Dün 12 Eylül darbesinin (İnsanlık suçunun) yıl dönümüydü.
Bir başlık, bir söz paylaştım. “Her kes kendi yöresinin işkenceci şerefsizlerinin adını yazsın” dedim. Benim yazdığım, Hanefi Avcı, işkencecisinden başka bir isim yazan olamadı.
Üzüldüm, kızdım, köpürdüm ve düşündüm.
Benim ülkemde, 12 Eylül de 650 000 kişi tutuklandı.
Binlerce yiğit insan işkencede öldürüldü. Gece “serbestsiniz gidebilirsiniz” dediklerini, konuşturamadıkları için, sırtlarından vurarak öldürdüler.” Kaçarken vuruldu dediler. Üçüncü kattan işkencede öldürdüklerini attılar “Kaçarken düştü öldü” dediler.
Yine işkencede öldürdükleri gençleri,”çatışmada ölü ele geçti” dediler.
Hanefi AVCI işkencecisi, öldürdüğü öğretmenin kanlı ayakkabısını göstererek sorguladığı kişiye “Bu öğretmen gibi ölmek istemiyorsan, konuş” dediği birçok genci işkencede öldürdü.
Yurdun her yerinde, binlerce sağcı ya da solcu genç, işkence hanelerden sağ çıkamadı, öldürüldüler.
Onlarca arkadaşımız aldıkları iç darbeler sonunda, ömürlerini sakat geçirdiler ve sonraki yıllarda erken öldüler.
Oysaki darbeci ABD uşağı, Kenen EVREN, genelkurmay başkanı ve olağan üstü yetkilerle donatılmış olduğu makam, yeterli gelmediği için; her gün sokaklarda kendilerinin aynı kasadan, sağcılara da solculara da, dağıttıkları silahlarla, 35 e yakın gencin ölümüne sebep oluyorlardı. (O dönemlerde kaçak silah, sadece subay ve astsubaylardan alınabilirdi)
Darbe yaptığında kendisine sorulduğunda “bu gençlerin ölümüne neden sebep oldunuz?” sorusuna; “Şartların olgunlaşmasını bekledik” dedi.
Yani sokaktaki gençlerin ölümüne darbe yapmak için izin verdiğini belirtti.
Öte yandan, ABD yetkilileri “Bizim çocuklar darbe yaptı” dediler. Darbenin yapılmasına destek olduklarını belirtmiş oldular.
O darbenin ABD açısından sebebi 15 Temmuz Darbesini yapacak nesilleri Türkiye de göreve getirmekti.
Kenan Darbecisinin amacı ise bir üst koltuk olan Cumhurbaşkanlığı makamına, oturmaktı. Çünkü ona genel Kurmay Başkanlığı yeterli gelmiyordu.
Daha sonraki yıllarda ise, bizim hapis hanelerde sürünmemizi, örnek gösteren yakınlarımızın çocukları, korkak, sinmiş ve siyasetten uzak büyüdüler.
Apolitik olarak yetişen, Milliyetçi, Atatürkçü ve Devrimci gençliğin karşısına, dindar bir kuşak yetiştiriyormuş gibi çalışan, FETO örgütü, ülke yönetimini ele geçirmiş olmasına rağmen, darbe yapmaya çalıştı.
FETO ya da yetmedi, uzaktaki dini lider olmak. O da, Ülkenin başına geçmeyi amaçladı.
ABD ise, Tüm ülkenin kaynaklarına çökmek istediği için Terör örgütüne, yardım ve yataklık yaptı.
Gelelim korkaklığa,
12 Eylül darbesinde, bu kadar acı ve zulmü yaşamasına rağmen, 37 yıl sonrasında bile, hala kendilerine işkence yapan, şerefsizlerin isimlerini yazamaya korkan bir kuşak varken, aileleri tarafında “siyasete bulaşma bak amcan gibi, dayın gibi işkence görürsün” diye büyütülen kuşaktan, hiçbir gayret beklenemez.
Ey, 12 Eylül darbesinden sonra şikence görenler,
Ey, işkencede öldürülenlerin yakınları,
Ey, darbe sonrası kayıp olanların yakınları,
Neden korkuyorsunuz?
37 yıl sonrasında bile hala, sizlere de işkence yapılır, diye mi korkuyorsunuz?
Canlarınızı kaybettiniz.
Canınızdan çok sevdiğiniz, yakınlarınızı kaybettiniz.
Korkunun ecele faydası yok.
Size biçilen süreden başka, “ne bir nefes eksik ne de bir nefes fazla alamazsınız.”
Sistem örümcek ağlarını çok güzel örüyor.
Cebinizde paranız olmasa bile, karşılıksız basılan paralarla sizlere kredi verip, borçlandırıyorlar. Ülkem, üretimsiz tüketimle işgal ediliyor.
Sen kabuğuna çekil bu işgali seyreyle.
İşgal devam etmesin istiyorsan, her dönemin darbecilerini ve işkencecilerini ifşa et.
Üretim araçlarına sahip ol.
Üretim seferberliği başlat.
Ve, KORKMA sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.
Mehmet Kızılaslan 2017-09-13