Mehmet Kızılaslan
Köşe Yazarı
Mehmet Kızılaslan
 

DİNSİZİN HAKINDAN İMANSIZ GELİR.

           Bir atasözü vardır dilimizde, bazen neye yaradığını düşünmeden söyleriz. Bir kötünün hakkından, diğer bir kötü gelir anlamında da kullanırız, ama, isterseniz kelime anlamlarını yerine koyarak inceleyelim.            Dinsiz: Herhangi bir dine bağlı bulunmayan, dinsel inancı, dini olmayan kimse.                  Mecazi anlamı: Hiç acıması bulunmayan, acımasız kimse. Şimdi de imansızın anlamına bakalım: Dini olduğunu söylediği ve öyle gösterdiği halde, imanı olmayan inançsız kimse.                Mecazi anlamı: Acıması olmayan, acımasız, insafsız, vicdansız kimse.                  Bu sözün ana fikri: Kötü birini, ancak daha kötü birisi yola getirebilir, demektir.          Din, insanları doğru yola ulaştıran, iyi insan yapan, inançlar bütünüdür. Din kurallarına inanmayan kişilerin doğru yola gidebilecekleri genellikle, istisnalar dışında kabul edilemez.         Onun yanlış yolda olduğunu, dine inanan birisinin söylemesi yararsız olur. Çünkü kişilerin bakış açıları birbirlerinden farklıdır. Onu ancak kendisinden daha kötü olan birisi yola getirebilir. Onun nasıl düşündüğünü bilir, ona göre davranır.              Biz, dinimize göre, inanmayan ve dini inkâr eden kişilere kafir deriz.            İnanıyor gibi göründüğü halde iman etmeyen kişilere de münafık deriz.            Kitabımıza göre, münafıkların yeri, kâfirlerden daha alt seviyededir. Cehennemde İnanmıyorum diyen, dinsiz kimse, inanıyor gibi görünen ama ikiyüzlü davranan imansız münafığın yerinden daha rahat bir yerde olacaktır.               Uzattık mı, evet, dikkatinizi çekmek için anlatmam gerekenleri daha iyi anlamanız için bu açıklamaları yaptım.              Şimdi çevremizdeki insanlara bir bakalım isterseniz.            Gücü elinde bulunduranların çevresindeki, şaklabanlara da, daha dikkatli bakalım.                   ABD ye, Pensilvanya daki zatın elini, eteğini öpmek için gidip, kapısının eşiğine yüz sürenler, eski çamaşırlarını ödül olarak alanlar,  çiğnediği sakızı, hatta sümüklü mendilini, saklayanlar, kızlarını oğullarını ondan izinsiz evlendirmeyenler, bir kenara, seçilebilmek için, onun cemaatinin desteklemesi için, ona yalvaranlar, bu gün başka erk sahibi ile aynı karede görünmek için can atıyorlar.               Yetmiyor, ulu orta elini eteğini öptükleri o kişiye küfürler ediyorlar.             Bakınız, hemen sağınıza, solunuza bir bakınız.             Belediye başkanlarınıza bakınız.             Oda yöneticilerinize bir bakınız.             Allah için, bir tanesi varsa seçilirken o zatın okeyini almadan, onun cemaatinden destek almadan seçilen, (solcular hariç)  Elini değil, ayağını öpeceğim.             Biz ve dostlarımız, o salya sümük ağlayan zatın yanlışlarını, sahtekâr olduğunu, Milletin iyi niyetini sömürdüğünü, münafık olduğunu; delikanlı gibi söylerken, geçmiş AKP yöneticileri ve tarikat tarafından, düşman ilan edilip, cezalar alırken; onun, münafık yandaşları ve onun desteği ile seçilen münafıklar gülerek seyrediyorlardı.              Şimdi O münafığın arkasından, seçilebilmek için giden, elini eteğini öpen, kapısının eşiğine yüz süren, zatı muhteremlere sözüm. Siz yeniden seçilebilmek için, ya da paçanızı kurtarabilmek için, aynı hareketleri,  Sayın Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan için yapıyorsunuz.         Çok mu önemli bu, makam, mevki denilen dünya nimetleri?        Ve sizler, tariflerin hangisine giriyorsunuz?        Dinsizler, imansızlardan, daha üst seviyede olacaklar biliyor musunuz?        Sormayacak mı, Sayın Cumhurbaşkanım sizlere;        “Siz yarın, Allah korusun, bende güç duruma düştüğümde, aynı şekilde beni satmayacak mısınız?” diye.          “Siz yarın yeniden seçilebilmek için, benden daha güçlü birisini gördüğünüzde beni de arkamdan vurmayacak mısınız?” diye.          “Beni de küfürlerle anmayacak mısınız?” diye.           “Allah korusun ben hastalansam bile, beni yarı yolda bırakmayacak mısınız?” diye.           Demeyecek mi?           Velev ki demedi.           Yarın Allah size öbür tarafta sormayacak mı,? “Gelin bakalım, şimdi söyleyin yalanlarınızı”  demeyecek mi?        “ Sizler hangi sıfata uygunsunuz?” Demeyecek mi?          Allah sizleri doğru yola iletsin. Duam budur.                                 Mehmet KIZILASLAN 2017-04-27  
Ekleme Tarihi: 27 Nisan 2017 - Perşembe

DİNSİZİN HAKINDAN İMANSIZ GELİR.

