Mustafa KÜPÇÜ
Köşe Yazarı
Mustafa KÜPÇÜ
 

MASUMİYET KARİNESİ VE YARGISIZ İNFAZLAR!

      Anayasamızın 38. Maddesi diyor ki;  “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz!”  Dahası var;  “Bu temel hak, seferberlik veya olağanüstü hallerde bile sınırlanamaz!”  Bir de “Yargısız infaz” kavramı var!  Bu, “kişisel ve toplumsal AHLAK” konusudur!  “Anayasa’ya, Hukuka ve ahlaki değerlere saygı” ölçüleri içinde, son yaşadığımız, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları” üzerine yapılan operasyona bakalım.   “Demokratik bir HUKUK DEVLETİ’nde, her vatandaş yargılanabilir.   Ancak, yargı karşısına çıkan her kişi, suçu kanıtlanıncaya kadar “sanık” olarak tanımlanır.  Özellikle de, yargılama süreci boyunca, “kaçma ya da kanıtları yok etme olasılığı” yoksa, tutuklanamaz!  Yargı önünde kanıtlar ortaya konulmadan ve sanık savunmaları alınmadan, yani “yargı süreci tamamlanmadan” tutuklanan kişi vatandaş değil, esirdir!  Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarına yönelik “somut   iddialar” henüz kanıtlanmamıştır. Üstelik, iddialar “gizli tanıklar” dan gelmiştir!? Oysa, siyasi iktidarın görevlendirdiği müfettişler bu güne kadar bir olumsuzluk görememişler!  “Gizli tanıklar” üzerinde “kimi şaibeler” de cabası!   Bir grup gazete ve televizyon haberlerinde, “suç konusu   iddialar” sanki kesinleşmiş kanıtlarmış gibi yayınlanıyorsa, bu işin içinde bir “çapanoğlu” var demektir!  Bu yapılan açıkça “YARGISIZ İNFAZDIR”   Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 21 Ocak 2025’den bu yana tutuklu ve “yargı önüne çıkmak istiyor.” Ama henüz “iddianame” hazırlanmamış!? Nerede adalet?   Öte yandan; vatandaşların, hem de bildirimde bile bulunmadan toplu eylemler yapması Anayasal bir hakkıdır. (Anayasa madde:26)  Kuşkum yok, sayın Erdoğan da bu temel hakka olumlu bakıyor. Öyle olmasa 15 Temmuz Darbe girişiminde tüm vatandaşları sokağa çağırmazdı!   “Demokratik Anayasa” istediğini söyleyenler, “Sokağa çıkan bedel ödemeye hazır olsun!” diyorlar!  Demokratik Hukuk Devleti’nde “işveren” vatandaştır!  Siyasi iktidar, vatandaşın onayı ile ülke yönetiminden sorumlu ve “görevli” dir! Halkın “efendisi” değil, “hizmetkarı” dır.   Aslında “toplantı alanı” olmadığı halde “Galata Köprüsü’nü” trafiğe kapatıp bir gruba “miting yapılmasına” onay veren siyasal iktidar, bir başka kitlenin aynı yerde miting yapmasına izin vermiyorsa, vatandaşları arasında ayrım yapıyor, demokrasinin temel kuralı olan “eşitlik” ilkesine uymuyor, demektir!  Muhalefet belediyelerine çok yönlü baskılar, tutuklamalar ve Kayyum atamaları yapılırken, haklarında çeşitli ve çok sayıda “yolsuzluk” iddiası olan AKP belediye başkanlarına Yargı sürecinin neden işletilmediği de bir başka konudur!  Eylemlere katılan, şiddete uğrayan ve sonra tutuklanan yüzlerce genç insana karşı da yanlış yapılıyor! O gençlerin “bedensel ve ruhsal sağlıkları” ile oynanıyor. Bu olaya “empatik” bakılmıyor! O gençlere çok yönlü zarar veriliyor! Yine, “toplantı ve gösteri hakkı” çiğneniyor!   Dünya ülkeleri bilimsel ve teknolojik ilerlemeler içindeyken, ağır iç ve dış borçlar altında, geniş halk kitlelerinin sürekli yoksullaştığı, siyasetçilerin “uygar ilişkiler” yerine birbirini karalama ve düşmanlaştırma inadında olduğu bir ülkede yaşamak çok zor!  Son olarak;  Bir Avukat; “Duruşmaların canlı yayınlanması olumlu olur” demiş.  Bu öneriye katılıyorum.  Bütün bir ulus olarak bu davayı izlemek istiyoruz.  Yargıçlar; “Türk milleti adına hüküm veriyorlar” O halde;  Türk milleti olarak bu davayı izlemek hakkımızdır!    
Ekleme Tarihi: 07 April 2025 - Monday

MASUMİYET KARİNESİ VE YARGISIZ İNFAZLAR!

