Mehmet Kızılaslan
Köşe Yazarı
Mehmet Kızılaslan
 

ZENGİNLİK VE FAKİRLİK

         Aldığı eğitimler sonucu, kendisine öğretilenlerin tamamının doğru olduğunu zannedenlerin bu yazımı okumalarına gerek yoktur. Çünkü sorgulamayan, araştırmayan ve kendi doğrularından aşka doğru olup olmadığı şüphesine kapılmayanların, birçoklarının fikirlerini değiştirmek atomu parçalamaktan daha zordur.      Ezilmeyi, sömürülmeyi, Allah vergisi zanneden birilerin, aklını ve imkanlarını kullanmak, yeni yollar bulmak konusunda araştırma yapmaya ikna etmeye çalışmak, Haşa Allaha karşı gelmesini istemek  gibi bir şeydir. O nedenle bu yazımı okurken lütfen kendinize bu güne kadar öğretilenlerin doğru olup olmadığını araştırmaya hazırlanınız.      İlkel bir mağara toplumunun lideri kimdir, kim olur hiç düşündünüz mü?  Bir çoklarınızın Hiç aklınıza geldiğini zannetmiyorum, ama size söyleyeyim. O ilkel mağara toplumunun lideri, bedeni en iri olan, yabani hayvanlarla en çok mücadele ederken, başaran kaba kuvveti en çok olandır.      İlerleyen zamanlarda, kendisine savunma ve savaş aracı yapan, aklını biraz daha kullanmaya başlayan, taştan balta ve bıçak gibi sivri araçlar yapan kişidir, mağara toplumunun lideri.  Ok ile mızrağa sahip olan ve beslenmeleri için daha çok hayvan avlayan hem iri, hem de aklını biraz daha iyi kullanarak avcı toplumun bu ilk üretim araçlarına sahip olan kişisidir, o ilkel mağara toplumunun lideri.       İlkel toplumlarda ilk üretim araçlarına sahip olanların lider olduğu bu düzen değişti mi?   Hayır değişmedi.    Günümüzde de, üretim araçlarına sahip olanların ve savaş araçlarına sahip olanların liderliklerini, sürdürmeye devam ettiğini görüyoruz.       Değişen ne var?   Değişen hiçbir şey yok.         İlkel toplumlarda iri bedenine, kaba gücüne ve kendi yaptığı savaş baltası ve mızrağına sahip olan lider olur. Lider olan da bu ortamda her sözünü geçirir, her dediğini yaptırır. Çünkü Adalet denilen en önemli unsur yoktur.       Şimdiki ortamda da üretim araçlarına, günümüzün üretim aracı fabrikalara, topraklara, savaş araçlarına sahip olanlarda liderliklerine sürdürüyorlar..       Kapitalizmin en kötü tarafı da budur. Kapital paradır, paraya sahip olanların bu gün yaptıkları geçmiş dönemlerdeki, ilkel insanların yaptıklarından daha vahşi ve acımasızdır. Hiçbir kural tanımamaları da insanların bunu normal saymasındandır.        İlk üretim araçlarına ve silahlara sahip olanlardan sonraki, padişahlıklar zamanındaki zengin olanların, arazilere sahip olanların, durumuna da basitçe baktığımızda, padişaha yakın olanların, devletin mülklerine, padişahın gözüne girerek nasıl sahip olduklarına tarih bilenler ve araştıranlar göre bilirler.         İşte o padişah tapularına sahip olanlar halkı köle gibi tarlalarda çalıştırıp sömürülerine devam etmişlerdir. Onların torunları da hiç çalışmadan bu sömürüyü sürdürmüşlerdir.      Hiç kendi kendinize sorduğunuz oldu mu?       Bu zengin toprak ağaları hangi alın teri, karşılığında yüzlerce, binlerce dönüm arazilerin sahipleri olmuşlardır?      Savaşlarda ölenlerin yakınlarına savaşlarda kazanılan topraklardan kaçar dönümü dağıtılmıştır?       Fabrika sahipleri nasıl fabrikaların sahipleri olmuşlardır?      Devlet eliyle, Devlete ve Millete ait fabrikalar nasıl yandaşlara, sıfıra yakın bedellerle yada devletin açtığı kredilerle satılmışlardır?       Diğer yandan günümüzde yine devlet arazileri el altından, Milletin haberi olmadan yandaşlara çok ucuz rakamlarla dağıtılmaya devam edilmekte midir?      O arazilerin işlenmesi içinde yine devlet bankalarından bu araziler teminat gösterilerek kredi alınıp ve zenginliklerine zenginlik katılmakta mıdır?        Peki, bu zenginleşme karşılığında fakirlik kader midir?      Hayır, buna kader demek bile, Allaha inkar etmek kadar yanlış değil midir?      Zenginleşmek, devletler eliyle,       Millete ait olan,       Milletin ortak malı olması gereken toprakların, ( ki Topraklar har dönemin üretim aracıdır)      tarihler, boyunca yandaşlara dağıtılmaya başlamasıyla, peşkeş çekilmesiyle oluşmuşsa eğer, Fakirlik kader değil, Zenginleşenlerin halkı soyması sonucu oluşmuştur.        Sonuç olarak Söylediğimiz türden zenginlik helal değil, Fakirlik de kader değildir  
Ekleme Tarihi: 21 Temmuz 2022 - Perşembe

ZENGİNLİK VE FAKİRLİK

         Aldığı eğitimler sonucu, kendisine öğretilenlerin tamamının doğru olduğunu zannedenlerin bu yazımı okumalarına gerek yoktur. Çünkü sorgulamayan, araştırmayan ve kendi doğrularından aşka doğru olup olmadığı şüphesine kapılmayanların, birçoklarının fikirlerini değiştirmek atomu parçalamaktan daha zordur. 

