeyecek kadar kördürler. Sen vatan yüreğinle
fedakârlığın doruklarında dolaştıkça, inanıyorum ki daha da yücelecek sana şaşı bakan bu bakar körlere de zamanı gelince anlayacakları dilden gerekli dersi verip ışık olacaksın.
Yarının güçlü kudretli Türkiye’si senin ellerinde hayat bulacak; ektiğin tohumlar yeşerecek, tomurcuklanan çiçekler özenli bakımın sayesinde açacaklar. Sen körpecik dimağlara kendi benliğini öğrettikçe, sevmeyi, sevilmeyi aşıladıkça yarınlarımız daha sıcak, daha aydınlık olacaktır.
Sevgili öğretmenim,
Sen, güçsüzlüğün karşısında demirden bilek; sevgide, şefkatte ana gibi yürek; vatan ve milletim bölünmez bütünlüğünde çelikten yelek; iyiliklere, doğruluklara, güzelliklere çiçeklerinle çelenk oldukça güzel Türkiye’miz geleceğe daha emin adımlarla yürüyecektir. Senin huzurunda bir defa daha saygıyla minnetle, şükranla eğiliyor, “24 Kasım Öğretmenler gününü” kutluyorum