7 Temmuz 2006 tarih ve 26221 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Türk Gıda Kodeksi Tebliği” ile Türk Gıda Kodeksi, Avrupa birliği mevzuatına uygun hale getirilmiş; domuz, yabani domuz ve at eti kasaplık et olarak tanınmıştır. O tarihten sonra domuz çiftlikleri çoğalmış, domuz yetiştiriciliği ve domuz eti tüketimi artmıştır.
Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Derneği’nin(GİMDES) araştırmasına göre, bugün ülkemizde 80′nin üzerinde domuz çiftliği faaliyet göstermektedir. Domuz çiftlikleri; İstanbul (Arnavutköy, Ayazağa, Acımaşlı köyü, Habibler, Kemerburgaz, Beykoz, Terkos, Cendere, Halkalı, Polonezköy, Zeytinburnu), Bursa (Karacabey, Ertuğrul köy, Hançerli Köy, Çınarlı Köy), İzmir (Menemen, Kısıklı Köy) ile Eskişehir, Çorum, Kastamonu, Manisa, Isparta, Kayseri, Mersin, Bilecik, Erzincan, Adana, Denizli, Burdur, Balıkesir, Afyon, Kütahya’da bulunmaktadır.
GİMDES, Türkiye’de yılda 3 milyon kg. civarında domuz eti tüketildiğini ifade etmektedir. Bu rakam neredeyse kırmızı et üretiminin yarısıdır. Türkiye’de her yıl legal veya illegal bir milyon domuz kesilmektedir? Domuz yetiştiriciliği kârlı bir iştir. Domuzun beslenmesi kolaydır çünkü domuz, ne bulursa yiyen bir hayvandır. Mutfak artıkları, restoran artıkları, gıda sanayi artıkları, leş, pislik hatta kendi pisliğini yiyen tek yaratıktır. Bir domuz bir yılda iki veya üç defa doğum yapar. Bir batında 15-20 arası yavru yaptığı düşünülürse, ilk yavrularının da tekrar anneleriyle beraber doğum yaptığı hesaplanırsa, bir domuzdan bir yılda 480 domuz üretmek mümkündür. Dahası yeni doğmuş bir domuz, 4-5 ayda 100 kiloya kadar çıkabilmektedir. Domuzun yüzde 30′u yağdır. Bu da dana ya da koyuna göre tercih edilmesinde önemli bir etkendir. Domuz, ortalama 80-100 kiloya ulaştığı zaman kesilmektedir. Domuz eti; kıyma, sucuk, salam, sosis, jambon olarak fabrikalara, otellere, tatil köylerine, büyük, küçük marketlere satılmaktadır. Domuzun iç yağları sabun fabrikalarına, ilaç fabrikalarına, kozmetik imalatına, bazı margarincilere dağıtılmaktadır. Ülkemizde yüzün üzerinde domuz ürünü üreten imalathane olduğu söylenmektedir.
Konumuz; domuz çiftlikleri, domuz besleyiciliği, üretimi, domuz etinin veya yağının tüketimi değildir. İsteyen, domuz etini yiyebilir, yan ürünlerinden yararlanabilir. Konumuz; domuz et, yağ ve yan ürünlerinin farkına varmayan, bilgisi dışında Müslümanlara yedirilmesidir. Bu konuda Müslüman Türk milletini bilgilendirecek hiçbir merci yoktur. Bilindiği üzere kapalı ve ambalajlı ürün etiketlerinde kullanılan ana ve yardımcı maddelerin hangi oranda kullanıldığının yazılması kanuni zorunluluktur. Ancak bu zorunluluğun denetiminin sağlıklı bir biçimde yapıldığını söylenemez. Kaçak domuz eti kesiminin önemli bir seviyede olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bugün, sadece İstanbul’a günlük giren domuz eti miktarının 30-40 ton civarında olduğu tahmin edilmektedir. “Türkiye’de Domuz Gerçeği” Kitabının yazarı Reşit Haylamaz, kitabında bu konu ile ilgili geniş bilgi vermektedir. İlahi dinlerde olduğu gibi İslam dininde de domuz eti haramdır. Kuran-ı Kerim’de En’am: 145, Nahl: 115; Bakara: 173. ayetlerinde bu haram kesin olarak belirtilmiştir. Bundan dolayıdır ki İslam dini domuz etinin tüketimini yasaklamıştır. “%99 halkı Müslüman’dır” diye övünülen Türkiye’de; tüketicinin inançlarına aykırı domuz etinin tüketim ürünü olarak halkın bilgisi dışında kendisine satılması doğru değildir. Müslüman Türk Halkını bilmeyerek harama yöneltmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz, olmamalıdır. Şimdi Avrupa Birliği uyum yasaları,
ülkemizi ziyaret eden turistlerin talepleri diyenleriniz olacak. İyi de bunların hiç biri Müslüman halkımıza bilmeden domuz eti yedirme yetkisi vermez.
Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerden(GDO) vazgeçtik, hormonlu ürünlere alıştırıldık, ABD’nin dev gıda şirketi Cargirll’in ürettiği kanserojen madde taşıdığı sabit NBŞ’yi kabullendik; sıra domuz etinin Müslüman Türk halkının bilmeden tüketmesi noktasına gelmişse ki gelmiş. Bu konuda tedbir almak şarttır, elzemdir. Öncelikle halkı bilinçlendirmek konusunda inisiyatif alması gereken elbette ki Diyanet İşleri Başkanlığı ve din adamlarıdır. Ancak görünen o ki muhteremler, siyaset kazanını kaynatan fitne ateşine odun taşımaktan bu ve benzeri konulara pek vakit bulamıyorlar.