 

 

 

Anayasamızın 38. Maddesi diyor ki; 

“Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz!” 

Dahası var; 

“Bu temel hak, seferberlik veya olağanüstü hallerde bile sınırlanamaz!” 

Bir de “Yargısız infaz” kavramı var! 

Bu, “kişisel ve toplumsal AHLAK” konusudur! 

“Anayasa’ya, Hukuka ve ahlaki değerlere saygı” ölçüleri içinde, son yaşadığımız, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları” üzerine yapılan operasyona bakalım.  

“Demokratik bir HUKUK DEVLETİ’nde, her vatandaş yargılanabilir.  

Ancak, yargı karşısına çıkan her kişi, suçu kanıtlanıncaya kadar “sanık” olarak tanımlanır. 

Özellikle de, yargılama süreci boyunca, “kaçma ya da kanıtları yok etme olasılığı” yoksa, tutuklanamaz! 

Yargı önünde kanıtlar ortaya konulmadan ve sanık savunmaları alınmadan, yani “yargı süreci tamamlanmadan” tutuklanan kişi vatandaş değil, esirdir! 

Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarına yönelik “somut 

 iddialar” henüz kanıtlanmamıştır. Üstelik, iddialar “gizli tanıklar” dan gelmiştir!? Oysa, siyasi iktidarın görevlendirdiği müfettişler bu güne kadar bir olumsuzluk görememişler! 

“Gizli tanıklar” üzerinde “kimi şaibeler” de cabası! 

 Bir grup gazete ve televizyon haberlerinde, “suç konusu 

 iddialar” sanki kesinleşmiş kanıtlarmış gibi yayınlanıyorsa, bu işin içinde bir “çapanoğlu” var demektir! 

Bu yapılan açıkça “YARGISIZ İNFAZDIR” 

 Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 21 Ocak 2025’den bu yana tutuklu ve “yargı önüne çıkmak istiyor.” Ama henüz “iddianame” hazırlanmamış!? Nerede adalet? 

 Öte yandan; vatandaşların, hem de bildirimde bile bulunmadan toplu eylemler yapması Anayasal bir hakkıdır. (Anayasa madde:26) 

Kuşkum yok, sayın Erdoğan da bu temel hakka olumlu bakıyor. Öyle olmasa 15 Temmuz Darbe girişiminde tüm vatandaşları sokağa çağırmazdı!  

“Demokratik Anayasa” istediğini söyleyenler, “Sokağa çıkan bedel ödemeye hazır olsun!” diyorlar! 

Demokratik Hukuk Devleti’nde “işveren” vatandaştır! 

Siyasi iktidar, vatandaşın onayı ile ülke yönetiminden sorumlu ve “görevli” dir! Halkın “efendisi” değil, “hizmetkarı” dır.  

Aslında “toplantı alanı” olmadığı halde “Galata Köprüsü’nü” trafiğe kapatıp bir gruba “miting yapılmasına” onay veren siyasal iktidar, bir başka kitlenin aynı yerde miting yapmasına izin vermiyorsa, vatandaşları arasında ayrım yapıyor, demokrasinin temel kuralı olan “eşitlik” ilkesine uymuyor, demektir! 

Muhalefet belediyelerine çok yönlü baskılar, tutuklamalar ve Kayyum atamaları yapılırken, haklarında çeşitli ve çok sayıda “yolsuzluk” iddiası olan AKP belediye başkanlarına Yargı sürecinin neden işletilmediği de bir başka konudur! 

Eylemlere katılan, şiddete uğrayan ve sonra tutuklanan yüzlerce genç insana karşı da yanlış yapılıyor! O gençlerin “bedensel ve ruhsal sağlıkları” ile oynanıyor. Bu olaya “empatik” bakılmıyor! O gençlere çok yönlü zarar veriliyor! Yine, “toplantı ve gösteri hakkı” çiğneniyor!  

Dünya ülkeleri bilimsel ve teknolojik ilerlemeler içindeyken, ağır iç ve dış borçlar altında, geniş halk kitlelerinin sürekli yoksullaştığı, siyasetçilerin “uygar ilişkiler” yerine birbirini karalama ve düşmanlaştırma inadında olduğu bir ülkede yaşamak çok zor! 

Son olarak; 

Bir Avukat; “Duruşmaların canlı yayınlanması olumlu olur” demiş. 

Bu öneriye katılıyorum. 

Bütün bir ulus olarak bu davayı izlemek istiyoruz. 

Yargıçlar; “Türk milleti adına hüküm veriyorlar” O halde; 

Türk milleti olarak bu davayı izlemek hakkımızdır!  

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.