Milattan önce, 73-71 yılları arasında, Antik Roma Cumhuriyetinde, köle gladyatör olan Spartaküs, Köle ayaklanmasının önderliğini yapmış. Gladyatör okulundan 77 arkadaşı ile birlikte Tüm Roma daki kölelerin ayaklanmasını sağlamış 120 bin kişilik bir ordu hayata geçirmiştir.
İstekleri sadece getirildikleri ülkelere geri dönmek olan bu köleler, Koca Romayı tehdit etmiş. İtalya dan çıkışları engellenince, üç ordu tarafından sarılmış. Eylem başarısızlığa ulaşmıştır.
Dünyanın en acımasız köle devleti olan, Roma’ın, o günkü yapısını inceleyince, bu günün köle sistemini anlamakta zorlanmıyorum.
Kapitalist sistem her zaman acımasızdır. Milattan önceki yöntemleri, şiddet ve zulümle insanları yurtlarından alarak köleleştiren sistem, günümüzde karın tokluğuna ücretli çalıştırarak insanlarımızı köleleştiriyor.
Kendisini patron zanneden, küçük sermaye sahipleri de, ne garip ki yanlarında çalıştırdıkları işçiler kadar bile, bazen para kazanmıyorlar.
Bazen, milattan önceki ev işlerinde çalışan ve patronları ile aynıya yakın hayatı sürdüren, onlar ne yiyorlarsa, yiyen, onların yaşam alanlarında yaşayan, kölelerin daha huzurlu olduklarına inanıyorum.
Günümüzün köleliği razı olma esası üzerine kurulmuştur.
Veriyorsunuz asgari ücreti, geçine bilirse geçinsin. İster aç kalsın, ister tok.
Yasa yapıcı sizlersiniz. Kanunları istediğiniz gibi düzenlersiniz. İnsanları yarı aç yarı tok çalıştırırsınız. İsyan etmeyi bile düşünemezler. Hatta vereceğiniz bir iş ilanına binlercesi sıraya girerler.
Yaşam koşullarındaki zorlukların hat safhada olduğu, 1961 yıllarını düşününüz. Üç milyon insanımızın Almanya’ya göç edişini. Başlangıçta misafir işçi olduklarını, evlerinden, çocuklarından, eşlerinden ayrılarak, gittikleri gurbet eller de tutunmaya çalışmalarını hayal ediniz.
Bir de 2035 yıl önce ki, Spartaküs’ün mücadelesine bakınız. Onlar yurtlarından silah zoru ile sökülmüşler. Geri dönme mücadelesi verirken, hayatlarını kaybetmişler.
Bizimkiler ise bir lokma ekmek ve rahat bir hayat için kendi istekleri ile, yurtlarını terk etmişler. Garip değil mi?
Kölelik bitti mi sizce?
Cumhuriyetin ilk 10 yılında kurulan 650 fabrikanın, kapatılışını düşünün şimdi. İnsanını üretmeyi, çalışmayı, onurlu kazanmayı, kendi ülkesinde, Devletin fabrikalarında öğreten sistemle, özel sektörün kapısında el pençe bekleten sistemi karşılaştırınız.
Fabrikaları kapatan bakanların adları, fabrika arazilerinde yapılan parklara bahçelere verildi toplumun gıkı çıkmadı.
“Siz ne yapıyorsunuz, bize ait fabrikaları kapatamazsınız, bizleri ve çocuklarımızı işsiz bırakamazsınız,” demedi hiçbir kimse.
Biliyor musunuz, milattan önce yaşayan köleler, bizden çok daha fazla onurluydular. Silah zoru ile köleleştirildikleri için olsa gerek, köle olarak yaşamaktansa ölmeyi tercih ettiler.
Bizler, iki tane üretim aracının ve üç beş kuruş sermayenin sahibi olduğumuzda kendimizi patron zannettik. Bilemedik ki koca dünyanın sahibi 62 kişiydi ve tüm dünya onlar için çalışıyoruz.
Peki, ne yapmak lazım da, bu köleliği bitirmek lazım?
Öncelikle savaşları durdurmamız lazım. Ne için, kim için savaşıyoruz, kime hizmet ediyoruz? Diye sormamız lazım. Daha çok şehit verdiğimizde, ya da, daha çok öldüğümüzde, ekmeğimiz artıyor mu, toprağımız çoğalıyor mu diye düşünmemiz lazım.
Bu savaşlar ve iç savaşlar artığında, sağlıklı düşüne biliyor muyuz? Yangınlar çıkardığımızda kime zararımız oluyor, biliyormuyuz?
Ezilen kim, kazanan kim? Keselerini ve kasalarını dolduranlar kim tahmin edebiliyormuyuz?
Spartaküs ve arkadaşları 2025 yıl önce bizlerden çok daha fazla onurluydu biliyromusunuz?
