Hadi Önal
Köşe Yazarı
Hadi Önal
 

SİZ KİMSİNİZ?

Siz kimsiniz? Bela mısınız? Şer misiniz? Gada mısınız? Çöreklenmişsiniz necip Türk milletinin başına; söyler misiniz, nedir derdiniz? Yeter Allah aşkına! Bitmeyen kininiz, doymayan mideniz, tatmin olmayan nefsiniz ve dizginlenemeyen hırsınız ile bu milletten ne istersiniz? Türk milleti ve onun milli, dini, ahlaki ve insani değerleriyle nedir derdiniz? Bakıyorum da Ayasofya Camisinin açılışı ile birlikte iyice azdınız. Bu necip milletin yetiştirdiği milli kahramanı “Kuva-yi Milliye” ruhu ile Anadolu’yu sarıp sarmalayan Batı’nın yok saydığı Osmanlı’nın külleri üzerine yepyeni bir ulus devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, onun silah arkadaşlarına hakaret üstüne hakaret ediyorsunuz. Bu topraklar için can veren şehit bir dedenin torunu olarak Türk düşmanlığınıza bakarak Türk olmadığınızı, dilinize vuran kin, nifak, nefret söylemlerinizle de Müslüman olamayacağınızı rahatça söyleyebilirim. O halde siz hangi milliyetten hangi dindensiniz? Fitne dolu söylemlerinizle gülmeyi unutturdunuz bu millete. Hırsınız, kininiz kimi insanımızı asabi, kavgacı; kimilerini de kuşkulu, ürkek, ödlek ve korkak yaptı. Siz palazlandıkça insanımız mutsuz, bedbin ve karamsar oldu. Ele geçirdiğiniz medya, uyguladığınız algı operasyonlarıyla sürekli göz boyamaya çalışıyor; millet fakirleştikçe siz milletin sırtından zenginleşiyorsunuz. Ayasofya’nın ibadete açılışı ile birlikte bu milletin milli kahramanı, çocuklarımızın rol modeli Atatürk’e içinizde yıllarca biriktirdiğiniz nefret ve kinle hakaret yağdırmaya başladınız. Unutmayın ki İstanbul, 1918 ila 1923 yılları arasında tıpkı Anadolu ve Rumeli gibi işgal altındaydı. Bugün, kin ve nefretinize hedef olan Atatürk ve silah arkadaşları olmasaydı başta İstanbul olmak üzere ülkemiz kim bilir ne halde olacaktı. Evet, Ayasofya 24 Kasım 1934 tarihinde bakanlar kurulu kararıyla müzeye çevrildi. Bu doğru; ama niçin? Niçin bir taraftan müzeye çevrilirken diğer taraftan tapuda “Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi” olarak tescilledi hiç düşündünüz mü? Gerçi sizin derdiniz Ayasofya’nın ibadete açılıp açılmaması değil. Öyle olsa İslam’ın kutsal saydığı sizin de bu ülkenin dindar insanlarının hac için biriktirdiği paralarla bedava defalarca gidip gördüğünüz Mekke ve onun kutsal mekânı Kâbe’nin nasıl işgal edildiğini görür; bu konuda çaba sarf ederdiniz. Derdiniz İslam’ın kutsal mabedi Mescid-i Aksa olsa onu, hamasi duygularla nutuk atıp çıkarınız için kullanmaz en azından onu o hale getirenlere karşı maddi tavır alırdınız. Doğu Türkistan’da Çin tarafından tahrip edilen camileri ve kutsal mekânlara da görürdünüz. Anlaşılan o ki sizin derdiniz; bu milletin milli ve manevi değerleri ile… Ne diyor İmam Mustafa Demirkıran Efendiniz: "Bu ve bu gibi mabetler mabet olarak devam edilmesi için inşa edilmiş, hediye edilmiş. Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabed-i şeriften Ezan-ı Muhammediye ve namaz her şey yasak olarak müze hâline çevrildi. Onlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir... Ya Rabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma..." Türk milletinin milli kahramanı “kâfir” öyle mi Hoca Efendi(!) Kurtuluş Savaşını gerçekleştiren, İstanbul’u ve dolayısı ile Ayasofya’yı düşman işgalinden kurtaran Atatürk ve onun silah arkadaşları “kâfir” öyle mi? Anzavur Ahmet’in günümüz versiyonu Hoca Efendi(!) şunu iyi biliniz ki sizin hezeyanlarınız, kin ve nefret söylemleriniz Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’e ve silah arkadaşlarına olan minnet ve sevgisini unutturamaz. Milli kahramanlarımız; sizin onlara “kâfir” demenizle küçülmez aksine sevgileri yüreklerde daha da büyür. “Kâfir” öyle mi? Peki, siz nesiniz? Siz kimsiniz de Türk milletinin milli kahramanlarına aleni hakaret ediyorsunuz. Hakaret etme cüretini kimlerden alıyorsunuz? Bu milletin dini değerlerini kullanarak köşe dönmede ipi göğüsleyenler mi dayanağınız. Allah’ı Allah’la aldatmada ustalaşan iblisliğiniz; yalanınız, yüzsüzlüğünüz ve takiyenizle bu necip milletin ruh iklimini hançerlemekle neyi amaçlıyorsunuz? İstiklal savaşı boyunca şehit olan 9167 vatan evladına da mı saygınız yok ki onların komutanını böyle bir sıfatla nitelendiriyorsunuz. Sizin bu Türk düşmanlığınızın Türkiye Cumhuriyeti’ne ve “benim yaradılışımda bir fevkaladelik varsa o da Türk olarak dünyaya gelmemdir.”, diyen Atatürk’e tahammülsüzlüğünüzün temelinde yoksa servet, şöhret ve şehvet düşkünlüğünüzün yanında bizim bilmediğimiz çok daha ayıplı bir başka sırrınız mı var?  
Ekleme Tarihi: 06 Haziran 2021 - Pazar