    Ezilmeyi, sömürülmeyi, Allah vergisi zanneden birilerin, aklını ve imkanlarını kullanmak, yeni yollar bulmak konusunda araştırma yapmaya ikna etmeye çalışmak, Haşa Allaha karşı gelmesini istemek  gibi bir şeydir. O nedenle bu yazımı okurken lütfen kendinize bu güne kadar öğretilenlerin doğru olup olmadığını araştırmaya hazırlanınız. 

    İlkel bir mağara toplumunun lideri kimdir, kim olur hiç düşündünüz mü? 

Bir çoklarınızın Hiç aklınıza geldiğini zannetmiyorum, ama size söyleyeyim. O ilkel mağara toplumunun lideri, bedeni en iri olan, yabani hayvanlarla en çok mücadele ederken, başaran kaba kuvveti en çok olandır. 

    İlerleyen zamanlarda, kendisine savunma ve savaş aracı yapan, aklını biraz daha kullanmaya başlayan, taştan balta ve bıçak gibi sivri araçlar yapan kişidir, mağara toplumunun lideri.  Ok ile mızrağa sahip olan ve beslenmeleri için daha çok hayvan avlayan hem iri, hem de aklını biraz daha iyi kullanarak avcı toplumun bu ilk üretim araçlarına sahip olan kişisidir, o ilkel mağara toplumunun lideri. 

     İlkel toplumlarda ilk üretim araçlarına sahip olanların lider olduğu bu düzen değişti mi? 

 Hayır değişmedi. 

  Günümüzde de, üretim araçlarına sahip olanların ve savaş araçlarına sahip olanların liderliklerini, sürdürmeye devam ettiğini görüyoruz.  

    Değişen ne var?  

Değişen hiçbir şey yok.   

     İlkel toplumlarda iri bedenine, kaba gücüne ve kendi yaptığı savaş baltası ve mızrağına sahip olan lider olur. Lider olan da bu ortamda her sözünü geçirir, her dediğini yaptırır. Çünkü Adalet denilen en önemli unsur yoktur. 

     Şimdiki ortamda da üretim araçlarına, günümüzün üretim aracı fabrikalara, topraklara, savaş araçlarına sahip olanlarda liderliklerine sürdürüyorlar.. 

     Kapitalizmin en kötü tarafı da budur. Kapital paradır, paraya sahip olanların bu gün yaptıkları geçmiş dönemlerdeki, ilkel insanların yaptıklarından daha vahşi ve acımasızdır. Hiçbir kural tanımamaları da insanların bunu normal saymasındandır. 

      İlk üretim araçlarına ve silahlara sahip olanlardan sonraki, padişahlıklar zamanındaki zengin olanların, arazilere sahip olanların, durumuna da basitçe baktığımızda, padişaha yakın olanların, devletin mülklerine, padişahın gözüne girerek nasıl sahip olduklarına tarih bilenler ve araştıranlar göre bilirler. 

       İşte o padişah tapularına sahip olanlar halkı köle gibi tarlalarda çalıştırıp sömürülerine devam etmişlerdir. Onların torunları da hiç çalışmadan bu sömürüyü sürdürmüşlerdir. 

    Hiç kendi kendinize sorduğunuz oldu mu?  

    Bu zengin toprak ağaları hangi alın teri, karşılığında yüzlerce, binlerce dönüm arazilerin sahipleri olmuşlardır? 

    Savaşlarda ölenlerin yakınlarına savaşlarda kazanılan topraklardan kaçar dönümü dağıtılmıştır? 

     Fabrika sahipleri nasıl fabrikaların sahipleri olmuşlardır? 

    Devlet eliyle, Devlete ve Millete ait fabrikalar nasıl yandaşlara, sıfıra yakın bedellerle yada devletin açtığı kredilerle satılmışlardır? 

     Diğer yandan günümüzde yine devlet arazileri el altından, Milletin haberi olmadan yandaşlara çok ucuz rakamlarla dağıtılmaya devam edilmekte midir? 

    O arazilerin işlenmesi içinde yine devlet bankalarından bu araziler teminat gösterilerek kredi alınıp ve zenginliklerine zenginlik katılmakta mıdır?  

     Peki, bu zenginleşme karşılığında fakirlik kader midir? 

    Hayır, buna kader demek bile, Allaha inkar etmek kadar yanlış değil midir? 

    Zenginleşmek, devletler eliyle,  

    Millete ait olan,  

    Milletin ortak malı olması gereken toprakların, ( ki Topraklar har dönemin üretim aracıdır) 

    tarihler, boyunca yandaşlara dağıtılmaya başlamasıyla, peşkeş çekilmesiyle oluşmuşsa eğer, Fakirlik kader değil, Zenginleşenlerin halkı soyması sonucu oluşmuştur.  

     Sonuç olarak Söylediğimiz türden zenginlik helal değil, Fakirlik de kader değildir

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.