BURDUR CHP İL BAŞKANI OSMAN GÖK'DEN 24 OCAK AÇIKLAMASI

Dipten gelen dalganın yükseleceğini, Türkiye’yi bu karanlığa boğan güçleri alt edeceğine yürekten inanıyorum.

 Burdur CHP İl Başkanı Osman Gök, Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun katledilişinin yıl dönümü nedeni ile açıklama yaptı. Alçak bir suikast sonucu, en verimli çağında kaybettiğimiz, Gazeteci yazar Uğur Mumcu’yu ölümünün 25. Yılında bir kez daha özlemle anıyoruz. Bir yanımızda Uğur Mumcu’yu yitirmenin acısı, hüznü var. Diğer yanımızda Uğur Mumcu’nun bize öğrettikleri, gösterdiği yol var.Bizler, ülkemizin üzerinde oynanan oyunların, ulusumuzu parçalamaya, yok etmeye yönelik eylemlerin, parçası olmamak için, şimdi o yoldan mücadelemize devam ediyoruz.Uğur Mumcu, tam bilinçli bir Cumhuriyet aydını idi. İyi yetişmişti, inançları uğrunda kavgacıydı, tutarlıydı, güven veren bir kişilikti. Uğur Mumcu kalpaksız Kuvayı- milliyeci, bir devrimci, özgürlükten, demokrasiden yana olan bir gazeteci, bir bilim insanıydı.   O dünyayı değiştirmek istiyor ve bunun da bir bedeli olduğunu biliyordu. Canını ortaya koydu, istediği hayatı yaşadı. Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi için, demokrasinin önündeki engelleri kaldırmak için, aldığı tüm tehditlere rağmen yılmadan, korkmadan, yazmaya devam etti. Kalemiyle her türlü tehditte karşı koydu. Hayatını karanlıklara adadı… Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinin yılmaz bir savunucusu olarak, egemen güçlere karşı, yaşamı boyunca mücadele etti. Uğur Mumcu bundan 25 yıl önce, 24 Ocak günü evinin önünde bombalı suikastla, gerici, yobaz düşünce tarafından haince, alçak bir pusuda katledildi. Oysa daha yapılacak çok işi, yazılacak çok sayfası vardı. O’nu paramparça ederek öldürenlerin, böylesine kin beslemesinin nedeni elbette düşünceleri, yazdıklarıydı. O bombayı ateşleyenler, ateş emrini verenler Uğur Mumcu’dan kurtulamadılar, kurtulamazlar da. Uğur Mumcu bizleri, yıllar öncesinden uyarmıştı; “Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar, 30 sene sonra general olacaklar, Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar” diye.  Uğur Mumcu cinayetinin üzerinden, tam çeyrek asır geçmesine rağmen, faillerini bulup, ortaya çıkartacak siyasi irade bir türlü çıkmadı ne yazık ki. Işığın gün yüzüne çıkaracağı, karanlık işlerden, kapalı kapılar ardında yürütülen, karanlık ilişkilerden besleneneler, tarih boyunca aydınlardan, aydınlatanlardan, hep korkmuşlardır.   Bunun için baskıyla, zulümle, işkenceyle, korkutma politikalarıyla halkı sindirmeye çalıştılar. Ancak artık oyunun sonuna geliyorlar. “Tarikat-ticaret-siyaset” üçgenine sıkışmış olanlar da biliyorlar ki, artık deşifre oldular. Ve onların o kirli üçgeninin açıları gittikçe daralıyor. Dipten gelen dalganın yükseleceğini, Türkiye’yi bu karanlığa boğan güçleri alt edeceğine yürekten inanıyorum. Canlarına kıyılmış olan aydınlarımız, düşünceleri nedeni ile gericiliğin hedefi oldular. Onların ışıklar içinde yatmasının tek yolu, susmamak ve direnmektir diyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, hiç hak etmedikleri şekilde aramızdan ayrılan, demokrasi adına, barış adına, aydınlanma adına, hayatlarını hiçe sayan, başta Uğur Mumcu olmak üzere, Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Mustafa Fehmi Kubilay, Hasan Tahsin, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Onat Kutlar, Gaffar Okan ve ismini sayamadığım tüm aydınlarımızı, minnet ve saygıyla anıyoruz.