PROF DR. Mehmet TOMANBAY
Köşe Yazarı
PROF DR. Mehmet TOMANBAY
 

EURO-DOLAR SAVAŞININ KAZANANI OLUR MU?

Prof.Dr. Mehmet TOMANBAY           Bir önceki yazımızda BOP'nin, Amerikan dolarının dünya egemenliğini sürdürme projesi olduğunu belirtmiş ve bu amaca ulaşabilmek için Ortadoğu'yu kan ve göz yaşına boğduğunu söylemiştik. Bu yazımızda konuyu biraz daha somutlaştıralım.           ABD'nin özellikle 1971 yılında doların altına bağını koparması sonrasında, karşılıksız dolar basarak yarattığı emperyalist hegemonya ve sömürüden en çok zarar gören ülkeler, petrol ve doğal gaz sahibi Arap ülkeleri olmuştur. Uzun yıllardır petrol ve doğalgazlarını dolar ile satmak zorunda kalan Arap ülkeleri euro'nun piyasaya çıkışı ile yeni bir olanağa kavuşmuşlardır. Bu olanak petrol ve doğal gazlarını, kendilerini ABD'ye bağımlı kılan dolar ile değil, euro ile satma ve böylelikle doların hegemonyasından kurtulma olanağıdır.           Euro'nun 1 Ocak 1999'dan başlayarak dünya ticaretinde uluslararası rezerv para olarak yerini almaya başlaması sonrasında  bu yöndeki ilk kararı, Kasım 2000'de Saddam Hüseyin'in başında olduğu Irak almış ve petrolünü euro ile satmaya başlamıştır. Kısa bir süre sonra özellikle OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) üyesi bir kısım ülkeler de Irak'ı takip ederek bu yönde girişimlere başlamışlar ve benzer kararlar almışlardır. Irak'dan hemen sonra Venezuella'nın Petrolünün bir kısmını euro ile satması ve arkasından İran, Libya, Kuzey Kore ve Suriye'nin de petrol satışları ve dış ticaretlerinde dolar yerine euro kullanacaklarını ilan etmeleri dünya piyasalarında önemli etkiler yaratmıştır. 2003 yılında İran, petrol satışları karşılığında euro talep etmiş ve Rusya ile Çin gibi ülkeler de Irak ve İran'dan petrol alabilmek için merkez bankalarındaki dolarların yarısını euro'ya dönüştürmeye başlamışlardır.           Bu gelişmeler sonrasında piyasaya çıkar çıkmaz değeri 83 cente kadar düşen 1 euro, dolar karşısında hızla yüzde 20'ler dolayında değer kazanmış ve sonraları 2004 yılına girilirken 1.30 doları zorlamaya başlamasıyla uluslararası piyasalarda dolara ciddi bir rakip konumuna gelmiştir. İşte BOP'un gündeme getirilmesi, dolara dünya üzerinde hızla değer yitirtmeye başlayan ve egemenliğini yıkmaya aday olan bu gelişmeler üzerinedir. 2003 yılında C.Rice'ın "Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırları değişecek" açıklaması, 2006 yılında da Ralph Peters adlı askerin "Kan Sınırları adlı makalesi ve haritası", Euro'nun 1999 yılında dolaşıma çıkması ve petrol sahibi ülkelerin bir kaçının petrollerini Euro ile satmaya ve bir çoğunun da bu yöndeki niyetlerini açıklaması sonrasındadır. Halen eski Sovyetler Birliği'nin egemenliğinde bulunmuş bölgelerde, Afrika'da Arap devletlerinin bulunduğu Kuzey Afrika dışında kalan bölgelerde ve Ortadoğu'da Euro ve Dolar arasında ciddi bir çatışma yaşanmaktadır.           Bu çatışmanın net sonuçları önce Irak'da Saddam'ın daha sonra Libya'da Kaddafi'nin öldürülmesidir. Venezuella'da da  başkan Hugo Chavez ABD tarafından devrilmeye çalışılmış, sonrasında şaibeli bir şekilde kanserden ölmüştür. Ancak hala Venezuella kargaşadan kurtulamamıştır. Irak ve Libya'da Euro'nun önünün kan ve gözyaşı ile kesilmesi ve Venezuella'nın istikrarsızlığa itilmesi sonrasında sıra İran ve Suriye'ye gelmiştir. İran 2003 yılından beri petrol satışlarında Euro talep etmektedir. Suriye ise 2005 yılında petrol ve diğer tüm ticaretlerini Dolar yerine Euro ile yapma kararını almıştır. Bu gelişmeler sonrası esas hedef İran olmasına rağmen, İran'ın zayıflatılması ve kuşatılması için önce zayıf müttefiki Suriye'nin hizaya getirilmesi amaçlanmıştır. Suriye'de de iç karışıklıkların başladığı 2011 yılında 2005 de alınan Euro kullanma kararı yaygın bir şekilde uygulamaya sokulmuş ve ne yazık ki sonuçta Suriye kan, gözyaşı ve yıkımdan fazlasıyla payını almıştır.           Demokrasi getireceğiz bahanesiyle bu ülkelere kan, gözyaşı ve yıkım getiren BOP'nin ana mesajı özellikle OPEC üyesi petrol sahibi diğer ülkelere, petrol satışlarını dolar yerine euro ile yapmaları durumunda başlarına aynı şeylerin geleceğidir. Irak'da Saddam'ın yıkılmasından hemen sonra alınan ilk karar, petrolün euro yerine tekrar dolar ile satılma kararıdır.           Anlaşılacağı üzere euro-dolar savaşında ilk raundu kan ve gözyaşı karşılığında dolar kazanıyor görünmektedir. Ancak uzun dönemde ne olacağını kestirmek zordur. Kesin olan bir şey varsa o da, euro-dolar savaşı sürdükçe Ortadoğu'da daha uzun süre kan ve gözyaşının kesilmeyeceğidir.           Ne ilginçtir ki euro-dolar savaşının büyük bir hızla sürdüğü bu günlerde Türkiye'de de,  doların değerinin yükselişine karşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başını çektiği "dış ticarette milli para kullanma kampanyası" başlatıldı. Cumhurbaşkanının dolar yerine milli para kullanılması çağrısı üzerine ABD'de faaliyet gösteren ve gölge CIA olarak da tanımlanan özel istihbarat kuruluşu Stratfor, "Erdoğan'ın dolar hamlesi domino etkisiyle küresel sistem değişikliğine yol açabilir" uyarısında bulundu.           Yazar Cengiz Özakıncı'nın tanımıyla "Dünya ticareti şu anda ABD'nin dolar ürettiği ve dünyanın geri kalanının doların alabileceği şeyler ürettiği bir oyundur". BOP ise bu büyük oyunun, doların dünya çapında egemenliğini sürdürmeyi amaçlayan ve bu amaç için de bölgemizde ve ülkemizde sınırları değiştirmeye çalışan, en önemli projesidir. Bu büyük ve tehlikeli oyunun bir parçası olmaktan, kan ve gözyaşından kurtulmanın tek yolu, savaşçı politikalara sarılmak değil, Atatürk'ün "Yurtta barış Dünya'da barış" ilkesine hızla geri dönmektir.            
Ekleme Tarihi: 11 Aralık 2016 - Pazar