SİZ KİMSİNİZ?

Siz kimsiniz? Bela mısınız? Şer misiniz? Gada mısınız? Çöreklenmişsiniz necip Türk milletinin başına; söyler misiniz, nedir derdiniz? Yeter Allah aşkına! Bitmeyen kininiz, doymayan mideniz, tatmin olmayan nefsiniz ve dizginlenemeyen hırsınız ile bu milletten ne istersiniz?

Türk milleti ve onun milli, dini, ahlaki ve insani değerleriyle nedir derdiniz? Bakıyorum da Ayasofya Camisinin açılışı ile birlikte iyice azdınız. Bu necip milletin yetiştirdiği milli kahramanı “Kuva-yi Milliye” ruhu ile Anadolu’yu sarıp sarmalayan Batı’nın yok saydığı Osmanlı’nın külleri üzerine yepyeni bir ulus devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, onun silah arkadaşlarına hakaret üstüne hakaret ediyorsunuz.

Bu topraklar için can veren şehit bir dedenin torunu olarak Türk düşmanlığınıza bakarak Türk olmadığınızı, dilinize vuran kin, nifak, nefret söylemlerinizle de Müslüman olamayacağınızı rahatça söyleyebilirim. O halde siz hangi milliyetten hangi dindensiniz? Fitne dolu söylemlerinizle gülmeyi unutturdunuz bu millete. Hırsınız, kininiz kimi insanımızı asabi, kavgacı; kimilerini de kuşkulu, ürkek, ödlek ve korkak yaptı. Siz palazlandıkça insanımız mutsuz, bedbin ve karamsar oldu. Ele geçirdiğiniz medya, uyguladığınız algı operasyonlarıyla sürekli göz boyamaya çalışıyor; millet fakirleştikçe siz milletin sırtından zenginleşiyorsunuz.