Saygılarımla. Mehmet Kızılaslan 2016-06-27
Milattan önce, 73-71 yılları arasında, Antik Roma Cumhuriyetinde, köle gladyatör olan Spartaküs, Köle ayaklanmasının önderliğini yapmış. Gladyatör okulundan 77 arkadaşı ile birlikte Tüm Roma daki kölelerin ayaklanmasını sağlamış 120 bin kişilik bir ordu hayata geçirmiştir.
İstekleri sadece getirildikleri ülkelere geri dönmek olan bu köleler, Koca Romayı tehdit etmiş. İtalya dan çıkışları engellenince, üç ordu tarafından sarılmış. Eylem başarısızlığa ulaşmıştır.
Dünyanın en acımasız köle devleti olan, Roma’ın, o günkü yapısını inceleyince, bu günün köle sistemini anlamakta zorlanmıyorum.
Kapitalist sistem her zaman acımasızdır. Milattan önceki yöntemleri, şiddet ve zulümle insanları yurtlarından alarak köleleştiren sistem, günümüzde karın tokluğuna ücretli çalıştırarak insanlarımızı köleleştiriyor.
Kendisini patron zanneden, küçük sermaye sahipleri de, ne garip ki yanlarında çalıştırdıkları işçiler kadar bile, bazen para kazanmıyorlar.
Bazen, milattan önceki ev işlerinde çalışan ve patronları ile aynıya yakın hayatı sürdüren, onlar ne yiyorlarsa, yiyen, onların yaşam alanlarında yaşayan, kölelerin daha huzurlu olduklarına inanıyorum.
Günümüzün köleliği razı olma esası üzerine kurulmuştur.
Veriyorsunuz asgari ücreti, geçine bilirse geçinsin. İster aç kalsın, ister tok.
Yasa yapıcı sizlersiniz. Kanunları istediğiniz gibi düzenlersiniz. İnsanları yarı aç yarı tok çalıştırırsınız. İsyan etmeyi bile düşünemezler. Hatta vereceğiniz bir iş ilanına binlercesi sıraya girerler.
Yaşam koşullarındaki zorlukların hat safhada olduğu, 1961 yıllarını düşününüz. Üç milyon insanımızın Almanya’ya göç edişini. Başlangıçta misafir işçi olduklarını, evlerinden, çocuklarından, eşlerinden ayrılarak, gittikleri gurbet eller de tutunmaya çalışmalarını hayal ediniz.
Bir de 2035 yıl önce ki, Spartaküs’ün mücadelesine bakınız. Onlar yurtlarından silah zoru ile sökülmüşler. Geri dönme mücadelesi verirken, hayatlarını kaybetmişler.
Bizimkiler ise bir lokma ekmek ve rahat bir hayat için kendi istekleri ile, yurtlarını terk etmişler. Garip değil mi?
Kölelik bitti mi sizce?
Cumhuriyetin ilk 10 yılında kurulan 650 fabrikanın, kapatılışını düşünün şimdi. İnsanını üretmeyi, çalışmayı, onurlu kazanmayı, kendi ülkesinde, Devletin fabrikalarında öğreten sistemle, özel sektörün kapısında el pençe bekleten sistemi karşılaştırınız.
Fabrikaları kapatan bakanların adları, fabrika arazilerinde yapılan parklara bahçelere verildi toplumun gıkı çıkmadı.
“Siz ne yapıyorsunuz, bize ait fabrikaları kapatamazsınız, bizleri ve çocuklarımızı işsiz bırakamazsınız,” demedi hiçbir kimse.
Biliyor musunuz, milattan önce yaşayan köleler, bizden çok daha fazla onurluydular. Silah zoru ile köleleştirildikleri için olsa gerek, köle olarak yaşamaktansa ölmeyi tercih ettiler.
Bizler, iki tane üretim aracının ve üç beş kuruş sermayenin sahibi olduğumuzda kendimizi patron zannettik. Bilemedik ki koca dünyanın sahibi 62 kişiydi ve tüm dünya onlar için çalışıyoruz.
Peki, ne yapmak lazım da, bu köleliği bitirmek lazım?
Öncelikle savaşları durdurmamız lazım. Ne için, kim için savaşıyoruz, kime hizmet ediyoruz? Diye sormamız lazım. Daha çok şehit verdiğimizde, ya da, daha çok öldüğümüzde, ekmeğimiz artıyor mu, toprağımız çoğalıyor mu diye düşünmemiz lazım.
Bu savaşlar ve iç savaşlar artığında, sağlıklı düşüne biliyor muyuz? Yangınlar çıkardığımızda kime zararımız oluyor, biliyormuyuz?
Ezilen kim, kazanan kim? Keselerini ve kasalarını dolduranlar kim tahmin edebiliyormuyuz?
Spartaküs ve arkadaşları 2025 yıl önce bizlerden çok daha fazla onurluydu biliyromusunuz?
Saygılarımla. Mehmet Kızılaslan 2016-06-27