EURO-DOLAR SAVAŞININ KAZANANI OLUR MU?

Prof.Dr. Mehmet TOMANBAY

          Bir önceki yazımızda BOP'nin, Amerikan dolarının dünya egemenliğini sürdürme projesi olduğunu belirtmiş ve bu amaca ulaşabilmek için Ortadoğu'yu kan ve göz yaşına boğduğunu söylemiştik. Bu yazımızda konuyu biraz daha somutlaştıralım.

          ABD'nin özellikle 1971 yılında doların altına bağını koparması sonrasında, karşılıksız dolar basarak yarattığı emperyalist hegemonya ve sömürüden en çok zarar gören ülkeler, petrol ve doğal gaz sahibi Arap ülkeleri olmuştur. Uzun yıllardır petrol ve doğalgazlarını dolar ile satmak zorunda kalan Arap ülkeleri euro'nun piyasaya çıkışı ile yeni bir olanağa kavuşmuşlardır. Bu olanak petrol ve doğal gazlarını, kendilerini ABD'ye bağımlı kılan dolar ile değil, euro ile satma ve böylelikle doların hegemonyasından kurtulma olanağıdır.

          Euro'nun 1 Ocak 1999'dan başlayarak dünya ticaretinde uluslararası rezerv para olarak yerini almaya başlaması sonrasında  bu yöndeki ilk kararı, Kasım 2000'de Saddam Hüseyin'in başında olduğu Irak almış ve petrolünü euro ile satmaya başlamıştır. Kısa bir süre sonra özellikle OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) üyesi bir kısım ülkeler de Irak'ı takip ederek bu yönde girişimlere başlamışlar ve benzer kararlar almışlardır. Irak'dan hemen sonra Venezuella'nın Petrolünün bir kısmını euro ile satması ve arkasından İran, Libya, Kuzey Kore ve Suriye'nin de petrol satışları ve dış ticaretlerinde dolar yerine euro kullanacaklarını ilan etmeleri dünya piyasalarında önemli etkiler yaratmıştır. 2003 yılında İran, petrol satışları karşılığında euro talep etmiş ve Rusya ile Çin gibi ülkeler de Irak ve İran'dan petrol alabilmek için merkez bankalarındaki dolarların yarısını euro'ya dönüştürmeye başlamışlardır.

