MUSTAFA ŞİMŞEK
Köşe Yazarı
MUSTAFA ŞİMŞEK
 

Zulmün Gölgesinde: İnsanoğlunun Bitmeyen Adalet Arayışı

İnsanoğlunun en derin arzularından biri, bu evrende huzur ve refah içinde bir yaşam sürmektir. Ancak, bu ideal, çoğu zaman karanlık gölgelerin, haksızlıkların ve acımasız zulümlerin pençesinde parçalanır. Zulüm, sadece bedenleri değil, ruhları da kemiren, insanı insanlığından uzaklaştıran bir girdap gibi, hayatları içine çeker ve adeta nefes almayı imkansız kılar. Zamanın her döneminde, bu karanlık girdapla yüzleşen insanoğlu, adaletin ışığını arayarak bu dipsiz kuyudan çıkmaya çalışmıştır. Zulüm, bir toplumun damarlarına zehirli bir ilmek gibi sarıldığında, sıradan insanlar bile canavarlara dönüşebilir. İlahi dinler, yüzyıllar boyunca insanlığı bu karanlık bataklıktan kurtarmak için mücadele vermiştir. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, zulmü lanetlemiş, adaletin müminin en büyük silahı olduğunu öğretmiştir. Ancak tarih, adaletin bu kutsal çağrısına rağmen, nice toplumu zulmün elinde solmuş bir çiçek gibi görmüştür. Çünkü zulüm, tıpkı karanlık gibi, bir kez yayıldığında onu durdurmak kolay değildir; yayılır, büyür, her şeyi yutar. Beşeri sistemler de aynı kaderi paylaşır. Adaletin kalesi olması gereken hukuk sistemleri bile zaman zaman bu karanlığa boyun eğmiştir. Güçlülerin zayıfları ezdiği, haksızlıkların kanıksandığı dönemler, insanlık tarihinin kara lekeleri olarak kalır. Öyle anlar olur ki, toplumlar sessizce bu karanlıkla yaşamayı kabullenir. İşte en tehlikelisi budur: zulme sessiz kalmak. Çünkü sessizlik, zulmün en büyük müttefikidir. Ama ya adalet? Adalet, zulme karşı atılan her çığlıkta, her direnişte, her inançlı yürekte yaşar. Ve bu dünya, adaleti arayan insanların mücadelesi sayesinde hala dönmektedir. Unutulmamalıdır ki, zulüm bir gün herkesin kapısını çalar. Bugün sessiz kalanlar, yarın en yüksek sesle haykırmak zorunda kalabilirler. Zulüm ve adalet arasındaki bu bitmek bilmeyen savaş, insan ruhunun en derin köşelerinde yankılanan bir fırtına gibidir. Adalet, her daim bir umut ışığı olarak karşımızda dururken, zulüm her köşede sinsice bekler. İnsan, bu iki güç arasındaki ince ip üzerinde yürürken, ya karanlığa teslim olacak ya da adaletin peşinde koşarak aydınlığa ulaşacaktır. Ve nihayetinde, zulmü yok eden şey yalnızca güçlü sistemler değil, cesur yüreklerdir. Mustafa ŞİMŞEK 
Ekleme Tarihi: 26 Eylül 2024 - Perşembe

Zulmün Gölgesinde: İnsanoğlunun Bitmeyen Adalet Arayışı

İnsanoğlunun en derin arzularından biri, bu evrende huzur ve refah içinde bir yaşam sürmektir. Ancak, bu ideal, çoğu zaman karanlık gölgelerin, haksızlıkların ve acımasız zulümlerin pençesinde parçalanır. Zulüm, sadece bedenleri değil, ruhları da kemiren, insanı insanlığından uzaklaştıran bir girdap gibi, hayatları içine çeker ve adeta nefes almayı imkansız kılar. Zamanın her döneminde, bu karanlık girdapla yüzleşen insanoğlu, adaletin ışığını arayarak bu dipsiz kuyudan çıkmaya çalışmıştır.

Zulüm, bir toplumun damarlarına zehirli bir ilmek gibi sarıldığında, sıradan insanlar bile canavarlara dönüşebilir. İlahi dinler, yüzyıllar boyunca insanlığı bu karanlık bataklıktan kurtarmak için mücadele vermiştir. Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, zulmü lanetlemiş, adaletin müminin en büyük silahı olduğunu öğretmiştir. Ancak tarih, adaletin bu kutsal çağrısına rağmen, nice toplumu zulmün elinde solmuş bir çiçek gibi görmüştür. Çünkü zulüm, tıpkı karanlık gibi, bir kez yayıldığında onu durdurmak kolay değildir; yayılır, büyür, her şeyi yutar.

Beşeri sistemler de aynı kaderi paylaşır. Adaletin kalesi olması gereken hukuk sistemleri bile zaman zaman bu karanlığa boyun eğmiştir. Güçlülerin zayıfları ezdiği, haksızlıkların kanıksandığı dönemler, insanlık tarihinin kara lekeleri olarak kalır. Öyle anlar olur ki, toplumlar sessizce bu karanlıkla yaşamayı kabullenir. İşte en tehlikelisi budur: zulme sessiz kalmak. Çünkü sessizlik, zulmün en büyük müttefikidir.

Ama ya adalet? Adalet, zulme karşı atılan her çığlıkta, her direnişte, her inançlı yürekte yaşar. Ve bu dünya, adaleti arayan insanların mücadelesi sayesinde hala dönmektedir. Unutulmamalıdır ki, zulüm bir gün herkesin kapısını çalar. Bugün sessiz kalanlar, yarın en yüksek sesle haykırmak zorunda kalabilirler.

Zulüm ve adalet arasındaki bu bitmek bilmeyen savaş, insan ruhunun en derin köşelerinde yankılanan bir fırtına gibidir. Adalet, her daim bir umut ışığı olarak karşımızda dururken, zulüm her köşede sinsice bekler. İnsan, bu iki güç arasındaki ince ip üzerinde yürürken, ya karanlığa teslim olacak ya da adaletin peşinde koşarak aydınlığa ulaşacaktır. Ve nihayetinde, zulmü yok eden şey yalnızca güçlü sistemler değil, cesur yüreklerdir.

Mustafa ŞİMŞEK 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.