           Bir atasözü vardır dilimizde, bazen neye yaradığını düşünmeden söyleriz. Bir kötünün hakkından, diğer bir kötü gelir anlamında da kullanırız, ama, isterseniz kelime anlamlarını yerine koyarak inceleyelim.

           Dinsiz: Herhangi bir dine bağlı bulunmayan, dinsel inancı, dini olmayan kimse.

                 Mecazi anlamı: Hiç acıması bulunmayan, acımasız kimse.

Şimdi de imansızın anlamına bakalım: Dini olduğunu söylediği ve öyle gösterdiği halde, imanı olmayan inançsız kimse.

               Mecazi anlamı: Acıması olmayan, acımasız, insafsız, vicdansız kimse.

 

               Bu sözün ana fikri: Kötü birini, ancak daha kötü birisi yola getirebilir, demektir.

         Din, insanları doğru yola ulaştıran, iyi insan yapan, inançlar bütünüdür. Din kurallarına inanmayan kişilerin doğru yola gidebilecekleri genellikle, istisnalar dışında kabul edilemez.

        Onun yanlış yolda olduğunu, dine inanan birisinin söylemesi yararsız olur. Çünkü kişilerin bakış açıları birbirlerinden farklıdır. Onu ancak kendisinden daha kötü olan birisi yola getirebilir. Onun nasıl düşündüğünü bilir, ona göre davranır.

 

           Biz, dinimize göre, inanmayan ve dini inkâr eden kişilere kafir deriz.

           İnanıyor gibi göründüğü halde iman etmeyen kişilere de münafık deriz.

           Kitabımıza göre, münafıkların yeri, kâfirlerden daha alt seviyededir. Cehennemde İnanmıyorum diyen, dinsiz kimse, inanıyor gibi görünen ama ikiyüzlü davranan imansız münafığın yerinden daha rahat bir yerde olacaktır.

 

            Uzattık mı, evet, dikkatinizi çekmek için anlatmam gerekenleri daha iyi anlamanız için bu açıklamaları yaptım. 

            Şimdi çevremizdeki insanlara bir bakalım isterseniz.

           Gücü elinde bulunduranların çevresindeki, şaklabanlara da, daha dikkatli bakalım.      

            ABD ye, Pensilvanya daki zatın elini, eteğini öpmek için gidip, kapısının eşiğine yüz sürenler, eski çamaşırlarını ödül olarak alanlar,  çiğnediği sakızı, hatta sümüklü mendilini, saklayanlar, kızlarını oğullarını ondan izinsiz evlendirmeyenler, bir kenara, seçilebilmek için, onun cemaatinin desteklemesi için, ona yalvaranlar, bu gün başka erk sahibi ile aynı karede görünmek için can atıyorlar.

 

            Yetmiyor, ulu orta elini eteğini öptükleri o kişiye küfürler ediyorlar.

            Bakınız, hemen sağınıza, solunuza bir bakınız.

            Belediye başkanlarınıza bakınız.

            Oda yöneticilerinize bir bakınız.

            Allah için, bir tanesi varsa seçilirken o zatın okeyini almadan, onun cemaatinden destek almadan seçilen, (solcular hariç)  Elini değil, ayağını öpeceğim.

 

          Biz ve dostlarımız, o salya sümük ağlayan zatın yanlışlarını, sahtekâr olduğunu, Milletin iyi niyetini sömürdüğünü, münafık olduğunu; delikanlı gibi söylerken, geçmiş AKP yöneticileri ve tarikat tarafından, düşman ilan edilip, cezalar alırken; onun, münafık yandaşları ve onun desteği ile seçilen münafıklar gülerek seyrediyorlardı.

 

           Şimdi O münafığın arkasından, seçilebilmek için giden, elini eteğini öpen, kapısının eşiğine yüz süren, zatı muhteremlere sözüm. Siz yeniden seçilebilmek için, ya da paçanızı kurtarabilmek için, aynı hareketleri,  Sayın Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan için yapıyorsunuz.

        Çok mu önemli bu, makam, mevki denilen dünya nimetleri?

       Ve sizler, tariflerin hangisine giriyorsunuz?

       Dinsizler, imansızlardan, daha üst seviyede olacaklar biliyor musunuz?

       Sormayacak mı, Sayın Cumhurbaşkanım sizlere;

       “Siz yarın, Allah korusun, bende güç duruma düştüğümde, aynı şekilde beni satmayacak mısınız?” diye.

         “Siz yarın yeniden seçilebilmek için, benden daha güçlü birisini gördüğünüzde beni de arkamdan vurmayacak mısınız?” diye.

         “Beni de küfürlerle anmayacak mısınız?” diye.

          “Allah korusun ben hastalansam bile, beni yarı yolda bırakmayacak mısınız?” diye.

          Demeyecek mi?

          Velev ki demedi.

          Yarın Allah size öbür tarafta sormayacak mı,?

“Gelin bakalım, şimdi söyleyin yalanlarınızı”  demeyecek mi?

       “ Sizler hangi sıfata uygunsunuz?” Demeyecek mi?

         Allah sizleri doğru yola iletsin. Duam budur. 

                               Mehmet KIZILASLAN 2017-04-27

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.