          Bu gelişmeler sonrasında piyasaya çıkar çıkmaz değeri 83 cente kadar düşen 1 euro, dolar karşısında hızla yüzde 20'ler dolayında değer kazanmış ve sonraları 2004 yılına girilirken 1.30 doları zorlamaya başlamasıyla uluslararası piyasalarda dolara ciddi bir rakip konumuna gelmiştir. İşte BOP'un gündeme getirilmesi, dolara dünya üzerinde hızla değer yitirtmeye başlayan ve egemenliğini yıkmaya aday olan bu gelişmeler üzerinedir. 2003 yılında C.Rice'ın "Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırları değişecek" açıklaması, 2006 yılında da Ralph Peters adlı askerin "Kan Sınırları adlı makalesi ve haritası", Euro'nun 1999 yılında dolaşıma çıkması ve petrol sahibi ülkelerin bir kaçının petrollerini Euro ile satmaya ve bir çoğunun da bu yöndeki niyetlerini açıklaması sonrasındadır. Halen eski Sovyetler Birliği'nin egemenliğinde bulunmuş bölgelerde, Afrika'da Arap devletlerinin bulunduğu Kuzey Afrika dışında kalan bölgelerde ve Ortadoğu'da Euro ve Dolar arasında ciddi bir çatışma yaşanmaktadır.

          Bu çatışmanın net sonuçları önce Irak'da Saddam'ın daha sonra Libya'da Kaddafi'nin öldürülmesidir. Venezuella'da da  başkan Hugo Chavez ABD tarafından devrilmeye çalışılmış, sonrasında şaibeli bir şekilde kanserden ölmüştür. Ancak hala Venezuella kargaşadan kurtulamamıştır. Irak ve Libya'da Euro'nun önünün kan ve gözyaşı ile kesilmesi ve Venezuella'nın istikrarsızlığa itilmesi sonrasında sıra İran ve Suriye'ye gelmiştir. İran 2003 yılından beri petrol satışlarında Euro talep etmektedir. Suriye ise 2005 yılında petrol ve diğer tüm ticaretlerini Dolar yerine Euro ile yapma kararını almıştır. Bu gelişmeler sonrası esas hedef İran olmasına rağmen, İran'ın zayıflatılması ve kuşatılması için önce zayıf müttefiki Suriye'nin hizaya getirilmesi amaçlanmıştır. Suriye'de de iç karışıklıkların başladığı 2011 yılında 2005 de alınan Euro kullanma kararı yaygın bir şekilde uygulamaya sokulmuş ve ne yazık ki sonuçta Suriye kan, gözyaşı ve yıkımdan fazlasıyla payını almıştır.

          Demokrasi getireceğiz bahanesiyle bu ülkelere kan, gözyaşı ve yıkım getiren BOP'nin ana mesajı özellikle OPEC üyesi petrol sahibi diğer ülkelere, petrol satışlarını dolar yerine euro ile yapmaları durumunda başlarına aynı şeylerin geleceğidir. Irak'da Saddam'ın yıkılmasından hemen sonra alınan ilk karar, petrolün euro yerine tekrar dolar ile satılma kararıdır.

          Anlaşılacağı üzere euro-dolar savaşında ilk raundu kan ve gözyaşı karşılığında dolar kazanıyor görünmektedir. Ancak uzun dönemde ne olacağını kestirmek zordur. Kesin olan bir şey varsa o da, euro-dolar savaşı sürdükçe Ortadoğu'da daha uzun süre kan ve gözyaşının kesilmeyeceğidir.

          Ne ilginçtir ki euro-dolar savaşının büyük bir hızla sürdüğü bu günlerde Türkiye'de de,  doların değerinin yükselişine karşı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başını çektiği "dış ticarette milli para kullanma kampanyası" başlatıldı. Cumhurbaşkanının dolar yerine milli para kullanılması çağrısı üzerine ABD'de faaliyet gösteren ve gölge CIA olarak da tanımlanan özel istihbarat kuruluşu Stratfor, "Erdoğan'ın dolar hamlesi domino etkisiyle küresel sistem değişikliğine yol açabilir" uyarısında bulundu.

          Yazar Cengiz Özakıncı'nın tanımıyla "Dünya ticareti şu anda ABD'nin dolar ürettiği ve dünyanın geri kalanının doların alabileceği şeyler ürettiği bir oyundur". BOP ise bu büyük oyunun, doların dünya çapında egemenliğini sürdürmeyi amaçlayan ve bu amaç için de bölgemizde ve ülkemizde sınırları değiştirmeye çalışan, en önemli projesidir. Bu büyük ve tehlikeli oyunun bir parçası olmaktan, kan ve gözyaşından kurtulmanın tek yolu, savaşçı politikalara sarılmak değil, Atatürk'ün "Yurtta barış Dünya'da barış" ilkesine hızla geri dönmektir.

         

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.