DOĞU TÜRKİSTAN’DA YANKILANAN ÇIĞLIKLAR YÜREĞİMİZİ YAKMAKTADIR
DOĞU TÜRKİSTAN’DA YANKILANAN ÇIĞLIKLAR YÜREĞİMİZİ YAKMAKTADIR
Çin’in mezalimi altında inleyen Gözümüze uzak, gönlümüze yakın Doğu Türkistan’dan yükselen çığlıkla yüreklerimiz yakmaktadır.
Neredeyse 250 yıldır Doğu Türkistan’da bir millet kan ağlarken; bütün dünya adeta buradaki mezalime kör, sağır, dilsiz; bu hayasız, bu alçakça zulmü seyretmektedir. Ne yazık ki, milletimizin büyük çoğunluğunun yaşanan insanlık dramından haberi dahi yoktur. Çin Devleti, yıllardır işgal ettiği Doğu Türkistan’da sistematik katliamlar gerçekleştirmektedir.
Türkistan kan gölü haline gelmişken başta İslam ülkeleri ve Birleşmiş Milletler burada yaşanan dramı
görmezden gelmekte, sözde insan hakları savunucuları susmakla yetinmektedir. Doğu Türkistan’da evlerinden, yurtlarından edilmiş milyonlara, katledilen canlara kimsenin gözlerini kapatma hakkı yoktur. Türkmen soydaşlarımız toplama kamplarında tecrit altında tutulmakta, türlü işkencelere
maruz bırakılmaktadır.Ne hikmetse bu vahşet, basın yayın organlarının ilgisini çekmemekte, birçok basın kuruluşu için akan Türk kanı haber değeri dahi taşımamaktadır.
Ne Batı’da ne de Türkiye’de işgal altındaki Türkistan’ın çığlığı bir türlü duyulmamakta, akan
kan Türk’ün olunca kulaklar sağır, gözler kör olmaktadır. Birleşmiş Milletler; Temel İnsan Hakları Sözleşmesi, Soykırımın Önlenmesi ve Savaş Suçlularının Cezalandırılması Sözleşmesi ve Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi ile tüm insanların can ve mal güvenliğini teminat altına almıştır.
Oysa bugün Birleşmiş Milletlere üye devletlerin gözleri önünde Müslüman kanı akıtılmakta,
insanlık suçu işlenmektedir. Birleşmiş Milletler insanlığın etrafında mı yoksa küresel güçlerin ortak çıkarları etrafında mı birleşmiştir?
Doğu Türkistan’da akıtılan bu kanı durdurmak, yaşanan insanlık dramına son vermek
insanlığın üzerine düşen tarihi bir sorumluluktur.
Ama BM ya susmakta ya da gerçeklere gözlerini kapatmaktadır.
Birleşmiş Milletlerin görevi, olayları takip etmek değil, olaylara müdahale etmektir.
Birleşmiş Milletler üyelerinin vicdanlarının sızlaması için daha kaç Müslüman’ın kanı akmalı,
kaç çocuk zehirli gazlarla boğulmalı, kaç kadına tecavüz edilmeli, kaç genç parçalanmalıdır?
Bu nedenle BM, duruma müdahale etmek, olayların önlenemez noktalara gelmesinin önüne
geçmek ve bu soykırıma son vermek için derhal harekete geçmelidir.
Unutulmamalıdır ki, Birleşmiş Milletler, egemen güçlerin siyasi, ekonomik ve ideolojik
emellerine alet olmak için değil; adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği
tüm ülkelere sağlamak için vardır.
Ata yurdumuzda, bizden olan ve yüz yıllardır işgallere direnen, soykırımlara dayanan,
İslam’ın, Türklüğün sancağını güneşin doğduğu en uzak noktada dalgalandıran Doğu
Türkistanlı kardeşlerimizi ilgisizliğin girdaplarında, cellatlara teslim eden anlayışı şiddetle
protesto ediyoruz.
Türkiye Kamu-Sen olarak insanlık katledilmeden, yaşanan trajedi daha da büyümeden önce
Türk Hükümeti’ni ve Birleşmiş Milletler Örgütünü, Doğu Türkistan’da yaşanan bu katliamı
durdurmak üzere yetkili organlarını harekete geçirmeye ve etkili tedbirler almaya davet
ediyoruz. Aksi halde bu katliama sessiz kalan her kurum, örgüt ve ülke, işlenen bu insanlık suçuna ortak olacaktır.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.