Ayasofya’nın ibadete açılışı ile birlikte bu milletin milli kahramanı, çocuklarımızın rol modeli Atatürk’e içinizde yıllarca biriktirdiğiniz nefret ve kinle hakaret yağdırmaya başladınız. Unutmayın ki İstanbul, 1918 ila 1923 yılları arasında tıpkı Anadolu ve Rumeli gibi işgal altındaydı. Bugün, kin ve nefretinize hedef olan Atatürk ve silah arkadaşları olmasaydı başta İstanbul olmak üzere ülkemiz kim bilir ne halde olacaktı. Evet, Ayasofya 24 Kasım 1934 tarihinde bakanlar kurulu kararıyla müzeye çevrildi. Bu doğru; ama niçin? Niçin bir taraftan müzeye çevrilirken diğer taraftan tapuda “Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi” olarak tescilledi hiç düşündünüz mü?

Gerçi sizin derdiniz Ayasofya’nın ibadete açılıp açılmaması değil. Öyle olsa İslam’ın kutsal saydığı sizin de bu ülkenin dindar insanlarının hac için biriktirdiği paralarla bedava defalarca gidip gördüğünüz Mekke ve onun kutsal mekânı Kâbe’nin nasıl işgal edildiğini görür; bu konuda çaba sarf ederdiniz. Derdiniz İslam’ın kutsal mabedi Mescid-i Aksa olsa onu, hamasi duygularla nutuk atıp çıkarınız için kullanmaz en azından onu o hale getirenlere karşı maddi tavır alırdınız. Doğu Türkistan’da Çin tarafından tahrip edilen camileri ve kutsal mekânlara da görürdünüz.

Anlaşılan o ki sizin derdiniz; bu milletin milli ve manevi değerleri ile… Ne diyor İmam Mustafa Demirkıran Efendiniz: "Bu ve bu gibi mabetler mabet olarak devam edilmesi için inşa edilmiş, hediye edilmiş. Öyle bir zaman geldi ki, bir asır gibi bir zaman içinde bu mabed-i şeriften Ezan-ı Muhammediye ve namaz her şey yasak olarak müze hâline çevrildi. Onlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir... Ya Rabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma..."

Türk milletinin milli kahramanı “kâfir” öyle mi Hoca Efendi(!) Kurtuluş Savaşını gerçekleştiren, İstanbul’u ve dolayısı ile Ayasofya’yı düşman işgalinden kurtaran Atatürk ve onun silah arkadaşları “kâfir” öyle mi? Anzavur Ahmet’in günümüz versiyonu Hoca Efendi(!) şunu iyi biliniz ki sizin hezeyanlarınız, kin ve nefret söylemleriniz Türkiye Cumhuriyeti’nin

kurucusu Gazi Mustafa Kemal’e ve silah arkadaşlarına olan minnet ve sevgisini unutturamaz. Milli kahramanlarımız; sizin onlara “kâfir” demenizle küçülmez aksine sevgileri yüreklerde daha da büyür. “Kâfir” öyle mi? Peki, siz nesiniz? Siz kimsiniz de Türk milletinin milli kahramanlarına aleni hakaret ediyorsunuz. Hakaret etme cüretini kimlerden alıyorsunuz? Bu milletin dini değerlerini kullanarak köşe dönmede ipi göğüsleyenler mi dayanağınız.

Allah’ı Allah’la aldatmada ustalaşan iblisliğiniz; yalanınız, yüzsüzlüğünüz ve takiyenizle bu necip milletin ruh iklimini hançerlemekle neyi amaçlıyorsunuz?

İstiklal savaşı boyunca şehit olan 9167 vatan evladına da mı saygınız yok ki onların komutanını böyle bir sıfatla nitelendiriyorsunuz. Sizin bu Türk düşmanlığınızın Türkiye Cumhuriyeti’ne ve “benim yaradılışımda bir fevkaladelik varsa o da Türk olarak dünyaya gelmemdir.”, diyen Atatürk’e tahammülsüzlüğünüzün temelinde yoksa servet, şöhret ve şehvet düşkünlüğünüzün yanında bizim bilmediğimiz çok daha ayıplı bir başka sırrınız mı var?

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.